Birgün

30 Tem 2017

 

Yıl 2000. Galatasaray UEFA Kupası’nı kazanmış. Türkiye, her renkten taraftarıyla sevinçten coşmuş. Hele Ali Kırca... Eşine evlenme teklif etmeden önce “hangi takımı tuttuğunu” soracak kadar fanatik bir Galatasaraylı olarak, zafer sarhoşu.

Final maçından bir süre sonra, 18 Mayıs 2000 akşamı Siyaset Meydanı işte o zaferi konuşmak için toplanıyor.

Kimler yok ki! GS Başkanı Faruk Süren’den, yıldız futbolculara.. Ali Sami Yen’in eşinden teknik adamlara...

Zaferde imzası olan herkes orada. Fatih Terim hariç!

O, nedense bir türlü gelmiyor. Telefonlara çıkmıyor. Yardımcıları aracılığıyla gönderdiği işaretlerden de “gelmeye niyetinin olmadığı” anlaşılıyor.

Ama biz bu arada, habire altyazı döndürüyoruz: “Fatih Terim birazdan Siyaset Meydanı’nda.”

Öyle ya, Terim bizzat söz verdi Ali Kırca’ya. Hazırlıklar da ona göre yapıldı. Gelmemesi skandal olur!

Sonunda yardımcılarından birine telefonda çıkışıyorum: “Fatih Terim sadece Ali Kırca’ya değil, Türkiye’ye söz verdi. Eğer gelmezse, bunu altyazıda belirteceğim. Haberiniz olsun.”

26 Tem 2017

Ne hükümetler, ne bakanlar eskitti kıdem tazminatı fonu. Bakan Müezzinoğlu da gitti, ama kıdem tazminatı hakkı yerinde duruyor. Artık bu gerçeğin kabul edilip fon konusunun gündemden çıkartılmasında yarar var

Yeni kabine revizyonu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da bakanlık görevinden alındı. Böylece 1 Eylül 2016 tarihinde göreve başlayan Müezzinoğlu bakanlıkta bir yılını dolduramadı. Müezzinoğlu, son dönemlerdeki bütün çalışma bakanları gibi göreve başlar başlamaz kıdem tazminatını fona devretmek için kolları sıvamıştı. Bakan Müezzinoğlu 42 yıldır gündemde olan ve 30 bakan eskiten netameli kıdem tazminatı fonu konusunu bir kez daha gündeme getirmesine karşın, temmuz ayı başına kadar sendikalar ve işveren örgütleriyle hiçbir bilgi paylaşmamış, onların görüşlerini almamıştı.

27 Haz 2017

 

Venezuela’daki olayları nasıl okumalı? Her yerde, her platformda bu kadim soruyla karşılaşıyoruz! Malum Venezuela aylardır bir kaos içerisinde. ABD destekli muhalifler her gün eylemler düzenliyor, sokaklarda polisle çatışıyor. Kirli bir propaganda savaşı devrede ve emperyalist-kapitalist sistemin sözcüsü ajanslar muazzam bir “halk hareketi”nden manzaralar sunuyor her gün bizlere!

Bu görüntülere aldananlar bir hayli fazla. Vicdan solculuğu yapanlar, liberaller, “her hıyarım var diyene elindeki tuzla koşanlar” ağır bir vicdan edebiyatıyla bir halkın zorba bir yönetime karşı ayaklandığını dillendiriyor, Bolivarcı yönetime ateş püskürüyorlar.

Ama hakikaten öyle mi?

20 Mar 2017

Akıllara durgunluk veren bir “yargı” darbesi ile daha yüz yüzeyiz. Bu kez hedefte sendikacılık var. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası’nın (TÜMTİS) Ankara Şubesi yöneticileri sendikal faaliyetlerinden dolayı hapis cezasına çarptırıldı, cezaları kesinleşti ve şu anda cezaevindeler. Horoz Kargo işyerinde sendikalaşma faaliyetinin bedeli hapis cezası oldu.

2007 yılından bu yana devam eden dava süreci hukuk ve sendikacılık tarihine bir ibret belgesi olarak geçecek nitelikte. Horoz Kargo’da sendikalaşma faaliyeti yürüten TÜMTİS Ankara Şube yöneticileri 2007 yılında bir gece yarısı operasyonu ile gözaltına alınmıştı. İşveren işçileri işten çıkarmıştı. Daha sonra işten atılan 20’den fazla işçinin işe iadesine karar verilmişti. Bu durumda yapılması gereken Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 118’inci maddesine göre işveren hakkında sendikalaşmaya engel olmaktan ceza davası açılmasıydı.

TCK 118’i görmeyen yargı

13 Mar 2017

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “İnşallah önümüzdeki dönemde alınterinin hakkını koruyan bir kıdem tazminatı fonunu paydaşlarımızla birlikte anlaşarak çıkartacağız" dedi. Bakan, "Tazminatlarda düşüş yok diyebilir miyiz" şeklindeki soruyu, "Artış da olabilir" diye yanıtladı. Böylece Bakan Müezzinoğlu 42 yıldır gündemde olan ve 30 bakan eskiten netameli konuyu bir kez daha gündeme getirdi.
1975 yılında 1927 sayılı yasa ile kurulması öngörülen kıdem tazminatı fonu, 42 yıl boyunca ne bakanlar ne darbe hükümetleri gelip geçmesine rağmen kurulamadı. AKP hükümetleri de 15 yıldır tek başlarına hükümet olmalarına rağmen kıdem tazminatı fonunu kuramadı. Şimdi bir kez daha “alınterini koruyan” ve “artış da olabilecek” kıdem tazminatı fonundan söz ediliyor.

42 yıl ve 30 bakana rağmen kurulamadı

24 Şub 2017

Son kriz döneminden çarpıcı bir örnek daha vereyim: Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde Türkiye’de yabancı sermaye “net çıkış” gösterdi. Aynı aylarda 11,7 milyar dolarlık kayıt dışı fon akımı gerçekleşti. Ekonomik krizin patlak vermesini önleyemedi, ama yabancı sermaye çıkışlarını telafi ederek bunalımın derinleşmesini frenledi.

İki yıl önce Türkiye, beş kırılgan yükselen piyasa ekonomilerinden biri unvanını kazanmıştı.

Yaygınlaşan bir kabule göre, bu tür ülkeler için bir kâbus senaryosu söz konusudur: Sermaye girişlerinde ani durma veya tersine dönme ile tetiklenen bir kriz… IMF’nin son Türkiye raporu, bu tehlikenin ülkemiz için de geçerli olduğunu belirtmektedir. Geçen yılın ikinci yarısında döviz fiyatlarının hızla tırmanması, iktisat çevrelerinde «acaba?» sorgulamasına yol açtı.

Birkaç gün önce TCMB tarafından yayımlanan 2016 ödemeler dengesi istatistikleri, Türkiye’nin durumunu bu açıdan değerlendirmemize imkân veriyor. Zira, sermaye hareketleri bilgisi bu istatistiklerde yer alır.

20 Şub 2017

SBF’den uzaklaştırılanların tümünü, kendi çocuklarım gibi benimsiyorum. Öğrencilerim, asistanlarım, ortak çalışmalar yaptığım meslektaşlarım var.

Babamdan dinlediğim, tanık olduğum, yaşadığım 85 yıllık “üniversite tasfiyeleri” üzerinde anılarımın, izlenimlerimin bir bölümünü BirGün okurlarıyla paylaşmak istiyorum1.

27 Oca 2017

 

20’nci yüzyıl boyunca emperyalist sistemin ağababası konumunu üstlenmiş olan ABD, Trump’ın Başkanlığı altında bu sistemin bazı ekonomik ilkelerini tanımayacaktır.

Donald Trump küreselleşmeye karşı Donald Trump seçim kampanyası boyunca “fabrikalarımız niçin kapandı; mavi yakalılar niçin işsiz kaldı?” sorularına iki yanıt getirdi: “Ucuz ithalat nedeniyle ve büyük Amerikan şirketleri üretimi ABD dışına taşıdıkları için…”

Bu teşhis kapitalist dünya sisteminin iki stratejik dayanağını da sorgulamaktadır: Dış ticarette ve sermaye hareketlerinde sınırsız serbestlik… Böylece, son elli yıla damgasını vurmuş olan küreselleşme doktrinine savaş ilan etmiş oldu. Teşhisin sonuçlarına bakalım: Gümrükler yükseltilerek ithalat frenlenmeli, korumacılık geri gelmelidir. ABD şirketlerinin dış yatırımları da sınırlanmalıdır.

20 Aralık’ta Başkanlık törenindeki konuşmasında Trump bu görüşleri tekrarladı. Aktaralım:

Sayfalar