Bülent Orakoğlu

16 Mar 2020

Putin, Sovyetler Birliği’nin parçalanması sonrasında, Rusya’yı tekrar küresel bir güç yapma stratejisi ile Obama yönetiminin Ortadoğu’da askeri güç uygulama stratejinden vazgeçmesi ve dünya konjonktüründe Rusya lehine gelişmeleri fırsat bilerek Gürcistan’ı kısmen işgal etmiş, Ukrayna krizi sonrasında, Ukrayna toprağı olan Kırım’ı ilhak ettiğini açıklamıştı. Bu krizler sonrasında ABD başta olmak üzere AB ülkeleri Rusya’ya karşı ekonomik ambargo uygulaması başlatmış, ambargonun kapsamı ve sınırlarının devamlı genişletilmesi sonucu, Rusya ciddi bir şekilde darboğaza sürüklenmişti. Türkiye her ne kadar Kırım’ın ilhakını ve Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı grupların meşruiyetini kabul etmese de AB ve ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarına katılmayan 3-5 ülkeden biri olmuştu.

06 May 2019

Yeni Akit yazarı Abdurahman Dilipak 27 Nisan 2019 tarihli ‘Gerçeklerle yüzleşmek’ başlıklı köşe yazısında AK Parti’yi kıyasıya eleştirmiş. FETÖ ile tam anlamı ile mücadele edilmediğinden tutun da AK Parti içinde ‘’Paralel Parti ‘kurulduğuna yönelik çeşitli kesimleri suçlayan iddialarını köşe yazısına taşımış.

Yazısının final bölümünde ise Ak Parti içinde değişimin kaçınılmaz olduğunu değişim gerçekleşmezse ‘millet tercihini değiştirir’ saptamasıyla vakit geç olmadan çok geniş kapsamlı yenilenmenin zaruret olduğunun altını çizmişti. Dilipak’ın bu ağır eleştirilerini sıraladığı yazısında benim asıl dikkatimi çeken AK Parti ve MHP’nin BÇG ile zımni ittifak kurduklarına yönelik inandırıcılıktan uzak uçuk iddiasıydı. Dilipak’a göre ’’AK Parti ve MHP şu ittifak işinin şeklini yeniden gözden geçirmeleri gerekti. BÇG ile zımni ittifakın da şekli yeniden gözden geçirilmeliydi. Başörtülü hanımların topluca Anıtkabir ziyareti ile bu işler sürdürülemezdi. Liberallerle ittifakın ölçüsü neydi? NATO ittifakı, AB ittifakı derken durum ortadaydı.‘’

11 Eyl 2018

Tahran Zirvesi’nden saatler önce Rusya ve Suriye ordusunun İdlip’i bombalamaya başlaması İdlip düğümünün dolayısıyla Suriye barışının bu zirvede çözülemeyeceğinin açık işaretlerini taşıyordu. Zira ASTANA barış sürecinin garantör ülkelerinden Rusya ve İran İdlip’te ayrım yapmaksızın terörle mücadele konusunda ılımlı muhalif gruplarla HTŞ gibi terörist grupları aynı kefeye koyan askeri bir operasyon yaklaşımını benimsemişlerdi.