Abdülkadir Selvi

16 Nis 2018

ABD, İngiltere ve Fransa, Suriye operasyonunun etki analizini; Rusya, İran ve rejim ise hasar tespitini yapıyor.

Harekât bittiğinde birinci aşamanın tamamlandığı açıklanmıştı. Bu harekâtın ikinci ve üçüncü ayaklarının olacağını gösteriyor. Zaten Trump da kimyasal silahlar ortadan kaldırılmadığı sürece operasyonların devam edeceğini açıkladı. Operasyonun Miraç Kandili’ne denk getirilmesi yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Saddam Hüseyin’i de Kurban Bayramı’nda sabaha karşı idam etmişlerdi, Süleymaniye’de askerlerimizin başına çuval geçirdiklerinde de takvimler 4 Temmuz’u yani ABD’nin bağımsızlık gününü gösteriyordu. ABD semboller üzerinden mesaj veren bir ülke. İslam dünyasını rahatsız eden bu tarihlerin tesadüfen seçildiğini düşünmüyorum. Ben de rahatsızım. Ama Esad rejimi Duma’da masum çocukları kimyasal silahla öldürürken, yine İslam dünyası açısından mübarek üç ayların içinde değil miydik? Ayrıca hiçbir mübarek güne denk gelmese de kimyasal silahla katledilen insan değil mi? Al Amerika’yı vur Esad rejimine.

SİYASİ SONUÇ

11 Oca 2016

PKK cephesinde önemli gelişmeler yaşanıyor. 20 Temmuz'da Cemil Bayık'ın, “Kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli” talimatıyla birlikte örgüt, şehir savaşları stratejisine geçti. Böylece PKK, yeni bir konsepte geçti

PKK'nın stratejisi ilk aşamada 12 ilçede, sahada ise 6 yerde daha hendek savaşlarını başlatmaktı. Bunu Mardin, Hakkari, Diyarbakır, Ağrı, Van, Batman ve Şırnak'ta şehir kalkışmaları izleyecekti.

PKK, bu stratejisinde başarılı olamadı. Ama Türkiye'yi meşgul etmeyi başardı. Şimdiki hedefleri, Mart ayına kadar şehirlerdeki çatışma sürecini sürdürüp, Nevruz'la birlikte şehir ayaklanmalarını başlatmak.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Afyon kampında 1 hafta içinde operasyonların bitebileceğini açıkladı. Silopi'de yüzde 90, Sur'da yüzde 60 oranında ilerleme sağlanmış durumda. Cizre'de yüzde 70'e ulaşıldı. Sur'da, Cizre'de, Silopi'deki operasyonların yavaş ilerlemesinin nedenleri var.

23 Ara 2015

Kandil, şehir savaşlarını yayma kararı aldı.
12 ilçeye ilave olarak 6 yerde daha hendek ve barikat savaşını başlatacaklar.
Kandil, 12 ilçede başlatmıştı “Hendek savaşı”nı, şimdilik Cizre, Silopi ve Sur'da sürdürüyor.
Ancak bazı illerde HDP'li belediye başkanları, Kandil'in şehir savaşlarını başlatın talimatına karşı çıktı.
Hiçbir ülke şehir merkezlerinde, hendekler açılıp, barikatlar kurulmasına izin vermez.
Bu kışı operasyonlarla geçireceğimiz anlaşılıyor.
Bir ay sürecek kritik bir döneme giriyoruz.

Başta sokağa çıkma yasağı olmak üzere bunun getirdiği zorluklar var. Evini terk etmek zorunda kalan insanlar nerede barınacak? İmkanı olanlar ev kiraladı, yoksullar yakınlarının yanına taşındı. Bu bir gün değil, 1 ay değil, 4-5 aydır devam eden bir sıkıntı.
Başbakan, esnafı rahatlatacak önlemleri açıkladı. Teröre karşı devletin, ”Kudret eli”ni gösterirken, vatandaşa karşı eş zamanlı olarak devletin şefkat elini devreye sokmamız lazım.

09 Kas 2015

İlk işareti Cumhurbaşkanı Erdoğan vermişti.

29 Ekim resepsiyonundan sonra sorularımızı cevaplandıran Cumhurbaşkanı, PYD konusunda ABD'nin kafasında bazı soru işaretlerinin oluşmaya başladığını söylemişti.

PYD ile ilgili uyarılar ABD'nin tavrında bir değişikliğe yol açtı mı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı, ”Şu anda onlarda soru işaretleri belirmeye başladı” demişti.

Ardından ABD'den, ”Artık YPG'ye silah ve mühimmat vermeyeceğiz” açıklaması geldi. Dışişleri sözcüsü
Tanju Bilgiç, ABD'nin

bu tavrının Türkiye'de memnuniyetle karşılandığını belirten bir açıklama yaptı.
Oysa bu açıklamadan kısa bir süre önce ABD'nin 50 ton silah ve mühimmat yardımının PYD'nin eline geçtiği ortaya çıkmıştı. Salih Müslim, ”Silahlar bize geldi. Cerablus'a gireriz” diye açıklama yapmak suretiyle, silah yardımını doğrulamış ve meydan okumuştu. Bu vesile ile Başbakan Davutoğlu'nun, ”O silahlar Türkiye'ye sokulursa PYD'yi yok ederiz” diye uyardığını da kayıtlara geçirmeliyim.

03 Ağu 2015

9 Temmuz tarihli, “HDP'ye kaç bakanlık düşecek” başlıklı yazıda, “Bir ihtimal daha var” demiştik.
O ihtimal Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'den Endonezya'ya geçerken ipuçlarını verdiği ihtimaldi.
Cumhurbaşkanı daha önce bir azınlık hükümetinin çözüm olamayacağını, güçlü bir hükümetin gerekli olduğunu söylemişti. Kendisine bu sözleri hatırlatıldığında ise, “Benim karşı olduğum kalıcı azınlık hükümetidir. Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık hükümeti pekala mümkündür. Kendisine görev verilen bir partiye diğer bir partinin veya partilerin dışarıdan destek vermesi suretiyle oluşturulacak bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime götürebilir” karşılığını verdi.
Bu cevapla birlikte bir kez daha netleşti ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tekrar seçim' istiyor. Buraya kadar olanlar bir sır değil. Cumhurbaşkanı'nın 7 Haziran gecesinden itibaren erken seçim istediği biliniyordu.
Hatta kulisler, Başbakan Davutoğlu koalisyon istiyor Cumhurbaşkanı ise erken seçim yanlısı şeklindeki değerlendirmelerle yankılanmıştı.

10 Haz 2015

Ankara'nın nabzı an be an değişiyor.
Seçim gecesi ibre erken seçimden yana gözüküyordu.
Ancak seçimin sıcaklığı gittikçe ibre koalisyon hükümetine doğru dönmeye başladı.
İş dünyasının AK Parti'nin belkemiğini oluşturduğu bir hükümet istediği yönünde sinyaller geliyor.
AK Parti'de iki gündür devam eden değerlendirmeler yapılıyor.
Önce toplantının havasına ilişkin bir gözlemi yansıtayım.
Seçim sonuçlarının analizi yapılıyor ama daha çok geleceğe yönelik projeksiyonlar yapılıyor.
Başbakan Davutoğlu, bakanlara ve genel başkan yardımcılarına, "Önümüzde ne var, hükümet kurmak için elimizde hangi seçenekler var. Sizin bu konuları değerlendirmenizi istiyorum" diyor.
Bir başka gözlem daha.
Seçim gecesinden itibaren yapılan toplantıların hiçbirinde “Çatlak ses" anlamına gelecek bir olay yaşanmadı. Aksine birlik ve beraberlik vurgusu yapılıyor. Geleceğe ilişkin değerlendirmeler daha ağır basıyor.
AK Partide hakim olan hava şu:

15 Eyl 2014

Çözüm sürecinde nabız tutmak için Karadeniz'e gitmiştim.

Trabzon'da Meydan Parkı'nda vatandaşlarla sohbet ediyordum. Bir vatandaşa,

'Çözüm süreci nasıl oldu?' diye sordum.

'İyi oldu' dedi.

Sonra ekledi: 'Anlamadığım bir şey var bu kadar nasıl iyi oldu.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la NATO Zirvesi için gittiğimiz Galler'deyken ekibiyle sohbet ediyorduk.

Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, yeni hükümet ve AK Parti'nin olağanüstü kongresini konuşuyorduk.

Kritik süreçlerin suhuletle aşıldığı konusunda hemfikirdik.

'Her şey iyi oldu ama anlamadık nasıl bu kadar iyi oldu' dedik.

AK Parti'nin bu denli kritik süreçleri dip akıntılara kapılmadan geçmesi Türkiye'nin istikrarı açısından büyük bir şans oldu.

Bunda en büyük pay Erdoğan'ın.

Özal ve Demirel'in yapamadığını Erdoğan başardı.

Türkiye gibi bir dönemler koalisyon hükümetlerinin ömrünün 7-8 ayla sınırlı olduğu bir ülkede kısa vadede 2019, uzun vadede ise 2034'ü görebilecek bir istikrarı yakaladı.

06 Nis 2013

Vicenç Fisas, 'Dünya'da barış süreçleri' isimli çalışmasında, çözüm süreçlerini bir dağa tırmanmaya benzetiyor. Bir tümseği aşıyorsunuz bir de bakıyorsunuz ki, önünüzde çıkılması gereken daha büyük bir tepe var. Çözüm süreci bu şekilde mi yürüyor orasını tam bilemiyorum ama yeni bir tepeyi aştığımız muhakkak. Üç şey üst üste geldi. 1-İmralı'ya dördüncü BDP heyeti gitti. 2-Akil İnsanlar heyeti açıklandı. 3-AK Parti, TBMM'de, 'Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu' kurulması için başvuruda bulundu. Devamı var. BDP heyeti, İmralı'dan döndü. Ama önceden planlandığı şekilde açıklama yapılmadı. Heyet Öcalan'ın mesajını Kandil'le paylaşacak. Geçen hafta da İmralı'dan bir mesaj gelmişti. Öcalan'ın, 'Çekilin!' çağrısıydı bu mesaj. Ancak Kandil, BDP heyetinin ağzından bunu duymak istedi.

01 Nis 2013

Önce içinde bulunduğumuz sürece ilişkin bir durum tespiti yapmakta yarar var.

Öcalan, Nevruz'da çekilme çağrısı yaptı ama güçlü çekilme çağrısına rağmen henüz çekilme işlemi başlamadı.

Bunda Karayılan'ın, çekilme için ileri sürdüğü şartların etkisi var.

Dikkat edin Karayılan diyorum, Öcalan değil.

Çünkü Öcalan'ın önce, 'Meclis karar alsın' dediği daha sonra, 'Meclis kararına gerek yok' talimatı verdiği belirtiliyor.

Karayılan ise, 'Bu kadar ciddi olan bir konuda en yüce irade olan Meclis'in karar alması gerekiyor, en doğru olan da budur' diyor.

Peki nasıl bir karar istiyor Karayılan?

'Meclis şöyle bir karar alabilir: 'Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek üzere PKK'nin silahlı güçlerinin yurtdışına çıkması, bu sürecin gözlenmesi için bir komisyonun kurulması'

Bu geri çekilmenin olmazsa olmaz şartı mı?

Değil.

Karayılan aynı zamanda bir açık kapı bırakıyor.

10 Oca 2013

Kürt sorununun çözümü ve PKK'nın tasfiyesi konusunda kapsamlı bir çalışma yürütülüyor.

Bir ayağı Ankara'da diğer ayağı ise İmralı'da olan proje, aynı zamanda, 'Ortak çözüm projesi' olma özelliğini taşıyor.

Diğer süreçlerden farklı olarak, İmralı ve Ankara, tasfiye değil, çözüm için işbirliği yapıyor.

Oslo görüşmelerinin sabote edilmesi ve Silvan saldırısı ile kesilen ve Öcalan'ın tecrit edildiği süreç, açlık grevleri ile tekrar başlamıştı.

Ekim ve Kasım ayında MİT Müsteşar Yardımcısı İmralı'ya giderken, 16 Aralık tarihinde bu kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Öcalan'la görüşmüştü.

Bunu Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın ziyaretleri takip etti.

Ama asıl süreç önümüzde duruyor. Daha önceki deneyimler nedeniyle sabote edilip, kesintiye uğramasına izin verilmediği taktirde, yeni sürecin Mayıs ayıyla birlikte çözümle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı ortaya çıkacak.