Çiğdem Toker

29 May 2017

Geçen hafta tıp ve eğitim camiasını sarsan trajik bir olay yaşandı.

Elazığ Fırat Üniversitesi Başhekimi Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen, odasında uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.

Sevilen bir hekim, eğitimci ve yönetici olan Berilgen’in ölümü “sağlık şiddeti” olarak açıklandı.

Gelin görün ki, gerçeğin boyutları biraz daha ayrıntılı bakmayı hak ediyor.

DHA’nın olayla ilgili haberinden: “Öte yandan, hastane yetkilileri, medikal malzeme alımlarında başhekimin talimatı ile ödemelerin sıraya göre yapıldığı, ancak Sercan Gök’e yapılacak ödeme ile ilgili henüz sıranın gelmediği belirtildi. Medikalci arkadaşları da, Sercan Gök’ün maddi anlamda sıkıntı yaşadığı, bu yüzden de icralık olduğu için Başhekim Prof. Dr. Berilgen ile görüşmeye geldiğini ve tartışma sonucu olayın olduğunu iddia ettiler.”

21 May 2017

 

Elbette biliyorsunuz, cumhur halk demek.
Cumhurbaşkanı da halkın başkanı. Dolayısıyla arkadaşlar, Cumhurbaşkanı’nın adımları halkı ilgilendirdiği için haber değeri taşır. 
Bilmeyen olabilir; Gazetelerin Ankara bürosu, her sabah düzenli haber toplantısı yapar. 
Toplantılara öncelikle “rutin listesi” yön çizer. Muhabirlerin, o gün hangi lideri, kurumu, toplantıyı izleyeceğinin, yer, saat ve isim olarak listelendiği programdır o. Bürolara kaynağından aktarılır. 
Bir de yine muhabirlerini kişisel yetenek ve çabalarıyla hazırladıkları “özel haberler” vardır. Her günün gündemi kabaca böyle şekillenir. Önemli kişi ve toplantıların haberleri ve özel haberler.

* * *

19 Nis 2017

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) anayasal bir kurum. Tüm anayasal kurumlar gibi hukukla var olup yaşamak zorunda. YSK’nin mühürsüz pusulaları emredici yasa hükmüne rağmen geçerli sayan duyurusu, halkoylamasında meşruiyet tartışması başlattı.
Ülkenin geleceğini biçimleyecek halkoylamasının seyrini değiştirecek nitelikteki açıklama, dün akşam saatlerine dek internet dünyasında “pop up” olarak bilinen ekranda kısa süre kalıp kaldırılan bir duyuruyla sınırlıydı. Kararın yokluğunu vurguladığımız yazı ve haberler geniş ilgi gördü.
Karar, duyurudan tam 48 saat sonra dün akşamüstü açıklandı. YSK, emredici hükme niye uymadığını AİHM protokolüyle açıklamış. “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan (...) birleşik oy pusulaları geçerli değildir” maddesine rağmen, eğer seçmenin kusuru yoksa, AİHM protokolü gözetilerek yönetime katılma hakkının özünü korumak gerektiği savunulmuş.

18 Nis 2017

Pazar günü sahadaydım.

Ankara Barosu’nun “Her Okula Bir Avukat” projesine katılıp gönüllü müşahitlik üstlenen genç arkadaşlara eşlik ettim.

Onları izledim.

Sabahın 6’sından gece geç saatlere dek dere tepe dolaşıp oy kullanma, sayım, döküm işlemlerini takip ederek ıslak imzalı tutanak almaya çabaladılar.
Ankara’nın özellikle “içeride” kalmış köylerinde, sahipsiz bırakılmış sandık kurullarını görmek düşündürücüydü. Bazı noktalarda, ana muhalefet partisinden bırakın müşadihi (gözlemci), sandık kurulunda yer alması gereken yasal üyesi bile yer almıyordu.

(Seçim Kanunu’na göre sandık kurulu yedi kişiden oluşuyor, ancak görev yapabilmesi için 4 kişinin bulunması yeterli sayılıyor.)

Akşam olup sonuçlar açıklandığında, biri şöyle dedi:

“Çocukken bir defa bile seçim akşamlarında mutlu yattığımı hatırlamıyorum. Babamı hep televizyon karşısında kahrolurken izledim. Bu kez sonuç değişir diye görev aldım, yine olmadı.”

02 Mar 2017

Kestirmeden söyleyeyim:
Başlıktaki karanlık sözcüğünü; halktan ısrarla saklanan, açıklanmayan anlamında kullandım.
Çünkü devlet:
- Hazine kaynaklarından, özel şirketlere 25 yıl boyunca kira ödeme yükümlülüğü altına giriyorsa
- Çeyrek yüzyıla uzanacak bu taahhütler, bizlerin vergisinden ödenecekse
- 30’a yakın projede, ta 2038 yılına kadar milyarlarca liralık kamu kaynağı çıkacaksa bu tutarlar ve sözleşmeler açıklanmalıdır.

***

11 Ara 2013

Yaşar Özerdoğan, İsmail Altun, Mustafa Özalpuğan.

Hızla unutacağız bu isimleri...

En fazla 60 lira gündelik uğruna, yerin 260 metre altında can verdiklerini hatırlayacağız.

Nasılsa bilinçaltı, o ürkütücü oyunu için hazırda beklemiyor mu?..  Nasılsa Zonguldak; hele bir de Gelik değil mi?..

Alıştığımız bir şeydi yaşamak” dediği gibi şairin; ölüm şekillerini içten içe “olağan” karşıladığımız için unutacağız.

Oysa hiç unutmayalım; ocağın ruhsatsız olması sebep değil, sonuç.  Ocağın iki hafta önce mühürlenmesi; ocak sahibinin cezaevinde olması da...

- Onlar açlığa mahkûm edildikleri için öldüler.

- Vaktiyle kentin kalbi konumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) taammüden vurulduğu için.

- 2002’de, personel sayısı 16 bin olan TTK’de, bugün 10 bin kişi çalıştığı için.

Sayfalar