Aziz Çelik

19 Ağu 2016

Bu kadarını Türkiye’de fonların Özal bile hayal etmemişti. Özal 1980’li yıllarda kamu kaynaklarını ve harcamaları Bütçe dışına, Meclis ve Sayıştay denetimi dışına çekmek için fon uygulamalarını başlatmıştı. Fonlar u günden bugüne “mali esneklik” ve denetimsizliğin adı oldu. Şimdi süper esnek ve denetimsiz devasa bir fon, fonların fonu gündemde.

Kamu kaynaklarına, işçinin birikimine büyük darbeler indirebilecek düzenlemeler Meclis gündeminde. Hükümetin torba yasa inadı sürüyor. Yasama tekniğine aykırı ve yasama kalitesini yok eden torba yasalarla onlarca yasada birden değişiklik yapılıyor. Türkiye’de şimdiye kadar kurulmuş en büyük ve en denetimsiz fon olan Türkiye Varlık Fonu önce torba yasa içine kondu. Tepkiler üzerine ayrı bir yasa teklifi haline geldi.

29 Tem 2016

Sendikal hakların sınırlanması veya geçici olarak durdurulabilmesi için olağanüstü hâl (OHAL)ilanını gerektiren sebeplerle bağlantılı bir durumun varlığı gerekir. Darbe girişimi ile bağlantılı olmayan durumlarda sendikal hakların kısıtlanması ve durdurulması, Anayasa’ya aykırı olur.

Dernek faaliyetlerini, her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak, OHAL Kanunu 11. madde (o) bendine göre mümkün. Bu hüküm sendikaları kapsar mı? Dernekler Kanunu hükümleri sendikalara ancak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda hüküm bulunmayan hâllerde uygulanabilir. Oysa 6356 sayılı kanunun 31. maddesinde sendikaların ancak yargı kararı ile kapatılacağı hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla OHAL döneminde valilik kararıyla sendikaların faaliyetleri durdurulamaz ve sendikalar kapatılamaz.

22 Tem 2016

Vahşice ve alçakça bir askeri darbe girişimine tanık olduk. Türkiye modern tarihinin en ağır travmalarından birini yaşıyor. İnanç/din temelli bir cemaatin ordudaki kanadının cinnetini ve terörünü yaşadık. Darbe girişimi atlatıldı ama darbe girişiminin ülkemize vereceği zararlar, 15 Temmuz gecesinden çok daha büyük olabilir.

15 Temmuz Darbe Girişimi laikliğin demokrasi ve özgürlükler açısından ne kadar önemli olduğu gösterdi. İnanç/din temelli bir cemaatin devleti ele geçirmesine seyirci kalınmasının sonuçlarını yaşıyoruz şimdi. Oysa laiklik bir inanç grubunun veya cemaatin devleti ele geçirmesinin panzehiri, kamuda liyakat ilkesinin güvencesidir. 15 Temmuz, hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alınmış olmasının da sonucudur.

26 May 2016

Hükümetin kıdem tazminatını fona devrederek tırpanlama manevraları bitmek bilmiyor. Şimdi de Avusturya modeli gündemde. Avusturya modeli bildiğimiz bireysel tasarruf hesabı. İşveren işçi adına açılmış bireysel tasarruf hesabına aylık prim ödüyor, işçi de iş sözleşmesi kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erince bu hesaptan kıdem tazminatını çekiyor. Ancak bu model uygulanırsa kıdem tazminatı külliyen ortadan kalkar.

Fon sisteminde kıdem tazminatı artık doğrudan işveren tarafından ödenmeyecek. Bunun yerine işverenler fona prim ödeyecek ve kıdem tazminatı fonda biriken bu para olacak. Böylece kıdem tazminatı iş ilişkisinin doğrudan bir parçası olmaktan çıkacak ve iş güvencesi zayıflayacak.

Öngörülen Avusturya modeliyle artık kıdem tazminatı için 30 gün ve benzeri bir gün garantisi olmayacak. Bunun yerine hesapta biriken para çekilecek. Dolayısıyla kıdem tazminatının son ücretle bağı da kopacak.

13 May 2016

Kiralık işçilik yasalaştı. İşçi simsarlığının önünde artık yasal bir engel yok. Özel istihdam büroları aracılığıyla işçi kiralamanın önü açıldı. Türkiye nur topu gibi yeni bir güvencesiz çalışma biçimine kavuştu. Kiralık işçiler, çalışma hayatının en alttakileri olacak. Kiralık işçilik çalışma hayatında bileşik kaplar etkisi yaratacak ve çalışma standartlarını tüm işçiler için daha da aşağıya çekecek.

29 Nis 2016

Bugün 28 Nisan. Pek hatırlanmayan bir yıldönümü ve yas günü.
28 Nisan 1960’da iki genç insan, Turan Emeksiz ve Nedim Özpolat siyasal bir protesto gösterisi sırasında Demokrat Parti iktidarının emrindeki güvenlik güçlerince öldürülmüştü.

Protesto eylemlerine, yürüyüş ve gösterilere gerek tek parti gerekse DP döneminde pek tahammül edilmediği biliniyor. Taksim yasağı ve takıntısı DP ile başlamıştı örneğin ve halen devam ediyor. Ama 28 Nisan 1960’da ilk kez bir kitle eylemi kana bulanıyordu. 28 Nisan 1960, seçimle gelen ama “siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyecek kadar zıvanadan çıkan güç sarhoşu bir siyasal iktidarın meşruiyetini kaybettiği gündü.

01 Nis 2016

Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınması meselesinde dağ fare doğurdu. Taşeron işçilerin kadrolu işçi olarak değil geçici-güvencesiz özel sözleşmeli personel (ÖSP) olarak üstelik bir ayıklama sürecinden sonra kamuya alınacağı ortaya çıktı. “Kadro müjdesi” iddialarına rağmen gerçek ne yazık ki öyle değil...

Hükümetin akıl, bilim ve hukuk dışı taşeron uygulamasından 14 yıl sonra nihayet vazgeçmesi ve kamuda işçi simsarlarına kaynak aktarmaya son vermesi, bu konuda oluşan duyarlılığın ve mücadelenin ürünü. Bu adım olumlu görünmekle birlikte, öngörülen düzenleme yeni bir güvencesiz çalışma modeline yol açacak. Zarf değişecek ama mazruf aynı kalacak.

04 Mar 2016

Renault işçisi bir yıl sonra yeniden hak mücadelesinde. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler sözünü tutmayan ve hak arayan işçileri işten atan Renault yönetimine karşı hak arama eyleminde. Buraya nasıl gelindi? Bugünü anlamak için biraz geriye gitmek lazım. 2015 Mayıs-Haziran aylarında otomotiv sektöründe on binlerce işçinin katıldığı kendiliğinden grev ve direnişler yaşandı. Otomotiv sektöründe esen bu işçi fırtınasının iki temel sebebi vardı: Ücretlerde iyileştirme ve sendikal demokrasi. İşçiler sadece işverene karşı değil, üyesi oldukları Türk Metal Sendikası’na da büyük tepki duyuyordu. İşçiler sendika içi demokrasi yokluğuna ve işçiden kopuk, otokratik sendikacılığa isyan ediyordu.

19 Kas 2015

Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç’un G20 Zirvesi öncesi düzenlenen B20 (Business 20) zirvesinde yaptığı konuşma oldukça ilgi topladı ve tartışıldı. Bir kapitalistin kapitalizmi eleştirmesinin elbette haber değeri var ve üzerine tartışmaya değer. Ne diyor Ali Koç: “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir” (Cumhuriyet, 14 Kasım 2015).

Ali Koç’un konuşmasının birkaç yönü var. Birincisi, eşyayı adıyla çağırarak kapitalizme kapitalizm demek ve kapitalizm diyerek eleştirmek önemli. Bu adlandırma bırakalım sermaye dünyasını emek dünyasında da pek karşılaştığımız bir durum değil. Kaç sendikacının konuşmasında kapitalizm kavramı geçer veya kapitalizm eleştirisi yer alır?

03 Eki 2015

Anayasa Mahkemesi (AYM) bir kez daha kamu görevlilerinin grev hakkını tescil etti. AYM’nin 18 Eylül 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 10.6.2015 tarihli bireysel başvuru kararı ile (Selda Demir Taze kararı) memurların sendika kararıyla işe gitmemesinin sendikal hak olduğu ve bu hakkı sınırlamaya yönelik en küçük müdahalenin dahi hak ihlali olduğu sonucuna varıldı. Böylece memurların grev hakkı konusunda güçlü bir içtihat oluştu.

Bu AYM’nin memurların grev hakkına ilişkin ilk kararı değil. AYM 4.12.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/8463 başvuru sayılı kararında da (Tayfun Cengiz kararı) memurların grev hakkını tescil etmişti. AYM’nin bu iki kararı ile hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak biçimde, memurların sendika kararıyla iş bırakabileceği (greve gidebileceği) netleşmiş oldu. Bu karar 657 sayılı yasada yer alan açık grev yasağı ile 4688 sayılı yasada yer alan dolaylı grev yasağını kadük (uygulanamaz) hale getiriyor.

Sayfalar