tmo

TMO buğday satışını durdurdu
Ekmeğe zam kapıda TMO, un fabrikalarına sübvansiyonlu buğday satışını durdurdu. Ekmeğe yüzde 50 zam kapıda. Cumhuriyet'e konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez , "Asıl önemli olan çiftçiyi korumak, ithalatı önlemek" dedi. AKP iktidarının ekonomiyi içine sürüklediği krizin etkileri, seçim sonrası daha da belirgin hale geliyor. Türkiye her yeni güne ya “yeni” ya da “beklenen” zam haberleriyle uyanıyor. Cumhuriyet’ten Aytunç Ürkmez’in haberine göre, bunun son örneklerinden biri Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) aldığı yeni bir kararla ortaya çıktı. TMO, ekmek fiyatlarını kontrol altında tutabilmak için un fabrikalarına sürdürdüğü sübvansiyonlu buğday satışını bu aydan itibaren durdurdu. Bu durum, 50 kiloluk un çuvalının devlet destekli 340 TL olan fiyatını 570 TL’ye yükseltti. Bu nedenle ekmek fiyatına yüzde 30-50 zam gelmesi bekleniyor. ‘Üretim yapamaz hale geleceğiz’ Gelişmeyi değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez şuna dikkat çekti: “Tüketiciyi korumak için devletin zarar yazarak üreticiye sübvansiyon vermesini olumlu görsek de bu sürdürülebilir değil. Asıl önemli olan çiftçiyi korumak, ithalatı önlemek. Bu alım fiyatlarıyla gelecek yıl daha az üretim yapacak hale geleceğiz.”
Çiftçi üretimden uzaklaşıyor!
TMO, buğday alım fiyatları açıklandı. Toprak Mahsulleri Ofisi alım fiyatları ekmeklik buğdayda ton başına 8 bin 250 lira, arpada ise 7 bin lira olacak. Bu fiyatlara ilave olarak çiftçi kayıt sistemine kayıtlı tüm üreticilere buğday için ton başına 1000 lira, arpa için 500 lira hububat üretim primi destek olarak verilecek. Bu rakamlarla üreticinin eline ton başına ekmeklik buğdayda 9 bin 250 lira, arpada ise 7 bin 500 lira geçecek. Bu fiyatlarla üretim olmaz Açıklanan fiyatları yorumlayan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Remzi Suiçmez, öncelikle TÜİK’in yıllık tüketici enflasyonu yüzde 39.5, tarımsal girdi fiyat endeksi yüzde 49.7, tarımsal üretici fiyat endeksi yüzde 71.5 artarken buğdaya yüzde 24, arpaya yüzde 21 zam yapılmasının buğday ve arpa üreticisinin kaderine terk edildiği anlamına geldiğini söyledi. Girdi maliyetlerinin içerisine işçilik, mazot, gübre, kira gibi masraflar da eklendiğinde maliyetin ton başına 9 bin liranın üzerine çıktığına işaret eden Suiçmez, Türkiye’de buğdayda kendine yeterliliğin yüzde 87, arpada ise yüzde 60 olduğuna dikkat çekti ve bu fiyatların üreticiyi üretimden daha da uzaklaştıracağını kaydetti. Ukrayna savaşı Öte yandan TÜİK’in bu yıl için buğdayda 20.5 milyon ton üretim hedeflediğini ancak bunun da iklim olayları nedeniyle zor olduğunu kaydeden Suiçmez, ayrıca Rusya-Ukrayna savaşı, Ukrayna’da bir tarlada çıkan yangının piyasa fiyatlarını artırdığı bir ortamda, tahıl koridoru anlaşmasının bitmesi halinde dünyada fiyatların daha da artacağını düşünerek yetersiz olan bu fiyatların mutlaka revize edilmesi gerektiğini vurguladı.
Fındığın fiyatı anavatanında belirlensin
‘Ferrero tekelini kıralım’. Devlet ve millet el ele verip fındığa sahip çıkmalı -“500 bin üreticimiz canla başla, zorlu iklim ve doğa şartlarında Türkiye’nin stratejik öneme sahip ürünü olan fındığı üretmeye, ülkemize milyar dolarlık döviz girdisi sağlamaya çalışıyor” -“Yıllardır söylediğimiz, ancak bir türlü kırılamayan piyasa oluşumu tekelleşme, bu yılda kendini piyasa fiyatları üzerinde gösterdi. Ferrero fındık alım fiyatını TMO’nun açıklamış olduğu fiyatın gerisinde kilogramı 48 ve 49 lira olarak açıkladı” -“Bu yatırımcı, görevi olmaksızın piyasaya müdahale etme gereği de duyuyor. Kendine kartel yapı oluşturuyor, kendisi ile iş birliği yapan tüccardan fındık alıyor, işbirliği yapmayanı kendince cezalandırarak piyasadan çekilmelerini sağlıyor” -“TMO fiyatına ürün alan adil ve dürüst fındık tüccarımızın, bu yabancı firma paydaşları tarafından ve tekelci firmalarla işbirliği yapmadığı sürece, satın aldığı fındıkların ihracatçılar tarafından alınmayacağı şeklinde tehdit edildiği yönünde bölge Odalarımızdan bilgiler de geliyor” -“Bu durum apaçık tekelciliktir; bu yolla sadece tüccar değil, üreticimiz de mağdur ediliyor” -“Bu tekelci firmayla işbirlikçileri ‘Ben sizin piyasanızı tanımam, sizin ülkenizde kendi piyasamı oluştururum’ diyor. Bu açıkça devlete meydan okumaktır” -“Geçen sene ucuza kapattıkları fındıktan kurun artmasıyla birlikte büyük paralar kazanan bu tekeller, bu sene de TMO’nun altında bir fiyatla üreticinin malını alıp kurdaki artışlarla birlikte fındıktan büyük kazançlar elde etmeyi hedefliyor. Ayrıca buna karşı çıkan tüccar, sanayici, ihracatçı kim varsa onları yok etmeye çalışıyor” -“Fındığın gerçek fiyatı yurt dışı menşeili firmalar tarafından değil anavatanı olan Türkiye’de tespit edilmelidir” -“500 bin üreticinin olduğu bir piyasada az sayıda alıcının bulunması serbest piyasa şartlarının oluşmasına izin vermiyor” -“Ferrero firmasının piyasaya yaptığı baskılardan sadece çiftçilerimiz değil yerli tüccarlarımız, sanayicilerimiz ve hatta bazı ihracatçıların da rahatsız olduklarını duyuyoruz” -“Fındığın değerini korumak milli bir görevdir. Ferrero firmasının piyasaya yaptığı baskılara dur denmesi gerekiyor. Devlet millet işbirliğiyle devlete hodri meydan çeken bu tekelleri kırmalıyız” -“Devlet Fiskobirlik’le işbirliği içerisinde ürünün tamamını alacağını kararlı bir şekilde ifade ederek, güçlü bir şekilde piyasaya girmeli, bu oyunu bozmalı ve tekelleşmeyi yok etmelidir” -“Yerli tüccarımızın, ihracatçımızın, manavımızın, çiftçimizin önünü açmalı… Tekellerin değil, ülkemizin kazanması sağlanmalıdır” -“Buradan Rekabet Kurumu’na sesleniyorum ve kendilerini göreve davet ediyorum. Piyasayı üreticilerimizin aleyhine, tamamen kendi istekleri yönünde şekillendirmeye çalışanlar hakkında gereği yapılmalıdır” -“TMO daha hızlı ve daha fazla alım yapmalı, alım merkezlerini artırmalı, çiftçimize ödemeleri peşin yapmaya gayret göstermelidir” -“Fındığın yüzde 90’ı TMO’nun altındaki bir fiyatla piyasada satılıyor. Buna müsaade edilmemelidir” -“TMO müdahale alımının amacına uygun bir şekilde şartlarını oluşturmalı ve piyasada oluşan fiyatların kendi fiyatlarının altına düşmesini önlemelidir” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta yaşanan son gelişmelere ilişkin açıklama yaptı. FAO 2020 verilerine göre Türkiye’nin, Dünya fındık üretiminin yüzde 62’sini ve ihracatının yüzde 61’ini tek başına gerçekleştiren lider ülke konumunda olduğunu belirten Bayraktar, “Bu liderlik yaklaşık 500 bin üreticinin emeğiyle gerçekleşiyor” dedi. Bayraktar, 2021 yılında ülkemiz fındık rekoltesinin 684 bin ton olarak gerçekleştiğini belirterek şu bilgileri paylaştı: “Tarım ve Orman Bakanlığı ülkemizin 2022 yılı fındık rekoltesinin yüzde 12 artış ile 765 bin 287 ton olarak gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini açıkladı. Toprak Mahsulleri Ofisi 2022/2023 sezonu kabuklu fındık alım fiyatlarını yüzde 50 sağlam iç fındık esasına göre; Giresun kalite için kilogramı 53 lira, Levant kalite için kilogramı 52 lira, Sivri kalite için ise kilogramı 51 lira olarak açıkladı. Fındık pazara indi. 500 bin üreticimiz canla başla, zorlu iklim ve doğa şartlarında Türkiye’nin stratejik öneme sahip ürünü olan fındığı üretmeye, ülkemize milyar dolarlık döviz girdisi sağlamaya çalışıyor. Fakat malum çevreler yine harekete geçerek her yıl sergiledikleri oyunları, bu yıl da sergilemeye başladı. Spekülasyonlarla kaybeden üretici, tüccar ve ihracatçı oluyor. Kaybeden ülkemiz oluyor. İhracat rekoru kırabileceğimiz bu yıl ülkemiz, yine 2 milyar dolar gelire mahkum edilmeye çalışılıyor. Ülkemiz fındıktan hak ettiğini kazanamıyor... Kazandırmıyorlar. Ferrero tekel oldu Fındığın serbest piyasadaki fiyatını tekelci firma ve ona bağlı alıcılar belirliyor. Bu nedenle ülkemizin ihracat geliri artmıyor, aksine azalıyor. 2021 yılında 344 bin ton fındık ihraç edildi ve 2 milyar 260 milyon dolarlık bir değer yaratıldı. Fındığın tonu 6 bin 569 dolardan ihraç edildi. 2020 yılına baktığımızda, 281 bin ton fındık ihracı karşılığında 1 milyar 945 milyon dolar döviz geliri elde edilirken fındığın tonu 6 bin 921 dolara ihraç edildi. 2015 yılında ise 240 bin ton fındık ihracatı yapıldığında 2 milyar 887 milyon dolarlık bir gelir sağlandı ve fındığın tonu 12 bin 29 dolara ihraç edildi. Görüldüğü üzere her ne kadar miktar artsa da gelir düşüyor. Dünya fındık ihracatının yüzde 61’ini ülkemiz gerçekleştiriyor. Dolayısıyla Türkiye piyasalarında oluşan fındık fiyatı, dünya piyasalarını da şekillendiriyor. Fındığın gerçek fiyatı yurt dışı menşeili firmalar tarafından değil anavatanı olan Türkiye’de tespit edilmelidir. Ülkemizin 2021 yılı tarımsal ihracat değeri 25 milyar dolardır. Fındık tek başına tarımsal ihracatın yüzde 11’ini gerçekleştirirken üreticilerimiz de Türk fındığını tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. Buna rağmen fındığa halen gereken önemin verilmediğini görüyoruz. Yıllardır söylediğimiz, ancak bir türlü kırılamayan piyasa oluşumu tekelleşme, bu yılda kendini piyasa fiyatları üzerinde gösterdi. Ferrero fındık alım fiyatını TMO’nun açıklamış olduğu fiyatın gerisinde kilogramı 48 ve 49 lira olarak açıkladı. Kısacası ‘ben kurduğum sömürü düzenine ve üretici üzerinden milyarlarca dolar kar etmeye devam ediyorum’ dedi. Üretici mağdur Yabancı bir firma yatırım yapma bahanesiyle ülkemize geliyor ve fabrika kurup, üretim yapıyor. Bu yatırımcı, görevi olmaksızın piyasaya müdahale etme gereği de duyuyor. Kendine kartel yapı oluşturuyor, kendisi ile iş birliği yapan tüccardan fındık alıyor, işbirliği yapmayanı kendince cezalandırarak piyasadan çekilmelerini sağlıyor. Öyle ki; TMO fiyatına ürün alan adil ve dürüst fındık tüccarımızın, bu yabancı firma paydaşları tarafından ve tekelci firmalarla işbirliği yapmadığı sürece, satın aldığı fındıkların ihracatçılar tarafından alınmayacağı şeklinde tehdit edildiği yönünde bölge Odalarımızdan bilgiler de geliyor. Bu durum apaçık tekelciliktir; bu yolla sadece tüccar değil, üreticimiz de mağdur ediliyor. Önce piyasada işbirlikçileri vasıtasıyla oluşturduğu 43 liralık fiyatın değişmemesi için alım yaptığı işbirlikçi sayısını azaltarak, sanki piyasada değilmiş görünümü vererek sadece kendi satıcılarına yöneliyor. Bu tekelci firmayla işbirlikçileri ‘Ben sizin piyasanızı tanımam, sizin ülkenizde kendi piyasamı oluştururum’ diyor. Bu açıkça devlete meydan okumaktır. Ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde zaten zor durumda olan üreticilerimizin bir de kendince spekülasyon yaparak piyasaları alt üst eden bir firma tarafından daha da zora sokulmasına, ekonomik olarak sömürülmesine izin verilmemelidir. Alternatifsiz tek geçim kaynağı fındık olan üreticimizin emeğini yedirmeyelim. Geçen sene ucuza kapattıkları fındıktan kurun artmasıyla birlikte büyük paralar kazanan bu tekeller, bu sene de TMO’nun altında bir fiyatla üreticinin malını alıp kurdaki artışlarla birlikte fındıktan büyük kazançlar elde etmeyi hedefliyor. Ayrıca buna karşı çıkan tüccar, sanayici, ihracatçı kim varsa onları yok etmeye çalışıyor. Fiyat manüple ediliyor Yıllardır fındıkta serbest piyasa koşulları oluşturulmaya çalışıldı. Ancak serbest piyasa oluşmadı, oluşturulamadı ve oluşmayacaktır. 500 bin üreticinin olduğu bir piyasada az sayıda alıcının bulunması serbest piyasa şartlarının oluşmasına izin vermiyor. Az sayıdaki alıcı, piyasa üzerinde baskı kurup fiyatları istedikleri gibi manüple ediyor. Bu yıl da, Ferrero bu manipülasyonu piyasada kendine bağlı alıcılar vasıtasıyla yapıyor. Sadece alivre bağlantı yaptığı üreticilerin değil, fındığını toplayıp yaşadığı şehre geri dönmeye çalışan üreticilerin de fındığını yüksek rutubet, düşük randıman, çürük ve fazla gibi çeşitli bahaneler öne sürerek en düşük fiyattan almaya çalışıyor. Bu açıkça üreticilerimizin emeğinin sömürülmesidir. Kaldı ki bu Ferrero firmasının piyasaya yaptığı baskılardan sadece çiftçilerimiz değil yerli tüccarlarımız, sanayicilerimiz ve hatta bazı ihracatçıların da rahatsız olduklarını duyuyoruz. Fındığın değerini korumak milli bir görevdir. Ferrero firmasının piyasaya yaptığı baskılara dur denmesi gerekiyor. Bu tekeller kırılmalı Devlet millet işbirliğiyle devlete hodri meydan çeken bu tekelleri kırmalıyız. Devlet Fiskobirlik’le işbirliği içerisinde ürünün tamamını alacağını kararlı bir şekilde ifade ederek, güçlü bir şekilde piyasaya girmeli, bu oyunu bozmalı ve tekelleşmeyi yok etmelidir. Yerli tüccarımızın, ihracatçımızın, manavımızın, çiftçimizin önünü açmalı… Tekellerin değil, ülkemizin kazanması sağlanmalıdır. Üreticilerimiz ihtiyacı kadar ürün satsın, alivre satışlar yapmasın, serbest piyasaya ürününü vermesin. Emanete bırakılan her bir kilogram, fındık piyasasının ihtiyacını karşılıyor ve fiyatın gerilemesine neden oluyor. Bir zamanlar yurtdışı için yapılan alivre bağlantılar, artık günümüzde yurt içinde malum firmanın destekçileri tarafından yapılıyor. Ancak, ülkemiz hiçbir zaman müstemleke olmamıştır. Buna yeltenenlere de günü geldiğinde diyetini ödetmiştir. Yerli ve yabancı, ülkemizde her kim fındık işiyle uğraşıyorsa bu gerçeği asla unutmamalıdır. Buradan Rekabet Kurumu’na sesleniyorum ve kendilerini göreve davet ediyorum. Piyasayı üreticilerimizin aleyhine, tamamen kendi istekleri yönünde şekillendirmeye çalışanlar hakkında gereği yapılmalıdır. TMO daha hızlı müdahil olmalı Tüm kesimler artık TMO’nun fındık üreticisi ve fındık piyasası için stratejik öneme sahip olduğunun farkındadır. TMO, açıklamış olduğu alım fiyatlarıyla ve uyguladığı politikalarla piyasada denge sağlamaya çalışıyor. Ferrero firmasının tekelci uygulamalarına karşı, hem üreticimizi hem de üreticimizden fındık alıp bu firmaya satamayan tüccar ve manavımızı bu baskıdan kurtarmak zorundayız. Bu süreçte bu baskıyı kırmak ve piyasadaki bu bunalımdan kurtulmak için hem üreticimizden, tüccarımızdan, manavımızdan hem de TMO’dan daha kararlı çaba göstermelerini bekliyoruz. TMO daha hızlı ve daha fazla alım yapmalı, alım merkezlerini artırmalı, çiftçimize ödemeleri peşin yapmaya gayret göstermelidir. Diğer taraftan fındığın yüzde 90’ı TMO’nun altındaki bir fiyatla piyasada satılıyor. Buna müsaade edilmemelidir. TMO’nun erken tarihe gün verememesi ve ödemelerini 21 gün üzerinden yapması nedeniyle hasatla birlikte girdi borçlarını ödeyecek, işçilik giderlerini karşılayacak olan üreticilerimiz, ürününü tüccara götürüp TMO’nun altında bir fiyata satmak zorunda kalıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi, bunun önüne geçmelidir. TMO müdahale alımının amacına uygun bir şekilde şartlarını oluşturmalı ve piyasada oluşan fiyatların kendi fiyatlarının altına düşmesini önlemelidir. Fındık işinden rızkını temin eden ve pek çok insanımıza da geçim kapısı olan üreticimizden manavımıza, gerçek yerli ihracatçımızdan sanayicimize kadar bütün kesimler, daha güçlü olursa, el ele verirse, fındık ticaretinde istismara yeltenenlerin cesareti kırılacak, kirli düzenleri bozulacaktır. Fındık işlenip çikolata, şekerleme ve gıda ürünlerine dönüştüğünde dünyada onlarca milyar dolarlık bir ekonomik değer yaratıyor. Ancak Türkiye, bu ekonomik değerden sadece yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir pay alıyor. Fındığın katma değerini ülkemiz değil, Ferrero kazanıyor. Yıllardır alışılagelen iç fındık ihracatını bir kenara bırakma vakti geldi. Üreticiye sahip çıkılsın Yerli firmalarımızı ve yatırımcılarımızı fındıkta katma değeri yüksek ürünleri üretmeye ve yeni yatırımlar yapmaya davet ediyoruz. Ülkemizin gıda sanayiindeki tecrübesi ve altyapısı, fındığı her türlü işleyip dünyaya sunabilecek düzeydedir. Sadece birkaç inanmış ve cesur yatırımcımızın elini taşın altına sokması, fındık ticaretimize çok geniş ufuklar kazandıracaktır. Bizler üretici, tüketici, ihracatçı ve yatırımcı firmalarımız olmak üzere, herkes kazansın istiyoruz. İki yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemi süreci, ülkelerin korumacı tarım politikaları, komşumuzda yaşanan savaş ve gıda krizlerinin gündeme gelmesi, tarım sektörünün önemini daha net şekilde ortaya koyarken, belediyelerin de tarım sektörüne daha fazla kaynak aktarmasını sağladı. Buradan Karadeniz bölgemizdeki il ve ilçe belediyelerine seslenmek istiyorum: Sahip olduğunuz araziler üzerine fındık depoları kurarak fındık üreticisine sahip çıkın. Bu sayede fiyat düşüşünü engelleyerek bölge ekonomisine daha fazla katkı sağladığınız gibi kırsal ve genç nüfusu da yerinde tutmuş olacaksınız.”
Buğday satış fiyatına yüzde 22 zam
Toprak Mahsulleri Ofis (TMO), un sanayicilerine sattığı ekmeklik buğday fiyatlarına yüzde 21-22 oranlarında zam yaptı. Ziraat Mühendisleri Odası, “Artan maliyetler tüketiciye ekmek ve un zammı olarak dönecek" açıklaması yaptı. 25 Mart 2022 tarihinden itibaren geçerli olan satış fiyatı listesini güncelleyen TMO, anlaşmalı olduğu un sanayicilerine 2 bin 650 TL'den sattığı ekmeklik buğdayın ton fiyatına yüzde 21-22 zam yaparak 3 bin 210 TL ile 3 bin 250 TL aralığına yükseltti. TMO, un sanayicilerinin söz konusu buğdayı paçal şekilde fırıncılara daha ucuz fiyattan vererek ekmek fiyatlarının artmaması için müdahalede bulunurken, 2021 sezonunda rekor bir kamu zararı açıklaması bekleniyor. Buğday satış fiyatına yapılan zammı değerlendiren sektör temsilcileri, yüzde 21-22'lik fiyat artışının un fiyatları ve dolayısıyla ekmek fiyatları üzerinde baskı yaratabileceğini ifade etti. Sanayiciye düşük fiyattan satılıyordu Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, "İthal edilen buğday sanayicilere neredeyse uluslararası fiyatlardan alınıp çok düşük fiyatlarla sanayiciye veriliyor. Sanayicilere büyük sübvansiyon uygulanıyordu. Bu sübvansiyon uygulanmasında kullanılan fon hazineden karşılanan para. Bu para geçtiğimiz ekim sezonunda buğday üreticilerine verilseydi iç yeterlilik sağlanabilirdi ve Türkiye küresel fiyat artışlarından etkilenmezdi" dedi. TMO’nun sanayicilere uyguladığı bu sübvanseler neticesinde zarar ettiğini belirten Kapıkıran şu değerlendirmelerde bulundu: "Fiyatların artık küresel pazarda artacağına ilişkin veriler oluşmaya başlayınca sanayiciye uygulanan fiyatlara da bu beklenti yansıtıldı. Zaten üretim yetersizliklerin yaşandığı dönemde zorunlu temel gıda ihtiyaçlarını ithalatla karşılamak zorunda kalacağımızdan gıda tarım bütçesinin yeniden değerlendirilmeye ihtiyacı ihtiyaç vardır. TMO bütçesi de yeniden revize edilmelidir. Aksi halde süregiden gıda krizi sanayicinin ham madde temininde artan maliyetleri tüketiciye ekmek ve un zammı olarak dönecek."
TMO, çitfçinin karagün dostu olmaktan çıktı
Üreticiye vuran vurana Gübreden mazota, girdi maliyetleri katlanan üreticinin başı, haksız rekabet yaratan katma değer vergisi ile de dertte. Üretici, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan bir ön önce çözüm bekliyor. Türkiye’nin hububat üretiminde en önemli kalemlerinden biri olan arpada üretici girdi maliyetlerindeki artışın yanı sıra bir de vergi sorunu ile boğuşuyor. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) sanayiciye yüzde 1 olarak uyguladığı katma değer vergisini (KDV) üreticiye yüzde 8 olarak uyguluyor. Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş,“Çiftçi artan fiyatlar yüzünden gübre kullanamıyor. Vergide haksız rekabet yaşıyor. Bu sorunların çözülmemesi Türkiye’de tarıma ve hayvancılığa verilen desteği gözler önüne seriyor” dedi. Tarlaya ilaç atamadı Türkiye’nin 1990’lı yıllarda 9 milyon tona kadar çıktığı arpa üretimi bugün 6 milyon tona düşmüş durumda. TMO, 8 milyon ton olan tüketimi karşılamak için ise önceki gün ihaleye çıktı ve tahminlere göre en düşük teklif navlun dahil sigorta masrafları hariç 324.65 dolar/ton oldu. Hububat üreticisi devletten yeterli desteği alamadığı gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vergi haksızlığı konusunda başlattığı çalışmanın sonuçlanmasını bekliyor. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remsi Suiçmez, TMO’nun yüksek KDV’yi küçük üreticilere uygulandığını ve zor durumda bıraktığını anlatarak şunları söylüyor: “Küçük üreticiler vergi mükellefi sayılmadığı için KDV yüzde 8 olarak uygulanıyor. Her türlü zararda. Çünkü gidip üye olduğu kooperatiften alsa da kooperatif yüzde 1 KDV ile aldığı ürünü kendisine yüzde 8 ile satıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan döneminde bu sorun gündeme geldi ve bakanlık bir çalışma başlattı. Ancak daha sonra tekrar unutuldu. Küçük üreticinin aleyhine olan bu haksızlık düzeltilmeli aksi halde et ve süt üretimine darbe vurulmaya devam edilmiş olacak..” Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş ,Türkiye’nin yıllık 8 milyon ton arpa ihtiyacı olduğunu belirterek geçtiğimiz yılki rekoltenin 6 milyon ton olduğunu hatırlattı. Rekoltenin daha da düşebileceğini söyleyen Demirtaş, şunları söyledi: “Normalde 2 milyon ton ithal ediyorduk. Ama bu yıl görünen o ki daha fazla ithal edeceğiz. Çünkü alandan aldığımız bilgilere göre, çiftçi gübre atamadı toprağa. Gübre yüzde 400 zam gördü, mazot fiyatları zaten herkesin malumu elektrik de iki katından fazla arttı. Birçok üreticinin de, bu maliyetlerle üretim yapıp zarar etmektense toprağı boş bıraktığını biliyoruz. Bu da doğal olarak rekoltenin düşmesi anlamına geliyor. Son gübre önümüzdeki ay atılmalı çiftçinin alım gücüne ve gübre fiyatlarına bağlı.” ‘Yüzde 8 insafsızlık’ CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun de, KDV Yasası’na göre, elmas, pırlanta, gibi kıymetli taşların KDV’den istisna olduğunu anımsattı. Hayvancılık yapan üreticiye büyük darbe vurulduğunu söyleyen Aygun, “Bu kafa ile hayvancılık gelişir mi? Çiftçi, üretici kazanamaz, halk da dünyanın en pahalı etini yemeye devam eder” dedi. İktidarın çitfçiye satılan arpada KDV oranını yeniden belirlemesi gerektiğini kaydeden Aygun, “Arpada çiftçiye yüzde 8 KDV kesilmesi büyük bir insafsızlıktır. İktidar, sanayiciyi değil çiftçiyi desteklemeli, TMO da çiftçinin kara gün dostu olmalıdır” diye konuştu. Kaynak: Mustafa Çakır / Ali Can Polat / Cumhuriyet
TMO tepkiler üzerine zamları geri çekti
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 1 milyon 220 bin ton hububatı gelen tepkiler üzerine Aralık ayı fiyatlarından satacağını duyurdu. TMO, 2 Ocak 2022 günü yaptığı açıklamada toplam 1 milyon 220 bin ton hububat ürününü (buğday, arpa, mısır) satış fiyatlarında ton başına 450 ile 700 lira arasında değişen zamlı fiyatla satışa sunulacağını duyurdu. Yapılan zam nedeniyle ekmek ve yem fiyatlarında yüksek artışlar olacağı dile getirilince TMO geri adım attı. TMO, 3 gün arayla ikinci bir açıklama yaparak Ocak ayında satılacak hububat ürünlerinin Aralık ayı fiyatından satılacağını duyurdu. Tepkiler geri adım attırdı Açıklamaya göre, Ocak ayında ekmeklik buğdayın tonu 3 bin 225 ile 3 bin 275 lira yerine Aralık'ta olduğu gibi 2 bin 650 liradan satılacak. Makarnalık buğday 3 bin 900 ile 3 bin 950 lira yerine 3 bin 200 ile 3 bin 250 lira'dan , apanın tonu 2 bin 550 lira yerine 2 bin 50 liradan, mısırın tonu 2 bin 950 lira yerine 2.500 liradan satışına devam edilecek. TMO'nun internet sitesindeki duyuruda, son günlerde kurumun ocak ayı hububat satış fiyatlarına ilişkin kamuoyunda özellikle ekmek fiyatlarında aşırı artışa neden olacağına yönelik değerlendirilmeler yapıldığının gözlemlendiği belirtildi. TMO olarak, ilgili sektörlerle iş birliği içinde gıda enflasyonuyla etkin mücadeleye devam edileceği vurgulanan duyuruda, un üreticilerine, kanatlı, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiricilerine yönelik ürün temininin yeni hasat dönemine kadar kesintisiz devam edeceği kaydedildi.  
Ekmeğe ve una zam kapıda!
TMO, ekmeklik buğdaya yüzde 23, arpaya ise yüzde 24 zam yaptı Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2022'nin ocak ayı için 1 milyon 220 bin ton hububatı satışa açtığını açıkladı. TMO, piyasayı regüle etmek için sattığı ekmeklik buğday fiyatına yüzde 23 ve arpa fiyatına ise yüzde 24 zam yaptı. Besici ve yetiştiricilere 2050 TL/Ton'dan satılan arpa fiyatı Ocak ayı itibariyle 2550 TL/Ton'a, un ve bulgur fabrikalarına 2625-2675 TL/Ton'dan satılan ekmeklik buğday fiyatı ise 3225 – 3275 TL/Ton’a çıkarıldı. Maliyetler artmış TMO’dan yapılan açıklamada: “Artan hammadde fiyatlarının et, süt ve yem üreticilerimizin maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisini hafifletmek üzere temmuz ayından itibaren ‘Yem Regülasyon Çalışması’ kapsamında satışlara başlanmış, eylül ayı itibariyle de ‘Un Regülasyon Çalışması’ kapsamında un sektörüne yönelik ekmeklik buğday satışlarına başlanmıştır.” denildi. TMO’nun zam açıklamasından sonra milyonlarca yurttaş, temel gıda maddeleri olan ekmek, un ve makarnaya da zam ne zaman olacak sorusunu merak ediyor.
ithal buğdayın tonu 4 bin 738 liraya ulaştı
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 2021 ürünü ekmeklik buğday alım fiyatını 17 Mayıs 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. O gün ton başına 2 bin 250 lira olarak açıklanan fiyat 269 dolara denk geliyordu. Dolar kuru 8,36 liraydı. O günden bu yana dolar bazında buğdayın tonu 100 dolar arttı. İç piyasada ve ithal buğdayın fiyatı açıklanan alım fiyatının iki katından daha yüksek bir fiyata ulaştı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bugün yapılan 385 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde buğdayın tonu 395 dolar sınırına dayandı. İhalede yüzde 13.5 protein oranı olan ekmeklik buğdayın tonu 394,90 dolar ile 375 dolar arasında değişen fiyatlar verildi. Yüzde 12,5 protein oranı olan buğday için ise 385,80 dolar ile 371 dolar arasında değişen fiyatlar oluştu. Henüz onaylanmayan ihalede en yüksek fiyat 12 liralık dolar kuru ile ton başına 4 bin 738 liraya geliyor. En düşük fiyat ise ton başına 4 bin 452 lira olarak belirlendi. İhale kapsamındaki 385 bin ton ekmeklik buğdayın Türkiye’ye teslimi 10 Ocak 2022 ile 31 Ocak 2022 tarihleri arasında gerçekleşecek. Çiftçiye verilen fiyatın iki katına çıktı Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2021 ürünü ekmeklik buğday alım fiyatını 17 Mayıs 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. O gün ton başına 2 bin 250 lira olarak açıklanan fiyat 269 dolara denk geliyordu. Dolar kuru 8,36 liraydı. O günden bu yana dolar bazında buğdayın tonu 100 dolar arttı. Bugünkü kur ile buğday şu anda ortalama 4 bin 554 lira. Konya Ticaret Borsası’nda ekmeklik buğday fiyatının tonu 5 bin liraydı gördü. Böylece hem iç piyasada hem de ithalatta buğdayın ton fiyatı Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yerli buğday alım fiyatının iki katından daha yüksek bir fiyata ulaşmış oldu. İthalat fiyatı nereden nereye geldi? Bu hasat sezonunda Toprak Mahsulleri Ofisi, ilk olarak 30 Haziran 2021’de buğday ithalat ihalesi yaptı. O ilk ihalede ton başına ortalama 262,90 dolar olan fiyat, 13 Temmuz’da 256,80 dolara düştü. Sonraki ihalelerde ise fiyat sürekli arttı. Ofis’in 4 Ağustos’ta yaptığı ihalede buğdayın tonu ortalama 298,32 dolar, 2 Eylül’de 336 dolara, 21 Ekim’de 350,39 dolara yükseldikten sonra 25 Kasım’daki ihalede ortalama 379,50 dolara ulaştı. Kaynak: Tarımdünyası  
ithal buğday zararına satılacak
TMO, Ekim ayı ekmeklik buğday satış fiyatını 2 bin 525 TL/Ton olarak açıklardı. Bu durum ithal edilen fiyatlara göre tonda 845 TL zararına satacağını gösteriyor. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin 300 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesi dün (21 Ekim) yapıldı. İhalede oluşan fiyatlar, yeni bir rekor kırarak 351 dolara çıktı. En son Eylül ayında yapılan ihalede ithal buğday 331 dolardan ithal edilmişti. Böylece TMO, 5 Haziran’da başladığı ekmeklik buğday ithalatının 5’ncisini gerçekleştirmiş oldu. 300 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesi yapan TMO, ihaleyi onaylaması durumunda 5 Haziran’dan buyana toplam 1 milyon 635 bin ton ekmeklik buğday ithal etmiş olacak. Fiyatlar rekor kırdı 300 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde oluşan fiyatlar, ortalama 351 dolarla yeni bir rekor kırdı. En son 2 Eylül’de yapılan ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ortalama fiyat 331 dolar seviyesinde sonuçlanmıştı. Buna göre ithal ekmeklik buğday 20 dolar daha artmış oldu. Liman maliyeti ile birlikte ithal ekmeklik buğdayın maliyeti 356 dolara çıkarken, bugünkü kur üzerinden hesap edildiğinde 3 bin 370 TL/Ton ediyor. TMO’nun ihalede oluşan fiyatları onaylaması durumunda Mayıs ayında 2 bin 250 TL alım fiyatı açıklamasına rağmen ithal ekmeklik buğdayı 3 bin 370 TL’den ithal etmiş olacak. Her alımda fiyat arttı TMO, 4 Ağustos'ta yaptığı ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ortalama fiyatlar 300 dolar seviyesinde gerçekleşmişti. TMO, 300 doları yüksek bulduğu için 395 bin ton olarak çıktığı ihalede 245 bin tonunu onaylamış, 150 bin tonluk kısmını ise iptal etmişti. Ancak 2 Eylül'de yapılan 300 bin tonluk ekmeklik buğday ithalat ihalesinde fiyatlar 31 dolar artarak 331 dolara çıkmıştı. Dün yapılan ihalede ise fiyatlar 20 dolar daha artarak 351 dolara çıktı.  
gıda ithalatı üreticileri tedirgin ediyor
TMO arpayı 30 dolar ucuz ithal edecek... Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) 440 bin tonluk arpa ithalatı ihalesinde ton başına fiyatlar liman maliyeti hariç ortalama 240 dolar arasında gerçekleşti. Haziran ayında yapılan 320 bin tonluk arpa ithalatında fiyatlar ortalama 270 dolar seviyesinde gerçekleşmişti. Açıklanan alım fiyatlarından üreticiden ürün alamayınca ithalata ağırlık verdi. Haziran ayında 320 bin ton arpa, 400 bin ton civarında buğday ithalat ihalesi yapan TMO, Temmuz ayında da hasat döneminde ikinci bir ihaleye çıkarak 440 bin ton arpa ve 400 bin ton da buğday ithal edecek. 440 bin ton arpa ithalat ihalesi dün sonuçlanırken, fiyatların bir önceki ithalata göre ortalama 30 dolar düşmesi dikkat çekti. 30 dolar ucuz İhale ortalama 240 dolar seviyesinde gerçekleşirken, Haziran ayında yapılan ihalede ise ortalama fiyatlar 270 dolar seviyesinde gerçekleşmişti. Buna göre TMO'nun bir ay arayla yaptığı arpa ithalatında fiyatlar tonda 30 dolar düştü. TMO ithal ettiği arpayı, yem fiyatlarını regüle etmek için ucuz arpa kapsamında 1950 TL'den satıyor. Üretici tedirgin Diğer yandan hasat döneminde yapılan ithalat, yerli üreticiye de büyük darbe vuruyor. İthalatla fiyatların düşeceği algısı üreticinin ürününü gerçek değerden satmasını engelliyor. Girdi maliyetlerinin arttığı bir ortamda çiftçinin ürününün fiyatının düşürülmeye çalışılması üreticinin üretimden uzaklaşmasını gündeme getiriyor.    

Sayfalar