Cengiz Çandar

01 Ara 2013

Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin yaptığı petrol transferi anlaşması Ankara ile Bağdat arasındaki ipleri gerdi. Bir yıl sonra daha da 'dramatik' bir noktaya gelindi Bağdat'la.

Bomba haber’i bir arkadaşımdan dün öğle saatlerinde öğrendim: “Bağdat dün (cuma) akşamdan itibaren bütün Irak hava sahasını –Kürt bölgesi dahil– Türkiye kayıtlı uçaklara kapattı!”

Bunun doğruluğunu araştırırken ‘bomba haber’, Hürriyet internet sitesinde şu satırlarla yer aldı bile:

“İlk kez Hurriyet.com.tr’nin edindiği bilgiye göre Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında Kürt petrolünün satış ve transferi konusunda bir anlaşmanın imzalandığının ortaya çıkmasından sonra Ankara ile Bağdat arasındaki ipler yeniden gerildi.

09 Eki 2013

Bu içerikteki bir pakete 'yetmez ama evet' demek, ömür boyu aşağılanmayı ve alay edilmeyi kabullenmek demektir.   Başbakan’ın, çok uzun süredir açıklanması beklenen ve hafta başında açıkladığı ‘reform paketi’nin ‘eksik’ ve ‘yetersiz’ olduğu konusunda neredeyse bir ‘konsensüs’ mevcut. İktidara destek korosunun farklı seslerinden tek birisi bile, paketi ‘mükemmel’ bulduğunu ilan etmedi.

Durum buyken, ilan edilmiş olan bu ‘reform paketi’ne ilişkin olarak ‘eyetmez ama evet’ tavrının geçerliliği olabilir mi? Olmaması gerekir. 2010 yılının 12 Eylülü’ndeki anayasa değişikliği referandumu sırasında geçerli olabilecek olan bu ‘slogan’, üç yıl sonraki ‘reform paketi’ için geçerli olamaz; olmamalıdır.

16 Eyl 2013

Bugün Hrant Dink'in doğum günü. Yaşasaydı altmışına merdiven dayamış olacaktı. Öldürüleli altı yıla yaklaştı.   Ak Parti çevrelerinin bana ilişkin kafası karışık. İktidarı eleştiriyor olmamın altında ipe sapa gelmez gerekçeler arıyorlar. Tayyip Erdoğan’ın iktidarına hiçbir zaman ‘karşılıksız çek’ vermemiş olduğuma, iktidarı -gerektiğini düşündüğüm yerlerde- defalarca eleştirmiş bulunduğuma dikkat etmemişler.

Eleştirilerin dozunda artış ve süreklilik, Gezi ve sonrasında söz konusu oldu. Doğru. Bunun gerekçesini bu köşede yazdım. İktidarın, polisin orantısız güç kullanımını meşrulaştırarak ‘zalim’ ve ‘baskıcı’ bir profil çizdiğini vurguladım. Tatmin olmadılar. Oysa, eleştirilerin dozunun artışı ile polisin kullandığı biber gazının dozunun artışı yani iktidar sorumluluğundaki polisin ‘orantısız güç kullanması’ arasında doğrudan bir orantı vardı.

29 Ağu 2013

Suriye'de 'komşu' olarak 'el-Kaide türevi İslamcı güçler' veya 'Suriye PKK'sı PYD'nin ağır bastığı Kürt yönetimi' arasında tercih yapmaya zorlanacağız.

Suriye’ye karşı girişilecek ‘Batı askeri harekâtı’nın ana unsurlarından biri olan İngiltere, BM Güvenlik Konseyi’ne bir karar tasarısı sunma hazırlığında. Karar tasarısı, ‘Suriye’de sivillerin korunmasına ilişkin önlemleri’ içerecekmiş (Bu yazı yazıldığı sırada İngiliz karar tasarısı BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmamıştı).

28 Ağu 2013

Bir 'ortak Batı askerî harekâtı' karşısında Tayyip Erdoğan'ın durumu, 'aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık' oldu.

Suriye’ye ortak ‘Batı askerî harekâtı’ göstere göstere geliyor. İngiliz Financial Times’ın dünkü başyazısının başlığı, ‘Hiçbir iyi seçenek yok ama hiçbir şey yapmamak en kötü seçenek’ idi ve bu cümle, birkaç gün önce Fransa Dışişleri Bakanı tarafından söylenmişti.

İngiltere Başbakanı David Cameron, tatilini yarıda keserek Londra’ya döndü ve bugün Suriye’ye ilişkin ne yapılacağı konusunda bir önemli toplantı düzenledi. Cameron, zaten ABD ve Fransa üzerinde, Suriye’ye karşı ‘bir şeyler yapılması’ için günlerdir bastırıyordu.

14 Ağu 2013

Bayram günlerindeydi. Son günlerin gözde konularının başında gelen ‘AK Parti-Cemaat çatışması’ konusunu ele alan bir yazıda (Aslı Aydıntaşbaş-Milliyet, ‘Cemaat-AK Parti kavgası mı?) şu çarpıcı bölüm dikkatimi çekti:

“... AK Parti çevreleri, uzunca bir süredir tutuklu gazeteciler.. şike ve KCK operasyonları gibi toplumun farklı kesimlerini rahatsız eden sert polisiye uygulamalarla ilgili sesini hafif alçaltarak, ‘Valla biz değil onlar yapıyor...’ demekteydi. Hatta bu sayede bir ara liberal çevrelerin zımni desteğini bile kazandı.”

02 Ağu 2013

Madalyonun bir yüzü paslanmış ise, diğer yüzü üzerinde altın kaplamayla pırıl pırıl parlamaz.

Center for American Progress (CAP), Washington düşünce kuruluşlarının en çiçeği burnunda, en taze olan sayılabilir. Ancak, nüfuzu, tazeliğiyle ters orantılı. Zira, Center for American Progress, “Obama yandaşları” tarafından, daha Obama, Demokratların başkan aday adayıyken kuruldu. O sırada Barack Hussein Obama adlı, hiç Amerikalı çağrışımı yapmayan böyle garip isimli siyah genç adamın, Hillary Clinton’u alt edip, Demokratların başkan adayı olabileceğine ihtimal vermiyordu. Obama’nın, hele hele, ABD Başkanı seçileceğini tasavvur edenlerin sayısı da pek fazla değildi.

13 Tem 2013

Önümüzdeki günlerde 'Süreç'in yol alabilmesi için iktidarın bugüne kadar ortaya koyduğundan daha fazla 'efor' sarfetmesi gerekebilecek.

Önceki gece IMC Televizyonu’nda Ayşegül Doğan’ın konuğuydum. Mısır’ı konuştuk. Sıra geldi günün haberine. PKK’nin ya da daha doğru deyimle KCK’nin tepesinde o gün meydana gelen değişiklikler; Cemil Bayık’ın Murat Karayılan’ın yerini alması ve Eşbaşkanlık sistemi oluşturularak Cemil Bayık’ın yanısıra Bese Hozat’ın KCK’nın diğer Eşbaşkanı olarak ilan edilmesi. Tabii bir de, bir başka ve daha önemli yeni uygulama olarak, KCK’de “Genel Başkanlık” makamı ve onunla birlikte “Genel Başkanlık Konseyi” adlı bir yeni kademenin daha oluşturulması.

Sayfalar