Aziz Çelik

14 Eyl 2012

12 Eylül bir kaç kötücül generalin ve şürekâsının marifeti olarak ele alınamaz. 12 Eylül sadece işkence ve zulüm manzumesi de değildir. Sadece bunlar konuşulursa, 12 Eylül ile inşa edilen yeni rejim; bugün de devam etmekte olan toplumun örgütsüzleştirilmesi süreci, emeğe giydirilen deli gömleği, toplumun hücre yapısının değiştirilmesi gerçeği atlanmış olur.

Öncelikle 12 Eylül askeri darbesi 24 Ocak 1980 kararlarından ayrı ele olarak kavranamaz, sosyal ve iktisadi boyutundan soyutlanarak ele alınamaz. 12 Eylül olmasaydı 24 Ocak kararları uygulanamazdı. Bunu sadece 12 Eylül karşıtları ve mağdurları söylemiyor.  24+12 budur. Dönemin muktedirleri ve sermayedarları da aynı fikirdeler:

31 Ağu 2012

Haber, “Bayram öncesi çalışanlara ‘kıdem tazminatı’ müjdesi” başlığıyla Hürriyet’in sürmanşetinde yer aldı (18.8.2012). Başbakan, Bakanlar Kurulu toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e “artık kıdem tazminatı konusunu gündeminizden çıkarın” demiş, Bakan da bu haberi kendisini ziyaret eden Türk-İş Genel Sekreterine müjdelemiş.

Ertesi gün konuyla ilgili soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan ise hükümet olarak bu yönde verilmiş bir kararları bulunmadığını söyleyerek, "kıdem tazminatı konusunda işçi sendikaları ile işveren sendikaları anlaşırlarsa, o zaman biz gerekli adımı atarız. Ama onlar anlaşamadığı sürece biz bu olayın içerisinde, bu programın içerisinde yer almayız" dedi (Hürriyet, 19.8.2012).

25 Tem 2012

Önceki hafta çalışma yaşamının gündemi kıdem tazminatı konusu ile çalkalandı. Sendikalara iletilmeyen ve kim tarafından hazırlandığı belli olmayan bir taslak basına sızdırıldı. “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı” başlıklı çalışmanın hükümetten kaynaklı olduğu açıktı ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı taslağı sahiplenmedi. Aslında taslakta yer alan düzenlemelere bakınca bunun hükümetin ekonomi kanadınca (Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Zafer Çağlayan) hazırlandığını anlamak zor değildi.

Sayfalar