Yeni yıla giriyoruz diye bir tevatür dolaşmaya başlayınca insanoğlunun merakı, hevesi, itirazı hepsi birden üstüme çullandı. Biliyorum zor zamanlardan geçiyoruz; zaman dediğimiz “şey” ise dur diyemediğimiz bir “şey” olmaya devam ediyor, biz de ne yapalım, onu salise, saniye, saat, ay, yıl, uzat gitsin bölmeyi, parçalamayı seviyoruz. Kısacası bu yıl denilen “şey” de akıp giden zaman içinde bizim icadımızdır.
***
Ne diyeceğim, ne demeye çalışıyorum? Lise yıllarında keşfettiğim, keşfimden de çok mutlu olduğum tuhaflık, her şeyin geçip gideceği, bizim pek fazla bir şey yapmamıza gerek olmadığı, şiir yazarak, âşık, mümkünse sarhoş olarak zamanı geçirmemiz gerektiği idi. Yine bana benzeyen bir arkadaşım sık sık aşık olur, ben de onu “gel parka gidelim, döndüğümüzde her şey başka olacak” diye avuturdum. Bir keresinde benim park teorim tuttu; arkadaşımın aşkının karşılıksız olmadığı anlaşıldı.
***