Hürriyet

25 Nis 2021

KKTC, vesayet altındaki eski Türkiye’nin adeta maketidir.

KKTC Anayasası’nın mimarı Mümtaz Soysal’dır. Malum Soysal, Türkiye’de özelleştirmelere karşı duruşu ile ün salmıştı. Bu cümleye uygun olarak; Tansu Çiller’in Telekom’u özelleştirmesini Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettirmiş ve böylece ülkeyi 40 milyar dolar zarara uğratmıştı. (40 milyar dolar o zamanki Türkiye’nin dış borçlarının toplamıydı.) KKTC Anayasası’nda bizdeki gibi, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunluluğu yoktur. KKTC’de çocuklar, küçük yaşlardan itibaren din bilgisi edinmeden tahsil hayatlarını sürdürürler.

Bilgi edinmeden, fikir sahibi olunamayacağına göre; KKTC’deki nesiller, din konusunda bilgisiz yetiştirilmektedir.

Bununla birlikte; Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda, Türkün tarihsel geleneği sürdürülmüş ve Girne’de inşa edilen büyük camiye, Nurettin Ersin Paşa’nın ismi verilmiştir (Kıbrıs Barış Harekâtı Komutanı).

24 Eyl 2018

DEMİRÖREN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören, 2 yıl önce merkezi İzmir’de bulunan Mopak Kâğıt Karton Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Molay’ın kapısını çaldı:

- Bana gazete kâğıdı temini için bir rapor hazırlar mısın?

Molay, yanıt verdi:

- Ülkemizde gazete kâğıdı üretimi yok. İthal etmeniz gerekiyor.

Demirören, tavsiyesini iletti:

- Gazete kâğıdı üretimine girmelisiniz.

Molay, bunun üzerine gazete kâğıdı macerasını anlattı:

- 2001 senesinde Özelleştirme’den SEKA Dalaman Fabrikası’nı 40 milyon dolara aldık. Yenileme-modernizasyon için de 60 milyon dolar harcadık.

Selüloz üretim kapasitesinin yıllık 100 bin tona çıktığını, kalitenin dünya standartlarına ulaştığını belirtti:

17 Eyl 2018

Kars’a her gidişimde insanlarını daha bilinçli, daha iddialı görüyorum. Kars’ta adeta dipten gelen dalga gibi bir hareketlilik yaşanıyor. İki yıl önce 14-16 Temmuz tarihlerinde Kafkas Üniversitesi’nde yapılan ‘Türkiye’de ve Dünyada Yerel-Geleneksel Peynirler: Kars Kaşarı Coğrafi İşareti’ konulu uluslararası sempozyuma katılmıştım.

11 Eyl 2018

Öyle kurnaz tilkinin teki ki...

Biz daha fark etmeden tüm istediklerini masada elde ediyor ve biz “Yahu bu ne ara istediklerini elde etti? Bu nasıl iştir” diyerek bakakalıyoruz!

RUHANİ dediğin adam...

Öyle mütebessim sinsinin teki ki...

Putin’le el ele vermiş, Esad’ın da arkasına geçmiş ve bu pozisyonundan milim taviz vermiyor. Ama bize de “sizi çok seviyorum” demeyi ihmal etmiyor.

TRUMP dediğin adam...

Öyle kafadan kontağın teki ki...

Asla öngörülemiyor, fena halde deli ve “Top benim değil mi? Oynatmayacağım işte” diye tutturan sevimsiz bir çocuk edasında!

Gorbaçov gibi iyi niyetli bir safın yerine Putin’i...

Ahmedinejat gibi inceden bir garibanın yerine Ruhani’yi...

Obama gibi kafalanmaya müsait birinin yerine Trump’ı...

Karşımıza çıkaran...

18 Ağu 2018

KRİZİN tırmanış eğrisine girmesinden hemen önce 31 Temmuz tarihinde bu köşede yayımlanan yazım “Türk-ABD ilişkileri buzdolabına konmalı” başlığını taşıyordu. Ankara ile Washington arasındaki diyalogda rasyonellik ölçülerinin dışına çıkıldığını, bunun sonucu ilişkilerin idare edilebilmesinin imkânsızlaştığını anlatarak, “bu ilişkinin bir süre için buzdolabına kaldırılmasının en hayırlısı olacağını” yazmıştım.

Buzdolabına kaldırmak” ifadesi tabii bir metafordu. Bu benzetme, aslında ilişkilerin yokuş aşağı gidişi karşısında, bu yönelişi bir süre soğutma, dondurma ihtiyacının bir ifadesiydi. Böyle bir frene basma imkânı olabilseydi, sonrasında ortaya çıkan hasarın da önüne geçilebilirdi. Beyaz Saray iki bakana yaptırım kararını ertesi gün, 1 Ağustos’ta açıkladı.

Sonrası malum. Bu ilişkinin girdiği, şimdilik ucu açık görünen kriz sarmalına hep birlikte tanıklık ediyoruz.

*

17 Haz 2018

SURİYE’de savaş cephesinden dün gelen haberler, muhaliflerin üslenmiş olduğu İdlib’in güneyde en uç noktasındaki El Latamina kasabası ile hemen doğusundaki Markabah köyünün Esad rejim güçlerinin topçu ateşi altında kaldığını gösteriyordu.

Cephedeki bu gelişmenin Türkiye’yi ilgilendiren yönü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Murak’ta kurduğu dokuzuncu gözlem noktasının, topçu ateşi altındaki Markabah’ın hemen 8-9 km kadar kuzeydoğusunda olmasıdır.

Esad rejiminin İdlib’deki muhalif unsurlara karşı karadan topçu ateşi ve ayrıca havadan uçakla saldırılarını yoğunlaştırmaya başlaması, Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Astana Süreci’nde ‘gerilimi düşürme bölgesi’ ilan edilen bu coğrafyanın giderek sıcak bir çatışma alanına dönüştüğünü gösteriyor.

Rejimin, geçen hafta perşembe günü İdlib şehir merkezinin hemen kuzeyindeki Zardana kasabasına -aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu- 44 kişinin ölümüne yol açan bir hava saldırısı düzenlemesi tehlike çanlarını çalmıştır.

*

20 Nis 2018

ÖNCEKİ gün seçim karar çıktıktan sonra en veciz sözü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ söylemiş; “Bu seçimin sonucu, dünkü piyasaların verdiği tepkiden belli olmuştur.” Oysa Bahçeli’den ilk ağustos teklifi geldiğinde piyasalar düşmüştü.

1986’dan bu yana mali piyasaları, ekonomiyi izliyorum; çok sayıda değişkenin belirlediği piyasa fiyatlarından siyasi kerteriz çıkarmayı beceremedim.

Dolar kuru 3.70’den 4.10’a çıkarken “dış güçlerin işi”, 4.10’dan 4.00’e düşünce de “seçimin sonucunu belli eden kur seviyesi” olarak tescillemek evlere şenlik.

Salı günü MHP lideri Bahçeli erken seçim önerisinde bulunduğunda dolar kuru 4.15’e doğru yürürken, ertesi gün öne çekilmiş bir seçim tarihi ile karar alındığında 4.05 sonra da gece yarısı 4’e kadar gerileyen bir dolar kuru vardı.

17 Nis 2018

ÇİZİLEN bütün felaket senaryolarının ardından ortaya çıkan sonuç her şeye rağmen sağduyunun ağır bastığını gösterdi. Şu nedenlerle:

Birincisi, “Hazır ol Rusya, güzel, yeni akıllı füzeler geliyor” tehdidiyle bütün dünyayı dehşete düşüren ABD Başkanı Donald Trump’ın hem kendi ülkesindeki müesses nizam hem de uluslararası alandaki bir dizi oyuncu tarafından kısmen daha makul bir çizgiye çekilmiş olmasıdır. Suriye’ye verilecek karşığın belirlenmesi, bir ‘serseri mayın’ gibi hareket ettiği hususunda artık tereddüt kalmayan Trump’ın ‘evcilleştirilmesi’ yönünde ciddi bir egzersize sahne olmuştur.

16 Nis 2018

ABD, İngiltere ve Fransa, Suriye operasyonunun etki analizini; Rusya, İran ve rejim ise hasar tespitini yapıyor.

Harekât bittiğinde birinci aşamanın tamamlandığı açıklanmıştı. Bu harekâtın ikinci ve üçüncü ayaklarının olacağını gösteriyor. Zaten Trump da kimyasal silahlar ortadan kaldırılmadığı sürece operasyonların devam edeceğini açıkladı. Operasyonun Miraç Kandili’ne denk getirilmesi yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Saddam Hüseyin’i de Kurban Bayramı’nda sabaha karşı idam etmişlerdi, Süleymaniye’de askerlerimizin başına çuval geçirdiklerinde de takvimler 4 Temmuz’u yani ABD’nin bağımsızlık gününü gösteriyordu. ABD semboller üzerinden mesaj veren bir ülke. İslam dünyasını rahatsız eden bu tarihlerin tesadüfen seçildiğini düşünmüyorum. Ben de rahatsızım. Ama Esad rejimi Duma’da masum çocukları kimyasal silahla öldürürken, yine İslam dünyası açısından mübarek üç ayların içinde değil miydik? Ayrıca hiçbir mübarek güne denk gelmese de kimyasal silahla katledilen insan değil mi? Al Amerika’yı vur Esad rejimine.

SİYASİ SONUÇ

08 Mar 2018

“BATSIN sizin kararınız...”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen salı günü partisinin grup konuşmasında BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye ile ilgili ateşkes kararının Doğu Guta’da uygulanmaması konusunda sarf ettiği bu tepkisel sözler dış politika söyleminin klasikleri arasına girmeye aday görünüyor.

Doğu Guta’daki gelişmeler yenilir yutulur mu? Acaba Doğu Guta’daki gelişmeler insanlığa sığar ?diye sorduktan sonra ekliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde karar alıyorlar, batsın sizin kararınız... İşleme konmayan kararın insanlık için ne anlamı var? Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna ‘Dünya beşten büyüktür’ demiyoruz. Anlamı bu...”

Sayfalar