Özgür Gündem

07 Şub 2016

DTK, Ekonomi Komisyonu, Demokratik Özerk bir Kürdistan'da iktisadi işleyişin prensiplerini tartıştı. 'Komünal Ekonomi' öneren Eşbaşkanlar Dicle ve Irmak, 'Kapitalizmi sınırlamak komünal ekonomide esastır. Özel mülkiyeti kabul ediyoruz ancak tekelleşmeye karşıyız' dedi

AMED / DİHA "Yerelde Ekonomi" başlıklı çalıştayında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ekonomiye dair tespitlerine dikkat çeken DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, "Hiçbir sistem kendi ekonomisini oluşturmadan var olamaz" diyerek, demokratik özerklik modelinin en önemli ayağının örgütlenme olduğunu kaydetti. Kürdistan ekonomisini oluşturacaklarını belirten DTK Eşbaşkanı Selma Irmak da, "Kapitalizme karşı komünal ekonomiyi yaratacağız" dedi.

20 Kas 2015

Görünen o ki IŞİD Fransa saldırısının ardından, özellikle Avrupa’dan, tam istediğini alıyor: Yükselen bir göçmen ve Müslüman düşmanlığı.

Nitekim her ne kadar Suriye sorunu karşısında yeni oluşan ittifaklar IŞİD’in Suriye’de gerileme ihtimalini müjdelese de, Batı karşıtı gelenek, dünyanın her yerinde özellikle Asya ve Afrika’da çok çeşitli örgütlerin IŞİD’e sadakatlerini ilan etmelerine sebep oluyor. Bu IŞİD’in uzun dönemde biçim değiştirmek zorunda kalsa dahi dünya sahnesinden kolay kolay gitmeyeceğinin habercisi. Avrupa sağı ve Ortadoğu’nun şimdiye kadar geliştirmiş olduğu en kapsamlı sağ hareketi olan IŞİD, güçlerini tahkim edip, ittifaklarını güçlendirerek, dünyada ırkçılık, sekterlik, düşmanlık ve şiddet dışında herhangi bir seçeneğin güç bulmasına izin vermeyecek gibi görünüyorlar.  Hatırlayalım El Kaide’de benzer dinamikler içinde Afganistan saldırıları ardından biçim değiştirerek IŞİD’leşmişti.

16 Eki 2015

10 Ekim Ankara Katliamı bir daha AKP gerçeğini gözler önüne sermiştir. Katliamdan sonra yandaş medya yayınları AKP’nin aynasıdır. AKP yandaşı basın 1990’lı yıllardaki kirli savaş medyasına nal toplatmaktadır. Bu basının durumu Tayyip Erdoğan ve AKP gerçeğini ortaya koymaktadır. Şu anda Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve demokrasi güçlerine karşı bir kirli savaş cephesi kurulmuştur. AKP hükümeti bu kirli savaş cephesinin görünür yüzüdür. Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı 1990’lı yılların başında olduğu gibi bir kirli savaş kararı alınmıştır. Şu anda bu kirli savaş 1990’lı yıllardaki gibi bir kısım kirli savaş ekibi tarafından yürütülmektedir. Hangi yol ve yöntemle olursa olsun Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve demokrasi güçlerine karşı bir kirli savaş yürüteceklerdir. Amaç ve karar 1990’lı yıllardakinin aynısıdır. Kürdistan dağları, şehirleri, kasabaları, mahalleleri, sokakları bu kirli savaşın hedefi durumundadır. Bu açıdan gerçekleşen cinayetler ve katliamlar tekil olaylar olarak görülmemelidir. Birçok amaçlı yapılabilir, ama esas olarak bir stratejik kararın gereği olarak gerçekleşmektedir.

08 Eki 2015

“Bu acıyı bize kimse unutturamaz.”
Bu sözler, darbe davasının Yargıtay’da görülen duruşmasında ifade veren eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a ait.
“Bu acıyı Başbuğ’a unuttaramayacak” olan “kimse” kim?
Elbette “Reis”, yani Tayyip Erdoğan...
Askeri Akademi’de, “beni aldattılar” diyen kişi.
Ama onu Başbuğ ciddiye almamış. “Unutmayız” diyor.
Unutmayacaklar.
Ben de Saray erkanına sesleniyorum: Türk tarihinde yeniçerilerin çınar ağaçlarına asıldığı “vak’a-i Hayriye”den beri, hiçbir hükümet ile ordu arasında, Başbuğların “unutmadığı” olaya benzer bir olay yaşanmadı. Yaşanmadığı halde bu ülkede üç darbe, sayısız darbe teşebbüsü oldu.

25 Ağu 2015

Yazıya önce askeri bir alıntıyla başlayalım: “YPG, geçmişte, daha önceki görüşmelerimizde gündeme gelmişti. YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki sahada DAEŞ’e karşı mücadelede güvenilir bir partner olduğuna yönelik pozisyonumuzu Türk hükümetinin anladığını düşünüyorum”
YPG’nin “güvenilir bir ortak” olduğunu düşünen kim?
“Doğal Kararlılık Operasyonları Birleşik Ortak Görev Gücü komutanlarından Tuğgeneral Kevin Killea”,  kendisini Türk ordularının gelmiş geçmiş en “muktedir” başkomutanı sanan Erdoğan, Amerikalı Kevin Kiliea’ya, “Bana bak ulan Kevin, YPG demek PKK demektir ve YPG DAİŞ’ten daha tehlikelidir” diyebilir mi?
Diyemez.
Dese de onun imzasıyla verilen İncirlik’ten kalkan Amerikan savaş uçaklarındaki “yankeelerin”, YPG’ye destek için atacakları bombaların üzerine gır gır olsun diye “I love you Saray” gibi matrak yazılar yazacağından emin olabilirsiniz.
Hazretin esip gürlemesi sana bana... Durumu vahim ötesi. “Üst akıl” makıl diye diye geldiği yer, memleketin bütün askeri hava alanlarını ABD’ye açmak oldu.

16 Haz 2015

Seçimlerin sonuçları, yenilen, yenen ve benzeri tartışmalar geride kaldı. Şimdi herkes“koalisyonlar dönemi mi?” yoksa“erken genel seçim mi?” sorularını tartışıyor. AKP ağır bir yenilgi almıştır. Onun “birinci parti” olması, AKP’yi “kurtarmaz”.Çünkü bu parti, “kurulduğu gün iktidar” olan ve asla “muhalet” tecrübesi olmayan,kendini muhalefette denememiş bir partidir. Onun saflarında farklı menffatlere sahip gruplar kümelenmiş, birbirine zıt menfaatlere sahip zümreler arasında uzlaşmalar, anlaşmalar gerçekleşmiştir. AKP’nin “örgütsel birliği”nin tutkalı “iktidar” gücüdür.

Bu güç zayıfladıkça, iktidar gücü tehlikeye girdikçe, AKP içinde çatlaklar başlamıştır. AKP muhalefette birliğini koruyamaz. Koruyamadığı da ortaya çıkmıştır. Şimdi Erdoğan’ın dışında kümelenmeler gözle görülür hale gelmiştir. Aynı zamanda AKP içindeki gruplar, iktidar gücüne dayanarak “suç işlemişler”dir. Yolsuzluk, hırsızlık gibi kriminal suçlar bir yandadır, terörist DAİŞ çetelerine illegal yollardan silah temin etme gibi uluslararası suçlar bir başka yandadır.

16 Haz 2015

Bre gafiller...
Başınızı olmayacak belalara mı sokmak istersiniz.? Halkın diliyle söyleyeyim de anlayın; HDP yüzde 13 oy aldı, TBMM’ye 80’lık bir güçle girdi ve de sizi “ipten aldı”, halinizi anlamıyor musunuz?

Times’a, Guardian’a, sizin tabirinizle “yedi düvelin ceridelerine” bir bakın da anlayın. Erdoğan’ın freni patlak kamyonunu HDP’nin betonarme engeli durdurdu da, milletin başına açtığınız “Erdoğan sorununu” “içeride” çözme imkanı güçlendi. Öyle olmasaydı, bilin ki “dışarısı” sizi “durdurmayacak” “düşürecekti”.

Seçimin sıcağıyla konuşan şu Obama’yı da mı işitmezsiniz? Hükümetinizi “DAİŞ’le işbirliği” içinde gösteren “diplomatik dil” size bir şey anlatmaz mı? Dünyanın “küresel savcısının, hakiminin ve jandarmasının” bu sözleri bir “küresel mahkeme kararı”dır ki, HDP TBMM’de 80 vekille yer almasaydı, kararın icrası Mısır “modeli” bir “infaz” olabilirdi. Ve siz, Meclis’teki bu muazzam “darbe-savar güç” olmasaydı, işinizin “bitik” olduğunu hala nasıl anlamazlıktan geliyorsunuz?

05 Tem 2014

Şekerpancarı çok yararlı bir bitkidir. Ürününden insanlar, artıklarından hayvanlar yararlanır. Yumrulu olduğu için toprağı gevşetir. Toprak havlanır. Toprağın içindeki mikroorganizmaların daha iyi çalışmasına ortam sağlar. Toprakta kalan parçaları toprağa besin olur. Toprağı besin bakımından zenginleştirir. Toprağın su tutma kapasitesini arttırır. Kendisinden sonra ekilen tahıla bu artıklar besin olur, verimliliği arttırır. Bir dekar şekerpancarı, bir dekar çam ormanın üç katı oksijen üretir. Havayı temizler. Şekerpancarı küçük aile çiftçileri için önemli geçim kaynağıdır. Kazandıklarıyla toprağa ve köye tutunur. Faydaları saymakla bitmez.

06 Ara 2013

İklim değişikliğinin yaşattığı felaketlerin sıklığı, çeşitliliği, azmanlığı gezegenimizi içindekilerle birlikte her geçen gün kıyamete daha fazla yaklaştırıyor. Felaketler öyle ansızın gelmiyor. Haberli geliyor. İklimbilimciler, iklimsel değişiklikleri an be an izliyor ve ölçüyorlar. Saklamıyor; açıklıyorlar. Kıyametin yaklaşan ayak seslerinden dünyayı haberdar ediyorlar. Peki, iklimbilimciler ne diyorlar? Gelin önce ona bakalım. İklimbilimciler diyorlar ki; “deniz seviyesindeki artış gelecekte de devam edecek ve bu artışlar 10 santimlerden 10 metrelere yükselecek.[1] Antarktika ve Grönland buz kütlelerinin ne kadarının eriyip okyanusa karışacağının ya da nasıl davranacaklarının bilincinde değiliz. Bu buzulların erimesiyle tüm dünya çapındaki buzulların 0,4 metrelik yükselme katkısıyla kıyaslanamayacak 65 metrelik bir yükselme söz konusu olacak.”

17 Kas 2013

Çiftçilerin tasfiye sürecine sokulduğu artık saklanamayan bir gerçekliktir. Tasfiyede etkili olan politikalardan birisi tarımda bazı sübvansiyonların kaldırılması ve desteklerin azaltılmasıdır. Aksini söyleyen ve iddia eden yok. AKP hariç.

Geçmişte tarım dünyanın bütün ülkelerinde desteklenirdi. Bu biliniyor. Şimdi gelişmiş ülkeler kendi tarımlarını destekliyorlar, geliş(e)memiş ülkelerin tarımlarını desteklemelerini köstekliyorlar.

Oysa tarım desteklenmese olmaz. Çünkü çiftçiler, ürettikleriyle insanların karnını doyurur, sırtını giydirirler. Bu nedenle çiftçilik mesleği kutsaldır. Saygıdeğerdir. Çiftçiler, insanlık için üretmeliler. Üretebilmeleri için de desteklenmeliler. Çiftçilerin bugüne değin desteklenmesinin bir başka nedeni de, elinde sermaye olmadan üretime devam edemiyor olmalarındandır.

Sayfalar