Şimdi parti içi çatışmalara dair yazılar okumak daha “heyecanlı” olabilirdi. Ancak, yüzbinlerce insanın değişim adına umutlanarak sokaklara çıktığı, meydanları doldurup fedakârca çabaladığı bir seçimin ardından, içe dönük tartışmalarla o insanları yıkıma uğratmaya kimsenin hakkı yok.
Sorumluluk, o insanların mücadele azimlerini diri tutmayı ve yılgınlığa düşmelerine izin vermemeyi gerektiriyor. Neyin ne kadar başarıldığı ve neyin neden başarılamadığı konusunda gerçekçi değerlendirmeler yapmak ve siyasal eylemi o değerlendirmeler üzerine kurabilmek gerek.
Seçim kampanyası boyunca Karadeniz’de bulunan, mahalle mahalle, köy köy seçmenle ilişki içinde olan sevgili Selami İnce’nin sosyolojik olarak çok önemsediğim gözlem ve değerlendirmeleri var.