Aleviler, dikkat!

23 Eki 2015

Ergin Yıldızoğlu, son dönemde liberallerle doldurulan Cumhuriyet Gazetesi’nin kuvvetli birkaç kaleminden biri. Geçtiğimiz salı günkü yazısı dikkat çekiciydi. Dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini örneklerle ortaya koyuyor, bir askeri darbe ihtimalini tartışıyordu.

Daha evvel bu sütunda kaleme alınan iki serilik ‘Seçimler ve Olasılıklar’ yazılarında, uluslararası sermaye ve yerli ortaklarının öncelikli tercihinin, KaçAk Saray’daki unsuru ehlileştirerek bir AKP-CHP koalisyonu kurmak olduğunu; aksi takdirde ülkenin kısa ama çok şiddetli bir çatışma sürecine sürükleneceğini, iktidarın cihadçı kartını kullanılacağını; bu durumda –farklı biçimler ve isimler altında ortaya çıkabilecek- Amerikancı bir askeri müdahalenin hiç de düşük bir olasılık olmadığını ortaya koymuştuk. Görülüyor ki ABD ve Avrupa’da da benzer değerlendirmeler yapılıyor...

Sorun şu: Bir laboratuvarda değiliz. Burada bir halk yaşıyor. Dünyadan Türkiye’ye bakıp rahat koltuklarında analiz yapanların aksine, biz bu sürecin bütün sonuçlarından bizzat etkileneceğiz. O yüzden dahasını konuşmamız lazım...

***

Dünya medyasında Türkiye hakkında yazılanlara bakınca, bir ‘mezhep çatışması’ vurgusu dikkat çekiyor. Oysa bugüne kadar mezhep üzerinden ciddi bir çatışma gerçekleşmedi. Esas çatışma Kürt meselesi üzerinden ilerledi. Peki, dünya medyasındaki mezhep çatışması vurgusu nereden çıkıyor?
Anlaşılan ‘haber kaynakları’ böyle bir ‘risk’ olduğunu, mezhep çatışmasının başlayabileceğini belirtiyor... O ‘haber kaynakları’nın genellikle istihbarat teşkilatları olduğunu ve şu anda Ortadoğu’da fink attıklarını, pek çok eğilimi değerlendirdiklerini biliyoruz...
Evet, hiçbirimiz komplo teorilerine itibar etmeyelim ama uluslararası medyadaki ‘mezhep çatışması’ vurgusunu da dikkate alalım.

***

Pek istemiyorum ama bu tatsız mevzuya girmek zorundayım. Önümüzdeki dönemde Aleviler hedef haline gelebilir. Alevi kuruluşları, hatta tek tek Alevi kanaat önderleri, din adamları saldırıya uğrayabilir.

Hırsız-Katil İktidarı bunun ideolojik altyapısını hazırladı. Alttan alta, hatta açıkça Alevilere saldıran nutuklar atıyorlar. Alevilerden hayali bir düşman yaratıyorlar. Örgütledikleri cehalete Alevileri hedef gösteriyorlar. Toplumun paçavraları, lümpenler, psikopatlar arasında bu söylem yayılıyor...

Kaldı ki, Hırsız-Katil İktidarı kendini muhafaza etmek için cihadçı kartını kullanacaksa, bu sadece anti-Kürt bir çerçeveyle sınırlı kalmaz; önce Aleviler, sonra ‘dinsiz’ addettikleri laik kesimler hedefe oturtulmak zorundadır.

***

Aleviler dikkatli ve hazırlıklı olmalıdır. Provokasyonlara karşı serinkanlı tavır gösterilemezse gericiliğin ekmeğine yağ sürülür.

***

Ve bu vakit itibarıyla, kimliklerin öne çıkarıldığı siyaset tarzı bir kenara bırakılmalıdır.
Bakın, çok açık bir gerici saldırı hattı var: Kobane’deki katliam Suruç’a sıçradı. Sosyalist gençleri vurdu. Suruç’taki yamyamlar Cizre’dekilerle aynı hatta ilerliyordu. Cizre’de insanlar çocuklarının cesetlerini buzluklarda saklamak zorunda kaldı. Cizre’ye, Diyarbakır’a yayılan ve sıradan insanların hayatını mahveden iktidar saldırganlığı Ankara’da emekçileri vurdu. Arkadaşlarımızı paramparça ettiler.
Seçim hileleri ya da seçim sonrası koalisyon oyunları tutmazsa, bu saldırı hattı cihadçılar ve lümpenler üzerinden Alevilere ve laik duyarlılığı yüksek kesimlere doğru genişleyecek. Bunu neredeyse bilimsel bir kesinlikle söyleyebiliriz.

***

O halde, saldırı altındaki kesimlerin asgari müştereklerde beraber hareket etmesi, İzmir-Diyarbakır arasında demokrasinin savunusu temelinde bir savunma hattı kurulması gerekmez mi?
Bu becerilemezse, Ergin Yıldızoğlu’nun yazısında da belirtildiği üzere, kaosun yaratacağı boşluk emperyalizmin desteklediği apoletli sözde ‘kurtarıcılar’ tarafından doldurulur.
Ve maalesef biz o filmleri daha önce gördük...

paylaş