İlerihaber

02 Haz 2017

Kötümserler ne derse desin Türkiye’de solun geleceği konusunda umutlu olmak için pek çok neden vardır. 

“Tarih” diyorsak geçmişe bakalım: Sol, son 50-60 yıl içinde her yönden bunca ağır darbe almasına rağmen teslim bayrağı çekmemiş, ideolojik kuşatmaları yarabilmiş, günümüze en azından dirençli bir birikim taşıyabilmiştir. “Güncellik” adına son 4-5 yıla baktığımızda ise 2013 Haziran direnişiyle başlayıp 2015 Haziran seçimlerine, oradan son referanduma uzanan umut verici uğraklar görürüz. 

Değerini bilelim ve buralardan devam edelim, ama… 

Aması şu: Bu umutla yola devam ederken gerçekçilik sınırlarının zorlanacağı noktalara kadar gidilmemelidir. 

Örneğin, seçimlerde AKP’ye oy veren geniş kesimin önemlice bir bölümünün “ideolojik şartlanmalarla” böyle yapan, aslında “gariban” emekçilerden oluştuğu, dolayısıyla bu insanların özel olarak kendilerine yönelik ideolojik-siyasal çalışmalarla kazanılabileceği düşüncesi gerçekçilik sınırlarını zorlamaktır.   

12 Ara 2016

“Batı” dendiğinde kuzey yarıkürenin gelişmiş kapitalist ülkelerini anlıyoruz ve arkasını hemen getiriyoruz: Emperyalisttir, dünyanın yoksul halklarına büyük acılar çektirmiş ve çektirmektedir, dini imanı büyük şirketlerin çıkarları ve kârlarıdır, insan hakları diye mangalda kül bırakmaz, ama gerçekten kutsadığı tek hak mülkiyet hakkıdır, ikiyüzlüdür, çifte standartlıdır vesaire…  

Hepsi doğrudur da, batı sadece bu mudur?

Yani, batı budur diye insanlığın büyük mirasını yok sayıp tarihin mantığını ve kurtuluş yollarını başka coğrafyalarda, oraların geçmişinde ve geleceğinde mi aramamız gerekecektir? 

Bir kıtayı “Karanlık Çağlardan” çıkaran Rönesans ve Aydınlanma dönemlerini, ardından ücretli emek sömürüsü, sömürgecilik, emperyalizm ve dünyayı kana bulayan büyük savaşlar geldi diye çöpe mi atacağız?