‘Darbenin arkasında FETÖ olduğuna ilişkin bir kanıt yok’

06 Mar 2017

Der Spiegel’i okuyorum. 2017’nin Şubat sonu 8. sayısında yayımlanan “Tarnung İmam”, “İmamların kamuflajı” başlıklı yazıda aynen şöyle deniyor:
“Türk hükümeti Gülen Hareketi’ni FETÖ olarak isimlendiriyor, yani Fethullahçı Terör Örgütü. Oysa darbenin ardında gerçekten de Gülen’in olduğunu bugüne kadar kanıtlayamadı. Ama bu durum iktidarın, Gülen taraftarı sanılanları avlamasını ve teşhir etmesini engellemiyor.”

Okuyunca çüşş dedim. (Yazı, Türk MİT’inin / Hükümetinin Almanya’daki imamları casus olarak kullanmasıyla ilgili. Ama konum bu değil.)
Sanırım 2013’te bir Alman TV’sinden söyleşi için geldiler. O sıralarda F. Gülen üzerine yazılar yazan ender gazetecilerdenim. F.G. Cemaati’nin faaliyetleri üzerine sordular. Cemaatin elindeki yargı yine sürü sepet gazeteciyi içeri tıkmıştı. Bugünkü hükümet elemanları, bugünkü gibi o zaman da bunların gazetecilikten içeride olmadıklarını dünyaya ve Türkiye’ye inandırma çabası içindeydi.

Gülenciler Almanya’nın korumasında
Sonraki haberleşmemde öğrendim ki, Gülen üzerine söylediğim eleştirel hiçbir şeye yer vermemişler.

Oysa Gülenciler Almanya’da da müthiş faaliyet içindeydiler. Türklerin çocuklarını, ucuz yurt ve okul masraflarını karşılayacağız diye ellerinden alıyor ve hepsini FETÖ’cü yetiştiriyorlardı. Münih’te ve Stuttgart’da yaptığım görüşmelerde ne hikâyeler dinlemiştim. Ailelerine çocuklarını görme şansı bile tanımıyorlardı!

Alman MİT’i (BND) bunu bilmez mi, özellikle iç istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Örgütü (Bundesamt für Verfassungsschutz) ile birlikte tüm bu faaliyetlerin âlâsını her yıl raporlarına geçirirler.

Almanya ‘Gülen Hareketi’ni bilmez mi?
Türkiye’de örgütlenmesinden... Medya dahil her kesimdeki örgütlenmesinden... Okulları, yargıları, devlet ve asker içindeki varlıklarını bilmez olurlar mı? O zaman Almanlar için “topu aptal” dememiz gerekir! Tabii ki bilirler. Spiegel’deki bu yazıyı kaleme alanlar, dergilerinin arşivlerine bir göz atsalar, neler bulurlar neler...

Mesela, 5.4.2011 tarihli “Gülen-Bewegung in der Türkei-Die unheimliche Macht des Imam” (Türkiye’de Gülen Hareketi - Korkutucu / endişe verici / güvenilir olmayan Güç) başlıklı Jürgen Gottschlicht imzalı yazıyı okumadı mı bu “gazeteci” salaklar! Anımsatayım:
“İslam İmamı Fethullah Gülen Türkiye’nin en güçlü insanlarından biri sayılıyor. Taraftarları / müritleri, ülkenin düzeni koruyan güçlerini büyük ölçüde ele geçirmiş görünüyorlar. Gülen’i eleştirenler ve karşı olanlar temizleniyorlar. Şimdi de iki gazeteci tutuklandı ve meslektaşları direniyor.” (Nedim Şener ve Ahmet Şık haberini, İmamın Ordusu kitabını ve bilinen olayları anlatıyor.)

‘İktidarı devirmek için...’
Peki, 6.1.2014 tarihli Die Rache der Brüder (‘Kardeşlerin’ başlıklı Maximilian Popp imzalı haberlerini de mi okumadılar:
“İslami İmam Fethullah Gülen hükümete meydan okuyor. (Devlet içinde) çok etkili müritlerinin, Başbakan Erdoğan’ı devirmek için harekete geçtikleri görülüyor.”

Şöyle 10 yıllık Spiegel arşivini hallaç pamuğu gibi atarsanız, neler bulursunuz neler. Ama darbenin arkasında FETÖ olduğuna ilişkin kanıt yok demeyi beceriyorlar. Siyaset nasıl esiyorsa, bunlar da o yönden yazıyorlar. Tıpkı bizim iktidarın tetikçileri / yandaş kalemler gibi!

Almanya FETÖ’cüleri koruyor, bunu bilmeyen yok. FETÖ’cü subayları, diplomatları falan koruyor. Çünkü ‘ortada kanıt yok’.

Peki darbe kimin eseri?
Sakın bu tutumları, Almanya’nın da, FETÖ darbesinin becerilememesi karşısında hayal kırıklığına uğramasından kaynaklanmasın? Bütün AB ve ABD gibi! Şüphem yok.

O zaman şunu yazsınlar: Bu darbeyi kim tezgâhladı? Belki de ipuçlarının bazı izleri Almanya’ya kadar uzanabilir, korkusu mu var? Yok yok, maddi değil, manevi olarak, ah bir başarsalardı, duygusu, empatisi... Yoksa, darbeden sonra günlerce suskun kalmazlardı. Hayal kırıklıklarını çok geç üzerlerinden attılar ve reel siyasete dönebildiler, darbeyi kınadılar.

Dönebildiler mi, gerçekten kınadılar mı? Spiegel’in yazısına ve Alman yetkililerin darbecilere kol kanat germesine bakılırsa, henüz hayır!

İktidar Batı’ya gerekçe veriyor
İktidar, baskıcı tutumuyla, gazetecileri içeri atmakla, demokratik hak ve özgürlükleri ve insan haklarını çiğnemekle, aslında Almanya’nın ve Batı’nın Türkiye’ye karşı düşmanlığına zemin hazırlıyor.

Türkiye düşmanlığı, şüphesiz ki Türkiye’ye zarar veriyor. Her bakımdan, ekonomik, toplumsal, siyasal... Ama bu zarar RTE’nin umurunda değil. RTE, öncelikle ve özellikle medya düşmanlığı ile iktidarını koruyabileceğini sanıyor.

Aldanıyor. Batı’nın Türkiye’ye karşı itirazlarını sıfırladığınız zaman, ancak yüzünüz ak olabilir ve Türkiye her bakımdan saygınlığını kazanır.

Hey, Cumhurbaşkanı’na bu gerçeği söyleyebilecek tek kişi bile mi yok, danışmanlar, koca koca bakanlar, parti yöneticileri ve yandaşlar arasında?
Yok... İktidarın garabeti de burada zaten.

paylaş