Nuray Mert

08 Ağu 2017

 

Cumhurbaşkanı ve partisi ülkenin içinde bulunduğu feci durumu gözden ırak tutmak için, gündemi ‘din eksenli’ tartışmalar etrafında yoğunlaştırma başarısını sürdürüyor. Müfredatın ‘cihat’ kavramını içermesi ve müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi bunlar arasında. Maalesef, muhalif çevreler de aynı değirmene su taşımak konusunda son derece hevesli.

Yok, din eksenli düzenlemeler hiç tartışılmasın demiyorum, itirazı olan bunları açıkça tartışmalı ama en azından muhalefetin bu konularda boğulma riskini dikkate almalı. Dahası, ekranlarda anlamsız bağırış çağırış yerine, itirazların makul bir çerçevede tutulmasına özen göstermeli. Aslında, insanlara dini görüş dayatmanın en ciddi örneği imam hatip liselerinin düz liselerin yerini alması yönündeki gayretler idi. Pek çok insan, istemediği halde çocuğunu, pek çok mahalde tek seçenek haline gelen imam hatip liselerine göndermek durumunda kalmaktan şikâyetçi ve bu sorun ciddiyetini koruyor.

28 Tem 2017

Sizin Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız, hepsi bir araya gelseler de bir sinek bile yaratamazlar’ (Hacc, 73)
Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarının aylarca tutuklu kalıp sonunda, hukuk değil siyasal temelli bir iddianame ile ‘yargılanmaya’ başlandığı şu zamanda, genel olarak basın, söz, ifade özgürlüğünün tümüyle rafa kalktığı böylesi bir ortamda yazı yazmak zaten zor. Zor, çünkü, öyle bir noktaya geldik ki, bu haksızlıklar, baskılar, hukuk dışılıklar konusunda daha fazla söz söylemenin anlamı kalmadı, her şey apaçık ortada, diğer taraftan yine de söz söylemekten imtina etmemek lazım, dahası hâlâ farklı konuları tartışmak durumundayız. Bu karmaşık ruh hali içinde tartışmayı uzatmak istediğim en son konu ‘evrim teorisi’. Ama bazıları öyle bir kıyamet koparıyor ki, birkaç laf etmeden geçiştirmek olmaz.

25 Tem 2017

 

Yeni eğitim müfredatı üzerine tartışmalar sürüyor, ben o konuya hiç girmeyeceğim, yeni kitapları, konuları gazete özetlerinden değerlendirmek istemiyorum. Sadece şu bitmez tükenmez ‘evrim’ tartışması ile ilgili bir not düşeyim; İslama uygun veya değil, ben de evrim teorisinin bilim yerine konmasına karşıyım. Adı üzerinde evrim teorisi, ne kadar bilimsel kesinlik kazandırılmaya çalışılırsa çalışılsın veya ne kadar bilimsel olarak çürütülmeye çalışılırsa çalışılsın, nihayetinde insanın oluşumuna ilişkin bir akıl yürütme biçimi ve bu şekilde değerlendirilmesinin öğrenciyi bilimden soğutması söz konusu değil.

10 Nis 2017

İşte, İslamcıların antiemperyalist kükremelerinin sonu; Trump Suriye’yi vurdu diye sesler kesildi, dahası pek memnun oldular. Gerçi, ABD’nin Irak işgaline de pek çokları taraftardı, Turgut Özal’ın izinde ‘üç koyup, beş alma’ hayali içindeydiler. Şimdiki Avrupa Bakanı, Irak’ta işgale karşı çıkanları ‘direnişçi değil, katil sürüsü’ diye tanımlamıştı. Zaten mevcut Suriye siyaseti de, ABD’nin Suriye’de rejim değişikliği siyasetinin peşine takılmak şeklinde tezahür etmişti. Sadece bizimkiler değil, Suriye’nin İslamcı muhalefeti de umudunu ABD müdahalesine bağlamıştı, cihatçı adı altında dünyanın dört bir yanından yol verilen profesyonel savaşçı akını, aldıkları her tür destek ve silah yetmedi, sonunda ABD askeri müdahalesi için yalvar yakar oldular, Obama müdahele etmeyince sükûtu hayale uğradılar.

04 Mar 2016

Anayasa Mahkemesi üzerine süren tartışma kuşkusuz önemli ama hiçbir şey, ülkemizin bir bölgesinde yaşanan savaş benzeri görüntüleri, oralarda yaşananları unutturmamalı. İktidar makamlarından gelen, bazı ilçelerin, mahallelerin “temizlenmesi”(!) haberlerine kan dondurucu manzaralar eşlik ediyor. İnsansızlaştırılmış, harabeye dönmüş evler, sokaklar, mahalleler veya koskoca bir ilçe, evinden kaçan veya operasyon sonrası evine dönmeye çalışan çaresiz insanlar. Sonra savaş muhabiri kılığında, yıkım içindeki insanlara musallat olup haber çıkarmaya çalışan gazeteciler, düzmece “teslim ol-teslim olduk” sahneleri, özel harekâtçılara güzelleme yazan iktidar Kürtleri...

27 Şub 2016

Ne yazık ki, görmezden gelinecek bir konu değil “taziye meselesi”. Doğru, iktidar/ devlet bu konu ve buna benzer konuları öne çıkarıp Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede estirdiği şiddet politikalarını meşrulaştırıyor, “barış ve müzakere” diyeni “terörist” ilan ediyor. Ama, demokratik siyaset benimsediği (başka türlüsü de zaten mümkün değil) iddia eden ve dahi parlamentoda temsilcileri bulunan bir partinin milletvekilinin, “canlı bomba eylemi” yapmış birinin taziye çadırında ne işi var sahiden? Böylesi bir durumu, “taziye kültürü” ile izah etmek neyin nesi? Bombacının aile, akraba efradının ölenin anababasını ziyaret etmesi başka şey, bir siyasi partinin temsilcilerinin “itibar” göstergesi olan ziyareti başka şey.

25 Oca 2016

Biden ziyareti belli ki çok sıkıntılı geçti. İktidar medyasının bir kısmı, birkaç cılız ses dışında çaktırmamaya çalışıyor, olmuyor; ortak noktaların altını çiziyor, olmuyor. Diğer taraftan, iktidara muhalefet eden çevreler için de fazla sevinmeye gerek yok. Kendi içinde barış ve demokrasiyi kurmayı becerememiş bir ülkede dışardan telkine bel bağlamak olacak iş değil. Ama muhalefet edenler o kadar dışlandı, düşman ilan edildi ki, güçlü bir ülkenin ilgisinden medet umulur hale geldi. Bu ayıplanmaktan ziyade hayıflanacak bir durum.
Uluslararası planda müttefikleri, muhatapları, her kim varsa, ilişkileri herkesle kötü giden bir ülke haline gelmek bize çok pahalıya mal olabilir, orası kesin. Bu esnada en büyük bedeli yine muhalif çevreler öder, tecrübe ile sabittir. Dünyadan bağını koparan rejimler, içte daha fazla baskıya abanır; hırsını, hıncını güç yetirebildiğinden alır. Böyle rejimlerin pusulası iyice şaşar, ta ki ülke harap olana kadar.

21 Ağu 2015

Savaş yenilgidir, sonuçları çok acı bir yenilgi! Aklın yenilgisi, vicdanın yenilgisi, insanlık değerlerinin yenilgisi! Demek ki, siyaset yapıyoruz, ülke yönetiyoruz diye ortalarda dolaşanların aklı yetmemiş, vicdanı kör hırslarının önüne geçememiş, bu kadar basit; basit ama bedeli çok ağır. Savaş, insan canı üzerinden hesaplaşma, can üzerinden pazarlıktır; lanet olsun öyle pazarlığa!

Siyaset kaba güce müracaat etmeden sorun çözme becerisidir, demek ki sorun çözme ehliyetiniz yokmuş. Siyasetin kurnazlık, ucuz hesap, ayak oyunu sanıldığı yerde, sorun çözülmez, aksine büyüdükçe büyür, sonra Türk Mehmet cepheye, Kürt Mehmet cepheye! Yeniden, gencecik çocukların canı üzerinden kirli hesaplara dönüldü, hepsi bu.

30 Oca 2013

İmralı süreci’ dediğimiz yeni barış imkanını sonuna kadar zorlamaktan yana olanlardan biriyim. Bu süreçte, iktidar partisinin de, ana muhalefet partisinin de gel-gitler yaşayacağı,  bazen iki adım ileri bir adım geri, bazense bir adım ileri, iki adım geri gideceğini tahmin etmek zor değildi. Hala, bir çokları gibi ben de, her şeye rağmen sebat etmek, muktedirleri barışa zorlamak gerekir diye düşünüyorum. Ama, hemen hemen tüm eskimiş (ama bir türlü eskimeyen) yaklaşım ve taktiklerin yeniden ortalığı kaplamaya başlamasını izlemek gerçekten çok bunaltıcı.