“Hayalet seçim” atlatıldı, bence sona daha da yaklaştık. Bundan sonra her şey daha keskin yaşanacak. Hükümet adeta unutmamamızı istercesine, her şeyden önce sermayenin iktidarı olduğunu daha kurulmadan hatırlatmaya başladı. Sağ olsun. Bu gerçek, gündelik kimlik sorunları ile bezeli, zaman zaman askerileşen mücadeleler bağlamında gürültüye geliyor. Sol adına siyasi analizlerde gündelik gelişmeler (siyasi liderlerin psikolojileri, ihtirasları da katılarak), bölgesel çatışmalar (uluslararası ilişkilerci bir dil ile alameti farikamız komplocu planlar ihmal edilmeksizin) öne çıkıyor. Kısmen, içinden geçtiğimiz sıcak dönemin yarattığı bir durum bu. O yanı ile anlaşılabilir. Fakat, aynı zamanda da sol kesimin iktisat kertesini analizlerine katabilme yetersizliğinden de kaynaklanıyor. Maalesef, aşılması da zaman alacak.
Ahmet Tonak
ABD ekonomisi dolar bazında hâlâ dünyanın en büyük ekonomisi. 2014 yılı için GSYH’si 17,4 trilyon dolar. Dünya GSYH’nın %22,5’u, yani beşte birinden büyük. ABD ekonomisi tekledi mi, dünya ekonomisi cümleten çuvallıyor. Bu senkronizasyon küreselleşmenin, entegrasyonun, her türlü manipülasyona açık piyasalar egemenliğinin sonucu. Dolayısıyla, ABD’nin iktisat politikalarındaki değişiklikler şu ya da bu şekilde diğer ülkeleri etkiliyor, etkilemeye devam edecek.
Artık saklayacak bir şey kalmadı. Koç’ların 16, Şahenk’lerin 15, Eczacıbaşı’ların 11 milyarlık servetleri olduğunu biliyoruz (Ekonomist, 26 Ekim).
Sadece o mu? Sizin varlığından bile haberiniz olmayan, 45,062 liralık servetinize ne demeli? Peki, bu servetinizin 8731 liralık kısmını bono, tahvil veya hisse senetlerine yatırmanıza ? Haydi 4409 liralık borcu anlıyoruz da, 40,690 liralık mülk sahibi ne zaman oldunuz? (Global Wealth Databook 2014).
Ekonomist dergisine erişmek kolay. En zengin 100 aile o mu olmuş, bu mu olmuş, meraklıları dergiyi alıp bakabilir. Bana, hep bir tür sansasyonel gazetecilik örneği gibi gelmiştir bu tür raporumsu kapak haberleri.
“Piyasacı Kapital olur mu?” demeyin. Olur, “Yirmibirinci Yüzyılda Kapital, açıktan piyasacı, kapitalizme reformlarla hayatiyet kazandırma çabasıdır” dersek abartmış olmayız
Bazı kitaplar vardır, hemen “ismi ile müsemma” deyimini akla getirir. Marx’ın Kapital’inin o kitaplardan olduğu, sanırım, su götürmez. Şimdi, bir de Piketty’nin Kapital’i çıktı başımıza! Açıkçası, ona “ismi ile müsemma”yı yakıştıramıyorum. Azınlıkta olduğumun farkındayım. Yakıştıranlar çoğunlukta, kitabı göklere çıkaran çıkarana: Nobelli Paul Krugman ve Joseph Stiglitz ve de bu topraklardan Dani Rodrik.