Hakan Koçak

06 Mar 2016

Yarım asır önce, 1963 yılı başlarında Kavel fabrikasının Maden-İş Sendikası’nda örgütlü işçileri tarihsel bir mücadele veriyorlardı. Efsanevi başkanları Kemal Türkler’in liderliğinde ülkenin en büyük sermaye grubu Koç’a karşı “kanunsuz” bir grev yürütüyorlardı. 1961 Anayasasında tanınmış olan grev hakkının kullanılabilmesine dair kanun düzenlemelerinin bir türlü hayata geçirilemediğini gören Kavelciler anayasal olarak tanınmış haklarını kanunu beklemeden fiilen kullanmaya karar vermişlerdi. Kanunsuz ama anayasal bir grevi, işçi sınıfı mücadelesinin tarihsel meşruiyetine dayanarak hayata geçiren işçiler karşılaştıkları işveren ve devlet saldırılarına karşı emekçilerin, ailelerinin ve demokratik kamuoyunun desteğiyle direndiler ve grev hakkını kullanmanın ötesinde ilgili kanunun çıkartılmasına da katkı sundular. 1