İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi İSİG, Temmuz 2023 ayına ait iş cinayetleri raporunu açıkladı.
Rapora göre, 2023 yılının ilk yedi ayında (Ocak’ta 116, Şubat’ta 195, Mart’ta 130, Nisan’da 123, Mayıs’ta 146, Haziran’da 159 ve Temmuz’da 182 olmak üzere) en az 1051 işçi hayatını kaybetti...
İşkollarına göre iş cinayetleri
Tarım, Orman işkolunda 56 emekçi (22 işçi ve 34 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 28 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 21 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 16 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 10 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 9 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 1 işçi hayatını kaybetti…
Nedenlerine göre iş cinayetleri
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 52 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 35 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 22 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 17 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi; Şiddet nedeniyle 11 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 6 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 5 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 6 işçi hayatını kaybetti…
Yaş gruplarına göre iş cinayetleri
14 yaş ve altı 6 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 38 işçi, 30-49 yaş arası 63 işçi, 50-64 yaş arası 47 işçi, 65 yaş ve üstü 15 işçi, yaşını bilmediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…
Bölgelere göre iş cinayetleri
15 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Afyon’da; 8 ölüm Antalya’da; 7’şer ölüm İzmir, Kocaeli ve Muğla’da; 6’şar ölüm Balıkesir, Manisa ve Samsun’da; 5’er ölüm Ankara, Aydın, Batman, Burdur, Bursa, Denizli ve Mardin’de; 4’er ölüm Çorum, Düzce, Edirne ve Kastamonu’da; 3’er ölüm Erzurum, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Konya, Sivas ve Trabzon’da; 2’şer ölüm Adana, Ağrı, Çanakkale, Erzincan, Kütahya, Osmaniye ve Irak’ta; 1’er ölüm Aksaray, Ardahan, Bingöl, Bolu, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Giresun, Hatay, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Malatya, Ordu, Sakarya, Sinop, Şanlıurfa, Tokat, Uşak, Van, Zonguldak ve Yunanistan’da meydana geldi…
iş kazası
2023 yılının ilk dört ayında 585, AKP’li yıllarda en az 31 bin 131 işçi hayatını kaybetti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), AKP’li 21 yılda yaşanan iş cinayetleri raporunu açıkladı, Rapora göre, AKP’li 21 yılda tespit edilebildiği kadarıyla 31 bin 131 iş cinayeti, 2023 yılınını ilk dört ayında 585 iş cinayeti gerçekleşti.
AKP’li yıllarda iş cinayetleri ‘normalleşti’
2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında 1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında 1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında 1730 işçi, 2016 yılında 1970 işçi, 2017 yılında 2006 işçi, 2018 yılında 1923 işçi, 2019 yılında 1736 işçi, 2020 yılında 2427 işçi, 2021 yılında 2170 işçi, 2022 yılında 1843 işçi ve 2023 yılının ilk dört ayında 585 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti...
Türkiye kapitalizminin neo-liberal politikalar paralelinde dünya kapitalizmine entegre olabilmesi için 24 Ocak 1980’de aldığı kararlar, işçi sınıfı muhalefeti karşısında ancak 12 Eylül darbesi eliyle hayata geçirildi. Mali sermaye, mülksüzleştirdiği geniş yığınları işçileştirirken güvencesizleştirdi. Aşırı, yoğun, fazla çalıştırma ile karakterize olan güvencesiz çalıştırma biçimlerinin başat hale geldiği ve yaşlı, çocuk, göçmen vd. en korunmasız nüfus gruplarından oluşan işgücü gruplarının da emek piyasasında öne çıktığı bir işçi sınıfı oluştu.
Bu dönemde 3 Kasım 2002 seçimleri ile AKP’nin önce hükümet ve daha sonra çatışmalarla giderek iktidarın merkezine geçtiği bir süreç içinden geçtik. Tuzla Tersaneleri, Davutpaşa/OSTİM, Soma, Torunlar, Ermenek, Covid, Silikozis, Asbest, Bartın ve nice işçi katliamları yaşandı, ‘yerli ve milli bir iş cinayetleri rejimi’ hayata geçirildi.. İşte sonuç: AKP’li 20,5 yılda en az 31 bin 131 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti... Diğer yandan Tuzla tersanelerinde, kot taşlama atölyelerinde, iş cinayetleri adalet davalarında, Soma madenlerinde, 3.Havalimanı’nda, Finans Merkezi’nde, BEDAŞ’ta, İSPER’de, Migros Depo’da, hastanelerde, okullarda, Sütaş’ta, Metal Fırtına’da, Yemek Sepeti’nde, Aliağa’da, belediyelerde, Antep’in tekstil fabrikalarında ve adını sayamadığımız yüzlerce alanda İSİG direnişleri sürdü, sürüyor, sürecek...
Dört ayda 585 iş cinayeti!
Yüzde 68’ini ulusal basından; yüzde 32’sini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla 2023 yılının ilk dört ayında (Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 olmak üzere) en az 585 işçi hayatını kaybetti... Yani bu yıl da her gün ‘en az’ 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. En az diyoruz çünkü tespit ettiklerimiz basına yansıyanlar ya da bize bildirilenler. Bir yandan deprem bölgesinde kaybettiğimiz işçi arkadaşlarımızın bilgisine ulaşmak neredeyse imkansız (şu ana kadar sadece 110 işçi ölümü bilgisine ulaştık). Diğer yandan deprem gündemi nedeniyle diğer şehirlerdeki iş cinayetlerinin de basına yansıması azaldı.
İşkollarına göre iş cinayetleri
* İstihdamın büyük çoğunluğunun kısa süreli, işin bitimine ya da işin bir kısmının yapımına dayalı olduğu, taşeron çalışmanın başat olduğu ‘ekonominin lokomotifi’ inşaat işkolunda bu yıl en az 92 arkadaşımızı kaybettik.
* Konaklama işkolunda ise her türlü kuralsızlığın hakim olduğu ve sendikal örgütlenmenin yok gibi ya da zayıf olduğu 22 moto kuryenin de içinde olduğu 76 arkadaşımızı kaybettik.
* Şoförler görülmeyen işçi ölümleri. Oysa her gün yollarda tır, otobüs, kamyon, taksi ve servis şoförleri ölümle kolkola. Yılın ilk dört ayında taşımacılık işkolunda en az 64 arkadaşımızı kaybettik.
* Tarım sezonu ise ‘işçilik’ anlamında yeni başlıyor. O yüzden şu ana kadar çoğunluğu (45) çiftçi olmak üzere tarım, orman işkolunda en az 59 arkadaşımızı kaybettik.
* Sanayi işkolları çok parçalı. O yüzden büyük patlamalar dışında fabrikalardaki, ocaklardaki, atölyelerdeki ölümler de görülmüyor. Oysa şu ana kadar gıda, maden, tekstil, ağaç, çimento, metal, enerji ve tersane işçisi 149 arkadaşımızı kaybettik.
Nedenlerine göre iş cinayetleri
* İş cinayetlerinin önemli bir nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Şoförler uzun çalışma saatlerinde ve neredeyse dönüşümsüz olarak yeterli bakımı yapılmayan eski araçlarda çalışıyor, yol aydınlatması ve düzenlemesi olmayan yollarda direksiyon sallıyorlar. Yine özellikle Nisan ayında birçok işçi servis kazaları sonucu hayatını kaybetti.
* 2023 yılındaki grafiklerimizde depremin etkisini hep göreceğiz. Şu ana kadar resmi açıklamalara göre Maraş depremlerinde en az 50 binin üzerinde kaybımız var. Biz şu ana kadar deprem anında çalışırken ya da eğitim-etkinlik-görevlendirme nedenleriyle bölgede bulunan 110 işçi ölümü (42 işçi konaklama, 32 işçi kimya, 27 işçi sağlık, 3 işçi taşımacılık, 1 işçi tarım, 1 işçi tekstil, 1 işçi ticaret, 1 işçi metal, 1 işçi inşaat ve 1 işçi güvenlik işkolunda olmak üzere) tespit ettik. Deprem sonrası bölgeye giden ya da depremdeki hasarlı binalarda çalışırken ölen işçileri bu kapsamda değerlendirmedik.
* Ezilme, göçük nedenli ölümlerde ilk sırada tarım işkolu geliyor. Tarlada çalışırken traktörün devrilmesini bu kapsamda değerlendiriyoruz. Metal ve madenler başta olmak üzere sanayideki ölümlerde de ilk neden ezilmeler. Diğer yandan inşaatlardaki ölümlerde de ikinci neden ezilme ve göçükler.
* Yüksekten düşmelerde ise ilk sırada yarıdan fazla ölümün meydana geldiği inşaatlar var. Oysa uygun iskele, korkuluk, güvenlik ağı ve ekipmanla bu ölümlerin tamamı önlenebilir.
* Güvencesiz çalışmayı karakterize eden aşırı, yoğun ve fazla çalıştırma ile işçilerin barınma, beslenme, ulaşım vd. hayat koşulları ise özellikle kalp krizi ve beyin kanamalarına neden oluyor.
* Nisan ayında iki arkadaşımızın meslek hastalığından hayatını kaybettiğini tespit ettik. 40 yaşındaki dört çocuk babası kot kumlama işçisi Gökhan Dinler, yıllar önce İstanbul’da çalışırken silikozise yakalanan ve tedavi gören Bingöl Karlıova Taşlıçay Köyü’ndeki onlarca işçiden biriydi. Gökhan’ı 30 Nisan’da kaybettik. 51 yaşındaki İbrahim Kadir Karaoğlanoğlu da dokuz yıl önce Denizli’den Antalya’ya bir otelde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya gitmişti. Otelde sivrisinek ısırması sonucu fil hastalığına (lenfödem) yakalanmıştı. İbrahim’i 17 Nisan’da kaybettik.
Yaşa göre, kadın ve göçmen/mülteci iş cinayetleri
* İş cinayetlerinde ölenlerin şu ana kadar yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.
* 2023 yılının ilk dört ayında 46 kadın işçi ölümü tespit ettik. Bu da oransal olarak yüzde 8’e tekabül ediyor ve SGK tespitlerinin dört katı. Diğer yandan kadın işçilerde sigortasız çalıştırma yoğun olduğu için ölümleri kayda almak daha da zorlaşıyor.
* Sayısı 7-8 milyona ulaşan ve büyük bir çoğunluğunun ‘ücretli çalışan’ olduğu göçmen işçilerin iş cinayeti sonucu ölümleri de artıyor. Bu yılın ilk dört ayında en az 31 göçmen iş cinayeti tespit ettik: 10’u Suriyeli, 6’sı Türkmenistanlı, 5’i Afganistanlı, 2’si Bulgaristanlı, 2’si Mısırlı, 1’i Filipinlerli, 1’i Japonyalı, 1’i Iraklı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlı...
* İş cinayetlerinde ölen işçilerin 30’u sendikalı (yüzde 5,12) 555’i sendikasız (yüzde 94,88). Ancak sendikalı işçi ölüm sayısı daha fazla. Sanayide çalışırken ölen sendikalı işçilerin bir kısmını tespit edemiyoruz. Diğer yandan kamuda çalışanların büyük bir kısmı sendikalı olmasına rağmen en azından ölümleri sonrası bile sendikalar tarafından bir açıklama yapılmaması sendikal üyeliklerin ‘kağıt üzerinde’ olduğunu gösteriyor.
Bölgelere göre iş cinayetleri
İş cinayetleri, deprem bölgeleri dışında esas olarak sanayileşmiş büyükşehirlerde yoğunlaşıyor. Diğer yandan tarımsal bölgelere ve her şehirdeki inşaat faaliyetlerine dikkat çekmek gerekiyor. Yine Anadolu şehirlerinin neredeyse tamamına yayılan ‘OSGB gerçekliği’ var. 2023 yılının ilk dört ayında 68 şehirde ve yurtdışında üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız...
98 ölüm İstanbul’da; 66 ölüm Adıyaman’da; 37 ölüm Hatay’da; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 15’er ölüm Kocaeli ve Konya’da; 14’er ölüm Adana, Antalya ve Bursa’da; 13 ölüm İzmir’de; 12 ölüm Denizli, Sakarya ve Şanlıurfa’da; 11’er ölüm Ankara, Aydın, Kayseri, Malatya ve Muğla’da; 10’ar ölüm Mersin ve Samsun’da; 9’ar ölüm Balıkesir, Manisa, Tekirdağ ve Trabzon’da; 7’şer ölüm Gaziantep ve Mardin’de; 6’şar ölüm Çorum, Diyarbakır, Isparta, Karaman ve Uşak’ta; 5’er ölüm Aksaray, Batman ve Siirt’te; 4’er ölüm Amasya, Erzurum, Eskişehir, Kastamonu, Yalova ve Zonguldak’ta; 3’er ölüm Afyon, Burdur, Düzce, Elazığ, Rize ve Şırnak’ta; 2’şer ölüm Bartın, Bilecik, Bolu, Kars, Kırıkkale, Kilis, Niğde, Ordu, Osmaniye ve Van’da; 1’er ölüm Ardahan, Artvin, Bingöl, Çanakkale, Edirne, Gümüşhane, Iğdır, Karabük, Kırklareli, Kütahya, Nevşehir ve Tokat’ta; 3 ölüm Yurtdışında (1 Azerbaycan, 1 Bosna Hersek, 1 Irak)...
Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK) 2022 yılı faaliyet raporunu açıkladı.
SGK 2022 faaliyet raporunda iş kazaları ve meslek hastalıkları ilgili dikkat çekici veriler bulunuyor.
İller
İş kazası, meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı ve meslek hastalığı tespiti için en fazla başvuru yapılan iller şunlar:
• İş Kazası-Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespiti için, sırasıyla: İstanbul, Ankara, İzmir
• Çalışma Gücü Kaybı Tespiti için, sırasıyla: İstanbul, Ankara, İzmir
• Meslek Hastalığı Tespiti için, sırasıyla: İstanbul, Zonguldak, Kocaeli
Meslek hastalıkları
En çok başvuru yapılan meslek hastalıkları branşları sırasıyla:
• Pnömokonyozlar
• Omurga Arızaları
• Silikozis
• Omuz, Kol ve Tendon Arızaları
• Kulak Arızaları
Maluliyet kararları
Branşlar itibarıyla en çok maluliyet kararı verilen hastalıklar ise şunlar:
Hastalık/Arıza >>> Oranı (%)
• Onkoloji >>> 30,69
• Psikiyatri >>> 22,74
• Nöroloji >>> 16,81
• Üriner Sistem Hastalıkları >>> 8,53
• Göz Hastalıkları >>> 4,44
• Birden Fazla Hastalık >>> 4,36
• Kardiyoloji >>> 3,02
• Gastroenterolojik Hastalıklar >>> 2,50
• Hematoloji >>> 2,25
• Solunum ve Dolaşım Hastalıkları >>> 1,15
Kaynak: https://www.meslekhastaligi.net/
Kurye Hakları Derneği’nin verilerine göre, geçen yıl 58 motokuryenin çoğu ‘kazalar’ sonucunda yaşamını yitirdi. Dernek, hız baskısı ve niteliksiz ekipmanlarla dikkat çekti.
Motokuryeler, iş güvencesi olmadan, hız baskısı ve niteliksiz ekipmanlar eşliğinde ölümle burun buruna çalışıyor. “Tehlikeli Meslekler Statüsü”ne alınmadığı için isteyen herkesin çalışabildiği bu sektörde, çok sayıda ölümlü ‘kazalar’ meydana geliyor. Kurye Hakları Derneği’nin verilerine göre, geçen yıl tam 58 motokurye yaşamını yitirdi. Rapora göre, bu ölümlerin neredeyse tamamı, bir otomobil, kamyon veya TIR’ın motosiklete çarpması sonucu yaşandı.
Çoğunluğu gençti
Raporda yer alan bilgilere göre, hayatını kaybeden 26 kurye, 19 ila 27 yaş aralığındaki gençlerdi. Yedisinin yaşı, daha 18’den bile küçüktü. 28 ila 50 yaş arasında 22 kişi ölürken 58 yaşındaki bir kuryenin de hayatını kaybettiği aktarıldı. Yaşamını yitiren iki kişinin ise yaşı tespit edilemedi. Motokurye ölümleri en fazla 27 kişiyle İstanbul’da meydana geldi. Kurye Hakları Derneği, iş cinayetlerinde başı restoranların çektiğini bildirdi.
Hız baskısı vurgusu
BirGün’den Berkay Sağol’un haberinde yer alan, Kurye Hakları Derneği’nin raporunda, şu açıklamaya da yer verildi: “Kuryelerin ölümlerine ilişkin bir istatistik bulunmamakta ancak genel anlamda kuryelerin üzerindeki hız baskısı, hız temelli puan sistemi, trafikteki motosiklet kullanıcılarının görmezden gelinmesine dayalı algı, alkollü magandalar, ekipmanların kalitesi, motosikletlerin kalitesi, mesleki yeterlilik eğitimlerinin zorunlu olmaması, yollardaki çukurlar, ölümcül bariyerler vb. pek çok neden kuryelerin hayatını kaybetmesine neden olmaktadır.”
Ağustos’ta 186, 2022 yılının ilk sekiz ayında (243 günde) en az 1202 işçi hayatını kaybetti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi iş cinayetleri Ağustos 2022 raporunu açıkladı. Rapora göre 2022 yılının ilk sekiz ayında en az 1202 işçi hayatını kaybetti...
2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı ise şöyle: Ocak ayında 120, Şubat ayında 109, Mart ayında 122, Nisan ayında 129, Mayıs ayında 176, Haziran ayında 189, Temmuz ayında 171 ve Ağustos ayında 186 işçi hayatını kaybetti...
2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımı ise şöyle: 1029 ücretli (işçi ve memur) ve 173 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…
2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 36’sı (yüzde 2,99) sendikalı işçi, 1166’sı ise (yüzde 97,01) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, kimya, belediye, sağlık, madencilik, enerji, taşımacılık, iletişim, eğitim ve güvenlik işkollarında çalışıyordu.
İşkollarına göre dağılım
Tarım, Orman işkolunda 244 emekçi (120 işçi ve 124 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 225 işçi; Taşımacılık işkolunda 147 işçi; Metal işkolunda 74 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 70 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 64 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 53 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 52 işçi; Madencilik işkolunda 48 işçi; Enerji işkolunda 37 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 28 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 26 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 26 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 22 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 15 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 10 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 38 işçi hayatını kaybetti…
Nedenlerine göre dağılım
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 275 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 223 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 177 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 131 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 64 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 58 işçi; İntihar nedeniyle 55 işçi; Şiddet nedeniyle 48 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 36 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 17 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 9 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 64 işçi hayatını kaybetti…
Cinsiyetlere göre dağılım
80 kadın işçi ve 1122 erkek işçi hayatını kaybetti…
Yaş gruplarına göre dağılım
14 yaş ve altı 18 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 30 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 182 işçi, 28-50 yaş arası 585 işçi, 51-64 yaş arası 249 işçi, 65 yaş ve üstü 74 işçi, Yaşını bilmediğimiz 64 işçi hayatını kaybetti…
67 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti
Bu işçilerin geldikleri ülkeler şöyle: 27 işçi Suriyeli; 16 işçi Afganistanlı; 6 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3 işçi İranlı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Rusyalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı...
Bölgelere göre dağılım
Türkiye’nin 77 şehrinde ve yurtdışında on dokuz ülkede iş cinayeti gerçekleşti.
167 ölüm İstanbul’da; 51 ölüm İzmir’de; 41 ölüm Muğla’da; 40 ölüm Antalya’da; 38 ölüm Mersin’de; 36 ölüm Bursa’da; 35’er ölüm Denizli, Kocaeli, Konya ve Samsun’da; 34 ölüm Gaziantep’te; 31 ölüm Manisa’da; 29’ar ölüm Ankara ve Kayseri’de; 28 ölüm Aydın’da; 24 ölüm Şanlıurfa’da; 21 ölüm Balıkesir’de; 20 ölüm Adana’da; 19 ölüm Sakarya’da; 18 ölüm Zonguldak’ta; 15 ölüm Hatay’da; 14’er ölüm Çanakkale, Kütahya, Sivas ve Trabzon’da; 13’er ölüm Diyarbakır, Kahramanmaraş ve Malatya’da; 12’şer ölüm Ordu ve Tekirdağ’da; 11’er ölüm Adıyaman, Düzce ve Mardin’de; 10 ölüm Rize’de; 9’ar ölüm Afyon, Erzurum, Kastamonu, Şırnak ve Yalova’da; 8’er ölüm Batman, Bolu, Eskişehir, Karabük ve Uşak’ta; 7’şer ölüm Ağrı, Bilecik, Kırıkkale, Siirt ve Tokat’ta; 6’şar ölüm Artvin, Çorum, Elazığ, Karaman, Kırşehir ve Osmaniye’de; 5’er ölüm Burdur, Çankırı, Edirne, Sinop ve Van’da; 4’er ölüm Aksaray, Bartın, Giresun, Hakkari, Isparta, Kars, Kırklareli, Nevşehir ve Niğde’de; 3’er ölüm Iğdır ve Kilis’te; 2’şer ölüm Ardahan, Bingöl ve Muş’ta; 1’er ölüm Amasya, Bayburt ve Yozgat’ta; 27 ölüm Yurdışında (6 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Rusya; 1’er Azerbaycan, Bosna Hersek, Brezilya, Çin, Dominik, Kuveyt, Libya, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus, Yurtdışı) meydana geldi...
2022 yılının ilk altı ayında (181 günde) en az 842 işçi hayatını kaybetti
Ocak’ta 120, Şubat’ta 109, Mart’ta 121, Nisan’da 129, Mayıs’ta 176, Haziran’da 187...
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 2022 Haziran ayı 'İş Cinayetleri' raporunu açıkladı.
İSİG 2022 yılı iş cinayetleri raporunun ilk altı ayına dair vurgulanması gereken bazı hususları şöyle açıkladı:
1- İş cinayetleri Mayıs-Haziran ayları itibarıyla artışa geçti. Bunun temel sebebi yaz aylarının başlamasıyla birlikte tarım ve inşaat sektöründeki hareketlenme. Bu iki işkolu çalışma koşullarının en kötü ve örgütlenme oranının çok düşük olduğu alanlar (Tüm iş cinayetleri içinde ölüm oranı olarak inşaatlar yüzde 19’a, tarım yüzde 17’e çıktı). Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümlerin oranı da yükselerek yüzde 36’ya ulaştı. Özellikle metal, enerji, maden, taşımacılık, tersane/gemi işkollarındaki ölümler öne çıkıyor. Bu durum geleneksel sendikal merkezlerin çekirdeğini oluşturan işkollarında da güvencesiz çalışma koşullarındaki derinleşmeye (üretim zorlaması, işsizlik baskısı) işaret ediyor.
2- Ölüm nedenlerinden trafik, servis kazaları Haziran ayı ile birlikte artışa geçti. Temel neden olarak taşımacılık ve tarımdaki iş cinayetlerini gösterebiliriz. Özellikle araçların yeterli bakımının yapılmaması veya yolcu taşımaya uygun olmaması, şoförlerin ağır, uzun çalışma koşullarının, uygun olmayan yolların (çökük, yetersiz aydınlatma vb.) altını çizmeliyiz. Yine moto kurye ölümleri de her hafta meydana gelen iş cinayetleri arasında. Ancak diğer işkollarında da bu neden artıyor. Örneğin Şırnak’ta enerji işçilerini ve Siirt’te inşaat işçilerini taşıyan araçların devrilmesi sonucu dörder arkadaşımızı kaybettik. Keza en basit önlemler ile önlenebilecek olan yüksekten düşme ve elektrik çarpması sonucu olan ölümlerde de bir artış gözüküyor. İntiharlar ise geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri ve yapılan baskılar nedeniyle artmaya devam ediyor. Kalp krizi nedeniyle meydana gelen ölümlerde de artış var. Aşırı ve sağlıksız çalıştırma koşulları kalp krizlerine neden olurken rahatsızlanan işçilere gerekli ilk yardımların yapılmadığını da görüyoruz.
3- İş cinayetlerinde yaş gruplarına baktığımızda yaz ayları ile beraber çocuk işçi ölümleri arttı. Yine özellikle sanayi işkollarında çalışan genç işçi ölümlerini sıkça tespit ediyoruz. Bütün içinde baktığımızda 27 yaş ve altı ölen işçilerin oranı neredeyse yüzde 20. Diğer yandan 51 yaş ve üzerindeki iş cinayetlerinin oranı ise 30 civarında.
4- İnşaat ve tarımdaki ölümlerin artmasına paralel olarak mülteci-göçmen işçi ölümleri de artıyor. Göçmen-mülteci işçilerin üçte ikisini ise Suriyeliler ve Afganistanlılar oluşturuyor. Ancak göçmen/mülteci işçilerin büyük bir çoğunluğunun kayıtdışı olarak çalıştıklarını ve yine bu yüzden iş cinayetlerinin gizlendiğini de unutmamalıyız.
5- İş cinayetlerinde ölenlerin yüzde 3’ü sendikalı işçi. Ancak sağlık, belediye, eğitim, tarım, enerji gibi işkollarında ölen sendikalı işçi sayısını (üye oldukları sendikanın herhangi bir açıklama yapmamasından dolayı) tespit edemediğimizin altını çizmek gerekiyor.
İstihdam şekline göre
2022 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 729 ücretli (işçi ve memur) ve 113 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…
İşkollarına göre
İnşaat, Yol işkolunda 165 işçi; Tarım, Orman işkolunda 144 emekçi (69 işçi ve 75 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 98 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 58 emekçi; Metal işkolunda 55 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 40 işçi; Madencilik işkolunda 34 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 32 işçi; Enerji işkolunda 30 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 22 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 21 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 19 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 18 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 11 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 7 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 6 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 4 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 2 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 26 işçi hayatını kaybetti…
Nedenlerine göre
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 165 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 155 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 128 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 100 işçi; İntihar nedeniyle 46 işçi; Covid-19 nedeniyle 42 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 41 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 29 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 12 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 6 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 47 işçi hayatını kaybetti…
Cinsiyete göre
53 kadın işçi ve 789 erkek işçi hayatını kaybetti…
Yaş gruplarına göre
14 yaş ve altı 5 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 17 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 116 işçi, 28-50 yaş arası 416 işçi, 51-64 yaş arası 183 işçi, 65 yaş ve üstü 58 işçi, Yaşını bilmediğimiz 47 işçi hayatını kaybetti…
Mülteci/göçmen işçiler
2022 yılının ilk altı ayında 48 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 19 işçi Suriyeli; 12 işçi Afganistanlı; 4 işçi Özbekistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Türkmenistanlı, 1’er işçi Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Rusyalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı...
İş cinayetlerinde örgütsel durum
2022 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 26’sı (yüzde 3,08) sendikalı işçi, 816’ısı ise (yüzde 96,92) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, kimya, sağlık, belediye, madencilik, iletişim, enerji, taşımacılık ve güvenlik işkollarında çalışıyordu.
Bölgelere göre
2022 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 75 şehrinde ve yurtdışında on beş ülkede iş cinayeti gerçekleşti: 126 ölüm İstanbul’da; 31’er ölüm İzmir ve Muğla’da; 30’ar ölüm Antalya ve Kocaeli’de; 26 ölüm Denizli’de; 25’er ölüm Manisa ve Mersin’de; 24 ölüm Bursa’da; 23 ölüm Kayseri’de; 20’şer ölüm Aydın, Gaziantep ve Samsun’da; 19’ar ölüm Ankara ve Konya’da; 17 ölüm Şanlıurfa’da; 15 ölüm Zonguldak’ta; 13’er ölüm Adana ve Balıkesir’de; 11’er ölüm Malatya ve Sivas’ta; 12 ölüm Sakarya’da; 11 ölüm Hatay’da; 10 ölüm Çanakkale’de; 9’ar ölüm Kahramanmaraş ve Trabzon’da; 8’er ölüm Adıyaman, Erzurum ve Rize’de; 7’şer ölüm Ağrı, Batman, Bolu, Diyarbakır, Eskişehir, Kütahya, Mardin, Siirt, Şırnak ve Tekirdağ’da; 6’şar ölüm Bilecik, Çorum, Düzce, Kastamonu, Kırıkkale ve Yalova’da; 5’er ölüm Burdur, Çankırı, Karabük, Ordu ve Uşak’ta; 4’er ölüm Afyon, Karaman, Kırşehir, Sinop ve Tokat’ta; 3’er ölüm Artvin, Bartın, Edirne, Giresun, Hakkari, Iğdır, Kırklareli, Nevşehir, Niğde ve Osmaniye’de; 2’şer ölüm Aksaray, Bingöl, Isparta, Kars ve Van’da; 1’er ölüm Ardahan, Bayburt, Elazığ, Kilis ve Muş’ta; 22 ölüm Yurdışında (4 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Rusya; 1’er Azerbaycan, Brezilya, Çin, Dominik, Libya, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus) meydana geldi...
Sigara kullanımı, kas-iskelet rahatsızlıkları en önde, kadın işçilerde cinsel taciz algısı yaygın
Birleşik Metal İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) “Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Saha Araştırması Sonuçları” açıklandı.
BİSAM bünyesinde oluşturulan bir akademik ekipçe yürütülen saha araştırması metal işçilerinin sağlık risklerini inceledi. Raporda yer alan inceleme şu başlıklar altında yapıldı: “Sigara Kullanımı”, “Alkol Kullanımı”, “Beden Kitle Endeksi”, “Algılanan Sağlık Durumu”, “Kronik Hastalıklar”, “İş Kazaları”, “İşyeri Maruziyetleri”, “İşle İlişkili Hastalıklar ve Meslek Hastalıkları”.
Metal işçieri için kaynak veriler
Birleşik Metal İş sendikası genel yönetim kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Bu çalışma sendikamızın araştırma dairesi bünyesinde kurulan Bilim ve Danışma Kurulu’nun işçi sağlığı ve iş güvenliği komisyonu tarafından gündeme getirilmiş, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Dairemiz Uzmanı Nuran Gülenç, Halk Sağlığı ve İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Altundaş Hatman, Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. F. Serkan Öngel ve Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Melike Yavuz tarafından oluşturulan araştırma ekibi tarafından hayata geçirilmiştir. Soru formunun oluşturulması, araştırmanın kurgulanması sürecinde Gülenç, Altundaş Hatman, Öngel ve Yavuz görev alırken, araştırmanın örneklem tasarımı, saha çalışması, veri tabanının analize hazır hale getirilmesi süreci Öngel tarafından yürütülmüştür. Raporun analizi ve yazımı Öngel tarafından gerçekleşmiştir. Araştırmanın saha çalışması küresel pandeminin hemen öncesinde fabrikalarda sendikamızın öz kaynakları ve örgütlülüğü kullanılarak hayata geçirilmiştir. Meslek hastalıkları alanında sendikamızın gayretleri ile gerçekleştirilen bu çalışma, alanındaki öncü çalışmalardan biridir ve sendikamızın bu alana gösterdiği duyarlılığın somut bir göstergesidir. Çalışmanın sonuçlandırılması her ne kadar küresel salgının etkilerinin iyiden iyiye azaldığı bir döneme denk gelse de ve araştırmanın rapor haline getirilmesi 2 senelik bir süre alsa da bundan sonraki çalışmalar açısında önemli bir kaynak oluşturacaktır. Çalışmanın salgın sonrası yeniden gerçekleştirilmesi, karşılaştırmalı bir perspektifler üyelerimizin sağlık sorunlarının ortaya konulması ve risklerinin tespit edilmesi açısından anlamlı olacaktır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan somut veriler ışığında ve Bilim ve Danışma Kurulu’muz ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Birimi’nin önerileri ile sendikamızın hayata geçireceği politikaların üyelerimizin sağlığına katkı yapacağı inancıyla, araştırma ekibindeki dostlarımıza teşekkür ediyoruz.”
Sigara kullanımı yaygın
Araştırmanın özet sonuçları aşağıdadır:
“Araştırma kapsamında metal işçilerinin karşılaştıkları sağlık sorunları ve sağlık sorunlarının gerek sektörel gerek yapılan işlerle ilişkisi irdelenmeye çalışılmıştır. Bunun yanında işçilerin genel sağlık durumu ile gerek sigara ve alkol kullanımı gerekse vücut kitle endeksi arasındaki ilişki irdelenmeye çalışılmıştır.
Buna göre sigara kullanımının başta gençler olmak üzere son derece yaygın olduğu görülmektedir. Sigara tüketiminin işçilerin sağlık durumunu etkileyen bir unsur olduğu tespit edilmiştir. Bu veri metal işçileri açısından sigara kullanımının bir sorun alanı olarak tespit edilmesini zorunlu kılmaktadır. Alkol kullanımı ile kronik hastalık arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır
İşçilerin vücut kitle endeksi verileri üzerinden sağlık durumlarını etkileyecek boyutta bir kilo problemleri olduğu görülmektedir. Obezitenin özellikle erkekler arasında yaygın olduğu tespit edilmiştir. Vücut Kitle İndeksi ile doktor tarafından konmuş herhangi bir hastalığının olup olmaması arasında anlamlı bir ilişki olduğu somut bir veridir.
Eğitim durumu, yaş, kıdem algıyı değiştiriyor
İş kazası geçirmiş olması da kronik hastalık ile ilişkili bir veri olarak görülmektedir. Bu durum özellikle kas iskelet hastalığı ile iş kazası arasında bir ilişkinin varlığını bize göstermektedir. Diğer hastalık tanıları ile iş kazası geçirme arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
Eğitim durumu da iş kazası geçirme oranları açısından anlamlı fark oluşturmaktadır. Bunda yaşa bağlı olarak, kıdem ve eğitim düzeyinin farklılaşması önemli bir etmendir.
Bunun yanında yapılan işe göre de iş kazalarında farklılık tespit edilmiştir. Yapılan işe göre bakıldığında iş kazası geçirmenin anlamlı bir biçimde yüksek olduğu tek grup dökümcü, potacı ya da ocakçı olarak çalışanlardır.
Gürültüye maruz kalma
Araştırma kapsamındaki işçilerin işyerinde maruz kaldıklarını beyan ettikleri etkenler arasında en çok öne çıkan gürültüdür. Ağır kaldırma ikinci sıradadır. Gaz, buhar, duman ve kimyasallara maruz kalanların oranı da dikkat çekicidir.
İşyerinde ağır metale maruz kalma riskine dikkat çekenler arasında, çekmeyenlere göre solunum hastalığı tanısı alanların oranı anlamlı bir biçimde yüksektir. Benzer bir durum toza maruz kalma ile de ortaya çıkmaktadır.
Kas iskelet hastalığı tanısı alanlarla, almayanlar arasında işyerinde zaman baskısı, ağır kaldırma ve zor duruşa maruz kalma riski istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklıdır.
“Ağır metaller”, “Gaz, Buhar, Duman”, “Gürültü”, “Yüksek Sıcaklık”, “Düşük Sıcaklık”, “titreşim”, “Cinsel Taciz” istatistiksel olarak anlamlı farklar üreten işyerindeki risk algılarıdır.
Kadınlarda cinsel taciz algısı yüksek
Erkeklerde işyerindeki maruziyet algısı kadınlara göre daha yüksektir. Kadınların işyerinde karşılaşılan maruziyet algısının erkeklere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu tek durum, cinsel taciz algısıdır.
İşyerinde toza maruz kalınma risk algısı ile solunum ve göz hastalığı tanısı konulup konulmaması arasında anlamlı bir fark görülmektedir.
Doktor tarafından tanısı konmuş bir hastalığın varlığı, işyerindeki gürültü, titreşim, zaman baskısı, zor duruş, rahatsız edici davranış, sözlü ve/veya fiziksel şiddet maruziyet risk algısı olan işçilerde anlamlı bir fark üretmektedir.
İşyerinde zor duruş ve zaman baskısına maruz kalınabileceğini söyleyenlerde tanısı konulan hastalığı olanların oranı, tanısı konulmuş hastalığı olmayanlara göre çok daha yüksektir.
İşyerinde maruz kalındığı düşünülen etken ile doktor tarafından tanısı konulmuş hastalığın olup olmaması arasında anlamlı bir farkın bulunup bulunmadığı da sorgulanmıştır.
Buna göre işyerinde toza maruz kalınma risk algısı ile solunum ve göz hastalığı tanısı konulup konulmaması arasında anlamlı bir fark görülmektedir.
Kas, iskelet rahatsızlıkları öne çıkıyor
Araştırma kapsamındaki işçilerin %17,39’u kas ve iskelet sistemi ile ilgili tanılı bir sağlık sorununa sahiptir. Bu hastalıkları nörolojik hastalıklar izlemektedir.
Kadın işçilerin nörolojik hastalıklar, kas iskelet sistemi ve tiroid hastalığı açısından erkeklere göre istatistiksel olarak daha fazla bir orana sahiptir.
Araştırma kapsamında sektör bilgilerini bildiğimiz işyerlerindeki işçilere göre hastalıkların dağılımlarına baktığımızda kas, iskelet hastalıklarının en yoğunlaştığı sektör makine ve ekipmanları imalatı ile ana metal (demir çelik sektörü) sanayidir. Solunum hastalıkları ana metal sanayinde (Demir-Çelik sektörü) anlamlı derecede yüksektir.
Yaklaşık her dört işçiden üçünün yaptığı işe bağlı sağlık sorunu olduğu kendine söylendiği halde, meslek hastalığı tanısının olmadığını söylemektedir. Buna göre araştırma kapsamındaki metal işçilerinin dörtte üçünün meslek hastalığının kayıt dışı olduğu söylenebilir.
Kas-eklem sorunları %64,5
Araştırma kapsamındaki işçilerin büyük bir kısmı, yaklaşık olarak üçte biri, son 6 ay içinde, boyun, omurlar, kollar veya elleri etkileyen kemik, eklem veya kas sorunlarına ilişkin şikayetleri olduğunu beyan etmiştir. Kalça, bacaklar veya ayakları etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları her iki işçiden birini etkilemiştir. Sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları yaşayanların oranı %64,5’tir. Baş ağrısı ve göz yorgunluğu her iki işçinin etkilendiği sağlık sorunları olmuştur.
İşçilerin büyük bir kesimi %78,6’sı yaptıkları iş sonucu boyun, omuzlar, kollar veya elleri etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (boyun, omuz, el, kol ağrıları) ile karşılaşabileceklerini, %74,6’sı sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (sırt ağrısı, bel ağrısı vb) yaşayabileceğini, %74,6’sı sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (sırt ağrısı, bel ağrısı vb) riski olduğunu, %44,7’si baş ağrısı ve göz yorgunluğu, %37,7’si işitme sorunları, %33,3’ü solunum ve akciğer sorunu oluşabileceğini ifade etmektedir.
Sağlık sorunlarında sektörel değişim
İşçilerin yaptıkları iş sonucu oluşabileceğini düşündükleri sağlık sorunları sektörlere göre değişkenlik göstermektedir.
Bu verilere göre işçilerin sağlık durumlarının iyileştirilmesi ve risklere karşı korunması için sigara tüketimi, beslenme alışkanlarının değiştirilmesi önemlidir. Sendikanın bu alana yönelik farkındalığı arttıracak girişimlerde bulunması anlamlı olacaktır.
Yine özellikle kas ve iskelet sistemi ile ilgili hastalıkların yaygınlığı, bu hastalıkları yönelik özel politikaların üretilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Yapılan iş, çalışılan sektör, cinsiyet gibi faktörler, sendikanın işçilerin karşı karşıya oldukları risklere karşı, yürüttüğü faaliyetlerde dikkat etmesi gereken konular olarak öne çıkmaktır.”
Araştırmanın kapsamı
Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 93,2’si erkek, yüzde 6,8’i kadındır. 2017 yılında gerçekleştirilen üye kimlik araştırmasında kadın üyelerin oranı yüzde 7,7 olarak tespit edilmişti. 1995 yılında söz konusu oran yüzde 3, 1999 yılında yüzde 4,5, 2008 yılında ise yüzde 3,6 idi. Söz konusu oran üretimde çalışan kadın işçi oranının sendika üyelik oranlarına bir yansımasıdır.
Araştırma kapsamındaki Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin yaş ortalaması 37 olarak tespit edilmiştir. 2017yılında gerçekleştirilen üye kimlik araştırmasında yaş ortalaması 35,5 olarak tespit edilmişti (Öngel, 2017). 1999 yılında yaş ortalaması 33’tü (Özuğurlu§Erten 1999). 1999 araştırmasında 25 yaş ve altı işçilerin oranı % 14.4 iken 2020 araştırmasında bu oran % 7 olarak tespit edilmiştir. 2017 araştırmasında bu oran % 7,7 idi (Öngel, 2017). Araştırma kapsamındaki işçilerin en yaşlısı 1954, en genci 2001 doğumludur. En sık görülen doğum tarihi 1987’dir.
Araştırma kapsamındaki işçilerin yaş gruplarına baktığımızda 40 yaş üzeri işçilerin oranı % 32, 31-40 yaş arası işçilerin oranı % 45, 30 yaş ve altı işçilerin oranı % 23 olarak tespit edilmiştir. 1999 tarihinde gerçekleştirilen araştırmada 40 yaş üzeri işçilerin oranı % 17,6, 31-40 yaş arası işçilerin oranı % 45,6 idi, 30 yaş ve altı işçilerin oranı % 31,7 idi.
Medeni duruma bakıldığında araştırma kapsamındaki işçilerin yüzde 76,4’ü evlidir. Yüzde 20,2 bekar, yüzde 3,1’i boşanmıştır. 2017 araştırmasında evli olanların oranı yüzde 78,9, bekar olanların oranı yüzde 18,6’ydı. Araştırma kapsamındaki işçilerin % 72’si en az bir çocuğunun olduğunu ifade etmektedir.
Araştırma kapsamındaki metal işçileri arasında eğitim düzeyi, sendika üyeleri çoğunlukla üretimde çalışan mavi yakalı işçiler olduğu halde, imalat sanayi ortalamasının üzerindedir. TÜİK İşgücü İstatistikleri sonuçlarına göre imalat sanayinde çalışanların % 57,3’ü lise altı eğitim düzeyine sahiptir. Bu oran sendika üyesi işçilerde yalnızca % 26,1’dir. Meslek lisesi mezunlarının oranı ise sendika üyelerinde % 39,5 iken imalat sanayi için % 16’dır (TÜİK, İşgücü İstatistikleri, 2020). Lise üstü eğitimi olanların oranı %16,2’dir. Bu veri imalat sanayi verileri ile paralellik göstermektedir.
Sendika üyesi işçilerin eğitim düzeyi yıllar içerisinde artmaktadır. 1995 yılında sendika üyelerine yapılan araştırmanın sonuçlarına göre lise altı eğitim düzeyine sahip olanların oranı % 66, 2008 yılındaki araştırmada % 38, 2017 yılında yapılan araştırmada % 29 seviyesindeydi. Araştırmamızda bu oran 2020 yılı için % 26,1 olarak tespit edildi (Öngel, 2017).
Yine meslek lisesi ve lise mezunu olanların toplam oranı 1994-2017 yılları arasında %33’ten % 58’e çıkmıştır. Lise ve meslek lisesi mezunlarının oranı araştırmamızda %56,1 olarak tespit edilmiştir. 2017-2020 yılları arasındaki bu düşüşe karşın ön lisans, lisans ve yüksek lisans mezunlarının oranı % 16,2’ye yükselmiştir. 2017 yılındaki araştırmada bu oran % 13,5’ti (Öngel, 2017:50-51).
Cinsiyete göre eğitim durumunu incelediğimizde erkeklerde meslek lisesi mezunlarının, düz lisede ise kadınların oranı anlamlı oranda yüksek çıkmaktadır. Lisans ve lisans üstü eğitim düzeyi olan kadınların oranı erkeklere göre yüksek iken, erkekler arasında ön lisans mezunlarının oranı, kadınlardan daha yüksektir.
Yargıtay, çalışanından işe başlarken boş senet alan işverene karşı emsal olacak bir karara imza attı. İşçilerin başvurusunun düşürülmesini isteyen mahkemenin kararını bozdu.
Hukuka aykırı bir şekilde çalışanlara işe girişte boş senet imzalatan işverenler için Yargıtay Yüksek Mahkemesi, “işçiden boş senet alan işverenin, iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçunu işlediğine” hükmetti.
Çalışma hürriyetini ihlal
Mahkemeye başvuran bir grup işçi, patronlarının işe başlarken kendilerinden boş senet aldığını öne sürdü. Mahkeme, davanın düşürülmesine hükmetti. İşverenin kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 18. Ceza Dairesi geldi.
Yargıtay kararında; Türk Ceza Kanunu’nda hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verileceği yönündeki yasa maddesi hatırlatıldı.
Kararda, “Sanıkların, şikâyetçilerden kıdem tazminatı, iş kazası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan uygulanacak cezalar gibi durumlarda şirket bütçesinden bir ödeme yapılmamasını önlemek amacıyla alacaklısı, tarihi ve miktarı olmayan senetler alınacağını, vermek istemeyenlerin işten çıkarılacağını söyledikleri ortadadır. Şikâyetin süresinde olmadığı gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırıdır. Sanıkların eyleminin TCK'nın 119. maddesi kapsamında birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş olup olmadığı tartışılarak, suçun kovuşturulmasının şikayet koşuluna bağlı olmadığı tespit edilmeksizin şikayetin süresinde olmadığı gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırıdır" denildi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), ölümlü iş kazalarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında mevzuattaki eksikliklere dikkat çekildi, çözüm önerileri sıralandı. İş kazalarının arttığı belirtilen açıklamada denetimsizlik ve cezasızlığın 'kangren' bir sorun olarak sürdüğü ifade edildi. İSİG Meclisi raporlanna göre 2020 yılında en az 2 bin 427,2021 yılının ilk beş ayında en az 972 işçinin ölümlü iş kazalarında hayatını kaybetti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kumlu Başkanlığı 2019 yılı faaliyet raporuna göre 1 milyon 879 bin 771 işyerinden sadece 3 bin 88'i işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden teftiş edildi. Yani her bin işyerinden yalnızca 1.6'sı denetime tabi tutuldu.
MMO Başkanı Yunus Yener'in yaptığı açıklamada ölümlü iş kazaları ve iş cinayetleri sonrası açılan davalarda verilen cezaların da vicdanlan sızlatıcı nitelikte olduğuna dikkat çekildi. 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı davasında sadece 20 yıl hapis cezası verildiğini hatırlatan Yener, "Birçok davada verilen cezalar para cezasına çevriliyor. Örneğin Harita Mühendisi Gülseren Yurttaş'ın hayatını kaybettiği iş kazası ile ilgili ceza davasında verilen karar 18 bin 200 TL para cezasına çevrildi" dedi.
Kanun ve düzenlemeler yetersiz
İşyerleri denetlenmediğini belirten Yener, şunlan kaydetti: "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de 1 milyon 879 bin 771 işyeri bulunmaktadır. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı 2019 yılı faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre, 2019 yılında iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan toplam teftiş sayısı 3 bin 88'dir. Yani her bin işyerinden yalnızca 1.6'sı denetlenmiştir. 2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu ve ilgili ikincil düzenlemeler, iş kazalannı önleyecek mantıktan yoksundur. Çünkü işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) taşeron firma anlayışı ile Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerine (OSGB) devredilmiştir. Bu sistemde ısrar etmek, işyerlerinin denetlenmemesine, idari ceza uygulanmamasına, yargılamalarda iç sızlatan hafif cezalar veya para cezalan verilmesine ve cinayetlere göz yummak anlamına gelmektedir."
Mevzuat değişmeli
Yener, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
• İSİG ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim, diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yapılmaktadır. Gelinen nokta göstermektedir ki doğru kararlar alınmamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. Sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığı’nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır. Enstitü; politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim görevlerini yerine getirmelidir.
• Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile işlevsizleştirilip neredeyse ortadan kaldırılan “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” hükümet ve işveren ağırlıklı bir yapıdan çıkarılmalı, konseyde çalışanlar, çalışan örgütleri, meslek örgütleri ağırlıklı ve çalışır hale getirilmeli, kararları tavsiye niteliğinden çıkarılmalıdır.
• İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, İSİG'i işveren yükümlülüğü olarak görmeyen ve örgütlülüğün önüne engeller koyan mevzuat iptal edilmelidir. İSİG Enstitüsü’nün oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile tüm mevzuat ve denetim mekanizması yeniden düzenlenmelidir.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türk Ceza Kanunu yeniden düzenlenmelidir, İSİG’in sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu gerçeğinden hareketle iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin “rehber-danışman” olduğu, dolayısı ile kazalar ve meslek hastalıklarından ötürü yalnızca işverenler/işveren vekilleri yargılanmalıdır.
• Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulamasının sürekli ötelenmesi, İSİG'in önemsenmemesi sonucunu doğurmuştur. Bu işyerlerinde uzman ve hekim çalıştırılmasına hemen başlanılmalıdır. 50'den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde "tam zamanlı" iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir.
• İşyerleri İSİG yönünden denetlenmelidir. Denetimler sonucunda İSİG yönünden tespit edilen eksiklikler için, mutlaka etkili idari para cezaları uygulanmalıdır.
• Her yıl binlerce emekçinin hayatını kaybettiği ancak bir tanesinin bile kayıtlara meslek hastalığı olarak geçmediği meslek hastalıklarının tespit ve kayıt altına alınması için kararlı ve ısrarcı olunmalıdır.
Aliağa’da bir yılda 300 iş kazası...
İzmir’in Aliağa ilçesi gemi söküm tesisleri, petrol rafineri ile bir sanayi merkezi olmasının yanında sık sık meydana gelen iş kazaları ve işçi ölümleri ile gündeme geliyor. En son iki gün önce bir firmaya ait konteyner depolama alanında çalışan işçilerden biri hayatını kaybederken diğeri ise ağır yaralandı ve yaşam mücadelesi veriyor. Haber2021, bir sene içinde ortalama iki yüz ile üç yüz arasında iş kazasının yaşandığı İzmir'in, Aliağa ilçesinde iş güvenliği uzmanı Erol Yiğit ile bölgedeki kazaların nedenlerini konuştu.
Kanuna rağmen iş kazaları arttı
Makine Mühendisleri Odası tarafından yayınlanan rapora göre 2012'den bu yana meydana gelen iş kazaları yüzde 500 oranında arttı. İş kazası sayısı binin üzerinde olan il sayısı da 2010’dan 2018’e kadar sürekli artış gösterdi. İş kazası sayısı binin üzerinde olan il sayısı 2010 yılında 14 iken 2018 yılında 50’ye çıktı.
2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na rağmen iş kazalarında görülen artışlar, özelleştirme, sendikasızlaştırma, esnek ve güvencesiz ile kayıt dışı istihdam, çalışma koşullarının ağırlığı, kadın, genç, çocuk emeği sömürüsünün yoğunluğu ve en son Kovid-19 salgınına karşı önlemlerin yetersizliği gibi soruları beraberinde getirdi.
İzmir'in, Aliağa ilçesinde özel bir firmada C sınıf iş güvenliği uzmanlığı ve Adalet Bakanlığına bağlı İş Sağlığı Güvenliği Bilirkişiliği yapan Erol Yiğit ile bölgedeki kazalarla ilgili Haber2021’e konuştu.
Erol Yiğit Türkiye’de iş kazalarının yoğunluğuna bakıldığında metal sektörünün ilk sırada geldiğini söyleyerek, metal sektörünü, inşaat ve kimya sektörünün izlediğini belirtti.
Yılda 300’e yakın iş kazası ile Aliağa Türkiye ortalamasının üzerinde
Yiğit, Aliağa’da iş kazası oranın Türkiye ortalamasının üzerinde olduğuna dikkat çekerek “Aliağa'da ortalama bir sene içinde iki yüz ile üç yüz arası iş kazası olmaktadır. Bu kazaların sektörlere göre dağılımına bakıldığı zaman; metal sektörü başta gelmektedir. Bölgemize bakıldığı zaman kimya sektöründe de kaza oranları yükseltir. Türkiye şartlarına bakıldığı zaman bölgemizde inşaat sektöründe ki kaza oranı düşüktür” ifadelerini kullandı.
Aliağa’da meydana gelen iş kazalarının kalıcı sakatlık yada can kaybı ile sonuçlandığını söyleyen Erol Yiğit, “Aliağa bölgesi ağır sanayi bölgesi olduğu için meydana gelen kazalar ciddi boyutlarda olabiliyor. Kazalar ağır yaralanmalı ya da ölümcül kazalar şeklinde oluyor. Türkiye'de ki şartlara göre yorumlarsak bölgemizdeki büyük firmaların aldığı iş güvenliği önlemi Türkiye şartlarından daha iyi. Ancak kaza olduğunda boyutları büyük olmaktadır” şeklinde konuştu.
İş kazalarının sorumlusu çoğunlukla işveren
İş kazaların da birinci etkenin işverenler olduğunu belirten Yiğit “Liyakatli bir personel aldığın zaman, o personel işini en ince ayrıntısına kadar bilir ve yapılması gerekenleri doğru şekilde uygular. Ucuz iş gücü olduğu zaman, işi yapanlar işin risklerini bilmezler. Bu da iş kazası yaşlanma ihtimalini arttırır. İş kazasının üç temel unsuru vardır. Birincisi işveren, ikincisi işçi, birde az rastlanan dış etkenler. Bölgemizde yaşanan kazalara baktığımız zaman işverenin ihmali daha çok. Yaşanan kazalarda kusur yüzde altmış beş işverende, yüzde otuz beş işçidedir” diye konuştu.
Devlete büyük görev düşüyor
İş güvenliği uzmanı Erol Yiğit iş kazalarının önlenmesi noktasında devlete büyük görev düştüğünü söyleyerek, “Bu konuda öncelikle devlete çok büyük iş düşüyor. Devletin denetleme mekanizmasını daha sıkı tutması gerekiyor. Özellikle demir, çelik sanayini denetlemesi gerekiyor. Son zamanlarda demir çelik sanayinde yaşanan ölümcül kaza oranları arttı. Bilirkişi olarak görev yaptığım için içerideki birçok eksiği gördüm. Denetleme mekanizması sıkı olmalı, kişi ve kurumlara göre değil kanunlara göre olmalı” dedi.
‘Sendikaların çalışmaları yetersiz’
İş kazalarının önlenmesi ve tedbirler konusunda sendikalara da çok iş düştüğünü söyleyen Yiğit görüşlerinde şunlara yer verdi; “Sendika ayağında, sendikalar çok sessiz. Kazalarla ilgili bir açıklama yok, araştırma yok. Ayrıca son zamanlarda devletin aldığı kararlar sendikaları baskı altına aldı. Sendikalar en başta kendi üyelerinden oluşan bir iş kazası araştırma komisyonu kurmalı. Sendika kendi üyelerinden oluşan komisyonla kazaları araştırıp, işverenle kazaların engellenmesi için masaya oturmalı. İş kazaları sadece işverene bırakılmamalı. İş güvenliği uzmanlarının bu sistemde hiçbir yetkisi yok. İş güvenliği uzmanlarının görevlerini yapabilmesi için Çalışma Bakanlığının bünyesinde olması gerekiyor. İşverenler uzmanları bakanlıktan kiralama modeli ile almalı. Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB)'ler de yapılan uzmanlıkta maaşları işveren verdiği için onları uyarmak ya da şikâyet etmek imkânsız oluyor.
Son zamanlarda ölümcül iş kazaları arttı. Son bir haftada iki işçi öldü, üç işçi yaralandı. Denetimlerin artması lazım. Devlet yetkililerinin, milletvekillerinin, meclisin ve sendikalarım bir komisyon kurup, ağır sanayinin olduğu yerlerde iş kazalarını tarafsız bir şekilde araştırması lazım. İş güvenliği uzmanlarının da işlerini yapabilmesi için Çalışma Bakanlığına bağlanması lazım.”
Kaynak: Haber2021