Atilla Özsever

17 Oca 2014

Günümüzde AKP ve Cemaat kavgası olarak tanımlanan mücadelenin arka planında İslamcı sermayenin fraksiyonları arasındaki çıkar çatışması yatmaktadır. Sömürü pastasının ve devlet yönetiminin paylaşılması, belli bir noktadan sonra çatışmaya dönüşmüştür…

Kapitalist sistem, özü itibariyle bir sermaye birikim modelidir. Bu sermaye birikimi de, işçinin, emekçinin ürettiği artı değere el koymakla sağlanır. Kapitalizm, bir çeşit emek hırsızlığıdır, emekçinin yarattığı değere el konulmasıdır.

Bir sömürü, yağma ve talan düzeni olan kapitalizmde, çıkarlar uğruna yolsuzluk ve rüşvet aslında son derece doğaldır, sistemin ürettiği yol ve yöntemlerdir. Kapitalist sistem, belli bir aşamada eşitsizliğin, adaletsizliğin ve toplumsal kutuplaşmanın derinleştiği, bir tarafta milyarlarca dolar servete sahip olan azınlık bir kesimle, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan milyonlarca insan çoğunluğunun oluştuğu bir düzen demektir.

05 Eyl 2013

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle önceki gün Kadıköy İskele Meydanı’nda bir miting düzenlendi. Katılımcılar arasında DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği gibi kuruluşlar bulunsa da, miting esas itibarıyla BDP’nin, Kürt hareketinin ağırlıklı olduğu bir organizasyondu.

Sık sık Kürtçe sloganlar atıldı, “Diren Rojava seninleyiz”, “Yaşasın halkların eşitliği” sloganları dile getirildi, Kürt sorununun taleplerine önem verildi. Miting görevlileri, BDP’nin AKP’ye yönelik olarak “Hükümet adım at” sloganının yer aldığı tişörtleri giymişlerdi.

Mitingin havası içerisinde savaş karşıtlığına doğrudan ağırlık veren, ABD aleyhtarı, anti-emperyalist bir ortam söz konusu değildi. Miting kitlesinin savaş karşıtlığı tutumu zayıftı, emperyalizme karşı tavır sönük bir havadaydı. Sendikaların katılımı da son derece sınırlıydı.

24 Ağu 2013

Düz liselerin 2013-2014 öğretim yılından itibaren kaldırılmasıyla birlikte Anadolu liselerine giremeyen 657 bin öğrenci, “Kırk katır mı, kırk satır mı?” tercihi ile karşı karşıya kaldı. KESK’e bağlı Eğitim-Sen’in bu yöndeki değerlendirmesine göre, Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS) yeterli puanı alamayan bu öğrenciler, ya meslek liselerine, ya özel okullara ya da imam hatip liselerine kayıt yaptırmak zorunda kalacak.

Diğer bir ifade ile AKP’nin dayatması sonucu, 1 milyon 270 bin öğrencinin yarısından fazlası, sanayiye ara eleman yetiştirmeyi hedefleyen meslek liselerine ya da imam hatip liselerine veya parası olanlar da özel okullara gidebilecek.

18 Ağu 2013

GEZİ eylemleri sonrasında çeşitli semt parklarında forumlar yapılmaya başlandı. Bu forumlarda güncel sorunlar tartışıldığı gibi, birçok konuda da atölyeler oluşturuldu. Beşiktaş bölgesindeki Abbasağa Parkı ile Kadıköy bölgesindeki Yoğurtçu Parkı'nda Beyaz Yakalılar/Ofis Çalışanları Atölyesi adı altında bir çalışma grubu meydana getirildi. Kendilerini "beyaz yakalı çapulcular" diye de niteleyen katılımcılar, özellikle çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunları tartışıp çözüm önerileri üzerinde duruyorlar.

13 Ağustos 2013 Salı akşamı Yoğurtçu Parkı'nda bir araya gelen Beyaz Yakalılar Atölyesi, fazla mesai (çalışma) konusunu tartıştı. 40 dolayında kişinin katıldığı toplantıda, önce fazla mesai ile ilgili soru ve sorunlara ilişkin hukuki bir bilgilendirme yapıldı. Daha sonra katılımcılar, kendi deneyimlerini paylaştılar. İşte bu deneyimlerden çeşitli örnekler:

28 May 2013

Osmanlı'da oyun çok" sözü, en çok AKP'ye yakışıyor. Çıkardığı yasalarla sendikal hareketi kontrol etmeye çalışan AKP Hükümeti, bununla da yetinmeyip eğer greve çıkan olursa önce grevi kırmaya, ardından da sendika yönetimini teslim almaya çabalıyor. Şayet teslim olmayanlar, biat etmeyenler var ise, bu kez çeşitli oyunlarla onları tasfiye etmeyi amaçlıyor. Son "oyun", Tekgıda-İş Sendikası'nda sahnelendi. 

25 May 2013

Grev hakkı, hem anayasada hem de uluslararası belgelerde temel bir insan hakkı olarak tanımlanıyor. AKP Hükümeti, 2010 Anayasa referandumunda genel grev, siyasi grev, dayanışma grevi ile ilgili yasakları kaldırarak bir özgürlük ve demokratikleşme propagandası yaptı. Ancak Mayıs 2012’de hava işkoluna grev yasağı getirdi, ulusal ve uluslararası düzeydeki kampanya sonucunda bu yasağı kaldırmak zorunda kaldı.

15 Mayıs 2013’te THY’de başlayan grev, son derece yasal ve meşru bir grevdir. Hava-İş Sendikası, 6356 sayılı Sendikalar Kanunu gereği uyuşmazlık sonucunda grev kararı almak zorundaydı, aksi halde toplu sözleşme yetkisi düşecekti. Hal böyle iken medyanın büyük bir bölümü, gazeteciliğin temel kurallarına uymadığı gibi, tek yanlı olarak işverenin görüşlerini aksettiren, adeta grev düşmanlığı yapan bir yayın politikası izledi ve izliyor.

20 Mar 2013

Önce bu paralı sağlık hizmetinden somut bir örnek vermek istiyorum. Gemi adamı olan bir akrabam, kuvvetli öksürük sorunu nedeniyle evinin yakınındaki Kızılay dispanserine gitti. Kendisi yabancı gemilerde çalıştığı için işverenleri sigorta yapmıyor, o da Bağ-Kur’dan isteğe bağlı sigortalı oldu, yani Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kayıtlı bir sigortalı. Ayda 313 TL. sigorta primi ödüyor.

Kızılay, kamu yararına çalışan bir kuruluş statüsünde. Kamu yararına bir dernek olduğu için daha insaflı davranacağını düşünüyorsunuz. Hayır, o da diğer özel sağlık kuruluşları gibi bir tarife uyguluyor. Akrabam, öksürük sorunu olduğu için Göğüs Hastalıkları uzmanına başvuruyor, tabii başvuru öncesinde 29.5 TL. muayene farkı yatırıyor. Doktor, röntgen ve kan tahlili yaptırmasını söylüyor, vezneye 66.5 TL. daha yatırıyor.

18 Mar 2013

Telefonun özelleştirilmesinden sonra PTT’nin resmi adı Posta ve Telgraf Teşkilatı oldu. Bu ayın başında Meclis’e sunulan “Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı” ile de “posta sektörünün serbestleştirilmesi” amaçlanarak kurum bir anonim şirkete dönüştürülüyor.

Telefondan sonra posta hizmetlerinin de özelleştirilmesinin amaçlandığı yasa tasarısında personelin sözleşmeli olarak istihdamı öngörülüyor. Yeni personel statüsünü güvencesiz olarak niteleyen Haber-Sen Genel Başkanı Ufuk Beytekin, yasanın taşeronlaşmanın önünü açacağını belirterek, PTT’nin aslında Posta Taşeron Teşkilatı’na dönüştürülmek istendiğini söyledi.

Konuyu detaylı olarak açmaya çalışalım. Tasarının 27. maddesinde PTT AŞ’de istihdam edilecek personelin “657 sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmaksızın idari hizmet sözleşmesi ile istihdam edileceği” belirtiliyor.

14 Oca 2013

Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) bir taşeron firmaya ihale ettiği Kozlu kömür ocağında meydana gelen iş kazası, daha doğrusu iş cinayeti sonucunda 8 işçi yaşamını yitirdi. AKP, 2004’ten itibaren Zonguldak bölgesinde TTK’ya ait kömür ocaklarının işletilmesini özel sektöre, taşeron firmalara vermeye başlamıştı.

Bu taşeron firmalar, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bir maliyet unsuru olarak gördüklerinden gereken önlemleri almamış, aşırı kâr hırsıyla esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını yaygınlaştırarak iş cinayetlerine yol açmışlardır.

Bir kamu kurumu olan TTK’da örgütlü Genel Maden İşçileri Sendikası’nca Mayıs 2010’da hazırlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi: İyi ve Kötü Uygulamalar” isimli raporda ölümlü iş kazalarına ilişkin veriler bulunuyor. Bu verilerde özel sektör, yani taşeron firmaları ile TTK’daki ölümlü iş kazaları karşılaştırılıyor.

26 Kas 2012

DİSK’in 21 Eylül Cuma günü İstanbul’da yapılan Bölge Temsilciler Kurulu toplantısı, işçi sınıfının en ilerici sayılabilecek bir kesimi açısından değerlendirmeye değer bir toplantıydı. Toplantıya DİSK Yönetim Kurulu, genel merkezi İstanbul’da bulunan sendikaların yöneticileri, şube yönetimleri, işyeri baş temsilci ve temsilcileri çağrılıydı. Toplantı, Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde  yapıldı.

Başlangıçta salonun tamamı doluydu, toplantıya 270 kişi katıldı. DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, gündemi değerlendiren bir sunuş konuşması yaptı. Erol Ekici, konuşmasının bir yerinde özeleştiri mahiyetinde şunları söyledi:

Sayfalar