Hasan Öztürk

24 May 2019

Oylar çalınmamış. Ya ne yapılmış? Deveyi hamuduyla yutmuşlar..!

Türk Dil Kurumu sözlüğünde, hamut ile havut eş anlamlı kullanılıyor ve “Deveyi havuduyla yutmak” deyiminin karşısında şöyle yazıyor:

“Eline geçen ve hakkı olmayan şeyleri kendi menfaati için kullanmak, hiç çekinmeden büyük suistimal yapmak.”

31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’daki sandıklarda yaşanan alicengiz oyununu Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) gerekçeli kararında ayrıntılarıyla gördük.

Özeti şu:

* Toplamda 300 binden fazla şüpheli oy var.

* 35 bin geçersiz oy CHP’ye yazılmış.

* Ölü, tutuklu ve zihinsel engelliler adına oy kullanılmış.

* 220 bin kamu görevlisi, görev beklerken 754 sandık başkanı kanuna aykırı olarak seçilmiş.

* 108 sandıkta sayım döküm cetvelleri kayıp ya da imzasız.

10 May 2019

Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun” diyerek söze başlayınca “meydan okumanın” bir başka veçhesiyle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız için başkaca bir şeye bakmaya gerek kalmıyor maalesef…

Ya da “Yazık bir arpa boyu yol almamışız” diyerek 17 yılın birikimini bir poşete doldurup çöp kutusuna atmaya yeltenmişseniz, maksadınız çoktan “üzüm yemenin” ötesine geçmiş demektir.

Tek bir maksatları olduğunu biliyorduk. Erdoğan’a çizik atmak… Mümkünse meşru/gayri meşru ne kadar aktör varsa birlikte Erdoğan’ı siyasetten tasfiye etmek.

Maksatlarına ulaşmak için vermedikleri söz, yapmadıkları eylem, girmedikleri angajman kalmamıştı. Bunu da biliyorduk.

Ne dışarıdaki “ahbap”ları, ne içerideki aparatları… Açıkta hiçbirini bırakmadılar. Her fırsatta “Bir araya gelemez” denenlerle bile gizli kapaklı iş tuttular.

Hazırlandılar. Hazırlık yaptılar. Beklediler.

07 Nis 2019

 

Mahallenin delikanlısını bir başka mahallenin iti köpeğine yem eder miydik? Ya da kendi içimizde olup biteni gidip dışarıya şikayet eder miydik? Bu da nerden çıktı demeyin az biraz sabredin.

Hiç unutmuyorum on yaşlarındaydım. Mahallede top oynuyorduk. Oyun sırasında aramızda geçmişten husumet bulunan bir arkadaş ile tartıştık. Tartışma kavgaya dönüştü. Birbirimizi itip kakmaya başladık. Bir ara bizi izleyen çocuklar dahil hepimiz olduğumuz yerde kaskatı kesildik. Çünkü ağabeyim yukarıdan aşağıya doğru emin adımlarla yürüyerek geliyordu.

Geldi, geldi, geldi ve…. Evet, geldi hem benim hem kavga ettiğim çocuğun kulağından tuttu, bize birer tokat attı. “Ayıp ayıp size yakışıyor mu” dedi. Ve yürüyüp gitti.

Kavga bitti. İtiş kakış bitti. Maç kaldığı yerden devam etti.

09 Eyl 2016

Her namaz kılanı, FETÖ'cü…

Her Nur talebesini FETÖ'cü…

Her mütedeyyini FETÖ'cü…

Her dindarı FETÖ'cü sanan ya da gören bir yapı var farkında mısınız?

Adını “Cemaat” koyan Fetullahçı Terör Örgütü FETÖ, bütün cemaatleri bir tarafa ayırıp tekelleşmiş midir? Evet.

Dini motifleri, dini terminolojiyi, dini yaşam biçimini gözümüzün içine sokmuş mudur? Evet.

Dinin bütün değerlerini gerektiğinde sonuna kadar istismar etmiş midir? Evet.

Buna mukabil, her yere sızarak, her yere konarak, her taşın altına gizlenerek, her davranış biçimini yaparak “geniş mezhep sahibi” olduğunu göstermiş midir? Evet.

Sadece maklube yemeyerek, gerektiğinde içki içerek, dekolte giyerek, “vazife icabı” zina ederek, takiye yapmış mıdır? Evet.

O yüzden bugün “at izi it izine karışmış” mıdır? Evet.

Bütün bunlara rağmen şunu biliyoruz ki,

FETÖ'cülerle, dindarlar…