Geçen yıl Avrupa’yı vuran kuraklık yüzünden zeytinde dünya lideri olan İspanya’da üretimde düşüş yaşandı. Türkiye’de ise zeytin ve zeytinyağı üretiminde büyük bir artış elde etti. Türkiye 2022’de sofralık zeytin üretiminde dünya lideri olurken zeytinyağı üretiminde ise İspanya’nın ardından dünya ikincisi oldu. Ancak uzun süredir maden ve enerji projelerinin hedefindeki zeytinlikleri yıkıma açacak olan yasal düzenleme tam da üretimde rekorların geldiği bir dönemde yeniden meclisin gündemine getirildi. AKP’li milletvekillerinin hazırlayıp TBMM’ne sunduğu kanun teklifine göre Maden Kanunu’na eklenen geçici maddeyle ruhsat sahibi ya da kiracı olan maden firmaları zeytinliklerde madencilik yapabilecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ‘kamu yararı’ gerekçesiyle zeytinliklerde madencilik tesisleri inşa edilmesine izin verebilecek. Kamuoyunda tekiyle karşılanan düzenlemenin geri çekilmesi talep ediliyor.
Yusuf Yavuz
Samsun’un Bafra ilçesinden Karadeniz’e dökülen Kızılırmak, binlerce yılda bu bölgede büyük bir delta yarattı. Zengin bir yaşam alanı oluşturan delta yüzlerce yıldır bölge insanına da bereket taşıdı. Ancak son yıllarda özellikle deltanın kıyı bölgesinde yoğunlaşan kaçak yapılaşma Türkiye’nin en önemli kuş cennetlerinden birini tehdit eder boyutlara ulaşmıştı. Kızılırmak Deltasını korumak ve UNESCO Dünya Mirası listesine eklemek için kolları sıvayan Samsunlu yöneticiler, örnek bir işbirliği sergileyerek son 5 yılda adeta bir mucize yarattılar ve Kızılırmak Deltası bugün Türkiye’nin en iyi korunan sulak alanı haline geldi. Samsun Büyükşehir Belediyesinin önceki Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın oy kaybı hesabı yapmadan deltadaki 300 kaçak villayı yıkma kararlılığı göstermesinin ardından geçtiğimiz Ağustos’ta alan taşıt trafiğine de kapatıldı. Yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan deltada kaçak avcılık son bulurken, ulaşım bisiklet ya ücretsiz tur otobüsleriyle sağlanıyor. Jandarmanın koruduğu Kızılırmak Deltası artık gerçek bir kuş cenneti niteliğine dönüşmüş durumda.
Dünyanın en çok margarin tüketen ülkesinde bu ayrıntıları bilmeden zeytin ağacı kıyımını anlayamayız…
Ellerine margarin sürülmüş ekmek tutuşturularak sokağa gönderilen orta sınıf çocukların tadını hiç bilmeden büyüdükleri tereyağı ve zeytinyağı, 1980’lerden itibaren güney kıyılarına akın eden Avrupalı orta sınıf turistlerin iç çeke çeke tüketmeleriyle 2000’lerden sonra yeniden keşfedilmeye başlandı… Kendi değerlerini batı dolayımıyla öğrenmeye alışık kitleler yaratılan bir ülkenin çocukları, gösterişli İtalyan şişesine Ayvalık zeytinyağı doldurup mutfaklarını süslemeye devam etseler de, 7 Haziran’da Meclis’te oylanacak olan zeytin tasarı yasalaşırsa o şişelere koyacak Türk zeytinyağı bulmakta zorlanacaklar.
7 HAZİRAN ZEYTİNCİLİĞİN KARA GÜNÜ OLARAK TARİHE GEÇMEK ÜZERE
Dünyanın en pahalı kırmızı etini tüketen Türkiye çözümü 2017’de 500 bin sığır ithal etmekte arıyor. Ancak Romanya’dan ithal edilen sığırların 700’ünün ölmesi, bir kısmının da hastalanması hem üreticiyi hem de tüketiciyi tedirgin etmeye yetti…
Tarım ilacı (zehir), tohum ve beşeri ilaçlar üreticisi Alman şirketi Bayer, GDO’lular başta olmak üzere tohum ve tarım ilaçları üreten Amerikan şirketi Monsanto’yu 66 milyar dolara satın aldı.
Tarım ilacı (zehir), tohum ve beşeri ilaçlar üreticisi Alman şirketi Bayer, GDO’lular başta olmak üzere tohum ve tarım ilaçları üreten Amerikan şirketi Monsanto’yu 66 milyar dolara satın aldı. Bayer, bu satın alma ile hem tarım ilacı, hem de tohum alanında dünyanın en güçlü şirketi olurken konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Tayfun Özkaya, söz konusu şirketlerin tek amaçlarının karlarını arttırmak olduğuna dikkat çekerek, "Bu birleşmelere karşı çıkılabilir. ABD’de bile bu çabalar gösteriliyor. Ancak temel çözüm şirketlerin egemen olmadığı, tarım kimyasallarının değil, agroekolojik tekniklerin uygulandığı adil ve sürdürülebilir (ama gereçten sürdürülebilir) bir gıda ve tarım sisteminin kurulmasıdır" görüşünü savundu.
'TOHUMU ALAN İLACINI DA ALACAK'
Türkiye’nin konar-göçer keçi yetiştiriciliğini sürdüren son topluluğu olan Sarıkeçili Yörükleri’ne yönelik Karaman’da yapılan saldırı ve baskılara bir tepki de araştırmacı-yazar Erhan Ünal’dan geldi.
Küresel gıda tekelleri tarafından yok edilmek istenen geleneksel tarım konusunda dünyanın pek çok ülkesinde incelemelerde bulunan Ünal, ‘Küresel Tarım Savaşı’ olarak adlandırdığı kitlesel tarımsal üretimin dayattığı yapay yemlerle yapılan üretim sistemine uymayan Sarıkeçililerin yok edilmek istendiğini dile getirdi.