Deniz Zeyrek

02 Şub 2018

 

Gazeteciliğe başladığım 90’lı yılların başlarında da Ortadoğu meselesi diplomasinin en önemli gündemiydi.

Sınır aşan sular, Filistin davası, Körfez Savaşı, Kuzey Irak/Çekiç Güç ve İran hep sıcak konulardı.

Gazeteye geldiğimde güne merhum Mehmet Ali Birand’ı ve Cengiz Çandar’ı satır satır okuyarak başlardım güne. Faik Bulut’un Filistin analizlerini akıcı bir roman gibi okurdum. Cümlelerin altını çizer, bazen de yazıları keser saklardım. O yazılardan, analizlerinden çok fazla ipucu yakalayıp araştırmışlığım vardır.

Daha sonra Sedat Ergin, Murat Yetkin, Soli Özel ve Semih İdiz girdi okuma listeme. Bilgi dolu yazıları, aydınlatan analizleri, farklı açıları sunmaları sadece biz genç gazeteciler için değil, ülkenin diplomasisini yönlendirenler için de ders niteliğindeydi.

29 Ara 2017

BAŞTAN söyleyeyim: Türkiye-Rusya ilişkilerinin dengeli bir şekilde gelişmesi, iki ülkenin de lehinedir ve önemlidir. O nedenle, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesine kategorik olarak karşı çıkılmasını doğru bulmuyorum.

Ancak, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin mevcut durumu ile gidişatı, açık bir şekilde Rusya’nın lehine olan, Rusya’nın baskın bir şekilde yönlendirdiği bir hal aldı.

En önemli sorun şu: Rusya, Türkiye’yi doğalgaz, petrol, S-400, (orta vadede) nükleer enerji sattığı/satacağı, karşılığında on milyarlarca dolar aldığı/alacağı bir pazar olarak görüyor. Bununla da kalmıyor, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve ABD ile yaşadığı sorunları, bariz bir şekilde bu durumun kalıcı hale gelmesi için koz olarak kullanıyor.

Rusya’daki Türk yatırımcıların yaşadığı sıkıntılar, Rusya’ya seyahat eden Türklerin halihazırda sınır kapılarında karşılaştığı muamele, yüksek vize ücretleri, Rusya’ya ihracat yapan firmaların, nakliyecilerin, TIR şoförlerinin yaşadığı sorunlar aynen devam ediyor.

29 Eyl 2017

KUZEY Irak’ta bağımsızlık için yapılan referanduma kilitlenmişiz ama dış politikanın genelinde baş döndüren bir hareketlilik var.

Türkiye, bütün itirazlara rağmen referandum konusunda inat eden Barzani yönetimini köşeye sıkıştıracak, Erbil’e karşı Ankara ile Bağdat’ı yaklaştıracak siyasi, askeri ve ekonomik adımlar atacağını ortaya koydu. Bu konuda artık Barzani tarafının tavrını netleştirmesi, Türk tarafının adımlarını hayata geçirmesi bekleniyor. O yüzden bu konuyu kısa geçip Suriye, Türkiye-Rusya ve Türkiye-ABD ilişkileri gibi konulara biraz göz atalım:

SURİYE’DE ‘ABD GERİLİMİ’

26 Ağu 2017

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün basın toplantısı yaparak, Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu düzenleme planını sert sözlerle eleştirdi ve “Bu referandum gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır” dedi.

Bahçeli’nin son dönemde dış politikada yaptığı çıkışların, Türkiye’nin resmi dış politikasına dönüştüğünü siz de fark etmişsinizdir.

Büyük ihtimalle, bu çıkıştan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumuna yönelik söylemleri de sertleşecek.

Ankara, Bahçeli’nin tavrından sonra, daha önce hep diplomasiyle ikna etmeye çalıştığı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani’yi “sertlikle yola getirme” yöntemine başvurabilir.

17 YILLIK TEMSİLCİYE SINIR DIŞI KARARI

27 Tem 2017

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İmzalar atıldı” açıklamasından sonra “S400 tartışması” yeniden alevlendi.

Tartışmanın bir tarafında, ABD başta olmak üzere NATO müttefikleri var. Diğer tarafta ise, “Siz bize engel çıkarırsanız, biz de başımızın çaresine bakarız” mesajı veren Ankara...

Peki, ABD ve diğer NATO müttefikleri Türkiye’nin S400 füze sistemlerini almasına neden karşı çıkıyor?

Büyük ihtimalle birinci sıraya “Müşteri kaybetmeme” seçeneğini yazmışsınızdır.  Doğrudur.

Patriot, Toma Hawk gibi füze sistemlerini, hem de nazlanarak satıp, iyi para kazanmak varken, Türkiye’nin Rusya’dan füze almasına niye sıcak baksınlar ki?


“ORTAK DÜŞMAN” STRATEJİSİ
Ancak mesele sadece para meselesi değil.

27 Mar 2017

RUSYA, Suriye’de Ankara’nın ‘terör örgütü’ olarak gördüğü PYD/YPG’ye açık ve büyük bir askeri destek veriyor. Askerlerin omuzlarına takılan YPG armalarıyla bunu bütün dünyaya ilan ediyor. Rus generaller en son Afrin’de zırhlı araçlarla gövde gösterisi yapmakla yetinmeyip, YPG’lilerle Nevruz kutladılar.

Bakın son 6 ayda Rusya-PYD/YPG ilişkisinin nasıl geliştiğini gösteren bazı kritik gelişmeleri sıralayayım:

- 17 Eylül 2016 günü bir Rus uçağı, Suriye’deki Rus askeri üssü Hmeymim’e indi. İçinde Moskova’dan bir heyet vardı. PYD’nin çatısı altında bulunan ne kadar Kürt grup varsa hepsinin temsilcisi üsse giderek bu heyetle görüştü. Ruslar, rejim güçleri ile “iyi niyet anlaşması” imzalamaları halinde yeni Suriye’de özerklik vaat ettiler.

- 18 Eylül günü Rus üssündeki toplantıya Esad’ın adamları da katıldı. Rusya’nın hakemliğinde rejim ile PYD arasında 5 maddelik bir iyi niyet mutabakatı sağlandı.

- 19 Ekim’de YPG, Rusya ve Esad’ın vizesi ile Afrin’i Menbiç ile birleştirmek için harekete geçti ve birkaç köyü aldı.

25 Oca 2016

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretinin en önemli neticesi Bağdat ile Ankara arasında krize yol açan olan Türk askeri varlığının bulunduğu Musul’un kuzeydoğusundaki Başika’da yaşanacak.

Bu kasabanın tabelası uluslararası güç olduğunu gösterecek, ancak yapısında hiçbir değişikliğe gidilmeyecek. ABD yönetiminin de desteklediği projeye göre Başika’daki eğitim üssünde ABD, NATO ve IŞİD karşıtı koalisyon ortak hareket edecek.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretinin en somut sonucu Irak ile Türkiye arasında kriz olan Başika’da yaşanacak. Başika’nın tabelası uluslararası güç olduğunu gösterecek, ancak yapısında hiçbir değişikliğe gidilmeyecek. Söz konusu uluslararası gücün Irak ordusu unsurlarını da içermesi bekleniyor.

ÜÇ KRİTİK BAŞLIK

05 Eki 2015


TÜRKİYE, PKK ve IŞİD terörü ile mücadele stratejisini netleştirirken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi iradeye iki önemli çekincesini ilettiği öğrenildi. PKK’nın şehir merkezlerindeki uzantılarıyla mücadele için kente girmek istemeyen Silahlı Kuvvetler, IŞİD ile mücadele konusunda da uluslararası meşruiyeti olmadığı sürece Suriye’ye girmek istemediğini kayda geçirdi.

POLİS, JANDARMA ÇIKARSIN, KENT DIŞINDA VURALIM

01 Ara 2013

Ankara ile Bağdat arasındaki ilişkiler normalleşiyor diye beklerken Erdoğan ile Maliki arasına yine Kürt petrolü girdi. Türkiye'nin Barzani ile anlaşmasına kızan Maliki, Türkiye'ye kayıtlı uçaklara 4 günlüğüne Irak hava sahasını kapattı. Irak denince insanların aklına gelen en önemli konu sahip olduğu zengin hidrokarbon yatakları. Saddam Hüseyin döneminde, Musul, Kerkük ve Basra başta olmak üzere önemli kaynaklar çıkarılarak dünya enerji pazarıyla buluşturulmuştu. Kerkük ile Yumurtalık arasında inşa edilen petrol boru hattı da bütün zorluklara ve kısıtlamalara rağmen Irak petrolünün can damarlarından biri olmuştu.

29 Ağu 2013

Eğer Batılı ülkeler müdahalenin çapını geniş tutmaya karar verirlerse Türkiye'den beklentiler de sadece lojistik, insani yardım vb. ile sınırlı kalmaz.

ABD, Britanya ve Fransa, Suriye’deki Baas rejimine karşı tavrını, “kimyasal silah kullanımı” gerekçesiyle “askeri yöntemlerle cezalandırma” evresine taşıdı. Uluslararası siyaset cephesinde son iki yıldır Esad karşıtı cephenin öncülüğüne soyunan Türkiye’nin yeni evrede, hangi silahlı rolü üstleneceği ise merak konusu.

Bu konuda ortada iki seçenek var: 1. En güçlü seçenek: Batılılar, operasyonu dar kapsamlı müdahaleyle sınırlı tutabilir. Bu durumda Türkiye’ye ya ihtiyaç duymayabilir ya da lojistik ihtiyaçları karşılaması beklenebilir. Bu kapsamda, üs kullanımı (İncirlik Üssü gibi), haberleşme, istihbarat, keşif, koruma, insani yardım, tahliye gibi sivil/askeri lojistik unsurları ön plana çıkabilir.

Sayfalar