Cumhuriyet

29 Eki 2015

HDP Meclis’te mutlaka yerini almalıdır, şüphesiz. Bu haziran seçimlerinde de görüşümdü. Ama bu görüş eskidi, çünkü HDP Meclis’teki 4. partidir artık ve kimse de onu oradan söküp atamaz. Baksana S. Demirtaş 120 milletvekilinden bahsediyor. Alırsa helal olsun.
Beğenilmeyen 7 Haziran seçimini yenileme kararının ardında, RTE’nin HDP’yi barajın altına itme politikasının yattığını bilmeyen yok. PKK de, savaş başladığında yazdığım gibi, RTE’nin bu politikasına hizmet etmeye başlamıştır. Bunun nedenlerini ayrı bir yazı konusu yapacağım. PKK’nin artık Türkiye’yi demokratik haklar istediği bir vatan olarak görmekten çıkardığını, cihat ülkesi olarak gördüğünü yazacağım.
Belki de PKK-HDP arasında bu konuda bir ayrışma olabilir. Zaten PKK sık sık HDP’yi, mücadeleyi Meclis çatısı altında hapsetmekle suçlamadı mı? Seçimler, parlamentoya girme ve ülkeyi yönetmeye odaklanır. HDP bu noktada kaldığı sürece bu ülkenin yapıtaşıdır. PKK ile görüş ayrılığı şüphesiz HDP içinde tartışma konusu. Ama HDP aynı zamanda PKK’lilerin de partisi! Henüz öyle.

20 Eki 2015

“Yeni Türkiye”, “İslam dünyasında demokratik bir istisna” derken ortaya çok ilginç bir durum çıktı. “Yeni”leşme o kadar ileri gitti ki, eskisi geride kalmakla kalmadı, bir ülke olarak Türkiye geride kalmak üzere…

13 Eki 2015

Al Jazeera kanalının mayıstaki bir yayınında Esad’a verdikleri desteğe rağmen Alevilerden intikam almayacaklarını söyleyen Nusra lideri Ebu Muhammed El Culani, karar değiştirdi ve savaşı tırmandırıp Alevi yoğunluklu bölgelere saldırı çağrısı yaptı.

Reuters ajansına göre, sesli mesaj yayınlayan El Culani,  kendisine bağlı tüm grupların Alevilere saldırmasını istedi.

“Lazkiye’deki Alevi kasaba ve köylerini vurmaktan başka çare yok. Tüm gruplara, tıpkı Sünni köy ve kasabalarına yaptıkları gibi Alevilerin yaşadığı yerleri de yüzlerce füzeyle vurma çağrısı yapıyorum. Rusya işgali Müslümanların ve Suriye’nin düşmanlarının en yeni silahıdır.”

Suriye Ordusu, Rusya'nın hava desteğiyle stratejik bölgeyi geri aldı

Esad’a verdikleri desteğe rağmen Alevileri hedef tahtasına koymadıklarını öne süren Culani, “Savaş, Esad’ın memleketi olan Alevi kasabası Kardaha’da bitmeyecek. İslam Alevileri kâfir olarak tanımlasa da, yürüttüğümüz savaşta onlardan intikam almaya çalışıyor değiliz” demişti.

07 Eki 2015

Ortadoğu’da “uçan kuşun kanat seslerini işitenler”, süpersonik jetlerin sesi karşısında “sağır sultan”a dönmek durumunda kalabilir. Türkiye’nin Suriye yüzünden taşındığı macerada başına gelenler tam da buna işaret etmekte.
Rusya, Suriye hükümetinin davetiyle IŞİD ve cihatçı gruplara karşı geçen çarşambadan bu yana hava harekâtlarına başladı. Dakika bir gol bir! Rus savaş jetlerinin hava sahamızı ihlal ettiği haberleri geliyor. Cumartesi günü iki dakikalık ihlalden söz ediliyor. Pazar günü bir başkası. Yine Genelkurmay, pazartesi bu kez “kimliği belirlenemeyen” MİG 29’ların savaş jetlerimizi 4 dakika taciz ettiğini, füzelerin de karadan kilitlendiğini açıkladı.

***

30 Eyl 2015

Şehit Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in cenaze töreninde annesinin haykırışı yeri göğü kapladı. Sarfettiği söz ise RTE’yi siyaseten kalbinden vuracak cinstendi: Oğlumu senin PKK’li askerlerin vurdu. İkisi arasındaki illiyet bağını ise RTE bayram öncesi açıklamalarıyla kurmuştu: Valilerimize operasyon yapmayın emrini hükümet vermişti... Ve, barış sürecinde PKK silah yığınağı yaptı ve örgütlendi. Daha önce de MİT temsilcileri sanırım Oslo görüşmeleri çerçevesinde PKK temsilcilerine kentlere silah yığınağı yaptığınızı biliyoruz da demişti.
Şimdi, Güzel’in annesinin böyle bir çıkarsama yapmasının önünde ne engel var? Tabii ki senin PKK’li askerlerin lafı bir metafor.
Amacım şehit düşen askerlerimizin ötesine bakmak bugün. Kaç PKK’li (genç) vurulup düştü? 300, 500, 1000? Sayıyı bilmiyoruz, sadece kestirimler var. Yoo durun, oh oldu, onlar terörist kolaycılığına saplanmayalım. Hepsinin anası-babası var! Ve hepsi de bu ülkede yaşıyor, ama hiç haberimiz olmuyor, duymuyoruz, açıklanmıyor... Ama o evlere de ateş düşüyor... Tabii çocuklarının ölüm haberini alabiliyorlarsa...

21 Ağu 2015

Savaş yenilgidir, sonuçları çok acı bir yenilgi! Aklın yenilgisi, vicdanın yenilgisi, insanlık değerlerinin yenilgisi! Demek ki, siyaset yapıyoruz, ülke yönetiyoruz diye ortalarda dolaşanların aklı yetmemiş, vicdanı kör hırslarının önüne geçememiş, bu kadar basit; basit ama bedeli çok ağır. Savaş, insan canı üzerinden hesaplaşma, can üzerinden pazarlıktır; lanet olsun öyle pazarlığa!

Siyaset kaba güce müracaat etmeden sorun çözme becerisidir, demek ki sorun çözme ehliyetiniz yokmuş. Siyasetin kurnazlık, ucuz hesap, ayak oyunu sanıldığı yerde, sorun çözülmez, aksine büyüdükçe büyür, sonra Türk Mehmet cepheye, Kürt Mehmet cepheye! Yeniden, gencecik çocukların canı üzerinden kirli hesaplara dönüldü, hepsi bu.

31 Tem 2015

Daha açık söyleyebilir miydi?
Erdoğan’ın yardımcısı Davutoğlu’nun yardımcısı Yalçın Akdoğan meseleyi özetledi.
Demek seçim öncesinde HDP, Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız” dediği için müzakere masası dağıtıldı.
Demek, HDP’nin barajı geçmesi sürece zarar verdi.
Demek bazı şehirlerde yüzde 90’a varan oy almasına rağmen HDP’nin hiçbir karşılığı yok.
Demek HDP’nin ekseni Diyarbakır’dan Cihangir’e kaydı.
Demek aslında Dolmabahçe’de mutabakat yoktu.
Demek zaten toplantının Dolmabahçe’de olmasının da bir anlamı yoktu.
Demek Öcalan, HDP’yi görse sopayla kovalar. Demek Öcalan aslında başkanlıktan yana.
Demek Akdoğan, Erdoğan’ı başkan yaptırmak için Öcalan’a sığınıyor.
Manzara maalesef çok ama çok basit. Barış süreci AKP’ye oy kazandıracaksa, Erdoğan’ı başkan yaptıracaksa var. AKP’nin oyu düşüyorsa ve HDP, AKP’nin dümen suyuna girmiyorsa yok.

24 Haz 2015

Hollywood filmi değil, dünyada hakiki bir kâbus yaşanıyor. Dünyada 230 milyondan fazla insan hareket halinde. Yerini yurdunu bırakıp yabancı diyarlarda çoğunlukla “arzulanmayan misafirler” olarak yaşam mücadelesi veriyorlar. Gelişmiş ülkelerin, özellikle Avrupa’nın kapılarını zorluyorlar. Bütün bunların müsebbibi en başta iç çatışmalar, siyasi baskılar, basiretsiz siyasetçiler, ekonomik sorunlar ve iklim değişikliği… Gelişmiş dünyanın da, etkinlik ve kaynak mücadelesiyle bu kâbustaki dahli büyük.

***

Türkiye’nin de adı artık küresel çapta sığınmacı akınıyla anılır oldu. Ne acıdır ki, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde BM temsilcileri etkinlikleri için ülkemizi seçti. Zira Türkiye en büyük sığınmacı akınına uğrayan ülke. Gelişmiş dünya, sınırlarının çok uzağındaki diyarlarda izlediği siyasetin bedelini “insan akınına” uğrayarak ödüyor. Biz ise 900 km’yi bulan sınırımızda, “ekilmesinde büyük katkımız olan yangını biçiyoruz” maalesef.

***

16 Haz 2015

7 Haziran 2015, sıradan bir “milletvekili seçimi”nin ötesine geçirildi ve sonuçta “tek adam”a dayalı bir yönetim biçiminin reddedilmesi ile sonuçlandı. Seçmen, AKP dışındaki üç partinin özveride bulunmalarını, parlamenter sistemi tıkıldığı “bekleme odası”ndan çıkartmalarını beklemektedir.

3 Kasım 2002’de, geçerli oyların yüzde 34,28’ini alarak TBMM’de 363 milletvekili ile temsil edilen AKP, bu kez geçerli oyların yüzde 40,86’sını aldığı halde TBMM’ne ancak 258 milletvekili sokabildi.

Sayfalar