İktidarsız AKP tasfiye olur!..

16 Haz 2015

Seçimlerin sonuçları, yenilen, yenen ve benzeri tartışmalar geride kaldı. Şimdi herkes“koalisyonlar dönemi mi?” yoksa“erken genel seçim mi?” sorularını tartışıyor. AKP ağır bir yenilgi almıştır. Onun “birinci parti” olması, AKP’yi “kurtarmaz”.Çünkü bu parti, “kurulduğu gün iktidar” olan ve asla “muhalet” tecrübesi olmayan,kendini muhalefette denememiş bir partidir. Onun saflarında farklı menffatlere sahip gruplar kümelenmiş, birbirine zıt menfaatlere sahip zümreler arasında uzlaşmalar, anlaşmalar gerçekleşmiştir. AKP’nin “örgütsel birliği”nin tutkalı “iktidar” gücüdür.

Bu güç zayıfladıkça, iktidar gücü tehlikeye girdikçe, AKP içinde çatlaklar başlamıştır. AKP muhalefette birliğini koruyamaz. Koruyamadığı da ortaya çıkmıştır. Şimdi Erdoğan’ın dışında kümelenmeler gözle görülür hale gelmiştir. Aynı zamanda AKP içindeki gruplar, iktidar gücüne dayanarak “suç işlemişler”dir. Yolsuzluk, hırsızlık gibi kriminal suçlar bir yandadır, terörist DAİŞ çetelerine illegal yollardan silah temin etme gibi uluslararası suçlar bir başka yandadır.

İktidar elden gittiği zaman, kimi suçlular, diğer suçluları “gammazlayarak” itirafçı olacaklardır. Ve AKP’nin Erdoğan grubu, ve medyası, ülkeyi öylesine kutuplaştırmışlar, kendilerine karşı öylesine büyük bir öfke, kin ve nefret yaratmışlardır ki, iktidarı kaybettikleri zaman rövanşistler onları parçalayacaktır. İşte bu nedenlerle AKP’nin “birinci parti” olması, ona yetmiyor. “Birinci parti”
olmak, AKP’nin “tasfiye sürecine” girmesini önlemiyor. Böyle olunca, şu kesin hükmü verebiliriz: AKP her an yıkılabilecek bir
“koalisyon” yerine, yeniden “tekbaşına iktidar” olmak için elden gelen her şeyi yapacaktır.

Derin AKP, seçim sonuçlarını öğrenirw öğrenmez, önüne koyduğu hedefi, hiçbir “koalisyon denemesine” gitmeden, ağzından kaçırmıştır. Aslında, “Saray’dan” Erdoğan’ın ağzıyla yapılan yazılı açıklamada olduğu gibi, önce “suret-i haktan” görüneceklerdi, “koalisyon” alternatiflerini deneyerek sözde “tüketecekler”, bu arada el altından ülke ekonomisini adım adım krize sürükleyecekler, nihayet özellikle Kürdistan’da silahlı ve kanlı provokasyonlarla “ateşkes sürecini” yok edip, çatışmalı bir dönemi başlatacaklardı; sonra da dönüp, “işte AKP’siz olmuyor” diyerek“erken seçim” koşullarını oluşturmuş olacaklardı.

Ama yenilginin telaşıyla “erken seçimi” seçim sonuçlarının ortaya çıkmasıyla birlikte ağızlarından kaçırdılar. Artık biz onların “koalisyon hükümeti” kurulmasını her türlü yöntemle önleyeceklerini ve okenomik, politik, sosyal alt üst oluşları kışkırtarak, çatışma ortamını provoke ederek “erken seçimin” koşullarını oluşturmak için çalışacaklarını biliyoruz. Bilmek, tehlikeyi savuşturmak için en büyük silahtır. Madem AKP’nin tasfiye olmamak için“iktidar” amacıyla “erken seçim provokasyonununu” önceden görebiliyoruz, o halde 7 Haziran’da onu nasıl yenik düşürdüysek, üç ay sonra yapılacak bir “erken seçimde” de, aynı şekilde yenik düşürebiliriz. O halde seçimin birinci devresine nasıl hazırlanıldıysa, ikinci devresine, çok daha büyük bir örgütlülükle hazırlanmak, başarılan ittifakları güçlendirmek ve genişletmek, “sandık güvenliği” için yapılmış bütün örgütlenmeleri koruyarak, güçlendirmek gerekmektedir. Bu önlemlerin yanı sıra “erken seçime”karşı güçlü “alternatif öneriler” de geliştirmek gerekecektir.

HDP bunun yolunu bulmuştur. Kürdistan’da istikrarı, Kürtlerin ulusal demokratik birliğini kurarak sağlayan, Türkiye’de diktayı önleyen, Ortadoğu’da barışa büyük bir şans tanıyan, böylece kendi payına düşen her şeyi yapan ve Türkiye partisi olan HDP, Fırat’ın batısındaki “Türk partilerine”, özellikle AKP ve CHP’ye, kendi “milli sorunluluklarını” hatırlatmıştır. AKP/CHP koalisyonunun, “demokratik bir anayasa, Kürt sorununda müzakereye devam ve barışçı bir dış politika” temelinde kurulması yolunu göstermiştir. Bu da olmazsa, bugünkü Meclis’in bir “Kurucu Meclis” gibi çalışıp, demokratik bir anayasa yapması, barajsız bir seçimle yeni Meclis’i oluşturması gibi tartışmalar gündeme gelecektir.

paylaş