Zeliha’nın evinin fotoğrafı, hani Aladağ Katliamı’nda kulbu olmayan yangın merdiveninin önünde arkadaşlarıyla kavrulan 13 yaşındaki Zeliha’nın evinin fotoğrafını gördünüz mü?
Sıvasız, kaba taş yığını duvarlar, açıkta duran yatak denkleri, gardırop rolü almış gerilmiş ipin üzerine üst üste atılmış yokluk giysileri, birkaç rafa dizilmiş kap kaçakla ‘mülksüzlüğün en yalın’ manzarasını gördünüz mü?
Oysa orası Zeliha’nın istemeye istemeye ayrıldığı ana ocağıydı, Süleymancıların küçük kızlara tuvalet temizlettiği, mutfakta çalıştırıp gece üzerlerine kapı kilitlediği, ‘cehennemi öğrenci yurduna’ Zeliha’nın hiç gönülsüz gittiğini anlatmıştı işsiz babası...
Gelip nasıl ısrarla kızını o yurda göndermeye ikna etmeye çalıştıklarını da, bu mülksüz ve yoksunların ‘ıslahında’ milli ideolojik işleve sahip İslamcı tarikat ve cemaat ağlarının nasıl hafiye gibi küçük çocukları ve ailelerini izleyerek, hayır hasenat diye musallat olduğunu da...