Çiğdem Toker

28 Ağu 2018

Malazgirt Zaferi’nin 947. yıldönümü “vesile” oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Alparslan’ın otağ kurduğu yere Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapılacağını açıkladı.
Ahlat’a inşa edilecek yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün fikir babasının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu da aynı vesileyle öğrendik:
“Sağ olsun Sayın Bahçeli bir ziyaretinde 26 Ağustos’u konuşurken, güzel bir hatırlatmada bulundu. Dediler ki Ahlat’a bir Cumhurbaşkanlığı köşkü yakışır.”
26 Ağustos malum Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Büyük Taarruz’un yıldönümüdür. Erdoğan böyle bir günde Malazgirt’ten seslenip eşzamanlı olarak 3. köşkü de duyurarak, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete ikame edilen “başkanlık” fikriyatının yayılmasına dönük bir kitle psikolojisi çalışması da yapmış oldu.

***

21 Ağu 2018

Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü için kanepe satın alma ilanına çıkmış. Belli ki alınacak “refakatçi tipi kanepe”ler, tıp fakültesi hastanesinde kullanılacak. DMO sitesinde sayfalarca şartname yayımlanmış. Kanapenin oturma derinligi 58 cm, koltuk yüksekliği 75 santim olacak. Süngerin niteliği falanca, metal çubuğu da filanca malzemeden.

Peki, bütün bunlar önemsiz mi? Tabii ki hayır.
Bilakis adının başında devlet yazan bir kurumun, vatandaşların vergisine nasıl da sahip çıktığı duygusunu iletiyor. Peki devlet üniversitesi içindeki bir hastanenin refakatçi kanepeleri için bu kadar titizlenen devlet, söz konusu olan şehir hastanesiyse ne yapıyor?
Bursa Şehir Hastanesi’nin onu yapan şirketçe finanse edilen 389 milyon 29 bin 290 Avro yatırım bedeline karşı,  Sağlık Bakanlığı’nın kaç yıl boyunca kaç yüz milyon TL kira ödeyeceğini biliyor muyuz?

01 Ağu 2018

“Gıdada güvenliği sağlayamazsak, karnımızı doyuramazsak 40-50 gün dayanırız sonra da her şeyi yapar hale gelebiliriz. (...) 20-25 yıl sonra silah mı, gıda mı diye sorulsa gıda denecek.”
Aklı başında kimsenin itiraz edemeyeceği bu sözler eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’ya ait. Yer, Samsun. Tarihi de 10 Ocak 2018.
Fakıbaba, bu açıklamasından iki hafta sonra, tarım alanlarının ölümü anlamına gelen yönetmelik değişikliğine imza attı. 24 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve Tarım Koruma Kurulu’nun toplanma ve karar alma şartlarını düzenleyen maddeye öyle bir ek yapıldı ki...
Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün tarım alanları üstüne, iktidarın, ne zaman isterse termik santral, otoyol, baraj, köprü yapması, ihale açması mümkün kılındı.

23 Tem 2018

Yakınlarının “haber” diye çırpındığı saatlerde yayın yasağı getirilen ve ışık hızıyla unutturulan Çorlu’daki tren kazasını son nefesine dek unutmayacak olanlar var.
Fotoğrafını gören herkesin kalbini kanatan 9 yaşındaki Arda Sel’i, evladını kaybeden Mısra Sel onlardan biri. Mısra Sel, taziye ziyaretine gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan facianın takipçisi olunmasını rica etmiş.
CHP, “Çorlu Tren Kazası” başlığıyla kapsamlı bir rapor hazırladı. Sayıştay’ın TCDD 2016 denetim raporuna yer verilen bölümden vurucu bir alıntı:

20 Tem 2018
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sayıştay denetimi dışına çıkarıldı.

Her şeyi yeniden düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden 4 No’lu olanı, SGK’yi de ele alırken, kurumun Sayıştay denetimine tabi olduğu maddesini metne yazmadı.
Tık. İşte bu kadar. Bir küçük cümle, birkaç tuş hareketi:
SGK artık Sayıştay denetiminin dışındadır.
SGK’nin, TBMM; yani aslında halk adına yapılan bir denetim olan Sayıştay denetiminden kaçırılması demek, hesaplarının karartılması demektir.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu sordu:
- 70 milyon çalışana, emekliye ve hak sahibine hizmet veren
- 2017 itibarıyla, 288 milyar TL geliri ve 312 milyar TL gideriyle, devlet bütçesinin yarısına yakın bütçeye sahip SGK neden denetimsiz bırakıldı?

18 Tem 2018

 

Son yayımlananın numarası, yazıyı yazarken 12. Siz bu satırları okurken devleti yeniden kurgulayan, kurgularken her unsuru Cumhurbaşkanı’na bağlayan kararname sayısının artmış olması muhtemeldir.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yemin ettiği 9 Temmuz’dan bu yana arka arkaya yayımlanan kararnameler, devleti, yönetsel yapıyı radikal biçimde değiştirerek aklınıza gelen bütün kurumları ve kurumlara dair söz söyleme, tasarrufta bulunma hak ve yetkisini Cumhurbaşkanı’na bağlıyor. Sıradan bir insanın hissedeceği düzenli gelir kaygısı yaşamayan 600 milletvekili, bu kararnameleri Resmi Gazete’den bizlerle birlikte okuyor.

Kararnamelerin hacim ve içeriğine bakılırsa, hazırlığın zamansal olarak eskiye dayandığı anlaşılıyor. Kararnamelerin yayımlanma hızı, uygulayıcı kurumlar ve vatandaş bakımından algılanma öğrenme ihtiyacının dikkate alınmadığını gösteriyor. Zaten kurulmak istenen düzenin karakterinden böylesi bir özeni beklemek de safdillilik olurdu.

* * *

06 Tem 2018

Önümüzdeki pazartesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM’de yemin edecek. Aynı gün açıklayacağı kabineyle “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” fiilen başlayacak.
Böylece kuvvetler ayrılığı tamamen tarihe karışıyor.
Bu da -öncelikle - Cumhurbaşkanı’nın TBMM onayına ihtiyaç duymaksızın her konuda kararname çıkarabilecek olması anlamına geliyor.
Son Başbakan Binali Yıldırım’ın 6 Temmuz (bugün) yayımlanacak son KHK ile OHAL’in son bulacağını açıklamasının ise bu nedenle hukuken ve pratikte fazlaca bir önemi bulunmuyor.
OHAL kalksa bile pazartesiden itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan, OHAL KHK’leri kapsamına girebilecek her konuda kararname çıkarma yetkisine bile zaten kavuşmuş olacak.
Dolayısıyla 24 Haziran kampanyasında, OHAL’in kaldırılacağı yönündeki açıklamaların muhalefet kazanımıyla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı daha net görülecek.
Yeni düzende yanı sıra TBMM, bakanları denetleyemeyecek. Soru zaten sorulamayacağı gibi gensoru da verilemeyecek.

***

27 Haz 2018

 

Bütün seçimler yorum ve analiz ihtiyacı doğurur. Bazı seçimlerse taşıdıkları tarihsel önem nedeniyle, daha farklı okumalara açıktır.

24 Haziran seçimleri, iktidarın başta OHAL rejimi, medya sansürü altında dayatması olmak üzere, sistem değişikliğiyle sonuçlanmasına uzanan unsurları nedeniyle benzersiz bir karakter taşıyordu.

Bıkkınlığın, yaklaşan yoksulluğun, olağanüstü koşulların, hukuksuzlukların, derin hile kuşkularının varlığını bir “kader” gibi taşıyarak gittik sandık başına.
Bu “kader” tablosunun içinde, pazar gecesinin seyri ile CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin seçmenlerinde yarattığı hayal kırıklığı ayrı bir tartışmayı hak ediyor.
 
Boşuna bekleyiş
İnce, dün 15 milyon kişi olarak açıkladığı seçmen kitlesiyle, kısacık bir sürede farklı, güçlü bir bağ kurdu. Sıkışık bir takvimde bir yandan zamana karşı yarışırken, sürekli yükselttiği ivme içinde pozitif duygu ve düşünceler yaydı. Bir güven ilişkisi kurdu. Değiştirme cesareti ile umudu çoğalttı.

22 Haz 2018

 

Seçime iki gün kaldı.

Erken seçim kararındaki söylenmeyen sebebin, bozulan ekonomi olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Kararın seçim mevzuatında yapılan değişiklikten hemen sonra gelmesinin rastlantı olamayacağını da. Türkiye’yi 16 yıldır yöneten Erdoğan AKP’si, mevcut ortamda ekonomiyi bir buçuk yıl daha taşıma yeterlik ve kapasitesini yitirmiştir. Bu nedenle iktidar, erken seçim kararının değiştireceği atmosfer ve dinamiklerden yararlanarak ömür uzatmayı umdu.

03 Haz 2018

Fotoğraf: Tezcan Karakuş Candan

Fotoğrafta gördüğünüz kuyruklu piyano 122 yaşında.

Markası, yaşayan efsane: C. Bechstein.

C. Bechstein için “Kemancılar için Stradivarius neyse piyanistler için de anlamı odur” deniliyor.

Debussy’nin “Sadece Bechstein’da çalınmak üzere eser yazılmalı” dediğini düşünürsek, kıymeti anlaşılır.

Bizim C. Bechstein’ımız Atatürk’ü görmüş.

Ve ilk kez TCDD Ankara Garı'nın açıldığı 1937’de Gar Gazinosu’nda kullanılan bu piyano, 10 gün öncesine kadar Demiryolları Müzesi ve Sanat Galerisi binasındaydı.

Piyanonun üzerindeki çerçeveli künyede yer alan diğer bilgiler şöyleydi:

Kullanıldığı yerler:

Ankara Gar Gazinosu (1937) Ankara Demirspor Lokali (1950)

Eskişehir Demiryolu Hastanesi Doktor Yemekhanesi (1980)

Sayfalar