Hakan Gülseven

10 Oca 2016

Şuur yoksunu iktidar Türkiye’yi savaşa sürüklüyor. Evet, iç savaş diyorduk, o aşamayı geçtik, şimdi hızla savaş batağına doğru ilerliyoruz. Bölgeyi okuyalım...

Yine uzun zaman önce, emperyalizmin Ortadoğu’daki gerilimleri bir Şii-Sünni ekseni üzerinde kurduğunu belirlemiştik. Bugün gerilim savaşa ramak kala seviyesindedir. Atılan acil adımlar, savaş hazırlığı adımlarıdır.

Nedir bunlar?

Türkiye’nin savaşa girebilmesi için güçlü iktidar ve cephe gerisinin düzlenmesi gerek koşuldur. O halde:

1. Suruç ve Ankara bombaları, sokağa çıkabilecek ve halkı sokağa dökebilecek tüm kesimlere gözdağıdır. “Sokağa çıkarsanız sizi paramparça ederiz” diyorlar.

2. Seçimlerin tekrarı, sorgulanamayacak bir iktidarı ne pahasına olursa olsun sürdürme azminde olduklarını gösteriyor.

3. Kürtlere yönelik akıl almaz saldırı, kentlere tankların sokulması ve sivil halkın katledilmesi, cephe gerisindeki askeri ‘temizlik’ harekatına işaret ediyor.

23 Eki 2015

Ergin Yıldızoğlu, son dönemde liberallerle doldurulan Cumhuriyet Gazetesi’nin kuvvetli birkaç kaleminden biri. Geçtiğimiz salı günkü yazısı dikkat çekiciydi. Dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini örneklerle ortaya koyuyor, bir askeri darbe ihtimalini tartışıyordu.

Daha evvel bu sütunda kaleme alınan iki serilik ‘Seçimler ve Olasılıklar’ yazılarında, uluslararası sermaye ve yerli ortaklarının öncelikli tercihinin, KaçAk Saray’daki unsuru ehlileştirerek bir AKP-CHP koalisyonu kurmak olduğunu; aksi takdirde ülkenin kısa ama çok şiddetli bir çatışma sürecine sürükleneceğini, iktidarın cihadçı kartını kullanılacağını; bu durumda –farklı biçimler ve isimler altında ortaya çıkabilecek- Amerikancı bir askeri müdahalenin hiç de düşük bir olasılık olmadığını ortaya koymuştuk. Görülüyor ki ABD ve Avrupa’da da benzer değerlendirmeler yapılıyor...

09 Ağu 2015

Biz devrimciyiz. Bir hata yaptığımızda muhasebesini çıkarır, özeleştiri yaparız. Muhataplarımızdan da aynısını bekleriz. Peki, karşımızda ne buluyoruz? Yavşakça bir tavır!

Sezen Aksu müthiş bir kadın! "İnandığım şeylerden sapma olmadı. Her şeyde olduğu gibi bende de değişen ve gelişen şeyler oldu. Onun dışında durduğum yerde duruyorum. Ama 'Yetmez ama evet' meselesini soruyorsanız... Birileri bize bu ülkede kalıcı barışı tesis edeceğine ve evrensel hukuk kuralları içinde Türkiye'yi demokratikleştireceğine dair bir söz verdi. Ben de bu vaatlere şans tanıdım..."

Ya, böyle işte... Sezen Aksu yüce gönüllüdür, şans tanıyan bir insandır... 12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından Kenan Evren’e de şans tanımıştı. "Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizde her şeyin çıkmaza girdiği bir dönemde yönetime el koymuştur. Bence zamanında ve yerinde bir karar alınmıştır. Halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum" demişti.

10 Haz 2014

Şırnak’ta, Cudi Dağı eteklerinde kömür ocakları var. Ocakların girişi pejmürde naylonlarla kapatılmış, her şey derme çatma, yoksul ve çaresiz işçiler kelle koltukta çalışıyor. Böyle anlatmakla olmuyor. Gidip görmeniz lazım. Ve gidip görmeye niyetlenirseniz, iki yüzyıl öncesine dönmeye hazır olmalısınız.

Ocaklar kaçak çalıştırılıyor, devlet buna göz yumuyor, hiçbir denetim yok... İşte o ocaklardan birinde, geçen hafta bir göçük meydana geldi. Soma’nın içimize düşürdüğü ateş çok yeni olmasaydı, göçükte yaşamını yitiren 30 yaşındaki İbrahim kardeşimizin büyük medya için ‘haber değeri’ bile olmayacaktı.

Ya devlet?

09 Ağu 2013

19 Ocak 2007'deki Hrant Dink suikastı ‘milat’tı. Cenaze törenine en önde iştirak eden ABD Büyükelçisi Ross Wilson, eski bir Amerikan mafya geleneğini tekrarlamış, kurbanının cenazesine katılmıştı. Tezgah büyüktü...

Plan 'okyanus ötesi'ndeki yeni kontrgerilla merkezinde CIA gözetiminde yapıldı; Trabzon'daki BBP çevresi tetikçi kaynağı olarak kullanıldı, 'Cemaat' kadroları süreci bizzat yönetti ve tetiğe basıldı.

23 Haz 2013

Malum, geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan mevzularından biri, Tayyip Bey’in mitingine katılan bir hanımın, yine Tayyip Bey’in namünasip bir uzvunda ‘kıl’ olduğunu açıklamasıydı. Bunun üzerine ‘sosyal medya’ denen gayya kuyusunda bir sürü muhabbet döndü.

“Lütfen AKP seçmenini aşağılamayalım, onlar bizim yoksul halkımız, onları anlamalıyız,” diyor bir tepki. Evet, yoksulları ‘aşağılık’ gören seçkinci bir tavır her zaman oldu bu memlekette ama zannımca konumuz bu değil.

Haziran Ayaklanması’yla birlikte meydanlara dökülen kitleler yoksulları, cahilleri hor gören bir tutum içinde olmadı hiç. Kendisini ‘kıl’ zanneden kadını da kimse aşağılamadı. O zaten kendisini yeterince aşağılıyordu... Herkes buna işaret etti...

20 Haz 2013

Bunların 'sanatçı'sı, Kazlıçeşme'deki toplama AKP mitinginde amigoluk yapan 'saksıcı'-şarkıcı Doğuş'tur. Irza geçme ve hırsızlık suçlarından cezaları vardır.

Bunların ideoloğu Yiğit Bulut'tur. Bizim kahveye getirip bıraksalar, kimse oturup bir çay bile içmez, eminim. Dün akla hayale gelmedik biçimde saldırdığı AKP'ye bugün methiyeler dizmekte, Tayyip Bey'i övmek için insan havsalasını zorlayacak parendeler atmaktadır. İnsan kendisini onun yerine koyunca bile kâbus görmektedir.

Bunların gazetecileri, birbirleriyle yalancılık yarışına tutuşmuş bir güruhtur. Kimileri, “Camide toplu seks yapmış olabilirler,” diyerek fantezilerini açığa vurmuştur, kimileri hayali röportajlarını gazetelerinin manşetine taşıyacak kadar ipten kazıktan çıkmıştır. Gazetecilik ve etik alanındaki üstatları Hüseyin Üzmez'in ta kendisidir.

Bunların döneminde din adamı olarak Bursa'daki 'Badeci Şeyh' öne çıkmıştır. Filozofları Vali Avni'dir.