Çelişki

16 Ağu 2013

Yurt gazetesine yazmaya başlarken bir hafta süre ile Mısır gerçeğini anlatmaya çalıştım ve Mursi’nin tekrar iktidara dönme şansının olamayacağını söylemiştim. Ancak Mısırlı Müslüman Kardeşler bu gerçeği kabullenmeyerek meydanlarda kalmayı tercih ettiler. Amerikalı ve Avrupalı ara bulucuların tüm çabalarına ve askeri yönetimin sorunu barışçıl yöntemlerle çözme girişimlerine rağmen Müslüman Kardeşler ‘Mursi Başkanlık Sarayı'na dönmeden asla’ dediler.   Deyince de olanlar oldu.   Ordu ve güvenlik güçleri dün sabah Müslüman Kardeşler’in doldurduğu meydanlara girerek herkesi dağıttı. Her iki taraf birbirini suçluyor ve provokasyondan söz ediyor.   Kimin doğru ya da yalan söylediği artık önemli değil.   Mısır bundan sonra da provokasyonlara açık bir ülke olarak kalacak. Müslüman Kardeşler içinde çok radikal ve tehlikeli gruplar var. İktidarı bir yılda kaybetmenin haklı tepkisiyle davranacak olan bu gruplar var olan durumu kabullenmeyerek silahlı yöntemlere başvurabilirler. Müslüman Kardeşler liderleri bir aydır bunun çağrılarını yapıyor ve fetvalarını veriyorlar.   İşin içine bölgesel ve uluslararası hesaplar girince işler çok daha karmaşık bir hal alabilir. Tüm bu kargaşa içinde ABD ve AB’nin tavrı ile Suudilerin olası girişmeleri bu ülkenin geleceğinde önemli rol oynayabilir. Mübarek’in düşürülmesi ve Müslüman Kardeşler’in iktidara gelişi sürecinde milyarlaca dolar harcayan Suudiler daha ilk saatlerde Mursi’yi deviren generallere 6 milyar dolar verdi. Mürsi’nin seçilmesini ‘demokrasinin zaferi ‘olarak niteleyen ABD ve AB Mursi’yi deviren müdahaleye bir türlü darbe demediler. Geçen hafta Kahire’ye gidip ‘Mursi ile anlaşın’ telkinlerinde bulunan Amerikalı ve Avruplılar generallerin tepkisiyle karşılaşınca eli boş döndüler. Çünkü generaller Mısır halkının iradesine kulak vererek Amerikalı ve Avrupalıların ‘emredici’ tavrından çok sıkılmış ve Müslüman Kardeşler iktidarının Mısır’ın geleceği açısından ne denli tehlikeli riskler taşıdığına inanmışlardı.   Demokrasi onlara göre çok daha farklı açılardan yorumlanabilirdi.   Örneğin halkın yüzde 42’sinin katıldığı bir seçimle başkan olan Mursi her şeyi bir yana bırakarak devleti ve toplumu 3-5 ayda İslamlaştırmaya kalkışmamalıydı. Mursi devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye çalışınca askerler toplumuda hızla kabaran tepkiyi görerek müdahale ettiklerini söylüyorlar. Askerler ‘Müslüman Kardeşler kendilerine güveniyorsa 6-8 ay sonra yapılacak seçimde tekrar iktidara gelirler ‘ diyerek Mursi döneminin izlerini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.   Örneğin Mursi’nin atadığı valiler, ki çoğunluğu İslmacılardan, görevden alınıyor ve yerlerine asker kökenli valiler atanıyor.   Hangisinin doğru olduğu kararını biz değil Mısır halkı vermelidir. Çünkü Mısır Türkiye değildir. Ve Mısır olayları AKP ve yandaş medyanın ideolojik bakış açısı ile değerlendirilemez. Mısır olayları birçok nedenden dolayı yalnızca Mısır halkının bakış açısı ile analiz edilmelidir.   Aksi takdirde hep çelişkilerle boğuşup dururuz.   Örneğin Mübarek’i 30 yıl iktidarda tutan Amerikalılar Müslüman Kardeşler'in iktidara geliş sürecine destek vererek onları denemek istediler. Bu deneme bir yıl sürdü. Aynı şey Mısır halkı için geçerli. Mübarek’in devrilmesi için ayaklanan Mısır halkı Mursi’nin yeni bir Mübarek olacağını görerek ona izin vermediler. 30 Haziran’da 25 milyon Mısırlı meydanları doldurarak bu tavırlarını kanıtladılar. İşte böyle bir durumda neyin ve kimin ne kadar demokrat olduğunu söylemek pek kolay olmuyor. Örneğin Mübarek’in devrilme sürecinde halk ayaklanınca demokrasi oluyor ama Bahreyn’de halk ayaklanınca Suudi tanklar girip insanları ezebiliyor. Dün bile Bahreyn’in birçok kentinde polis ve asker halkın gösterilerine müdahale edip çok kişiyi yaraladı ve yüzlercesini tutukladı. Ama hiç kimse bunları yazıp anlatmadı.. Çünkü Bahreyn halkı Şii ve Amerikan 5.Filosu’nun tüm savaş gemileri Bahreyn’de..   Çelişki ve çiftte standart.   Gezi olayları sırasında AKP ve yandaş medyanın tavrını hatırlayın.   Peki 43 gündür alanlardan çekilmeyen göstericilere güvenlik güçleri müdahale edince AKP ve yandaş medya neden bu kadar tepki gösteriyor?   Denilebilir ki ölümler var.   Türkiye’de de 5 ölü, binlerce yaralı ve yüzlerce tutuklu vardı.   Türk halkınınn sağduyusu olmasaydı bu sayılar artabilirdi.   Türk halkı provokatörlere izin vermedi.   Taksim ve diğer alanlardaki insanlar Müslüman Kardeşler ve onların içindeki bağnaz ve radikal gruplardan çok farklıdır.   Ayaklanma çağrısı yapmadılar, silahlanmadılar, silah kullanmadılar, devlet yöneticilerini öldürmek için fetvalar vermediler.   Müslüman Kardeşler ise hepsini yaptı ve hükümete göre fazlasını yapacaktı.   Müdahale de onun için yapıldı.   Herkes eleştirebilir ama AKP ve yandaş medya hayır.  

paylaş