Yakın Doğu Haber

13 Şub 2018

Netanyahu’nun oyunun kurallarının değişmediğine dair açıklaması, 10 Şubat’ta ağır hasar gören İsrail imajını parlatmaya dönük bir iç politika manevrası değilse, İsrail’in düşmanlarını seyrine doyum olmayacak yeni maceralar bekliyor olacak.
 

Suriye ordusunun 10 Şubat’ta İsrail’e ait bir F-16’yı düşürmesi, Tel Aviv’e “misillemeden büyük, savaştan küçük bir cevap” oldu.

Misillemeden büyük, savaştan küçük” ifadesi, Hizbullah’ın 28 Ocak 2015’te Şeba Çiftlikleri’nde bir İsrail askeri konvoyunu imha ettiği operasyon için Genel Sekreter Seyyid Hasan Nasrullah tarafından kullanılmıştı.[1]

Çünkü bu operasyon, İsrail’in 10 gün önce Suriye’nin Kuneytra kentindeki saldırısına bir misillemeydi; fakat İsrail’in kurmaya çalıştığı stratejik caydırıcılığı kıran bir etki yarattı. Halbuki bu sadece savaşla elde edilebilecek bir kazanımdı.

Ocak 2015 şartları

25 Oca 2018

 

Lübnanlı emekli General Emin Hutayt, Türkiye’nin Afrin harekatıyla Amerika’nın Suriye’yi dolaylı yoldan bölme projesine hizmet ettiğini öne sürdü.
 

YDH- Bölgesel güvenlik konularındaki analizleriyle tanınan Emin Hutayt’ın Tasnim haber ajansında yayımlanan yazısını, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan analistlerin Türkiye’nin Afrin operasyonuna bakışını yansıtması bakımından çevirmeyi uygun bulduk.

Türkiye’nin Suriye’deki yenilgileri

Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni saldırısında Ankara’nın hedeflerinin çıtası aşağı indi. Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge adını verilen bir bölge kurmak istemişti. Ankara, bu bölgenin bir bölümünü Türkiye’nin piyonlarının oluşturduğu askeri gücüyle kontrolü altında tutmak istiyordu.

120 kilometre genişliğinde ve 70-90 km. derinliğinde bir bölge oluşturma planı yapılmıştı ve Halep de bu bölgenin başkenti olarak öngörülmüştü.

21 Oca 2018

 

Amerika, Suriye’yi bölmek istediği zaman PYD’yi, Suriye’yi yıkmak istediği zaman da Türkiye’yi kendi safında bulabileceğini biliyor.
 

Amerika’nın 14 Kasım 2017’de açıkladığı yeni Suriye stratejisinin 30 Eylül 2015’ten sonra oluşan Suriye gerçekliğini değiştirmeye yönelik olduğu 14 Ocak 2018’de çok net bir şekilde ortaya çıktı.

Rusya, İran, Suriye ve Hizbullah’ın 30 Eylül 2015’ten itibaren yarattığı Suriye gerçekliği şu:

Suriye’nin geleceği, ABD ve müttefiklerinin beklentilerine göre değil, Şam’ın ve müttefiklerinin tasarımına göre şekilleniyor.

07 Oca 2018

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın el-Meyadin televizyonunda dün akşam yayımlanan söyleşisinden öne çıkan bölümleri derledik.  

Nasrallah, İran’daki olaylar hakkında sorulan soruyla ilgili olarak şunları söyledi:

“İran'daki olaylarla ilgili endişelenecek bir durum söz konusu değil. Zira yaşananlar, 2009 yılındaki olaylarla bile karşılaştırılamayacak düzeyde. Yine aynı şekilde 2011'de Suriye'de başlayan olaylarla da karşılaştırılamayacak kadar önemsiz.

Bugün İran'daki mesele temelde ekonomik durumla alakalı. Sorun İslam nizamına ilişkin sistemsel bir sorun değil. Sistem işlevselliğini koruyor. Fakat bazı bankaların iflası söz konusu ve ekonomik problemler mevcut. Süreç kontrol altında. Her ülkede olan şeyler.

Fakat bazı dış etkenler süreci manipüle etme gayreti içine girdiler. Özellikle Suudi Arabistan, Netanyahu ve Trump, büyük umutlara kapıldılar. İran hükümeti gayet anlayışlı ve hikmetli davrandı.

02 Oca 2018

İran’daki gösterilere dair yapılan her iki tasvirde de inkarı mümkün olmayan gerçekler var. Ancak bunlardan sadece bir tanesi propaganda değil nesnel gerçeklik değeri taşıyor.
 

İran’da 28 Aralık’ta başlayıp 30 Aralık’ta sona eren protesto gösterilerinin sebebi ve hedefi ile ilgili olarak iki farklı tasvir söz konusu.

Birinci tasvire göre halk, hükümetin ekonomi politikalarını protesto etti. Protestoların sebebi ekonomikti, hedefi ise hükümetti.  

İkinci tasvire göre ise İran halkı devletin dış politikasını protesto etti. Dolayısıyla halkın hedefinde hükümetten de öte rejimin kendisi vardı.

İran’daki protestoları bu tasvire göre okuyan ilk resmi açıklama Washington’dan geldi.

14 Ara 2017

 

İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail karşıtı sert söylemine rağmen Türkiye ile İsrail ilişkilerinde gelişme olduğunu açıkladı.

YDH- Suudi yayın kuruluşu İlaf’a demeç veren İsrail İstihbarat ve Nükleer Enerji Bakanı Yisrael Katz, Hayfa’dan Suudi Arabistan’a uzanan bir demiryolu projesi üzerinde çalışıldığını açıklayarak Türkiye’nin de mallarını Körfez’e Hayfa limanından ulaştırdığını söyledi.

Katz, "Türkiye, mallarını Hayfa limanı üzerinden Körfez bölgesine gönderiyor. Türk ürünlerinin yaklaşık yüzde 25’i Hayfa limanından ve Ürdün üzerinden Körfez bölgesine ulaştırılıyor" dedi.

Türkiye ile İsrail’in ilişkilerine de değinen İsrail İstihbarat ve Nükleer Enerji Bakanı Yisrael Katz, Türkiye’yi İsrail’in ‘düşmanının dostu’ olarak nitelemekle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sert söylemlerine rağmen Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerinin sürekli arttığını söyledi.

07 Ara 2017

Ali Abdullah Salih’in öldürülmesiyle Suudiler sadece Yemen’de itibar kaybetmedi, kullanabileceği en büyük kozunu kaybetti. Kongre Partisinin Ensarullah’a gerçek anlamda bir müttefik olmasını sağladı.
 

Yemen’in eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih ve yakın çevresinin 72 saat içinde sorunsuz bir şekilde tasfiye edilmesi, yıllardır gündemde tutulan bir iddianın geçersizliğini ispat etti.

İddia şuydu: “Eylül 2014’ten beri başkent Sana’ya hakim olan ve 2015’ten beri Suudi koalisyonuna karşı direnen Ensarullah Hareketi, İran’ın Yemen’deki piyonudur ve aslında kendi başına bir güce de sahip değildir. Arka plandaki asıl güç, eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’tir. Salih’le Ensarullah Hareketinin ittifakı bozulursa Yemenliler yaklaşık 10 ülkeden oluşan Suudi koalisyonuna karşı direnemez.”

Bu iddia esas alınarak hazırlanan planın iki buçuk gün içinde çökmesi, Suudi koalisyonunun sadece askeri alanda değil, psikolojik savaşta da başarısız olduğunu kanıtladı. Çünkü;

23 Kas 2017

 

Suudiler, Lübnanlı Sünniler üzerinde ilk kez bu kadar büyük bir nüfuz kaybı yaşıyor ve Fransa ilk kez, Lübnanlı Sünniler üzerinde Suudilerden daha etkili olabiliyor.

Riyad’da istifa eden Saad Hariri’nin Beyrut’ta istifasını geri alması, Suudilerin Lübnan Sünnileri üzerindeki geleneksel patronluğunun ağır bir darbe aldığını gösteriyor.  

Saad Hariri’nin Fransa’nın girişimleri sayesinde dönmeyi başardığı ülkesinde istifasını geri alması, istifanın arkasında Suudilerin olduğunu artık bir iddia veya yorum olmaktan çıkardı.

İstifanın sadece şekli değil, zamanlaması, gerekçesi ve Suudilerin davranış biçimi de Hariri’nin sadece kendisine verilen rolü oynadığının ispatı oldu.  

Saad Hariri’nin en az 12 saat öncesine kadar istifa edeceğinden kendisinin dahi haberdar olmadığını göstermişti. Çünkü Saad Hariri, Suudi başkentinde İran’ı suçlayarak istifa etmeden 12 saat önce İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamenei’nin Dış Politika Danışmanı Dr. Ali Ekber Velayeti ile görüşmüş ve Lübnan’a desteklerinden dolayı Tahran’a teşekkür etmişti.

06 Kas 2017

 

Amerikalı bir üst düzey güvenlik yetkilisinin geçen Salı günü Şam’a gittiği bildirildi.
 

YDH- Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesi, Şam’a giderek Suriyeli yetkililerle görüşen Amerikalı güvenlik yetkilisinin Amerika’nın IŞİD’den sonra Suriye’de kalmayacağını söylediğini bildirdi.

Amerikalı üst düzey güvenlik yetkilisinin hafta başında Lübnan’a geldiğini ve Salı günü de kara yoluyla Şam’a geçtiğini belirten El-Ahbar gazetesi, güvenilir kaynaklardan naklen bu ziyareti, CIA Başkanı Michael Pompeo’nun Suriye Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Memluk ile temaslarının izlediğini bildirdi.

Suriyeli liderlerin Amerikalı yetkilinin bu ziyaretini ihtiyatla karşıladığını belirten gazete, "Çünkü daha önce Şam’a gelen temsilcilerin ziyaretlerinden hiçbir sonuç çıkmadı. Gözüken o ki Şam da Washington’la temasa pek de istekli değil. Şam, Amerikan güçlerinin Suriye topraklarındaki asker3i varlığını işgal olarak değerlendiriyor" yorumunu yaptı.

27 Eki 2017

 

Suriye Enformasyon Bakanı Ramiz Tercüman, Suriye’de federal veya konfederal bir sistem kurulması yönündeki açıklamaların anlamsız olduğunu söyledi.
 

YDH- Sputnik haber ajansına demeç veren Suriye Enformasyon Bakanı Ramiz Tercüman, federal bölge kurulması konusunda açıklamalarda bulundu.

Enformasyon Bakanı Ramiz Tercüman, “Herkes şunu bilmeli ki anayasa ve Suriye bayrağı altında her şey ele alınabilir ve anlaşmaya varılabilir. Dolayısıyla Fırat’ın doğusu veya batısı daha önce duymadığımız şeylerdir ve böyle bir şeyi asla tanımıyoruz” dedi.

Çatışmasızlık bölgeleri kurulmasının kimileri tarafından yanlış değerlendirildiğini ve bundan hareketle federalizm, konfederalizm veya özerklik gibi isimlendirmeler yapıldığını belirten Ramiz Tercüman, bu tür açıklamaların Suriye hükümetiyle hiçbir alakasının olmadığını söyledi.

Sayfalar