Tolga Tanış

21 Eyl 2015

PAZARTESİ akşamı Amerikan Savunma Bakanı Ash Carter, Pentagon binasında basına kapalı özel bir akşam yemeği verdi.",
Ve yemeğe Washington'da Türkiye konusunda çalışan sekiz uzman çağrıldı. O akşam tartışma konusu olarak Türkiye'yi seçmiş ve meseleyi yakından takip edenlerle sadece Türkiye'yi  konuşmak istemişti.
Çağrılanlardan üçü ABD'nin eski Ankara büyükelçileriydi: Frank Ricciardone (2011-2014), Jim Jeffrey (2008-2010) ve Eric Edelman (2003-2005). Dört think tank'çi vardı: Ömer Taşpınar (Brookings Enstitüsü ve ABD Ulusal Savunma Üniversitesi), Henri Barkey (Wilson Center), Aaron Stein (Atlantik Konseyi) ve Steven Cook (Dış İlişkiler Konseyi). Bir de Amerikan Türk Konseyi (ATC) Yönetim Kurulu Başkanı, eski Ulusal Güvenlik danışmanı (2009-2010), emekli orgeneral Jim Jones.
Carter toplantıda yorum yapmadı. Sadece soru sordu. Türkiye'deki iç gelişmeler, Ankara'nın dış politikası… Meseleyi her yönüyle anlamaya çalışıyordu.

14 Eyl 2015

SALI günü Türkiye'de akşam saatleriydi...  Hürriyet'e 48 saat geçmeden ikinci kez saldırmışlardı...

Washington'da ise o sırada öğlendi, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, ikinci saldırıdan habersiz günlük basın toplantısında Hürriyet'e yapılan ilk saldırıyı kınıyordu. Ve işte bir yandan AP bir yandan CNN muhabiri... Kendisinin sözünü kesecek kadar sert girişen gazetecilerin sıkıştırması sonrası, Amerikan Yönetimi adına Gezi Olayları'ndan beri AKP Hükümeti'ne yönelik en sert eleştiriyi ABD Dışişleri Sözcüsü o sırada dile getirdi. Doğrudan hükümeti hedef alıp "Bizim görüşümüze göre kendi anayasalarındaki kendi temel değerleriyle örtüşmeyen gerçekleştirdikleri eylemler var" dedi. Dahası, aralarında bir milletvekilinin de bulunduğu olaylarda AKP'nin konuya yaklaşımını da gündeme getirdi ve aynen şöyle dedi: "Hürriyet Gazetesi'ne yönelik protestonun Adalet ve Kalkınma Partisi üyeleri tarafından teşvik edildiği yönündeki haberlerden endişeliyim. Seçilmiş yetkililer, medya kuruluşlarına karşı şiddeti teşvik eden bir görüntü vermemeleri konusunda dikkatli olmak zorundadırlar.

06 Eyl 2015

Washington İncirlik'i aldı.

IŞİD'i vurmaya başladı.

Şimdi Türkiye'nin kritik bölgelerinde görev yapan personelinin ailelerini Türkiye'den tahliye ediyor.

Amerikan hükümeti, 2 Eylül'den başlayarak Adana Başkonsolosluğu ve İncirlik'te görev yapan Amerikan personelinin yakınlarını bütün masraflarını ödeyerek ülke dışına çıkaracak.

Ayrıca resmi ya da gayrıresmi olarak Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ'a gitmek isteyen Amerikalı görevliler önceden mutlaka onay almak zorunda kalacak.

Nasıl gelindi buraya, son haftalarda yaşananlar ışığında ele almaya çalışacağım.

*

BİLİYORLARDI.

Çünkü iç politikanın etkisiyle Ankara'nın PKK'ya dönük operasyonlarını artıracağı, bölgenin karışacağı anlaşılınca, Amerikan hedeflerine yönelik saldırı risklerinin yükseleceğini önceden hesap etmişlerdi.

23 Ağu 2015

Türkiye'de bulunduğum sırada Suriye sınırını dolaşma imkânım oldu. Şanlıurfa Akçakale'den Kilis Öncüpınar'a gümrük kapılarını ve arada kalan yaklaşık 200 kilometrelik sınır hattını gezdim. Gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.
    
- Şanlıurfa Akçakale'nin hemen karşısında IŞİD'in kontrol ettiği Tel Abyad'ın Haziran ayında PYD'nin eline geçmesinden beri Akçakale gümrüğü kapalı.

Konuştuğum Türk yetkililer, kapıyı açmaya hazır olduklarını ama sınırın öteki tarafındaki Kürt kuvvetlerin buna yanaşmadıklarını anlattılar.

Sınırı geçmek için gelen Suriyeliler, kamplar dolu olduğundan yol kenarlarına çadırlar kurmuşlar.

Yasadışı geçiş yaptıran simsarlar ise yine sahnedeler.

Biz oradayken ertesi sabah bir aileyi sınırdan geçirmek için anlaşma yaptılar.

Her şey gümrük kapısının üstündeki kameraların gözü önünde oluyor.

02 Ağu 2015

HER şey ne kadar hızlı gelişti değil mi?",

90'ları yaşamamış, kime destek vereceğini devlet babasına sormak zorunda olan Gezi kuşağına hızlandırılmış bir oryantasyon programı sanki.

Ancak Türkiye'de yaşananların arka planı, Washington'a da uzanan, zannedildiğinden çok daha kapsamlı bir hikâyenin sonucu ki, elimden geldiğince özetleyeceğim.

*

KÜRT kartını ilk açan Washington oldu.

Türkiye IŞİD'e karşı koalisyona aktif destek verme ve İncirlik Üssü'nü açmada isteksiz olunca... "Madem öyle" dedi Obama ve Ekim 2014'te Kobani savunması sürerken PKK uzantısı YPG'ye havadan yapılan silah yardımıyla Ankara'ya kontr çekti.

Erdoğan, müttefiklik ilişkisine ve Amerikalıların bu savaşta Türkiye'ye duyduğu ihtiyaca güvenip bunu tersine döndürebileceğini düşündü.

Ama bu olmadığı gibi, YPG ve ABD arasındaki ilişki gün geçtikçe derinleşti.

Bunun üzerine Erdoğan, bölgede İran anlaşması ekseninde yaşanan gelişmeleri de hesap edip planını değiştirdi.

"Tamam, ben de varım" dedi ve İncirlik'i açtı.

27 Tem 2015

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan'ın IŞİD'e karşı saldırılarda İncirlik Üssü'nü neden açtığını dört maddede ele almaya çalışacağım.

Böylece 20 Temmuz Suruç eylemi ve PKK'yla çatışma haline varan süreci açıklamaya gayret edeceğim.

22 Ara 2013

İş geçen hafta silah belgesiydi. Bu hafta silah rezaletine dönüştü.

En önce, hükümetin yaptığı resmi açıklamalar sorunlu. Ben geçen hafta, TÜİK kayıtlarına göre Suriye’ye 2013 Haziranı’ndan beri gönderilmiş, 9303 kodlu av tüfeği türü ‘Askeri Amaçlı Olmayan Silah’ sevkıyatlarını sordum. Ama Gümrük Bakanlığı, benim bu silahlar için ‘harp silahı’ dediğimi iddia etti. Yazımı çarpıttılar. Sonra da yazmadığım şeyler üzerinden beni iftira atmakla suçladılar. Böylesini ne gördüm ne duydum.

*

İkincisi… Sanırım bunu çoğunuz biliyorsunuz. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz çıktı. Parlamentoda yazıma cevap verip Türkiye’nin Suriye’ye ihraç ettiği silahların ‘spor amaçlı’ olduklarını söyledi. Şimdi gelin beraber bakalım. Nasıl bir spormuş bu!

*

16 Ara 2013

Hükümet her fırsatta “Suriye’ye silah sağlamıyoruz” diyor.

Ancak Türkiye’den Suriye’ye Haziran'dan beri giden 47 ton silahın belgesi var. Bahsi geçen belgenin kaynağıysa Birleşmiş Milletler ve TÜİK.

Durumu önce Birleşmiş Milletler verilerinde fark ettim. Ülke gümrüklerinden gelen bildirimlere dayanarak yeni bir uygulama başlattı BM. Dünyada gerçekleşen tüm ithalat-ihracat faaliyetlerini istatistik departmanına bağlı Comtrade (mal ticareti) veritabanına yüklüyor… Ve geçen aydan beri de bilgileri Comtrade’in web sitesi üzerinden kamuoyuna açıklıyorlar.

18 Kas 2013

Yarın Davutoğlu, ay sonunda da Kılıçdaroğlu geliyor Washington’a. Öğrendiklerimi aktarmaya çalışacağım.

ABD Dışişleri’ni zorladım. Hafta içi Atlantic Council’de Türkiye’den Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’a yönelttiğim sorudan başka yanıt vermeyeceklerini söylediler. Nuland o gün “Daha fazla açıklık, daha fazla basın özgürlüğü, daha fazla hesap verme sorumluluğu taşıyan bir hükümet talep eden Türklerin tarafında duruyoruz” diyerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ziyaretinde kullanılacak tonu ortaya koydu aslında. Ve gerginleşen ikili ilişkileri yumuşatmak için düşünülen ziyareti, Suriye, Mısır, İsrail ekseninde bir tür ‘Mission Impossible’a çevirdi. Yine de bir şeyler bulabilir miyim diye cuma sabahı Pentagon’a gittim. Öyle ya… Bir de füze işi var.

Füze uzmanları

16 Eyl 2013

Penguen belgeselinin hasını Türkiye Suriye’de çekiyor. 2.5 yıldır yaşanan çarpıklıkların bir dökümü…

Türk hükümeti, olaya başından beri hiçbir zaman vatandaş güvenliği penceresinden bakmadı. 20 Ağustos 2012’de Gaziantep’te 10 kişi, 11 Şubat 2013’te Cilvegözü’nde 18 kişi, 11 Mayıs 2013’te Reyhanlı’da 52 kişi öldü. Bombalarla... Ve bu olayların hiçbirinde hükümetten kimse sorumluluk üstlenmedi. En kötüsü… Reyhanlı’dan beş gün sonra Başbakan Washington’da Obama’yla buluştu. Sanki o patlama savaşa girmiş bir ülkenin uğrayacağı kaçınılmaz bir zayiatmış gibi…

Sayfalar