Hazal Yalın

22 Ağu 2019

8 Ağustos’ta meydana gelen nükleer kazayla ilgili olarak Rusya Savunma Bakanlığının 9 Ağustos’ta yaptığı ilk açıklamasında yalnızca bakanlığa ait bir tesiste deney sırasında patlama yaşandığı ve 5 Rosatom teknisyeninin hayatını kaybettiği duyuruluyordu.
 

İlkin, Arhangelsk’in Severodvinsk ilçesine bağlı Nyonoks köyündeki kazayla başlayalım.

8 Ağustos’ta meydana gelen kaza çokça konuşuldu ve elbette bizde de, Batı medyasının yönlendirmesiyle “yeni Çernobil mi?” başlığı altında yazılıp çizildi. 

Patlamanın görüntüleri, büyüklüğüne de tanıklık ediyor: gerçekten ürkütücü bir kaza bu, dolayısıyla “ne oldu?” veya “gerçekten tarafların dediği mi oldu?” sorularını hak ediyor.

Patlamanın Savunma Bakanlığına ait bir tesiste meydana gelmiş olması, hemen herkesin kafasında, “acaba bir şeyler gizleniyor mu?” sorusunu uyandırmış olmalı; bu yüzden muhalif yayınlara bakmak daha anlamlı olabilir. Aşağıdaki özet, esas olarak bu yayınlardan (başta da Eho Moskvı ve Novaya Gazeta’dan) derlenmiştir.

04 Haz 2019

 

Geçen hafta Kosova'da yaşananlar uluslararası ilişkilerde hukukun yerini bütünüyle haydutluğun almakta olduğunun apaçık bir işaretiydi.

Geçen hafta Kosova’da yaşananlar, seçim tartışmalarının gürültüsü arasında dikkatten kaçtı. Oysa yaşananlar çok önemliydi ve uluslararası ilişkilerde hukukun yerini bütünüyle haydutluğun almakta olduğunun da apaçık bir işaretiydi.

Yugoslavya savaşı, NATO bombardımanı, Kosova ve Sırbistan üzerine YDH’da daha önce de çeşitli defalar yazmıştım. YDH’nın takipçileri arasında bu meseleye özel bir ilgi duyan okurlar, özellikle “Yugoslavya’nın Yok Edilişinin Kısa Tarihi”ni hatırlayacaklardır.

Orada, Kosova’nın bugünkü muteber yöneticilerinin, isimleri Lahey Adalet Divanı’nın eski başsavcısı Carla del Ponte’nin soruşturma dosyalarına girmiş kriminal haydutlar oldukları ve bu haydutların, özellikle Avrupa’nın sosyal demokratları tarafından Yugoslavya’nın parçalanması senaryosu içinde muteber kılındıkları anlatılmıştı.

08 May 2019

Leontiy Georgiyeviç Bızov

Bızov’un bu önemli analizinde iktidarın yıkılmanın eşiğinde olduğu öngörüsü çok abartılı ve yanlış görünüyor, ne var ki analizine temel teşkil eden düşünceler, büyük ölçüde doğrudur. Bu düşüncelerdeki temel sorun, sınıfsal bakıştan yoksun olmasıdır; ancak bu da Bızov gibi liberal oryantasyonlu bir düşünür için doğaldır.  

Çeviriye kısa bir giriş

Ben, Rusya’nın liberal şablonlarla anlaşılamayacağı, anlamak için tanımak, bilmek, öğrenmek ve kafa yormak gerektiğini düşünenlerdenim. Liberal şablonlara kapılanlar, dünyanın hiçbir yerini anlayamazlar gerçi, ama Rusya söz konusu olduğunda, anlamamak bir tarafa, bütün öngörülerinin boşa düşmesi, söylediklerinin de gerçeklikle en ufak şekilde örtüşmeyecek kadar gülünç olması kaçınılmazdır.

Bu nedenle, aşağıdaki makalenin çok önemli olduğu kanaatindeyim.

08 May 2019

Leontiy Georgiyeviç Bızov’un “Putin dönemine dair bir analiz” başlığıyla yayınladığımız makalenin bütünlüğünü bozmamak için, aşağıdaki notları ayrı yazı halinde koymak, daha anlamlı olacak. 

Bu notlar, makalenin kimi yerlerde aşırı karmaşık, çok bilinmeyen kavramlar ve göndermelerle iç içe yapısına ışık tutacaktır. 

Keza, Rusya ile Türkiye’yi karşılaştırma basitliğinin yaygın olduğunu göz önüne alarak, iki ülke arasında benzerlik değil farklılıkların ağır bastığını, bu kavramların kimisinden yola çıkarak tekrar vurgulama fırsatı bulacağız.

BEKÇİLİK

02 Nis 2019

Kimilerinin iddia ettiği gibi, “suni bir şekilde kurulmuş Yugoslavya devletinin kaçınılmaz yok oluşu” değildi bu. Güney Slav uluslarının kurduğu, Avrupa ülkelerinden birinin yok edilişinin hikâyesiydi.
 

Yirmi yıl önce, 24 Mart 1999’da, Yugoslavya’dan kalanın NATO tarafından “Müttefik Güç” adıyla bombalanması operasyonu başladı. 

NATO operasyonu amacına üç ayı bulmadan ulaştı: Yugoslavya’nın tabutuna son çivi de çakıldı. 

Sözüm ona “bağımsız” Kosova devleti ilan edildi. Kimilerinin daha o günlerde iddia ettiği gibi, “suni bir şekilde kurulmuş Yugoslavya devletinin tarihi, sosyal ve siyasi olarak kaçınılmaz yok oluşu” değildi bu. 

Tersine, Güney Slav uluslarının kurduğu, tarihi, sosyal ve siyasi olarak ayakları toprağa en sağlam basan Avrupa ülkelerinden birinin yok edilişinin hikâyesiydi.[1]

11 Mar 2019

Rusya’nın Türkiye ve İsrail politikası her ne kadar benzeşse de, ilkinde esas itibariyle ABD ile yarılmayı amaçladığı, ikincisinde ise sürekli bir ilişkiyi hedeflediği ileri sürülebilir.
 

Liberal yayın organları, kapitalist dünyada son derece etkilidir, medyanın geri kalanını hemen hemen bütünüyle onlar domine ederler ve tecrübeleri, ilişkileri, imkânları sayesinde hükümet politikalarını da yönlendirme kabiliyetine sahiptirler. 

Çoğu zaman bu yönlendirme açıktan manipülasyon veya tehdit haline gelmez, “fikir özgürlüğü” sınırları içinde olur; bu “özgür fikirler”i beyan edenler ise büyük sermaye gruplarının ya doğrudan ya da dolaylı temsilcileridir. Ancak kimi zaman iktidarlara açıktan muhalefet etmeye, hatta manipüle etmeye girişirler; bu zamanlar, söz konusu yayınların temsil ettikleri gruplarla iktidarlar arasındaki açının açıldığı dönemlerdir.

Rusya’daki Batı: Burjuvazi ve liberal aydınlar

Rusya’da ana akım liberal yayınlarda bunun izlerini sürmek mümkün. 

27 Şub 2019

Aşağıdaki yazı, kısa bir süre önce, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova tarafından, bu bakanlığın sosyal medya hesaplarından birinde yayınlandı.
 

Marco Rubio’nun Venezuela halkını ve Nicolas Maduro’yu açıkça tehdit ettiği iki tweet, geçtiğimiz hafta epey dikkat çekti. 

Aynı gün arka arkaya atılan bu tweetlerden ilkinde, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin iki fotoğrafı yer alıyordu. İlk fotoğrafta devlet başkanlığı sırasında bir geçit töreni sırasında görüntülenmişti, ikinci fotoğraf ise ABD ve Britanya tarafından örgütlenen cihatçı kalabalıklar tarafından linç edilmesi sırasında çekilmişti.

Rubio’nun tweeti, epey şikâyet de aldı; kullanıcılar, tehdit içeriği yüzünden twitter yönetimini topa tuttular, ancak bekleneceği gibi, twitter yönetimi burada fikir özgürlüğü buldu.

13 Oca 2019

Rus Uzman Boris Dolgov'a göre ABD, güç kullanılarak kovulmadıkça, başka ülkelere genişlemekten vazgeçmiyor.
 

“Afrin kantonu”nda YPG’nin eski resmi sözcüsü olan Rezan Hido, RİA haber ajansına verdiği demeçte, Washington’un, YPG’nin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin siyasi kolu durumundaki Suriye Demokratik Konseyi ile Şam arasında yürütülen görüşmelerin olumlu bir sonuca varmasına izin vermediğini; Suriye ordusunun Fırat’ın doğusuna ve Türkiye sınırına erişememesi için her şeyi yaptığını söyledi. 

Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad, çarşamba günü, TSK’nın olası bir operasyonuna yönelik olarak Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtlerle görüşmeleri yoğunlaştırdıklarını bildirmişti. 

Mikdad açıklamasında, Suriye hükümetinin Kürtlerle geçtiğimiz yıl yaptığı bir dizi görüşmeyi de hatırlatmış, “sürece olumlu baktığını ve çıkmaz bir sokakta bulunduklarını düşünmediğini” söylemişti.

Rezan Hido, ABD’nin baskısıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

11 Ara 2018

Sovyetler Birliği’nin efsanevi Dışişleri Bakanı Andrey Gromıko ve Sovyet dış siyaseti anlaşılmadan, Rusya’nın dış siyasetini anlamak pek de mümkün değildir.

Gerek Batı’da, gerekse de akademik ve entelektüel dünyası genellikle Batı’nın sınırlarını pek az aşan Türkiye’de, uluslararası ilişkiler deyince Kissinger’in kalınca bir tuğlayı andıran Diplomasiadlı kitabı akla gelir. 

Kissinger’in, Vietnam’dan Bangladeş’e, Kıbrıs’tan Şili’ye uzanan küresel ve saldırgan bir dış politikanın mimarlarından biri olması kadar, Ukrayna’da çok açık görüldüğü gibi bu politikayı hâlâ etkiliyor olması itibariyle de, doğal olduğu kadar haklı bir ilgidir bu. 

Ama eksiktir. 

Bu yazıda okurlara Sovyetler Birliği’nin efsanevi Dışişleri Bakanı Andrey Gromıko’dan, onun 1988’de yayınlanan hatıralarından, doğruluğu kesin olmamakla birlikte bir mülakatından ve Gromıko tarafından tayin edilen dış siyasetin Rusya’ya etkisinden söz etmek istiyorum. 

21 Kas 2018

Medvedev’den Libya konusunda özeleştiri Hazal YALINRusya Başbakanı Dimitriy Medvedev, Batılı ülkelerin BM’de Libya’ya müdahale kararı almasını engellememesinden dolayı öz eleştiri yaptı.

Rusya Başbakanı Dimitriy Medvedev, Batılı ülkelerin BM’de Libya’ya müdahale kararı almasını engellememesinden dolayı öz eleştiri yaptı. 

Rusya BaşbakanıDmitriy Medvedev’in, Palermo’da yapılan Libya konulu uluslararası konferansta yaptığı konuşmayadeğinmeden geçmeyelim.

Dikkatli okurlar, 16 Ekim’de burada yayınlanan “Libya’ya Bir Bakış”taki şu sözleri hatırlayacaklardır:

Sayfalar