Evvel zaman içinde çıkınında tohum olan kadınlara çıkınlı kadın denirmiş. Eskiden evlenen kadınların bir de çıkınları olurmuş. Öyle anlattılar. Dinledim.
Yine eskiden köylüler, tohumu toprağa; “bu kurda, bu kuşa, bu aşa” diye saçardı. Bunu babamla birlikte uygulayarak yaşadım. Kendim biliyorum. Köylüler, doğadaki kurdu, kuşu ailesinin aşından önde görür ve gözetirdi o zamanlar. Her avuç tohumun sadece üçüncüsünü ailesinin aşı niyetine toprağa atardı onlar.
Yakın zamana kadar köylüler, kendi aralarında tohumlarını değiştirirlerdi. Birbirlerine tohumlarını ödünç verirlerdi. Komşusuna verdiği tohumun karşılığında para almazdı. Tohum değerliydi. Değeri parayla ölçülemezdi. Borç olarak tohum veren karşılığında para değil yine tohum alırdı.
Şimdiki gibi köylüler tohumunu şirketlerden satın almaz, ürettiği ürününden ayırır üretime öyle devam ederdi.