Geleneksel marksist siyaset yazımında “sol” tırnak içinde yazılır, sağ ise tırnaksız. Bu, marksizme göre “sol” veya sağ demek elbette; ilkinin tırnak içinde olması, gerçekte pek çok açıdan ikincisi ile çakıştığını göstermek içindir. Bense her ikisini de tırnak içine almayı tercih ettim: Avrupa’da “sol” (büyük bölümüyle), gerçekte soldan başka her şeydir, “sağ” ise parçalanmıştır ve açıkçası bir bölüğü sola “soldan” daha yakındır.
Hazal Yalın
Rusya Anayasa Mahkemesi, dört yeni federal birimin RF bünyesine katılması kararını onadı. Karar değil gerekçe önemli. Bu gerekçe hiç kuşkusuz, sözgelimi Uluslararası Adalet Divanı’nın Kosova kararı kadar hukuki.
Rusya Anayasa Mahkemesi, dört yeni federal birimin Rusya Federasyonu bünyesine katılması kararını onadı. Mahkemenin Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin Rusya bünyesine katılmasını onama kararını hızla okudum. (Diğerleri de esas itibariyle bunun tekrarı.) Üzerinde etraflıca durmak gerek.
İlk dikkatimi çeken ifadeler şunlar:
Nükleer silah tartışması devam ediyor. İlkin tartışmanın nasıl çıktığına, sonra (dün Peskov'un dediği gibi) "doktrine", son olarak da ABD doktriniyle temel farkına bakmak gerek.
Putin’in Doğu Ekonomi Forumu’nda yaptığı konuşma, Elon Musk’a “Twitter Co.yu almakta biraz frene basalım,” dedirtecek kadar önemliydi gerçekten. Üçüncü Dünya Savaşı çıkartacak bir konuşma değildi, hatta yeni bir şey de söylediği iddia edilemez, ama şimdiye kadar söylediklerini derli toplu söylemiş olması, yeterince önem kazandırıyor.
Putin'in 30 Haziran'da yaptığı iki konuşma, hem Kremlin liderliğinin eğilimlerini göstermesi açısından önemli, hem de benim aşağıdaki gözlem ve yorumlarım için vesile teşkil ediyor.
St. Petersburg Adli Forumu
Putin’in 30 Haziran’da yaptığı iki konuşma, genel (stratejik) bir yaklaşımdan başka (veya bundan ziyade) yaklaşımın nasıl formüle edildiğini (hiç de önemsiz olmayan bir terminoloji meselesi) göstermesi açısından da dikkat çekiciydi.
St. Petersburg Adli Forumu’nda açılış konuşmasında geleneksel muhafazakâr izleğe bağlı kaldı (bu onun değişmeyen izleğidir) ve “uluslararası ilişkilerde çok kutuplu bir sistemin aktif olarak şekillenmekte” olmasına rağmen bunun “genel kabul görmüş uluslararası hukuk ilkeleri ve BM Şartı” çerçevesinde kurulması gerektiğinin altını çizdi.
Bu yaklaşımın doğuracağı kaçınılmaz sonucu es geçmedi; eğer yeni bir dünya düzeni şekillenmekteyse “hukuk, günümüz problemlerine ve meydan okumalarına, fırtınalı ve kökten değişikliklere uygun biçimde tepki gösterebilir” mi?
YDH- Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un YDH’da çevirdiğim mülakatı, bazı belli başlı noktaları vurgulamayı gerektiriyor.
1) BBC gazetecisinin üslubu. Sadece sorgulayıcı ve hatta saldırgan değil küstah ve açıkça terbiyesiz. Neredeyse 30 yıldır Moskova’da çalışan birinin bu davranışı, gerçekten de bir “Batılı davranış normu” olduğuna yorulabilir.
2) Bu gazetecinin neredeyse 30 yıldır yaşadığı ülkeyi tanımıyor olması da aynı “Batılı davranış normunun” dominant niteliğine yorulabilir. Gerçekten de, Rusya’yı romanlardan tanıyan biri bile, II’nci Dünya Savaşı’nın anıları pek az silinmiş olan bu ülkede “keşke savaş olmasa” ünleminin savaşçıllık olmadığı gibi pasifizm anlamına gelmediğini de bilir.
3) BBC gazetecisinin “temsilciliği”. Bu gazeteci kendisini düpedüz İngiltere devletinin temsilcisi yerine koyuyor. “İrlanda Cumhuriyeti’ne tecavüz etmezdik” cevabı, muhatabını tarihten bihaber bir aptal yerine koymaktan başka buna da yorulabilir.
24 Şubat’tan beri alınan en önemli kararlar sıralansa, hangisinin daha önemli olduğu tartışmaya açıktır: Doğal gaz ödemelerinin Gazprombank’taki paralel hesaptan ruble olarak yapılmasını zorunlu kılan 31 Mart kararnamesi mi, yoksa Rusya’nın yaptırımlarını tespit eden 3 Mayıs kararnamesi mi?
Birincisi üzerinde daha ilk günlerde durmuştum. O zaman, “ne var ki bunda, ödemeleri gene dolar veya avro üzerinden yapacaklar işte, hiçbir değişiklik yok,” itirazlarının anlamsızlığına değinmiş ve şöyle demiştim:
“... o öyle demiş, bu da böyle demiş, ha kel Hasan ha Hasan kel’ değildir. Bu fiktif sistem içinde sıfatı nereye koyduğunuz önem kazanır. Eğer ödeme avro olarak yapılıyor, ancak rubleye çevrilene kadar satış işlemi tamamlanmıyor, bu çevirme işlemi de alıcının talimat vermesini zorunlu kılıyorsa, siyasi bir sonuç doğurur. Bu siyasi sonuç maddi olarak da derhal belirir; nerede? Rublenin değerinde.”
İkincisi üzerinde de özel olarak durmak gerek.
Ukrayna meselesi artık Ukrayna meselesi olmaktan çıkıyor. Bu mesele, Rusya’nın ne olacağı meselesi haline geliyor. Bugüne kadarki enerji kaynaklarına dayanan devlet kapitalizminde devam mı edecek, yoksa iki yandaki iki anayoldan birine mi sapacak?
Yapı
“Rusya. Çöküş, Yükseliş, Dinamikler”de, Rusya’nın doğrudan yabancı yatırımlar istatistikleri üzerinde etraflıca durmuştum. Bunlar, görünürde, Türkiye’nin neredeyse 10 katını bulur; troyka blokunun en küçüklerinden Kanada’nın ise ancak 4’te 1’idir.
Bununla birlikte, gerçek yurt dışı yatırımların bu istatistiklerin çok daha altında olduğu sonucuna varmıştım.
Bugün, Ukrayna krizinin ardından yakıcı sınıfsal sonuçlar doğuran bu rakamlar nereden kaynaklanıyordu?
(a) Orta burjuvazi