Radikal

17 Mar 2016

Putin Rusya'nın Suriye'de hedeflerine ulaştığını açıklayarak çekilme kararını dünyaya duyurduğundan beri "bu nasıl bir hamledir?" diye yeni bir tartışma başladı.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler 24 Kasım 2015 tarihinden itibaren yeni bir döneme girmeseydi dün 16 Mart 1921 tarihinde imzalanan Moskova Anlaşması'nın 95. yıldönümünü kutluyor olacaktık. Bunun yerine iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasının 115. günü idrak edildi. Aradaki fark Türkiye'nin dış politikasının bilançosunda verilen açığa bir kalemin daha eklenmesine yol açtı. Türkiye, tüm dünyada yarattığı yanlış algının aksine, Ortadoğu'yu okuyamadığı gibi, Rusya'yı da okuyamıyor.

25 Şub 2016
Amerika için Türkiye artık ne 'model' ne de 'stratejik' müttefik.
 
AKP hükümetleri döneminde Amerika ile ilişkiler çeşitli dönemlerde gerildi.

Soğuk Savaş sonrasında ikili ilişkilerdeki en büyük gerilim, koalisyon güçlerine Türkiye topraklarını, Türk askerine de Irak'ın kapısını açacak 1 Mart tezkeresinin mecliste reddedilmesi ile yaşandı.

Dönemin Amerikan Başkanı George Bush, yıllar sonra yazdığı kitabında hayal kırıklığını "Şimdiye kadar yaptığımız en önemli taleplerimizden birinde, NATO müttefikimiz Türkiye, Amerika'yı yarı yolda bıraktı" sözleriyle anlatmıştı.

Tezkerenin ardından yaşanan, Türk askerlerinin Amerikan askerlerince Irak’ın Süleymaniye kentinde başlarına çuval geçirilip 60 saat boyunca sorguya çekilmeleri hadisesi, 1 Mart tezkeresinin ikili ilişkilerde yarattığı gerilimin derinliğini gözler önüne seriyordu.

İlişkilerdeki ikinci büyük gerilim 2010 yılında yaşandı.

03 Şub 2016

Kissinger'ın 1975'teki hadiseyle ilgili bu çıkarsaması aslında ABD'nin Kürtler ile ilişkisini tarif eden bir şablon.

ABD, 2014’te, tam da ‘Kobani düştü düşerken’ IŞİD ile savaşan YPG güçlerine havadan silah yardımı yapmıştı. Evet bu büyük olaydı.

Evet, bunu Türkiye’yi çok kızdırmak pahasına yaptı. Amma velakin bu olayı kerteriz alarak ABD’nin PYD’ye her daim koltuk çıkacağını sanmak safdillik olur.

Çünkü aslına bakarsanız PKK’nin ve tabanının ABD’nin dış politikasındaki yeri ile, mesela Barzani ve Talabani’nin tabanı olan Irak Kürtlerinin yeri farklıdır. Yıllar içinde Irak Kürtleri’ni Irak yönetimine karşı durmaya teşvik etmiştir. Ama iş Türkiye’deki Kürtlerin hakkına hukukuna geldiği vakit, bir NATO üyesi olan Türkiye’yle köprüleri sağlam tutmayı her zaman tercih eder. Barzani’nin tabanı ABD için ne kadar ‘fırsat’ ise, PKK ve tabanı olan Kürtler o kadar ‘derttir.’

Bunları biliyoruz.

25 Oca 2016

Rusya, Esad yönetiminin karşısına oturtmak için Riyad'da oluşturulan heyetin tek başına muhalefeti temsil edemeyeceğini belirtip masada Kürtleri de istiyor. ABD'nin de Kürtlere itirazı yok ama Suud-Türk bariyerini aşması gerekiyor.

10 Oca 2016

Türkiye'nin iç gelişmeleri ve bunların alacağı yön, artık, Suriye'de "sahadaki" gelişmelerle birebir bağlantılı.

ABD’de Suriye dendiğinde, “en bilgili ve önemli uzman” olarak en başta, eşi de Suriyeli olan, Oklahoma Üniversitesi’nin Ortadoğu Çalışmaları Merkezi’nin başındaki Joshua Landis’in ismi gelir.

Joshua Landis, “blog”unda “Suriye’de 2015’in En Önemli On Gelişmesi”ni sıraladı. Birinci sırada, “Rus Müdahalesi”ni sayıyor. Bu konuda kendisiyle tümüyle aynı görüşteyim.

İkinci sırada ise “Amerikan-Kürt İttifakı”nı saymış. Bu “başlık” altında yazmış olduklarını dikkatle izleyelim:

“2014’in sonlarından ve 2015’in başından itibaren Amerikan Hava Kuvvetleri kendisini daha ziyade Batı Kürdistan Hava Kuvvetleri’ne dönüştüren bir şeye benzedi. Amerikan hava koruması desteği altında, Kürt kuvvetleri Rojava adı verilen kendi özerk bölgelerini kuruyorlar...

06 Ara 2015
Hazin olan, içerideki, Türkiye ile Rusya arasındaki krizi bile iç çatışmanın malzemesi olarak kullanmak isteyen çevrelerin durumu.

Türkiye'deki muhalefetin bir kesimi, uzun süreden beri "Türkiye IŞİD'i destekliyor", "IŞİD Erdoğan'ın eseridir" tezleriyle, hükümeti suçluyor. “MİT TIR'ları” operasyonunu, bu algıyı güçlendirmek için yapılmış oldukça cüretkar bir tertip olarak değerlendirebiliriz

Ancak, “IŞİD tezleri”nin asıl orijini Batı. ABD'nin etkili gazetelerinden, Alman, İngiliz, Fransız basınına kadar Batı medyasında; sistemli bir şekilde, Türkiye'nin IŞİD'le petrol, silah dahil bir çok alanda işbirliği yaptığı yönünde aylarca haberler yayınlandı.

IŞİD KONUSU, MOSKOVA'NIN MEZESİ

Bu konular artık Moskova'nın malzemesi. Başta Putin olmak üzere Rus siyasetçiler, "elimizde görüntüler var" diyerek, yeni tezin bayraktarları olarak öne çıkıyorlar. İçeride de, Paralel Yapı'nın etkin isimleri, “Putin'in sözcüsü” görünümünde.

30 Kas 2015

Rusya'nın Türkiye'ye ikili alandaki ilişkilere yönelik olarak uygulayacağı yaptırımlar Rusya'dan çok Türkiye'yi üzecek.

Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir sayfa açma maharetini gösterdiğimize göre şimdi bu sayfada yazılı olanları satır satır okumaya başlamakta yarar var.

Yıllardır Avrasya'da yapıcı bir rekabet içinde olmaya gayret ettiğimiz Rusya ile ilişkilerimiz Soğuk Savaş ertesinde karşılıklı anlayış, saygı, sabır ve güven esası üzerine oturtulmuş olarak ilerliyordu. Önceleri güven unsuru belki en zayıf halkayı oluşturuyordu. Soğuk savaş boyunca iki ülke karşı kamplarda yer almış, sınır komşusu olarak dünya dengelerinin sınandığı, gerginliklerin yaşandığı bir hat boyunca birbirleriyle barış içinde bir arada yaşama becerisini zor da olsa göstermişlerdi. Dolayısıyla, soğuk savaşın hemen ertesinde ortaya çıkan yeni uluslararası tehditlerin öncelikle karşılıklı kuşkuya yol açması normaldi. İlerleyen ticari, ekonomik, sosyal ilişkiler ve halkların birbirlerine artan biçimde yakınlaşmaları güvenin de zamanla güçlenmesine yol açtı.

25 Kas 2015

Rus uçağını düşürerek Kremlin'e mesaj verdiklerini ve Rusya'nın önüne bir sınır çektiklerini sananlar yanılıyor. Rusya'yı Suriye'de tutan son bariyer Türk-Rus ilişkileriydi. O bariyer yıkıldı.

Ankara, Suriye’de 2011’den beri itelediği ‘devrim’ treninin Ruslara toslamasının ardından bu kez Türkmen hassasiyetine yaslanarak ‘kurtarılmış bölgeleri’ tutma çabasına girişti. Ne var ki bu oyun dün TSK tarafından Rus uçağının düşürülmesiyle iki ülkeyi fena halde karşı karşıya getirdi. 

‘Nevzuhur İttihatçılar’ bunu Suud-Katar-Türk üçlüsünün beslediği ‘silahlı gruplar’ namına bir savunma hattı oluşturmaya yönelik bir ilk atış olarak alkışlayabilir.
Bunu “Gücümüzü kimse sınamaya kalkışmasın” naralarına rağmen kırmızı çizgileri defalarca çiğnenmiş bir iktidarın itibarını kurtarma çabası olarak algılayanlar çıkabilir. Veyahut birileri bunu Putin’in diliyle konuşmak ya da Türk’ün gücünü göstermek olarak yorumlayabilir. Tabii Ankara’nın NATO’yu işin içine sokmak için derhal acil toplantı çağrısı yapması bu kibirli yorumun fiyakasını bozmuyor değil!

Sayfalar