Radikal

11 Haz 2015

Yeni Meclis aritmetiğini düşünelim. Zayıflamış bir AKP, Suriye'de, Irak'ta, IŞİD'e karşı mücadelede Washington ile ne ölçüde yakın çalışabilir?

7 Haziran seçimleri Batı’da büyük yankı buldu.

Türkiye’deki otoriter gidişattan endişe duyan Avrupa Birliği için seçim sonrası  ortaya çıkan siyasi tablo memnuniyet verici.  

Oldukça gergin ve antidemokratik şartlarda geçen bir kampanya süreci sonrasında seçimlere hile karışmamış olması ve sandıktan zayıflamış bir AKP çıkması Avrupa Birliği açısından sevindirici.  

Avrupa nezdinde memnuniyet verici bir başka gelişme HDP’nin barajı geçmiş olması ve Kürt siyasi hareketinin parlamentoda temsili.

Avrupa Birliği seçim sonuçlarını Türk demokrasisi çerçevesinden değerlendirirken Washington meseleye bölgesel politika, özellikle de Suriye perspektifinden bakıyor. Bu nedenle seçimlerin ortaya çıkardığı tablo Amerika için Avrupa için olduğu kadar parlak değil.

11 Haz 2015

Kemal Derviş, daha önce, "CHP'li, sosyal demokrat bir hükümet olursa göreve gelirim" derken, kafasında AK Parti-CHP koalisyonu vardı. O zaman bu bir düşünceydi. Şimdiyse, AK Parti-CHP büyük koalisyonu, gerçekleşme ihtimali olan bir olasılık.

Cengiz Aktar haklı; Gezi ruhuna benzeyen bir ruh hali, “Haziran ruhu”, seçim akşamından itibaren Türkiye’de yaşanmaya başladı (Taraf, 9 Haziran).

İnsanlar rahatladı. Buna, AK Parti’ye oy verenlerin çoğunluğu da dahil.  

Fakat, aynı durum, Türkiye’nin yönetimi alanında ortaya çıkmadı. Tam tersi, bu alanda, belirsizlik var; “Şimdi ne olacak” sorusuna yanıt bulmak kolay değil.

Tek parti, güçlü çoğunluk hükümeti dönemi, bu seçimle bitti.

Eğer Türkiye, hükümetsiz bırakılmayacaksa, ya koalisyon ya da azınlık hükümetiyle yönetilecek.

Ekonomimizin çok kırılgan olduğu, ve, sınırlarımızda hemen ülkemize sıçrayacak bir iç savaşın ve IŞİD tehlikesinin yaşandığı bir dönemde, Türkiye’yi, hükümetsiz bırakılmak büyük sorumsuzluk olur.

27 May 2015

İşçiler, patronlar, kapitalizm, Türk Metal üzerine ahkâm kesmek yerine, Türk medyasının genellikle yapmaktan hiç haz etmediği bir şeyi yapacak ve sizi işçilerle başbaşa bırakacağım. Buyurun, kendi ağızlarından dinleyin...

Türkiye'nin sahici sanayisinin kalbinde, işçilerin kendiliğinden gelişen hareketi yayıldıkça yayılıyor.

Bu ülkenin, her ne kadar teknoloji üretmiyorsa da sahici bir sanayisi var ve bu sanayi için en hayatî işkolları devlet tarafından “sendika” adı altında bir cendereye sokulmuş bulunuyor. “Türk Metal” adlı bu kuruluş, şüphesiz birtakım devlet örgütlerinin denetiminde ve yönetiminde, patronları koruyor, işçileri -gerekirse sopayla- sindiriyor.

İzlediğimiz işçi ayaklanmasının özü, ücret artışı veya başka somut talepler değil, “sendika” adı altında kendilerine karşı çalışan bu ceberrut kuruluştan kurtulmaya yönelik bir “haysiyet isyanı”.

Bu çok önemli. Ve şu andaki somut mücadelenin kısa vadedeki somut sonucu ne olursa olsun, bir işçi uyanışının büyük bir ilk adımı.

20 Şub 2015

PKK ile diyalogun "bugün-yarın" silah bırakmayla sonuçlanacağı iyimserliği yerini karamsarlığa bıraktı. Önce açıklama, sonra müzakere kurgusunu PKK önce müzakere sonra açıklamaya çevirmek istiyor. Perde arkasında neler mi oluyor?

Öncelikle okurlardan peşinen özür dileyeceğim. Çünkü bu yazıyı hazırlarken ilgili bütün taraflarla görüşmelerimde verdiğim sözlerden dolayı herhangi bir kaynak kullanılmamış bir metin okuyacaksınız, eğer hala okumak isterseniz. Ama bu aşamadan sonra güvenip okuyanların Kürt sorununa çözüm için hükümet ve PKK arasındaki diyalogun neden bu kadar sert iniş çıkışlar yaşadığına ve tıkanıp kalmış göründüğüne dair güçlü izlenimlere dayalı bir fikir edineceğine inanıyorum.

***

Hükümet ve yasadışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında Halkların Demokratik Partisi’nin de (HDP) aracılığıyla yapılan görüşmeler 8 Ocak ve 4 Şubat tarihlerinde İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan toplantılarda iki önemli aşamayı geride bıraktı.

20 Şub 2015

Toplumu kutuplaştırma üstüne bina ettikleri politikalarıyla "büyüklerimiz", kadını durmadan aşağılayan laflar edip işte böylesi bir toplumu tahrik edegeldiler. Açıkça İslamî ambalaj kullanarak. Ama kadını ezmenin bu kadar vahim bir sonuç vereceğini ve tepki yaratacağını düşünemediler. Şimdi kendileri de korktular yaptıklarının neticesinden. Paniklediler.

Böyle kamuoyu tepkisi görülmemiş. Esas sebep olanların cenazeye telaşla omuz vermelerindeki çabukluk ise, o hiç görülmemiş.

İbret verici bir olay yaşıyoruz.

Minibüsçünün değil, devletin polisinin öldürdüğü Berkin Elvan'ın (16) acılı evine bir telefon etmeyi bırakın, ana-babasını meydanda yuhalatan Erdoğan, kızlarını derhal taziyeye yolladı. Şimdi de diğer “büyüklerimiz” zavallı özgecan'ın perişan evinde eşik aşındırıyor.

30 Oca 2015

1936 Beyannamesi denilen yargı ucubesinin yeniden hortlatılması, bu memlekette Gayrimüslim'lerin neler çektiğini bir kez daha ortaya koydu.

Erdoğan Rejimi bu memleketi gittikçe nefes alınmaz hale getiriyor diyeceğim, diyemiyorum, utanıyorum. Çünkü bu memlekette bir de Gayrimüslim doğmak olabilirdi. Üstelik bu insanların çektikleri bizim gibi yeni de değil, ezeli. Şimdi de, 1936 Beyannamesi denilen yargı ucubesi hortlatıldı.

BOMONTİ BİRASI VE OKULU

Bomonti deyince aklımıza bira gelir. 1902’de Şişli’nin bu semtinde İsviçreli Bomonti kardeşlerin kurduğu ve semte adını veren bira fabrikası önce Tekel’e sonra Efes Pilsen’e geçmiş. Şimdi de Ağrılı İbrahim Çeçen’in İC Holding’ine satılarak rezidans ve AVM olacak bir “Tower Projesi”ne dönüşmekle meşgul. (link) (link).

13 Ara 2014

Cenevre düellosundan bu yana koşullar değişti ve top kendi argümanlarında haklı çıkan Rusya'nın ayağına geldi.

Suriye’de muhaliflerle rejimi masada buluşturan Cenevre Konferansı’nın başarısızlığa uğramasının ardından bu kez iki farklı kanaldan çözüm inisiyatifi devrede. Şam'a kalkan olan Rusya siyasi çözüm için muhalifler ve yönetimle temasta. Beri tarafta BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Halep’ten başlamak üzere ‘çatışmaların dondurulması’ üst başlığıyla mekik dokuyor. Çatışmaları dondurup müzakere zeminini oluşturmaya çalışan De Mistura, Gaziantep’te muhaliflerle, Ankara’da Türk Dışişleri ile görüştü. Buna paralel olarak Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Moskova’da Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) eski Başkanı Muaz el Hatib ile ön hazırlığını yaptığı çözüm planını taraflarla paylaştı. Türkiye’de SUK Başkanı Hadi el Bahra’la bir araya geldikten sonra Lübnan’da tüm siyasi parti liderleri dahil en az 20 kişiyle toplantılar yapan Bogdanov son olarak Şam’da Suriye lideri Beşşar Esad’a konuk oldu.

12 Ara 2014

Sözcülerine bakılırsa, AKP yönetimi ve en başta onun şefi, Yeşilçam filmlerindeki iyi niyetli, temiz kalpli, biraz saf, dolayısıyla aldatılmaya, suistimal edilmeye hep açık esas kız karakterini temsil ediyor.

İktidar partisinin bazı sözcüleri, AKP yönetiminin hep iyi niyetli, demokratik, barışçıl çabalar içinde olduğunu ama kah devlet bürokrasisinin bir türlü temizlenemeyen katmanlarının kah onlarla işbirliği yapan, örneğin Gülen cemaati gibi çevrelerin oyununa getirildiğini iddia ediyorlar. Bu sözcülerin dediğine bakılırsa, AKP yönetimi ve en başta onun şefi, Yeşilçam filmlerindeki iyi niyetli, temiz kalpli, biraz saf, dolayısıyla aldatılmaya, suistimal edilmeye hep açık esas kız karakterini temsil ediyor. Attıkları iyi niyetli adımların içine kötü niyetli kişilerin yerleştirdiği çapanoğulları nedeniyle, sonra başlarına gelmedik iş kalmıyor. Bu yüzden sürekli yaptıklarını bozup, yeniden yapmaya çalışıyorlar.

12 Ara 2014

Erdoğan Rejimi, 2003-2004'te Türkiye'yi hem devlet düzeni hem insan özgürlüğü açısından AB Uyum Paketleri'yle çok takdir edilesi biçimde çağdaşlaştırmaya girişti. Fakat özellikle 2011'den itibaren gün be gün otoriterleşti. Bu otoriterliği de, yolsuzlukları büyük bir pişkinlikle örtbas etmek için kullanıyor.

Çağdaşlaşamayan, tersine daha da otoriterleşen modellerin sonu ne olduysa, aynen öyle olacak: Birdenbire çöküş.

Yurt dışından örneklere hiç girmeyelim. Demokrasi döneminde çağdaşlaşamamak yüzünden çöken Sovyet modeli’ni hatırlatıp geçelim. Yurt içinde kendinden önce iki model var: Osmanlı modeli ve Kemalist model.

Sayfalar