Türban ve “Kızlı-Erkekli bir arada yaşam” tartışmalarını izleyince, bir kez daha ‘Siyasal İslam’la ilgili olarak Alevilerin ne kadar haklı olduğunu gördüm. Ülkenin İslami bir Cumhuriyete dönüştürülmesi ve yaşam tarzının her gün bir adım daha muhafazakarlaştırılması ya da daha doğru bir ifadeyle; İslamlaştırılması bu kadar aleni bir şekilde yapılırken; tartışmaların tamamına yakınında ne Siyasal İslam ne de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konudaki rolü tartışılıyor. Laiklik, sanki utanılacak bir kavram gibi ağıza bile alınmıyor. Sorunun bir sistem ve demokrasi sorunu olduğu telaffuz bile edilmek istenmiyor! Sistemin dahil edilmediği tartışmalardan sonuç elde etmek bu nedenle mümkün gözükmediği gibi, bu tür bir tartışmanın Siyasal İslam’ın önünü daha da açacağı ve “İslam’ın emrettiği” yeni yasakların günlük hayatımıza önce gireceği, arkasından da hayatımıza nüfuz edeceği kesin gözüküyor…
Necdet Saraç
Birçok kişinin söylediğinin tersine aslında her inanç bir diğerinin alternatifidir. Eğer bir inanç bir diğer inancın alternatifi değilse var olma şansı bulamaz. Yaşayamaz! İnançlar birbirinin alternatifi olunca, onlara ait ibadethaneler de fiili olarak birbirinin alternatifidir. Bu anlamıyla örneğin cami, cemevinin de, kilisenin de alternatifidir. Aynı şey havra ya da bir başka ibadethane için de çok rahatça söylenebilir. Hatta inançların kendi içlerindeki tarikatlar bile fiili olarak birbirinin alternatifidir. Bundan dolayı, örneğin Almanya’da her İslami tarikatın ve siyasi eğilimin kendi camisi vardır. Süleymancıların, Nurcuların, Kaplancıların camileri birbirinden farklıdır. Ya da Ortodoksların, Protestanların, Katoliklerin farklı kiliseleri olduğu gibi…
Başbakan Erdoğan, ölüm yıldönümünden dolayı grup konuşmasına Necip Fazıl Kısakürek'i anarak söze başladı. Zira bütün İslamcılar onu şimdilerde "Türkiye'nin 20. asırda yetiştirdiği en önemli fikir ve aksiyon insanlarından biri” olarak gösteriyorlar, yere, göğe sığdıramıyorlar. Nasıl göstermesinler? Öne çıkarabilecekleri “adamları” yok denecek kadar az! Bu yüzden her tarafı defolu olan Necip Fazıl Kısakürek'i hepimize “büyük üstat” diye yutturmaya çalışıyorlar... Başbakan Erdoğan “kendisiyle tanışma, yol yürüme bahtiyarlığına eriştiğim, bununla da her daim şeref duyduğum üstat” diye tarif ettiği Necip Fazıl Kısakürek'in “ömrünün yazmak, nesiller yetiştirmek, nesillere istikamet çizmekle geçtiğini, dik ve asil duruşuyla, eserleri kadar hayat öyküsünün de kendi nesilleri ve kendilerinden sonra gelen nesiller için rehber olduğunu, yollarına ışık tuttuğunu” belirtiyor...