Aziz Çelik

03 Ağu 2013

Sendikalaşma oranları düşmeye devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereğince Temmuz 2013 işkolu istatistiklerini açıkladı (30 Temmuz 2013, Resmi Gazete). 

Bakanlık istatistiklerine göre toplam kayıtlı işçi sayısı 11 milyon 629 bin, sendikalı işçi sayısı 1 milyon 32 bin, sendikalaşma oranı ise yüzde 8.8 olarak gerçekleşti. Ocak 2013 istatistiklerinde sendikalaşma oranı yüzde 9.2 olarak açıklanmıştı. Aslında fiili sendikalaşma tablosu daha da vahim. Bakanlık istatistikleri kayıtsız çalışanları dikkate almıyor. Kayıtsız çalışanlar dikkate alındığında memurlar hariç 14 milyon civarında ücretli var. 

28 Haz 2013

Çapulcular, Ayaklar, Ayaktakımı, Baldırı çıplaklar, Paryalar, Plebler, Ameleler, Ümmiler, Sefiller Bunlar . . .

Egemenler ve muktedirler tarih boyunca halkı tahkir etmek için nice sıfatlar kullandı. Başbakan da benzer bir söylemle yurttaşların bir bölümünü "ayaklar" bir bölümünü "başlar" diye ayırmaya devam ediyor. Başbakan'ın bu söylemi yeni değil. 2008'de ı Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen işçiler ve sendikacılar için de "ayaklar baş olursa kıyamet kopar" demişti. Şimdi de "ayaklar ne zamandan beri baş olmaya başladı" diyor. Başbakan Türkiye'nin kast sistemini anlatıyor: En altta ayaklar, sonra başlar ve en üstte ise "baş"bakan. Başbakan'ın söylemi tarihsel açıdan da yeni değil.

25 May 2013

THY’de geçen hafta başlayan grev, bugüne değin görülmeyen envaiçeşit grev kırıcılığına rağmen sürdürülmeye çalışılıyor. THY işvereninin baskı, tehdit, rüşvet vb. yöntemlerle greve katılımı ciddi bir biçimde azalttığı görülüyor. THY işvereni sadece çalışanların greve katılmasını engellemekle, grevcilerin yerine başka işçileri çalıştırmakla kalmıyor, yasaya açıkça aykırı biçimde grevi kırmak için rüşvete başvuruyor. THY işvereninin grev kırıcılığı, devletin diğer kurumlarının desteği, görmezden gelmesi ve umursamaması ile daha da güçleniyor.

03 May 2013

Bu yazıyı mebzul miktarda yeni mahsul gaz yedikten sonra yazmaya çalışıyorum. Hiç bu kadar nefessiz, soluksuz kalmamıştım hayatımda, boğulmak nedir hiç bu kadar yakından hissetmemiştim. Dün İstanbul’da otoriter rejim manzaraları vardı, sivil diktatörlük manzaraları vardı. Devlet bütün ceberrutluğu ile ortadaydı. Sivil ama ceberrut bir devlet. Askeri vesayet yıkılmış ama yerine ceberrut bir polis devleti inşa edilmiş! Kendi yurttaşlarını düşman belleyen ceberrut bir polis devletine tanık olduk İstanbul sokaklarında. 15 milyonluk bir kentin ulaşımını kesmişti Vali bey. Vali bir yandan kamu hizmetini keserek suç işledi, bir yandan halka karşı şiddet kullandı. AKP, dün rejimin sınırlarını hatırlattı, tam bir otoriter rejim şovu vardı İstanbul’da. “Ben devletim”, “Taksim benim”, “ben ne dersem o olur” dedi AKP. Devlet şiddet kullanmasaydı Taksim’de kimsenin burnu kanamayacaktı ama bir çok insan yaralandı, ezilme tehlikesi geçirdi.

25 Nis 2013

ÇAYKUR grevi başlamadan bitti. 22 Nisan günü Tekgıda-İş tarafından başlatılan grev yeterli katılımın olmaması yüzünden aynı gün fiilen sona erdi. Çaykur grevi kırıldı. 50 yıllık grevli toplusözleşmeli sendikal tarihte bu grev çay işçilerinin ilk grev denemesiydi.

Sadece bir grev kırılmadı... Çaykur grevi başlamadan bitti. 22 Nisan günü Tekgıda-İş tarafından başlatılan grev yeterli katılımın olmaması yüzünden aynı gün fiilen sona erdi. Çaykur grevi kırıldı. 50 yıllık grevli toplusözleşmeli sendikal tarihte bu grev çay işçilerinin ilk grev denemesiydi.

16 Nis 2013

Taşeron işçisine müjde haberlerinden geçilmiyor yine. Taşeron işçisinin ücreti garanti altına alınacakmış, taşeron işçisi yıllık izin de kullanacakmış ve kıdem tazminatı alabilecekmiş. Aylardır gündemde olan taşeron işçisine “müjde” meselesinin ayrıntıları belli olmaya başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 12 Nisan 2013 tarihinde yapılan Üçlü Danışma Kurulu toplantısına sunduğu taşeron (alt işveren) uygulamasına ilişkin yasa değişikliği taslağı hükümete yakın yayın organları tarafından “müjde” ve “taşeron işçiye süper koruma” olarak sunulmaya başlandı (Star, 15 Nisan 2013).

06 Nis 2013

Böyle bir karşılaştırma abesle iştigal, biliyorum. Ama Koç Üniversitesi yönetimi için bu ikisinin farkı yok anlaşılan. Koç Üniversitesi  yönetiminin “temizlik bezlerinin eski olduğu” gerekçesiyle çalışmaktan vazgeçtiği küresel taşeron şirketi ISS, Koç Üniversitesine kiraladığı 161 işçiyi işten çıkardı. Koç Üniversitesi ise temizlik bezleri yeni olan, yeni bir şirketten, yeni işçiler kiraladı.

Yıllardır Koç Üniversitesi’nde temizlik ve lojistik işlerinde çalışan 161 işçi aniden işten çıkarıldı. Hayrola, Koç Üniversitesi artık temizlenmeyecek mi? Çöplerin içinde mi bilim yapacaklar. “Kirlenmek güzeldir” felsefesini mi benimsemiş üniversite yönetimi? Hayır, temizlik işleri devam edecek elbette. Ama kıdemli işçileri atıp yeni işçiler kiralamışlar. Nasılsa memleket koca bir amele pazarı. Koç gibi üniversiteye de bu amele pazarından yeni işçiler kiralamak yakışır.

15 Şub 2013

İşçiyi öldür, sonra “ticari sır” diyerek gerçeklerin ortaya çıkmasını engelle. Giderek artan iş cinayetlerinin yeni bir boyutu daha ortaya çıktı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne ait olan ve özel sektöre (Park Holding, Ciner Grubu) 25 yıllığına işletilmek üzere verilen Maraş ili Afşin ilçesindeki kömür sahasında, Şubat 2011 tarihlerinde meydana gelen toprak kayması sonucu 11 işçi yaşamını yitirmişti. Ölen 11 işçinin 9 işçisinin bedenleri iki yıldır toprak altından çıkarılamadı. TMMOB üyesi mühendis odaları 9 Şubat 2013 tarihinde ölümlerin yıldönümünde yaptıkları basın toplantısında kazanın üzerindeki sır perdesinin aralanmamasını ve 9 işçinin bulunamamasını eleştirdi.

10 Oca 2013

Geçen hafta “büyük birader sendikalaşmanı izliyor” başlıklı yazımda yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile getirilen e-devlet kapısı yoluyla sendika üyeliği (e-sendika üyeliği) mekanizmasının yaratabileceği sakıncalara değinmiştim. Bu hafta (3500 karakter sınırı nedeniyle) geçen hafta ele alamadığım e-sendika üyeliğinin bir başka boyutuna değinmek istiyorum: Anayasaya aykırılık.

19 Eki 2012

Tanı bunları, onlar işine ve sendikalaşma hakkına göz koyanlardır...

Tarih 11 Ekim 2012, günlerden Perşembeydi. TBMM Genel Kurulunda görüşülen Toplu İş İlişkileri Yasa tasarısının 25. Maddesi’ne sıra geldiğinde aşağıda isimleri yer alan AKP milletvekilleri bir değişiklik önergesi verdi:

Mustafa Elitaş (Kayseri), Recep Özel (Isparta), Ahmet Berat Çonkar, (İstanbul), Bülent Turan (İstanbul), Osman Aşkın Bak (İstanbul), Muhammet Bilal Macit (İstanbul), Ramazan Can (Kırıkkale), İsmail Kaşdemir (Çanakkale).

Değişikliğe ilişkin hükümete görüşü sorulduğunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik önce yanlışlıkla “katılmıyoruz” dedi. Sonra düzeltti ve “Bu hükümetin katıldığı bir değişiklik önergesidir” dedi. Bakan Çelik önergeyle yapılan değişikliğin işverenlerin talebi olduğunu söylemekte de beis görmedi.

Sayfalar