Önce çıkarlar çatışır, sonra silahlar. Çıkarların ardında da insanlar vardır, silahların tetiğinde de… Çıkarların ardındaki adamların attığı ya da atamadığı imzalar, tetikteki ellere “ateş” ve “dur” emirleridir.
Emperyalizm, küresel egemenlerin ezelden ebede kökü kazınamayan, soyu kurumayan, çünkü her çağda sömürecek bir meta bulan ve doymak bilmeyen hegemonya tutkusudur.
Emperyalistlerin tepişmesi hiç bitmez. Sömürdüğü toprağa, şavulladığı ereğe rüşvet ve imzayla ulaştığı zamanlara barış, silahla eriştiği zamanlara savaş denir.
Barış zamanı, hasbelkader emperyalizmin çıkar alanında yaşamak gadrine uğrayan halkların kanını usul usul emmeye, canını bağışlayarak sömürmeye yarar. Savaşlar ise doğrudan kanını dökmeye, canını almaya.
Çıkarların ardındaki adamlar asla savaşmaz, savaştırırlar. Dolayısıyla hiçbir savaş, ister galip gelsin ister mağlup, hiçbir emperyalistin canına mal olmaz.
Ölenler daima emperyalistlerin tetikçileri ya da emperyalizme karşı dövüşenlerdir.
Ve barışta ya da savaşta, çıkar çatışması biteviye sürer…
***