Birgün

12 Mar 2016

Neoliberalizmi kısmen (sadece makroekonomik alanda) kabul eden Brezilya’dır. Neoliberalizmi tümüyle reddeden Arjantin’dir. Neoliberalizmi tümüyle kabul eden Türkiye’dir.

Latin Amerika’nın sol iktidarlarında yaprak dökümü mü başladı?

Belirtiler o doğrultudadır. Güçlü yerel burjuvaziler, emperyalizmin desteğiyle etkili, adeta eşgüdümlü bir dizi karşı saldırı sürdürüyor.

Tek tek incelememiz, ders çıkarmamız gerekiyor.

Bugün bir başlangıç yapalım. Bu saldırıların önde gelen hedeflerinden Brezilya ve Arjantin’deki sol iktidarların bilançolarına kuşbakışı göz atalım. Türkiye ile de ilginç benzerlikler ve farklılıklar söz konusudur.

Yakın geçmişin bu üç ülkeyi kapsayan panoraması öğretici olabilir.

Krizlerin “yarattığı” iktidarlar

1998-2002 yıllarında çevre ekonomilerini sarsan kriz dalgasından Brezilya, Arjantin ve Türkiye fazlasıyla nasiplerini aldı. Bu nedenle 2002’ye gelindiğinde kişi başına milli gelir düzeyi, önceki yüzyılın son yıllarına göre üçünde de gerilemiştir.

11 Mar 2016

Bu haftanın en şaşırtıcı gelişmesi Rusya’nın önemli müttefiklerinden biri olan İran’a satacağını duyurduğu S- 300 füzelerini Hizbullah’ın eline geçeceği endişesiyle göndermekten vazgeçmesi oldu. İki ülke arasında 2005 yılında yapılan, 800 milyon dolarlık bir anlaşmaydı bu.

Gelişme gerçekten şaşırtıcı çünkü İran gibi önemli bir devletin, hele uluslararası kamuoyunda artık kabul de görüyorken, dost bir ülkeden aldığı füzeleri Hizbullah’ın eline geçecek bir ihmale yol açacağı ya da doğrudan doğruya Hizbullah’a aktaracağı pek mantıklı değil. İran Suriye’de işbirliği yaptığı, Lübnan’da desteklediği Hizbullah’a füzeleri vererek kendisini uluslararası alanda zor bırakacak bir adım atmaz.

04 Mar 2016

Renault işçisi bir yıl sonra yeniden hak mücadelesinde. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler sözünü tutmayan ve hak arayan işçileri işten atan Renault yönetimine karşı hak arama eyleminde. Buraya nasıl gelindi? Bugünü anlamak için biraz geriye gitmek lazım. 2015 Mayıs-Haziran aylarında otomotiv sektöründe on binlerce işçinin katıldığı kendiliğinden grev ve direnişler yaşandı. Otomotiv sektöründe esen bu işçi fırtınasının iki temel sebebi vardı: Ücretlerde iyileştirme ve sendikal demokrasi. İşçiler sadece işverene karşı değil, üyesi oldukları Türk Metal Sendikası’na da büyük tepki duyuyordu. İşçiler sendika içi demokrasi yokluğuna ve işçiden kopuk, otokratik sendikacılığa isyan ediyordu.

24 Şub 2016

Uzun yıllar boyunca Batılı ülkelerin de kışkırtmasıyla iç savaşlar yaşayan, kıtlıkla boğuşan Somali için bugün İstanbul’da 51 ülke ile 12 uluslararası/bölgesel kuruluşun katılacağı Somali Yüksek Düzeyli Ortaklık Forumu Toplantısı gerçekleştirilecek. Forum 2012 yılında “Somali için Yeni Düzen” sürecinin en üst düzey karar alma mekanizması.

İki gün süreli toplantıda ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunların yaratıcıları, yani Somali’yi mahvedenler, bu talihsiz ülkeyi nasıl kalkındıracaklarını, insanlarını nasıl mutlu edeceklerini konuşacaklar. Altıncı kez hem de.

Kendi kendine yeten bir ülkeydi

12 Şub 2016

Bu yazıda genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerinin kanser yapıp yapmadığını tartışmayacağız. Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) yayılmasıyla birlikte değişen tarım kültürünün yol açtığı kanser tehlikesinden bahsedeceğiz.

GDO deyince genetiği değiştirilmiş bir organizma anlıyoruz. Yapay, laboratuvarda üretilmiş ama doğalmış gibi yapan bir üründen bahsediyoruz. GDO’lu ürünler, bir başka canlının özelliklerinin gen yoluyla taşınmasıyla üretiliyor. Örneğin mısıra böcek öldüren zehir veriliyor böylece böcekler o genetiği değiştirilmiş mısıra zarar veremiyor. En azından bağışıklık kazanana kadar. GDO’lu bitkilerin toprağa, diğer bitkilere ya da onu tüketen hayvanlara (insan dahil) etkileri ise ya tartışılmıyor ya da göz ardı ediliyor. Sadece bilimin ihtiyatlılık ilkesi gereği, bu sonu bilinmez maceraya hayır denmesi gerek ancak GDO lobisi güçlü. Paranın gücü ilkeleri yerle bir ediyor. Dediğim gibi bugünkü konumuz başka. Konumuz glifosat.

WHO uyarıyor

05 Oca 2016

AKİT’in arkasından konuşabilir miyiz?
Ölünün arkasından konuşulur muymuş? Bazı ifadeler bazılarını ne kadar incitmişmiş! Hatta nasıl da kanını dondurmuşmuş!
Hasan Karakaya’dan söz ediyorum. O, Türkan Saylan ve Meral Okay için dünyanın en ayıp manşetlerini atsa da… Gezicilere, cinsiyetlerine göre “pezevenk” ya da “kaltak” sıfatlarını yakıştırsa da… Bu, “imanının öfkesinden” kaynaklanıyormuş! İman deyince akan sular duracağı için, öfkesi mazur görülmeliymiş. Bizlere ise “susmak” düşermiş!
Aslında mesele ölünün arkasından konuşmak değil. Kaldı ki, ne Karakaya ne de Akit, uzun uzun konuşup yazmayı hak ediyor.
Ancak…
Karakaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yol arkadaşım” dediği bir isim…
Akit de, damat Berat Albayrak’ın bakanlıktan sonra ziyaret ettiği ilk gazete.
Dahası, Akit, SARAY’IN AYNASI gibi. Aynı dili konuşuyorlar. Hayata aynı yerden bakıyorlar. “Hedefte” buluşuyorlar.
Dolayısıyla, konuşmamız gerekiyor Marjinal bir ideolojinin, nasıl olup da -bu yazının “özneleri” aracılığıyla- hegemonya kurduğunu anlamamız gerekiyor.

08 Ara 2015

Suriye lideri Beşar Esad, ülkesinde savaşan Kürt güçlere silah gönderdiklerini söyledi. Kürtlerin Suriye ordusuyla beraber aynı bölgede militanlarla savaştığını söyleyen Esed, birliklerin ana destek kaynağının Suriye ordusu olduğunu ve elinde bunu ispatlayabileceği belgeler olduğunu ifade etti.

İngiliz Sunday Times gazetesine konuşan Suriye Devlet Başkanı, “Onlara silah gönderdik, çünkü onlar Suriye vatandaşı ve teröristlerle savaşmak istiyorlar. Aynı şeyi Suriye’deki birçok gruba yapıyoruz çünkü orduyu ülkenin her yerine gönderemezsiniz” şeklinde konuştu. Esad, IŞİD’e karşı sadece hava operasyonlarının yeterli olmayacağını da sözlerine ekledi.

Beşar Esad, gazeteye verdiği mülakatta İngiltere Başbakanı David Cameron’ın izlediği Ortadoğu politikasını ‘klasik saçmalık’ olarak eleştirdi. Esad, İngiltere’nin IŞİD hedeflerine hava saldırısı düzenlemesine ilişkin, Ada’nın Irak’taki gibi tekrar başarısız olacağını öne sürdü.

08 Ara 2015

Musul’a gönderilen 130 Türk askeri daha sonraki Musul hamlesi için küçük bir adım. Irak merkezi hükümetini destekleyen Rusya ve İran faktörü yine göz ardı edildi. Türkiye, Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığını ilan etmesi durumunda Musul ve Kerkük’ün Türkiye’ye verileceğini içeren emperyalist plana umut bağladı

24 Kas 2015

Doç. Dr. Galip Yalman ‘CHP ve HDP’nin dışında güçlü bir sol harekete parlamento dışı bir muhalefete ihtiyaç olduğunun’ altını çiziyor.

Türk Sosyal Bilimler Derneği Başkanı, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Galip Yalman, AKP’nin hegemonya krizi yaşadığı, çözülme sürecine gireceği beklentilerine karşın Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, 1 Haziran’da yumruklar yediğini ancak nakavt olmadığını bu nedenle ülkeyi yeni mevzi savaşlarının beklediği uyarısında bulunuyor. Yalman, CHP ve HDP dışında güçlü bir sol muhalefete gereksinim olduğunun altını çiziyor. Yalman’la bugün Ankara’da başlayacak ve 100 oturumda 530 bilim insanı ve araştırmacının Türkiye’yi tartışacağı Sosyal Bilimler Kongresi öncesi konuştuk.

19 Kas 2015

Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç’un G20 Zirvesi öncesi düzenlenen B20 (Business 20) zirvesinde yaptığı konuşma oldukça ilgi topladı ve tartışıldı. Bir kapitalistin kapitalizmi eleştirmesinin elbette haber değeri var ve üzerine tartışmaya değer. Ne diyor Ali Koç: “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir” (Cumhuriyet, 14 Kasım 2015).

Ali Koç’un konuşmasının birkaç yönü var. Birincisi, eşyayı adıyla çağırarak kapitalizme kapitalizm demek ve kapitalizm diyerek eleştirmek önemli. Bu adlandırma bırakalım sermaye dünyasını emek dünyasında da pek karşılaştığımız bir durum değil. Kaç sendikacının konuşmasında kapitalizm kavramı geçer veya kapitalizm eleştirisi yer alır?

Sayfalar