Kuzey Suriye ile ilgili iki olay ilk bakışta Türkiye’nin politikasında önemli bir değişikliğin yer aldığı izlenimini veriyor. Bu gelişmelerden biri PKK ile organik bağları olduğu bilinen PYD’nin lideri Salih Müslim’in İstanbul’a davet edilmesi ve Türk yetkililerle 2 gün süren görüşmelerde bulunmasıdır. İkinci olay ise, hükümetin ilk kez radikal İslamcı grup El Nusra Cephesi’ne karşı bir tutum sergilemesidir. Bu gerçekten Ankara’nın temel politikasında yeni bir yöneliş mi, yoksa taktiksel bir ayar mı? Bunun kesin yanıtını vermek için zaman erken olmakla beraber, konu şimdiden tartışılmaya değer. *** PYD ile ilgili son gelişmeden başlayalım.
Sami Kohen
Türkiye için esas Suriye meselesi artık Kuzey Suriye sorunudur. Zira komşu ülke ile sınır bölgesinde olup bitenler, Türkiye’yi direkt olarak etkiliyor ve Hükümeti zor seçenekler karşısında bırakıyor. K. Suriye’deki son gelişmeler, aslında iki buçuk yıldır devam eden Suriye krizinin bir sonucu. Eğer Esad rejimi, Suriye’deki ayaklanmadan kısa bir süre sonra devrilseydi, herhalde K. Suriye’deki durum bugünkü kritik noktaya gelmeyecekti. Ankara hesaplarını Esad’ın kısa zamanda alaşağı edileceği öngörüsüne dayanarak yaptı. Böyle bir kanı ile Suriye rejimine karşı sert bir tavır aldı, muhalifleri aktif olarak destekledi ve fiilen taraf oldu. Ne var ki yanlış hesap Şam’dan döndü! Esad rejimi -Rusya, İran ve Hizbullah’ın aktif desteğiyle- direndi ve hâlâ da direniyor. Yabancı istihbarat kaynakları rejimin daha uzun süre (belki de yıllarca) direnebileceğini ve bu arada iç savaşın devam edebileceğini belirtiyorlar.