Hürriyet

22 Kas 2015

GERİYE sadece 98 km kaldı. IŞİD'in yabancı savaşçı geçirdiği...

Petrol, buğday kaçakçılığı yaptığı... Türkiye'nin Suriye sınırının Kilis Öncüpınar'dan Gaziantep Karkamış'a kadar olan, IŞİD kontrolündeki son bölümü.

Şimdi Washington ve Ankara arasında işte bu kısım için büyük bir pazarlık dönüyor. İki taraf arasında sinirler yay gibi gergin. Paris saldırısından sonra geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Obama arasında Antalya'da yapılan toplantıda da gündeme geldi konu. Durum ne, onu aktarmaya gayret edeceğim.

*

BÖLGEDE IŞİD'in elinde kalan iki sınır kapısı var. Biri hattın en doğusundaki Karkamış'ta. Diğeri de aşağı yukarı tam ortasına denk gelen, Kilis Elbeyli'nin güneyindeki Çobanbey'de. Karkamış'ın Suriye tarafında Cerablus var, Çobanbey'in karşısında ise Al-Rai.

08 Kas 2015

EĞER 7 Haziran seçimlerindeki gibi bir sonuç çıksaydı... Parlamentoda yine bir koalisyon hükümeti aritmetiği olsaydı... Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, büyük ihtimalle aralık başında Washington'a geliyordu.
Davet, kentin düşünce kuruluşlarından Ortadoğu Enstitüsü'nden (MEI) geldi.
16 Ekim'de gitti Gül'e resmî mektup.
Ve Gül öyle hazırlandı ki...
3 Aralık'taki toplantıya çağrılacak Amerikalılar için bile detaylar ele alındı.
Ancak ne zaman 1 Kasım'da sandıklar açıldı...
İki gün sonra, 3 Kasım'da Gül MEI'ye cevabını yolladı: "Katılmayacağım."
*
BUNDAN ne çıkarmak lazım, emin olamayız.
Abdullah Gül, Washington'da yapacağı o konuşmada aktif siyasete dönüşünü mü açıklayacaktı...
Yoksa AKP'nin 7 Haziran'dan sonra izlediği siyaseti tekrarlamaması ve bu sefer bir koalisyon kurması için, "Dönerim" tehdidiyle bir baskı mı kuracaktı...
Bunların hepsi artık bir varsayım olarak kalacak.

28 Eki 2015

LONDRA - Tony Blair'in Irak Savaşı'ndan ötürü "özür dilediği" haberine gözüm iliştiğinde şaşırmıştım.

İstanbul'da gözüme ilişkin haberin ayrıntısına Londra'ya ayak basınca eriştiğimde, şaşırmama gerek bulunmadığını anladım. Tony Blair, bildiğim gibiydi...

Birkaç yıl önce İstanbul'da Kemal Derviş ile birlikte konuşmacı olarak katıldığım kamuya açık olmayan bir panelin moderatörüydü Tony Blair. Kendisiyle o vesileyle tanıştım ve Irak Savaşı üzerine geriye dönük olarak değerlendirmesini, oldukça ayrıntılı bir biçimde, öğrenme fırsatım oldu.

Irak Savaşı'nda oynadığı rolden ve benimsemiş bulunduğu olduğu siyasi pozisyondan pişmanlık duyması söz konusu değildi ve olamazdı. Zira, konuya, "tarih felsefesi" üzerinden yaklaşıyordu. Değerlendirmesini ona göre yapıyordu. Dolayısıyla, aradan geçen yılların, geriye bakıp, "hata yapmışım" değerlendirmesine onu götürmesi mümkün değildi.

28 Eki 2015

SURİYE'de dengeler hızla değişiyor. Mecburen ülkeler de planlarını aynı hızda değiştiriyor.

Suriye'nin Rusya'nın çekim alanına girmesiyle ABD, Esad konusunda esnemek zorunda kaldı. Türkiye de onunla aynı frekansa geÇti.

Ancak Ankara bir noktada onlardan gittikÇe ayrışıyor. O da: PYD. Ve oluşan yeni Suriye planına bu konuda direniyor.

PYD MAKASI

ABD ve Rusya'nın yola PYD'yle devam etmek istedikleri artık gün gibi ortada.

Washington önce eğit-donat programını bitirip bundan böyle Suriye Arap Koalisyonu'nu ve PYD'nin askeri kanadı YPG'yi destekleyeceğini aÇıkladı.

Ardından da örgüte silah gönderdi.

Şimdi PYD Moskova'da da ofis aÇıyor.

Zaten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de aÇık aÇık "Suriye'de rejim kuvvetleriyle Kürt güÇleri teröre karşı birleşmeli” diyor.

Ankara ise PYD'ye karşı tutumunu gittikÇe sertleştiriyor.

Malûm, Cumhurbaşkanı Erdoğan haftasonu PYD iÇinde 1400 PKK'lı olduğunu söyledi.

19 Eki 2015

BAŞLIĞI okuyunca, "Nasıl vurmuyor, Ankara söyledi ya, vuruyor" diye de düşünebilirsiniz tabii."

Ama ben size bu hafta Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest'ın ağzından çıkan, önündeki metne bakıp yaptığı açıklama ve sonrasında Türkiye'den gelen kafa karıştırıcı bilgiler ışığında aslında neler olduğunu anlatmaya çalışacağım.

*

SURUÇ'taki bomba 20 Temmuz'da patladı.
Türkiye, 22 Temmuz Erdoğan-Obama görüşmesiyle ABD'ye İncirlik Üssü'nü açtı.
Suriye'deki IŞİD hedeflerine dönük, sonucunu teyit edemediğimiz bir dizi tek taraflı ufak hava saldırısının ardından IŞİD'e karşı kapsamlı koalisyon saldırılarına katılmak için ABD'yle gerekli protokolü oluşturması ise bir aydan fazla zaman aldı.
24 Ağustos'ta atıldı imzalar. Türk Dışişleri de beş gün sonra bir açıklama yapıp Türk uçaklarının 28 Ağustos itibarıyla Suriye'deki IŞİD'e yönelik saldırılara katıldığını duyurdu.


*

07 Eki 2015

Tayyip Erdoğan'ın dışarıda "Esed"i, içeride kendi ve üstelik mazlum ve mağdur vatandaşlarına karşı kullandığı o  şedit, tehditkâr dil, söz konusu Rusya ve Putin olunca yumuşayıveriyor. O "saldırgan" ve "ısırgan" dil gidiyor, yerini "kırılgan" bir insanın düşük perdeden ifade ettiği serzenişler alıyor.
NATO üyesi müttefik ülkelere hitap ederken bile esirgemediği buyurucu ve uyarıcı dil, Rusya ve Putin'e dönük olarak "kırılgan" bir insandan çıkar gibi, "ricacı" bir hale bürünüyor.
Rusya, 3 ve 4 Ekim günleri Türkiye'nin hava sahasını ihlal etti. İlkini "navigasyon hatası" diye geçiştirdiler. Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'nin  Dışişleri Bakanlığı'na davet edilerek, protesto edilmesinin üzerinden bir gün geçmeden, bir hava sahası ihlali daha. Dahası sınırda devriye uçuşu yapan 10 Türk F-16'sının radarları, "milliyeti tespit edilemeyen" bir uçak tarafından yine 4 Ekim günü kilitlendi.

05 Eki 2015


TÜRKİYE, PKK ve IŞİD terörü ile mücadele stratejisini netleştirirken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi iradeye iki önemli çekincesini ilettiği öğrenildi. PKK’nın şehir merkezlerindeki uzantılarıyla mücadele için kente girmek istemeyen Silahlı Kuvvetler, IŞİD ile mücadele konusunda da uluslararası meşruiyeti olmadığı sürece Suriye’ye girmek istemediğini kayda geçirdi.

POLİS, JANDARMA ÇIKARSIN, KENT DIŞINDA VURALIM

03 Eki 2015

ABD ve pek çok Batı ülkesi, Suriye'de Esad rejimine karşı mücadele eden muhalifleri desteklemekten ne zaman vaz geçti? Arap Baharı'nın yeni "çoğulcu İslamcı" iktidarlar yaratma ihtimali onları ürküttü. ("Çoğulcu İslamcılık" terimini bilerek kullandım.)

İslam ülkelerinin tamamına yakını, (Batı'nın da desteğiyle) onlarca yıldır  diktatörler tarafından yönetildiler. Bu ülkelerde son yıllarda çoğulculuğa, parlamenter rejimlere yönelik yeni gelişmeler yaşandı. Arap Baharı, Arap ülkelerindeki demokrasi arayışının, Batı yanlısı diktatörlüklerden kurtulma çabasının bir ürünüydü diyebiliriz.

Ters rüzgarlar

ABD ve Batı, bu isyanları, Batı tipi laik çoğulcu rejimler oluşacak diyerek başlangıçta olumlu karşıladı. Batı'nın da onayıyla rüzgar Arap ülkelerini sardı. Diktatörlükler birer birer devrilmeye başladı. Ancak gelişmeler Batı'nın istediği yönde olmadı, rüzgarlar beklenen yönde esmedi. Arap ülkelerinde oluşan yeni parlamenter rejimler, İslamcı karakteri ağır basan ve Batı'ya çok da sempatiyle bakmayan yeni bir özellik kazandı.

30 Eyl 2015

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “HDP, PKK’nın yasal kolu mu” sorusunu “Hayır değiliz. Biz PKK’yı temsil etmiyoruz, PKK da bizi temsil etmiyor. Bu, hükümetin propagandası, PKK’nın eylemlerini bizim üzerimize yıkmak için. Biz PKK’yı AKP’nin yaptığı gibi sınıflandırmıyoruz. Seçmenlerimiz de PKK’yı AKP gibi görmüyor” diye yanıtladı.

Almanya’da yurtdışı seçmenlerle buluşan Demirtaş, Süddeutsche Zeitung gazetesine ise şu açıklamaları yaptı:

PKK’YLA RAKİP DE ORTAK DA DEĞİLİZ

(‘PKK saldırılarla HDP’ye zarar veriyor denilebilir mi?’ sorusu üzerine) Ne HDP’yi desteklemek ne de ona zarar vermek PKK’nın hedefi değil. PKK’nın kendi ajandası var.

(‘HDP siyasi olarak, PKK ise silahla Kürtlerin kalbini ve kafasını kazanma yarışı mı veriyor?’ sorusuna karşılık) Biz rakip değiliz. Bizim PKK ile ortaklığımız da yok. Ama ona düşmanlık da beslemiyoruz. PKK; İran, Suriye ve Irak’ta da örgütlü. Hedef kitlesi farklı. Biz Türk Anayasası çerçevesinde hareket eden bir partiyiz.

21 Eyl 2015

PAZARTESİ akşamı Amerikan Savunma Bakanı Ash Carter, Pentagon binasında basına kapalı özel bir akşam yemeği verdi.",
Ve yemeğe Washington'da Türkiye konusunda çalışan sekiz uzman çağrıldı. O akşam tartışma konusu olarak Türkiye'yi seçmiş ve meseleyi yakından takip edenlerle sadece Türkiye'yi  konuşmak istemişti.
Çağrılanlardan üçü ABD'nin eski Ankara büyükelçileriydi: Frank Ricciardone (2011-2014), Jim Jeffrey (2008-2010) ve Eric Edelman (2003-2005). Dört think tank'çi vardı: Ömer Taşpınar (Brookings Enstitüsü ve ABD Ulusal Savunma Üniversitesi), Henri Barkey (Wilson Center), Aaron Stein (Atlantik Konseyi) ve Steven Cook (Dış İlişkiler Konseyi). Bir de Amerikan Türk Konseyi (ATC) Yönetim Kurulu Başkanı, eski Ulusal Güvenlik danışmanı (2009-2010), emekli orgeneral Jim Jones.
Carter toplantıda yorum yapmadı. Sadece soru sordu. Türkiye'deki iç gelişmeler, Ankara'nın dış politikası… Meseleyi her yönüyle anlamaya çalışıyordu.

Sayfalar