Milliyet

22 Haz 2017

 

Hafta tatili, Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın TBMM gündemine gelmesiyle birlikte çalışma hayatının en çok konuşulan konusu hâline geldi. Hafta tatili, çalışanlara iş günlerinde çalışmış olmaları koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde en az yirmi dört saat kullandırılan dinlenme zamanını ifade ediyor. Hafta tatili hem İş Kanunu’na, hem de Borçlar Kanunu’na göre çalışana kullandırılması zorunlu olan bir izin.

Sanayinin Geliştirilmesi Kanunu birinci maddesiyle Hafta Tatili Kanunu’nu yürürlükten kaldırıyor. Hafta Tatili Kanunu işletmelerin haftada bir gün tatil edilmesini zorunlu tutuyor. İşletmelerini sürekli çalıştırmak isteyenlere ruhsat zorunluluğu getiriyor. Günümüzde işletmeler yedi gün, yirmi dört saat çalışıyor. Bu durumda işverenler bürokratik işlemle uğraşmak zorunda kalıyor.

04 Kas 2016

Türkiye ve Rusya, 24 Kasım 2015’te gerçekleşen uçak krizine kadar ticaretten doğal gaza, nükleer santral inşasından turizme birçok alanda stratejik ölçekte işbirliği geliştirdi. Bu ilişki, Rusya ile gerilimli bir dönem yaşayan ABD ve AB’nin mutsuzluğuna rağmen uçak krizine kadar artarak devam etti. 
Ancak farklılaşan Suriye stratejileri bir süre sonra iki ülkeyi karşı karşıya getirdi. Türk hükümeti, stratejik çıkarlarını Esad’ın gidişine bağlarken, Rusya, tam tersine, Esad’ı arkalayan bir yaklaşım sergiledi. Rejime verdiği desteği her geçen gün artırarak sürdürdü. Uçak hadisesi gerilimin tepe noktası oldu.
Sekiz ay süren krizde iki ülke ilişkileri ciddi bir sınavdan geçti. Hiç beklenmedik bir anda meydan gelen 15 Temmuz darbe girişimi, iki tarafın “ortak bir anlayış” geliştirmesini hızlandırdı. Takip eden günlerde tansiyonu düşüren açıklamalar, artan diplomatik ve askeri trafik sayesinde iki ülke ilişkileri yeniden ivme kazandı.  

13 Eki 2015

Amerikan askeri nakliye uçaklarının, Suriye'nin kuzeyinde ağırlıkla PYD kontrolünde olan Haseke bölgesine 50 ton cephane indirdiği iddia edilmişti. ABD'den bomba iddiaya doğrulama geldi.

PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'ye yakınlığıyla bilinen gruplar "Suriye Demokratik Güçleri" adı altında birleşti.  YPG sözcülerinden Polat Can, Twitter hesabında, PYD'nin askeri kanadı  YPG ve YPJ, Suriye Arap Koalisyonu'nu oluşturan Ceyş el Suvar, Burkan el Fırat,  El Sanadid, El Cezire Tugayları ve Süryani Askeri Konseyi'nin, "Suriye Demokratik  Güçleri" oluşumu altında birleştiğini duyurdu.

CNN'DEN FLAŞ İDDİA...

06 Eki 2015

Rusya’nın hava harekâtı sadece Suriye’deki askeri tabloyu değil, tüm aktörlerin siyasi ve askeri tutumlarını da etkilemeye başladı. Öyle ki Rusya, Türkiye hava sahasını ihlal ederek işi nerelere kadar götürebileceğinin işaretini verdi. Rusya’nın bu “kararlılık mesajı” karşısında tüm taraflar Suriye ile ilgili pozisyonlarını güncelleyeceklerdir. Şüphesiz bunun zamana karşı bir yarış olduğunun farkındalar.

Örneğin ABD Başkanı Obama, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesini eleştirdi. Ukrayna krizini hatırlattı. Ardından Rus ekonomisinin bu nedenle % 4 küçüldüğünden söz ederek, Suriye’ye müdahalenin de ağır maliyeti olabileceğine dikkat çekti.

Rusya’nın yeni hamlesinden kaygılanan ABD, eleştirilerinin yanı sıra yeni stratejisinin ipuçlarını verdi. Anlaşıldığı kadarıyla, PKK/PYD yeni stratejinin ana taşıyıcılarından biri. Üstelik askeri kapasitesinin artırılması da gündemde. Bu girişim, sadece IŞİD ile mücadele için değil, Suriye’nin kaderinin belirleneceği süreç için de gerekli bir hamle olarak görülüyor.      

06 Eki 2015

Başkan Obama’nın onay verdiği iki yeni adım kapsamında 3-5 bin Arap isyancı silahlandırılarak YPG’ye entegre edilecek. Bu sayede Türkiye’nin endişelerinin azaltılması planlanırken İncirlik’ten yapılan saldırılar artacak

Barack Obama yönetiminin, eğit-donat programının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından üzerinde çalıştığı yeni Suriye stratejisi şekilleniyor. New York Times gazetesine konuşan Amerikalı yetkililere göre, ABD Başkanı Barack Obama, iki yeni adım için geçen hafta onay verdi. Obama yönetimi ve Pentagon’dan çok sayıda yetkiliye dayandırılan habere göre, ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyon Suriye’nin kuzeydoğusunda, Rakka’ya baskı yapmak üzere yeni bir cephe açmayı planlıyor. Obama’nın bu planı eyleme dönüştürmek için iki adıma onay verdiği aktarılıyor. Buna göre, Obama ilk kez Pentagon’a Suriye’deki bir isyancı grubu doğrudan silahlandırmaları emrini verdi. Obama’nın onayladığı ikinci adım ise Adana’daki İncirlik Üssü’nden yapılacak saldırıların artırılması.

24 Kas 2014

İktidardakiler CNN Interna- tional’ın 12 Kasım’da yayımladığı haber üzerine heyecanlandılar, medyalarını da buna ortak ettiler...
Haberde özetle, ABD Başkanı Barack Obama’nın Esad devrilmeden IŞİD’in mağlup edilemeyeceğinin farkına vardığından ve ulusal güvenlik ekibine ülkesinin mevcut Suriye politikasını gözden geçirmeleri için talimat verdiğinden bahsediliyordu.
Bu haber, Suriye’deki rejimi gönüllerindeki ile değiştirmek için 2011’de kalkıştıkları vekaleten savaş macerasında ülkelerini görülmemiş ulusal güvenlik riskleri ile yüz yüze bırakıp yenildiklerini hala idrak edemeyenlerin durduk yerde umutlanmalarına yol açtı.
CNN haberi vesilesiyle medyaya, Amerikalıların da nihayet kendilerinin yıllardır savuna geldikleri doğruları gördüğünden ve IŞİD’le mücadele ederken Esad’ı da devirme çizgisine kaydığından söz ettiler.

15 Eyl 2014

Beklenmedik bir hızla gelen IŞİD fırtınası, tüm Orta Doğu’daki stratejik dengeleri tepe taklak etmiş durumda. Korkarım Türkiye, 90’larda Pakistan’ın olduğu duruma benzer zorlu bir döneme giriyor. İşte bölgemizde yaşananların iç yüzü:

5 YILLIK IŞİD SAVAŞI GELİYOR: IŞİD kalıcı. ABD’nin önderliğindeki IŞİD koalisyonu ne kadar genişlerse genişlesin, Obama yönetiminin hava taarruzu ve insansız hava uçaklarının çok daha ötesine geçmesi zor. Ama bunlar IŞİD’i bitirmeye yeterli değil. Çünkü IŞİD’in elinde Musul, Rakka gibi meskun bölgeler ve halk desteği var. Taliban nasıl bitmediyse, IŞİD’de bitmez. Bu durumda tek gerçekçi senaryo, IŞİD’in Irak’tan Suriye’ye uzanan bir Sünni bölgesine ”hapsedilmesi” olabilir. Korkarım IŞİD hayatımızdan kolay çıkmayacak; önümüzdeki 5 yıl konumuz bu olacak.

15 Eyl 2014

11 Eylül 2014 tarihine kadar, Türkiye’nin “İslam Devleti”ne (İD) karşı koalisyonun ancak en zayıf ve en isteksiz mensubu olabileceğini söyleyebilirdik...
Ankara’nın 11 Eylül’de Cidde’de 10 Arap ülkesi ve ABD ile birlikte katıldığı bakanlar düzeyindeki “koalisyon toplantısı”nın sonuç bildirisine imza atmayı reddetmesinden sonra artık bunu söylemek de mümkün olmaktan çıktı.
Bu toplantının sonuç bildirisine imza atmak, Türkiye’nin İD karşıtı koalisyonun bir mensubu olduğunu dünya kamuoyu nezdinde teyit edecekti.
Ankara imzasını esirgediğine göre, Türkiye’nin bu koalisyonun bir parçası olduğu da bu aşamadan sonra bazıları tarafından ancak iddia edilebilir ve fakat belgelenemez.
Ankara’dakiler ortak bildiride geçen, (taraflar) “uygun bulurlarsa, (İD’ye karşı) koordine edilmiş askeri faaliyetin türlü veçhelerine katılacaklardır” şeklindeki ifadeye takılmışlar. İmza atmamanın gerekçesini “İslam Devleti”nin TC Musul Başkonsolosluğu’nu basarak rehin aldığı 46 kişinin akıbetinden duyulan kaygı oluşturmuş.

24 May 2014

Halkla İlişkilerden Sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Douglas Frantz’ın aralarında bulunduğum bir grup köşe yazarıyla sohbetinde Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü açığı hakkında söylediklerini dünkü Milliyet’te okumuş olabilirsiniz. Atlamış olanlara “Türkiye’nin imajı ekonomisini et- kiler” başlığıyla yayımlanan bu söyleşiyi okumalarını tavsiye ederim.
En geniş haliyle Milliyet’te yer alan bu söyleşiden süzülen en özlü mesaj, Douglas Frantz’ın ifadeleriyle bence şudur:
“Sosyal medyayı kapatma yönündeki etkisiz uğraşların, basını kutuplaştırmanın ve bazı durumlarda yasalar arasından sadece istenenin seçilerek uygulanmasının Türkiye’nin imajına verdiği zarar hakkında, hangi eğilimden olursa olsun Türkiye’deki tüm insanların kaygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum.”
“Demokrasi halkın liderleri ve hükümetleri hakkında güvenilir haber alabilmesine dayanır. Bu olmayınca sonunda bir sözde demokrasi haline gelirsiniz.”

25 Kas 2013

Biz kafamızı kuma gömmüş, harala gürele kendi kısır tartışmalarımıza odaklanmışken, bu haftasonu Batı İran’la el sıkıştı, Mısır bizimle diplomatik ilişkileri kesti, el Kaide Suriye sınırımızdaki petrol bölgesinde hakimiyetini pekiştirdi.

Normal koşullarda yeni anayasa, sahici bir eğitim reformu, dış politikada yeni stratejileri tartışmamız lazım. Belki el ele verip barajı indirmeyi, Türkiye’nin demokrasi açığını gidermeyi, Avrupa’yla işleri nasıl toparlayacağımızı konuşmamız lazım. Neredeyse tamamen durmuş reform sürecini yeniden iteklememiz lazım...

Sayfalar