- Özgür Gündem
Mevsimlik tarım işçileri -I Bu yılın azabını yaşamak için mevsimlik tarım işçi göçü yola koyuldu. 11-14 kişilik minibüslere 20’ye yakın insan tıkıştırıldı. Gittikleri yerlerde ekmeklerini yapmada kullanacakları un, bulgur ve diğer gıdalar istiflendi. Çocuklar ile birlikte birkaç tavuk da minibüse konuldu.
Gidecekleri yerlerde ikinci sınıf yurttaş olarak yaftalanacaklarını bile bile düştüler yollara, yollara... Vurdular dağlara, bayırlara... Kendilerini bekleyen hor görmelere, itilmelere, sömürülmelere...
Bu her yıl yaşanan bir tablo.
Tarımsal üretimin yoğunlaştığı bahar ve yaz dönemlerinde çiftçiler, mevsimlik ve gündelikçi işçiler çalıştırırlar. Mevsimlik işçiler sadece topraksız köylülerden oluşmaz. Az topraklı köylüler de, ek gelir sağlama amacıyla başka çiftçilerin yanında ücretli olarak çalışır. Mevsimlik tarım işçisi kitlesinin çoğunluğunu topraksız ve az topraklı köylüler oluşturmaz. Çoğunluğunu oluşturanlar; boşaltılan köyler ile toprağından uzaklaştırılanlardır. Toprağından uzaklaştırılanlar üretici iken, başkasının bağında, bahçesinde, tarlasında mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak zorunda bırakıldılar. Mevsimlik tarım işçisi ne kadardır, bu konuda sağlıklı veriler yok. Toplam sayılarının 1 milyonu aştığını söyleyenler de var, 2 milyon civarında olduğunu söyleyenler de. Ne kadar olduğu kimilerine göre önemli olabilir. Sayılarının ne kadar olacağı üzerinde durmayacağım. Gerek de yok diye düşünüyorum.
Gelin, birlikte düşünelim: Köylüler, mevsimlik tarım işçisi (azap) olmak, çiftçiler, mevsimlik tarım işçisi çalıştırmak zorunda mı?
Doğru bir tarım politikası uygulansa mevsimlik işçi çalıştırmak yine gerekir mi?
Köyünden, toprağından koparılan, üretmekten alıkonulan köylüler, yeniden üretici yapılamaz mı? Mümkün değil mi? Mümkün.
Son söylenecek sözü başta söyleyelim: Uygulanan yanlış tarım politikaları mevsimlik tarım işçiliğinin kaynağı. Tarımda endüstriyel (kimyasallı) tarım yerine aile çiftçiliği esas alınsa, uygulansa ve desteklense, çiftçiler için mevsimlik işçi kullanma sorunu önemli ölçüde çözülmüş olur. Çiftçi, ürettiği ürününü değerinde satabilir, rızkını topraktan sağlayabilirse, aile fertlerinin geçimini sağlamak için kente göç etmesine gerek kalmaz. Köyünde kalır, toprağını ailece işler, ürünlerini toplar. Mevsimlik tarım işçisine gerek kalmaz.
Ürün hasadında veya diğer işlerde ailelerin yetiştiremedikleri işleri diğer ailelerle imece kültürü ile dayanışma içine girer. Sorun çözülür. İmecenin yetmediği durumlarda -kısa süredeki hasad durumlarında- yöreden birkaç gün veya bir hafta on günlük ücretli işçi çalıştırılır, sorun çözülebilir. Peki, çalışmak zorunda bırakılmış olan mevsimlik tarım işçileri için iş ve aş nerden sağlanacak?
Köyleri boşaltılanlar için barış ortamı sağlanırsa, yitirdikleri tarımsal araç, gereç ve makine desteği verilirse kendi topraklarını işler, ürünlerini aileleriyle birlikte hasad edebilirler. Meralarında huzur içinde hayvanlarını yetiştirir, sağlıklı hayvansal ürünlerini elde edebilirler. Ürettikleri ürünleri değerinde satılabilir, aile dağılmaz, azaplıktan kurtulur, üretici olur. Mevsimlik tarım işçilerinin üretici olabilmeleri için tabii ki, hakları ve halkları gözeten bir barış, endüstriyel (kimyasallı) olmayan aile çiftçiliğine dayalı gerçek bir tarım reformu uygulamak şart. Toprak reformu demiyorum bakın. Toprak reformu tarım reformu içinde bir başlıktır zaten.
Gerçekçi olmak lazım. Bu önerme kısa sürede gerçekleşebilecek bir durum değil. Zorlu bir mücadele gerektirdiği bir gerçek. Uzun vadede gerçekleşebilme olasılığı olabilecek bir önerme. Ancak şu an mevsimlik işçiliği azaba dönüştüren koşulların iyileştirilmesi, haklarının teslim edilmesi için bir şeyler yapmalı. Hemen şimdi.
Mevsimlik tarım işçileri -II
Mevsimlik tarım işçileri hangi ilişkilerle, kimler tarafından, çiftçilerle buluşturuluyor? Çiftçiler ile mevsimlik tarım işçileri arasındaki aracılar, ilişkilerini nasıl yürütüyorlar. Ona bakalım.
Elçi ve dayı başılar Çalışmak üzere gelen mevsimlik işçilere (topraksız veya az topraklı köylülere) işi “elçi” tabir edilen aracılar sağlıyor. Başka bir deyişle elçiler büyük toprak sahipleri ile köyde ailesi parçalanmış çiftçilere işçi bulurlar. Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’daki büyük toprak sahiplerine işçi temin eden “elçi”ye Ege Bölgesi’nde “dayı başı” denilmektedir. Dayı başı veya elçiler bir tür işçi simsarıdırlar. Mevsimlik işçiler bağımlı hale getiriliyorlar. Elçi ve dayı başılar bazen ileride çalıştıracakları işçiler için işçilerin çalışmadıkları dönemlerde büyük toprak sahiplerinden avans alabilmektedirler. Ayrıca iş temini karşılığında işçilerin tamamından komisyon aldıkları için ekonomik olarak işçilerden daha güçlüdürler. Kendi olanakları veya işçi sağlayacakları büyük toprak sahiplerinden aldıkları avansları ileride çalışmaya götürecekleri işçilere çalışmadıkları dönemlerde verirler. Bazen doğrudan gıda sağlarlar. Her iki biçimde de yaşamlarını sürdürebilmek için aldıkları avans veya zorunlu gıda maddeleri karşılığında avans verene ve getirene zamanı geldiğinde minnet borcunu ödemek için çalışmak (ailece daha düşük ücrete çalışmak) zorunda kalırlar. Yoksulluk ve işsizlik, mevsimlik tarım işçilerini zamanla elçi ve dayı başlarına bağımlı kılar.
Mevsimlik işçilerin yol azabı Çalışma mevsimi yaklaştığında zorunlu gıda ihtiyacını gidermek için avansı alan işçiler avans verenlere çalışmak için yollara düşerler. Alacakları ücret sadece minibüs ve kamyon kasalarında seyahat etmeye olanak tanıdığı için çoluk-çocuk, kadın-erkek üst üste minibüs ve kamyon kasalarında yüzlerce kilometre yol kat ederek işyerlerine bin bir güçlük ve azapla ulaşırlar. Tabiî ki yolda trafik kontrolünde yakalanmaz ve kazasız belasız varacakları yere varabilirlerse!
Mevsimlik işçilerin çalışma azabı Çalışacakları bölgelere sağlam ulaşabilenler için yol azabı bitmiş bu kez çalışma azabı başlamıştır. Çünkü gün doğumundan gün batımına kadar günde yaklaşık 12-13 saat güneş altında çalışmak zorundadırlar. Yasal güvenceden yoksun oldukları için uzun çalışma süresini kısaltacak bir güvenceleri yoktur.
Götürü işçiler Mevsimlik işçiler için çalışma mevsiminde çalışacakları süre kısadır. Bu süreyi iyi değerlendirmek zorundadırlar. Bu kısa zamanda daha fazla kazanç elde etmek, çalışamayacakları yılın kalan zamanda biraz daha rahat edebilmek için götürü usulüyle (parça başı, kilo başı, dönüm başına) iş yapmak üzere de anlaşabilmektedirler. Ancak böylesi durumlarda çok iş çıkartıp daha fazla para kazanabilmektedirler. Bu gibi durumlarda genel olarak dinlenmeden, yemeklerini ayaküstü yer, aralıksız çalışırlar. Başka bir deyişle kendi emeklerini sömürmeye başlarlar. Günde ne kadar çalışacağı artık enerjisinin tükenip tükenmemesine endekslidir. “Üç kuruş fazla” için işi bitirip başka bir iş daha kapma, daha fazla kazanma ve kışın biraz daha rahat etme arzusuyla canhıraş bir biçimde çalışır, çabalarlar.
Tarım sektörü, bilindiği gibi her türlü doğal afete açıktır. Bu nedenle tarla sahipleri zamanı gelen ürünü afete uğratmadan bir an evvel hasad etmek ister. Bu tür anlaşmalar toprak sahibinin de işine gelir. Hele daha ucuza getirecekse onun için güzel bir yemeğin üzerine “kaymaklı ekmek kadayıfı” gibi gelir.
Mevsimlik tarım işçileri -III
Mevsimlik işçilerin ücretleri düşüktür. Çalışma koşulları kötü, süreleri uzundur. Beslenme sorunları vardır. Temiz suya erişimleri çoğu zaman mümkün değildir. Barınma sorunları vardır; barınakları insana yaraşır hiç değildir. Toplum gelenek ve görenekleriyle bağdaşmayacak, rencide edecek derecede elverişsiz barınaklarda yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar. Temizlik sorunları had safhadadır. Bütün bu olumsuz yaşamı göze alıp çalışmak zorunda kalanların bir bölümü çalışmak üzere gittikleri bölgelerde istenmezler.
Güneydoğu’dan çalışmaya giden mevsimlik tarım işçileri çoğu yörede “potansiyel terörist” muamelesine tabii tutulurlar. Mevsimlik işçilerin potansiyel terörist muamelesi görmesinde yerel yöneticilerin “sevecen” olmayan yaklaşımları, her an her şeyi yapabilirler tarzı davranışları ile yerel halktan soyutlama yoluna gitmeleri bu imajı daha da güçlendirmektedir. Güneydoğu Anadolu’da süren çatışma ortamı, üretici ve yetiştiricilerin belirleyicisi olmadıkları mağduru oldukları bir yoksunlaştırılma olduğu halde, karşılığında devlet telafi edici bir ödeme yapma yoluna gitmemektedir. Yaşanan bu dramda kadınlar adeta katmerli bir ceza ve cefaya maruz kalmaktadır.
Kadınlar hem eziliyor hem sömürülüyorlar Bilindiği gibi köylüler yoksulların en yoksuludurlar. Mevsimlik kadın işçiler de en yoksulların içindeki en yoksun, ezilen ve sömürülenlerdir. Bu süreçte şiddete ve tacize en fazla muhatap kalanlardır. Mevsimlik işçi olarak çalışan kadınlar hem tarlada çalışan hem de ev işlerini yapandır. Eğitim düzeyi neredeyse yok denecek düzeyde, örgütlülükleri hiç olmayanlardır. Toplumsal statüsü en düşük olandır. Çalıştıkları tarlalarda çoğu zaman erkeklerden daha fazla üretken olmasına karşın sadece kadın olmalarından dolayı ücreti erkeklerden daha düşük belirlenir. Kazandığı paranın üzerinde kendi tasarruf hakları ise yok denilecek düzeydedir. Bütün bu saydıklarımızdan dolayı mevsimlik kadın işçiler; ezilen ve erkeklere göre iki kez daha fazla sömürülendir.
Mevsimlik işçilerin sosyal güvencesi yoktur Mevsimlik tarım işçileri örgütlü olmadıkları gibi sosyal güvenceden de yoksundurlar. Sigortalı çalıştırılmazlar. Hastalık nedeniyle çalışamayan mevsimlik işçi çalışamadığı sürece yevmiye alamaz. Sağlık giderlerini kendi cebinden karşılamak zorundadır. İş kazalarında sakat kalmaları halinde kalan yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacak bir maaş bağlanmaz. İş anında yaşamlarını yitirmeleri durumunda geride bıraktığı, bakmakla yükümlü olduğu kişilere maaş bağlanmaz.
Gündelikçi işçinin çalışma süresi de belirsizdir Gündelikçi olarak çalışan tarım işçileri de var. Gündelikçiler daha çok tütün, zeytin, fındık, şekerpancarı, meyve ve sebze üretimiyle uğraşan küçük ya da orta büyüklükteki ailelerin işlerini yetiştiremedikleri zamanlar birkaç günlüğüne gündelikçi işçi tutarlar. Birkaç günlüğüne ücreti karşılığında tutulan işçilere “gündelikçi işçiler” denir. Gündelikçi işçilerin de çalışma süreleri belirsiz ve genel olarak uzundur. Gündelikçi işçi işini bitirmeden iş yerini terk edemez. İşini bitirmeden işyerini terk eden gündelikçinin alması gereken parayı alması zorlaşır veya bir daha gündelikçi olarak çağrılmaz, kendisine iş verilmez. Bu nedenle gündelikçi işçilerin çalışma süresi 13-14 saati bulduğu olur. Gündelikçiler şu kadar çalıştırılır diye bir yasa da yoktur zaten.
Mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının eğitimi, sağlığı gibi daha birçok sorunu var. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına çözüm üretmek için uzun ve kısa vadede yapılabilecek birçok şey var. bunları benim tek başıma yazmam veya söylemem hem doğru olmaz hem de eksik olur. Günümüzde çokça tartışılan özgürlük projesi içinde mevsimlik işçilerin yukarıda anlatılmaya çalışılan sorunlarını uzun ve kısa vadeli çözüm önerileriyle -öncelikle kendi kuracakları örgütleri ile diğer ilgili örgütlerin de yer alacağı- bir platformda zaman geçirmeden tartışılması, çözüm üretme ve sağlama umudunu güçlü ve diri tutacaktır.