Mustafa Sönmez

01 Eyl 2014



Dostum Orhan Bursalı’nın 21 Ağustos tarihli Cumhuriyet’teki köşesinde okuyunca dönüp baktım kaynak verdiği Hürriyet’teki o habere. Neşe Karanfil imzalı haber, sosyal yardımın AKP döneminde 15 kat arttığını yazıyordu. Muhabir tamamen Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığî’nın sitesindeki bilgileri okura objektif gerçekler olarak sunmuştu. Nasılsa haberinin bir yerinde  Bakanlık personeli Sümer İncedal’ın ‘uzmanlık tezi’ olduğundan söz ediyordu ve kaynağını öğrenmiş oluyorduk.

25 Ara 2013

Bir önceki şiddetli AKP- Cemaat kapışması 7 Şubat 2012’de yaşanmıştı . Hatırlanacaktır, Cemaat, MİT’i kuşatarak RTE’ye hamle hedeflemişti. O sıralar 21 Şubat 2012 tarihli Cumhuriyet’teki yazımda şöyle demiştim; “Bu tepişmenin burada duracağını sanan yanılır. Tepişmenin elbette ki, dış uzantıları var. ABD’nin, Suriye, İran, İsrail meselelerinde Türkiye’den beklentilerinin ne kadarına karşılık bulduğunu ve iki koalisyon ortağının bu beklentiler karşısında aynı telden çalıp çalmadıklarını bilmiyoruz. Tepişmenin şiddetini belirleyecek etkenlerden biri bu…Kapışmanın bir de akçalı tarafı var, fazla öne çıkarılmayan. Koalisyonun organik burjuvaları aynı çatı altında değiller. Bu malum. AKP tarafı MÜSİAD’da, “The Cemaat” tarafı TUSKON’da örgütlü. . Filler tepişmesini izlerken biraz da para-pul optiğinden bakınca, yakında ne rüşvet dedikoduları, ne İsviçre banka hesapları iddiaları ortaya dökülecek, kim bilir…”(*)

28 Ağu 2013

Hangisi Yüce Divanlık değil ki? diye önüme uzun bir liste ile çıkabilirsiniz. Ama bunlardan biri, çok çok gözlere sokulurcasına yapılmak isteniyor. Çok cüretkâr, çok üstten ve çok hesapsız…Üçüncü havalimanından söz ediyorum. Hem İstanbul’un akciğerlerine kastediyor hem devamında Kuzey ormanlarını, su havzalarını tehdit ediyor, Karadeniz’in, Marmara’nın florasına bile kastedecek bir dehşet. Çevresel felaket potansiyeli kadar kamusal kaynakları yağmalamanın da zirve yaptığı bir proje bu.

20 Ağu 2013

Sancaktepe Yağlı Güreşleri’ne katılan rejimin “boş bakanlarından” Egemen Bağış, önce yağcılık yapıp RTE’yi pehlivana benzetmiş sonra da İstanbul’a olimpiyat yakıştırmış ve alacağız, demiş. Ama, yazıp duruyorum ya, bunların kimyası Gezi ile bozuldu diye; lafı yine Gezi direnişine getirmiş. Bağış, “Bakın, Gezi Parkı’nda eylem yapanlar, iki defa İstanbul’un adaylığını düşürmek için başvuru yaptılar ama başaramadılar. Eğer vermezlerse bu onların yüzünden olacak” diye konuşmuş. Böyle konuştuğuna göre, belli ki RTE rejimine olimpiyat vermede seçiciler isteksiz. Yoksa durduk yerde bu konuşma olmazdı. Doğrusu da budur. İstanbul’un ihtiyacı olimpiyat değildir. Daha öncelikli ihtiyaçları vardır İstanbul’un ve Türkiye’nin… Bunu Egemen Bağış ve onun sığ yandaşları anlarlar mı bilmem ama, olimpiyatın neden İstanbul ve Türkiye için gereksiz, hatta bir tuzak olduğunu bir kez daha yazalım.

09 Tem 2013

AKP rejiminin ve RTE’nin kaderini belirleyecek etkenlerden biri sermaye sınıfının tavrı. Burada yekpare bir sınıftan söz etmediğim açık. Ekonomik olarak aralarında paylaşım kavgası olsa da, esasen sekülerlik ve “parlamenter demokrasi anlayışı” üstünden ayrışan sermayenin iki kanadının, Gezi depremi sonrası birbirlerine karşı hal ve duruşları, hamleleri merak konusu.

Taraflardan İslami olanına “nurjuvazi” deniyor. Bunlardan “milli görüş” kökenli olanlar MÜSİAD’da, Gülen cemaati kökenliler ise TUSKON’da örgütlüler. Taraflardan laik bilenen ve yüzü AB’ye ve onun normlarına daha dönük olarak bilineni ise “büyük burjuvazi”. Bunların TÜSİAD’da örgütlü oldukları, aynı hamurdan orta ve küçük işletmeleri de daha geniş bir halkada TÜRKONFED olarak örgütledikleri biliniyor.(*)

08 May 2013

Danışmanları, RTE’ye , çık, demişler, IMF’ye olan borçları nasıl sıfırladık, onu anlat. Ama ballandırarak anlat. Nasıl IMF borcunu sıfırladık, dahası IMF’ye borç verir hale nasıl geldik, ballandırarak anlat… Bu halk, borç deyince, boyunduruk denince IMF’yi anlar, onu gördü bugüne kadar…12 Eylül öncesinde IMF zulmü gördü, 24 Ocak’ta, 12 Eylül sonrasında gördü.. Varsa yoksa IMF… Çık anlat, halk sadece IMF’yi bilir. Herkes hatırlar; genç kuşak bile 2001 krizini hatırlar.

08 May 2013

“Özgür Gündem okuyorum” diyordu, Abdullah Öcalan, 28 Şubat tarihli İmralı buluşmasında ve devam ediyordu; “ Kendilerini yormuyorlar, biraz kendilerini yorsunlar. İmzalar zenginleşsin.”

O günden bu yana Özgür Gündem (ÖG), kendini yoruyor ama biraz tuhaf yoruyor. Ne kadar bazı Kürt hevaller itiraz etse de, ÖG üstünden bir Türk-Kürt Sünni ekseninin imarı için “yoruyor” bazıları kendini. O tarihten beri Esat’a tutum değişti, Alevilere tutum değişti, CHP iyice faşist ilan edildi, son olarak Maliki-Barzani uzlaşması Şii-Kürt anlaşması diye “esefle” karşılandı. Neler oluyor, ÖG’nin nesi var?

SURİYE POZİSYONU

07 May 2013

Hatırlarsınız, geçtiğimiz hafta manşetleri İstanbul’a 3. Havalimanı ve Sinop’anükleer santral haberleri kapladı. Kullanılan iri puntolardan yağlar damlıyordu adeta. Birbirleriyle yarıştaydı yandaş ile rehine medya. Tarihi yatırımlar, diyorlardı, biri 25 milyar avroluk diğeri 10 milyar avroluk iki yatırıma imza atılmıştı. Soran eden yoktu, ne oluyor, bu yatırımlar ne kadar doğru yatırımlar, kim yapacak, neyle yapacak? Yapacak da ne olacak? Yağcılık için fırsat çıkmış olması her şeyin önüne geçmişti.

18 Şub 2013

İktidar ve iş dünyasının varsa yoksa gözü, içeri giren, girecek dış kaynakta. Maazallah, o akış bir dursa, hayat durur. Onun için ne lazımsa yapılıyor. Sermayeye bu Mevlanavari “gel, ne olursan ol, gel” çağrısı günü kurtarmaya yetiyor ama geride ne tahribatlar yaratıp ne yarınlar tüketiyor, aldıran, araştıran yok. Sermayeyi cezbetsin diye izlenen düşük döviz kuru, sanayiyi nasıl çökertiyor, ihracatı nasıl zaafa uğratıyor, aldıran yok. Sermaye geliyor gelmesine de neler götürüyor, dönüp bakan var mı? Götürür, hakkıdır da geriye ne bırakıyor, mesela dikili bir fabrika mı, yeni bir teknoloji, know how mı, istihdam mı, ne? Gerçek şu ki, bunların pek azını bırakarak kazançlar yüklenip götürülüyor. Sadece “resmi yollardan” faiz, kâr, borsa kazancı, maaş, patent, know how karşılığı olarak transfer edilen kazanç kadar, gayri resmi yollardan yapılan transferler de var.

Sayfalar