Radikal

04 Ağu 2013

Türkiye geçmişiyle yüzleşmeyi geciktirdikçe geçmişin yükü utanç verici bir şekilde sağa sola yayılmaya devam ediyor.

1 rakamı vücuda girmiş ve çıkarken et parçası koparmış zıpkının okuna dönüştü. 2 insan biçen bir orak gibi göründü. 3 ise az önce kurbanın vücudundan çıkan kanlı bir tırmık görünümünde. 

02 Ağu 2013

Madalyonun bir yüzü paslanmış ise, diğer yüzü üzerinde altın kaplamayla pırıl pırıl parlamaz.

Center for American Progress (CAP), Washington düşünce kuruluşlarının en çiçeği burnunda, en taze olan sayılabilir. Ancak, nüfuzu, tazeliğiyle ters orantılı. Zira, Center for American Progress, “Obama yandaşları” tarafından, daha Obama, Demokratların başkan aday adayıyken kuruldu. O sırada Barack Hussein Obama adlı, hiç Amerikalı çağrışımı yapmayan böyle garip isimli siyah genç adamın, Hillary Clinton’u alt edip, Demokratların başkan adayı olabileceğine ihtimal vermiyordu. Obama’nın, hele hele, ABD Başkanı seçileceğini tasavvur edenlerin sayısı da pek fazla değildi.

02 Ağu 2013

Yurttaşını gizli gizli kodlayan devlet, "eşit yurttaşlık" fikriyle ne kadar ilgili olabilir? Egemenleri ne kadar istiyorsa o kadar.

Bir şey daha öğrendik kendimiz hakkında. Türkiye Cumhuriyeti devleti, yurttaşa, aidiyetine göre ayrıca kod verirmiş. Bu devlet bize o kadar yakın ki, kendi hakkımızda bilmediğimiz şeyleri biliyor! Yeni öğrendik, Agos Gazetesi sayesinde. Kime verilmiş kodlar? Şimdilik öğrendiğimiz kadarıyla ve sırasıyla Rumlara 1, Ermenilere 2 ve Yahudilere 3 kodu verilmiş. Adı da var: “Soy kodu.” 

Radikal’e konuşan nüfus yetkilisi, işi Lozan’a bağlamış. “Ha, Lozan madem, mesele yok” denilmesi bekleniyor herhalde. Mantığa göre, “resmi azınlık”ların gidecekleri okullar böylece karışmayacak. Masum yani, kimse yanlış okula gitmesin! Yetkili diyor ki, “2 koduyla kaydedilmemiş yurttaş, Ermeni okuluna gidemez.” Pozitif ayrımcılığa da sokarlar bunu, az dalgınlık yaparsa dinleyen!

29 Tem 2013

Uludereli ailelerle ilk kez buluşan Başbakan, 'Emri ben vermedim' dedi, faillerin bulunması için sabır istedi. Katliamdan tam 580 gün sonra!

Bir ilkti, Başbakan iki gün evvel Şerafettin Elçi Havalimanı’nın açılışında iftarda Uludere’den altı aileyle buluştu.

Star şu başlığı atmış: Gözleri doldu, ‘Sizin kadar üzüldüm’ dedi. Spotta “Erdoğan tek tek dinlediği ailelere ‘Peşini bırakmayacağız’ dedi” yazıyor. Habertürk’ün başlığı da ‘Peşini bırakmayacağız, faillerini adalet önüne çıkaracağız’. Uludere’yi ziyaret etmesini beklediklerini söyleyen ailelere, ‘bazı şartların ve programının’ uymadığını söylemiş Başbakan. Müjdesi var: “Bundan sonra Sadullah Bey sizin bütün sıkıntılarınızdan sorumlu.” Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i 24 saat boyunca arayabilirlermiş.

19 Tem 2013

Beden kimindir? Cevap, ne türden bir hukuki rejimde yaşadığımızı gösterir. Verilmiş cevaplara göre bir karar alacağız, ancak önce bazı olaylar.

* * *

Bedene, özellikle kadın bedenine yönelik kolluk uygulamalarına şikayet yağıyor. Cezaevlerinden yükselen çıplak aramaya karşı protestolarsa hiç duyulmuyor.

“Genital arama”ya tabi tutulduğunu söyleyen bir kadının şikâyeti üzerine savcılığın bazı polislere dava açtığını öğrendik ki bu istisna niteliğinde “iyi haber”, karar henüz uzakta olsa bile.

Gezi eylemleri nedeniyle İstanbul’da gözaltına alınan, kamuoyunun yakından tanıdığı bir kadın çıplak arandığından şikâyet etti, “domaltılarak öksürmeye zorlandığı”nı dile getirdi. Bu şikâyetin kolluk amirleri ve savcılar tarafından ciddiye alınıp alınmadığını bilmiyoruz; ne idari, ne adli soruşturma duyduk.

13 Tem 2013

Önümüzdeki günlerde 'Süreç'in yol alabilmesi için iktidarın bugüne kadar ortaya koyduğundan daha fazla 'efor' sarfetmesi gerekebilecek.

Önceki gece IMC Televizyonu’nda Ayşegül Doğan’ın konuğuydum. Mısır’ı konuştuk. Sıra geldi günün haberine. PKK’nin ya da daha doğru deyimle KCK’nin tepesinde o gün meydana gelen değişiklikler; Cemil Bayık’ın Murat Karayılan’ın yerini alması ve Eşbaşkanlık sistemi oluşturularak Cemil Bayık’ın yanısıra Bese Hozat’ın KCK’nın diğer Eşbaşkanı olarak ilan edilmesi. Tabii bir de, bir başka ve daha önemli yeni uygulama olarak, KCK’de “Genel Başkanlık” makamı ve onunla birlikte “Genel Başkanlık Konseyi” adlı bir yeni kademenin daha oluşturulması.

20 Haz 2013

2004 yılında Tayyip Erdoğan yine başbakan idi ve Avrupa Parlamento-su'ndaki 'evet' pankartları birinci sayfayı süslüyordu.

Gezi Parkı eylemlerinin, başta Tayyip Erdoğan, iktidarın kimyasını bir hayli bozduğu dünkü Avrupa Parlamentosu kararı üzerine ortaya konulan tepkilerden anlaşılıyor. Bu gibi durumlarda aklıselimden ayrılmayacağı düşünülebilecek olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da AB ile ilgili durumlarda diğer bakanlardan daha duyarlı ve anlayışlı olması gereken Egemen Bağış da tuhaf tepkiler verdiler.

Tabii ki bu anlamsız tepkilerin başını, kimyası en bozuk olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çekti. Avrupa Parlamentosu’nun Gezi Parkı olaylarına ilişkin kararını ‘tanımayacağını’ ilan etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, karar kendilerine ulaşınca, aynen iade edeceklerini bildirdi. Egemen Bağış’ın söylediklerini tekrarlamak hiç gerekmiyor, zira çocuksu bir öfke nöbetine tutulmuş birisinin sözlerinden ibaret.

20 Haz 2013

Başlangıçta Tayyip Erdoğan'a niçin destek olmuşsam, şimdi aynı nedenden karşı çıkıyorum.

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Tayyip Erdoğan kaybetti!

Üstelik, ‘Gezi Parkı Fatihi’ unvanını kazandıktan ve İstanbul surları dışında Kazlıçeşme’de binlerce kişiyi toplayıp ‘zaferini taçlandırdığı’, yani kendisini en güçlüymüş gibi gördüğü ve gösterdiği anda kaybetti.

Neyi kaybetti?

Sayfalar