Cumhuriyet

29 Mar 2018

Britanya’nın orta yerinde zehirlenerek hastanelik olan MI6’ya çalışmış eski Rus albayı Sergey Skripal üzerinden kopartılan fırtına, Rusya Federasyonu’na (RF) karşı ‘organize diplomatik savaşa’ dönüştürüldü. ABD, Kanada, Avustralya ile AB üyesi 16 ülke değişik sayılarda Rus diplomatını sınır dışı etme kararı aldı. Gerekçeleri ‘Britanya ile dayanışmak’. Asıl sorun 195 ülkeden 26’sı ve bir iki diplomat gönderen ülkeler değil. Rusya’nın hâlâ ‘medet umduğuTrump ABD’sinin 60 diplomatı sınır dışı edip Seattle’daki RF konsolosluğunu kapatması. Ve BM’deki 12, NATO’dan 7 Rus diplomatın da ihracı var. Olay Rusya’nın ev sahipliği yapacağı Dünya Kupası’nı dahi etkileyebilir.
Haliyle Rusya ‘kaba’, ‘gayri medeni’ ve ‘uluslararası hukuka aykırı’ diye nitelediği bu tutuma sert tepki gösterdi.

***

27 Mar 2018

Ankara-Sivas yolculuğunu iki saate indireceği belirtilen Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesi için, evvelki gün “ray serme” töreni yapıldı.

Hat üzerindeki istasyonlardan biri olan Yozgat-Yerköy’de düzenlenen törene dair haber fotoğraflarında, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Yozgatlı Başbakan Yardımcısı B. Bozdağ, Sivaslı Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, törenin ruhuna uygun neon rengi inşaat giysileri içinde görülüyor.

Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattı 393 km uzunluğunda. Başkent Ray da dahil edilince 405 km’ye yükselecek. Ulaştırma Bakanı Arslan, proje bittiğinde Sivaslının 5.5, Yozgatlının ise 4.5 saatte İstanbul’a gidebileceğini müjdelemiş. Projenin ekonomik büyüklüğünü ise 9 milyar TL olarak açıklamış.
 
Maliyet artışı dahil mi?

Üç bakanın katılacağı kadar önemli, iddialı bir projeyle ilgili tören haberlerine göz attığınızda, bu kitlesellikteki bir haberde yer alması gereken temel unsurlar ya yok, ya da geçiştirilmiş:

22 Mar 2018

Bugün Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü”

Ne mutlu ki bizim ülkemiz de dahil olmak üzre çoğu dünya ülkelerinde; özellikle son birkaç yıldan bu yana down sendromuna dikkat çeken farkındalık çalışmaları gitgide artıyor.

Bana göre geçtiğimiz yıl yurt dışına dair akılda kalan en özel farkındalık projesi; Fransa’nın en büyük kanallarından biri olan France 2 kanalında down sendromlu bir genç kızın hava durumu sunmasıydı.

Türkiye’de ise geçen yıla dair bende iz bırakan proje İZEV İstanbul Zihinsel Engelliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın down farkındalığı adına dünyada bir ilki gerçekleştirdiği ve uzun süre AVMlerde sergilenen projesiydi. İZEV 12 ressamın 12 klasik eserindeki yüzünü 12 down sendromlu gencin yüzüyle değiştirerek yeniden yorumlattı ve her resme o yüzün sahibi olan down çocuğu ev sahipliği yaptı. Harikuladeydi.

TRT’DE DOWN SENDROMUNA DİKKAT ÇEKEN ÇİZGİ FİLM  

22 Mar 2018

Rusya Federasyonu’ndaki (RF) başkanlık seçimleri tüm dünyada yakından izlendi. Devlet Başkanı Vladimir Putin bu kez yarışa bağımsız aday olarak girdi. Her yere webcam’lerin yerleştirildiği, gözlemcilerin öncesindeki demokratik ortamı ‘yetersiz’ bulmasının ötesinde oylamaya ‘toz kondurmadığı’ seçimlerde oyların yüzde 76.6’sını alarak seçildi. Katılım ortalamayı biraz aşarak yüzde 69’u buldu.

***

15 Mar 2018

Ülkenin yönetimine dair kararların ilelebet ‘yüce bir iradeye’ teslim edilmesini izleyip, üzerine soğuk su içmekte olduğumuz şu hazin günlerde, Küba’ya imrenerek bakıyoruz. Okul çocuklarının gözetmenlik yaptığı sandıklar eşliğinde demokrasi şenliği yapan Küba, haliyle insanın umutlarını tazeliyor, içini açıyor.

***

Fidel Castro liderliğindeki 1959 devrimiyle oluşan sistemi ‘diktatörlük’ diye pazarlayan ‘medeni dünyaya’ bakmayın siz. Liberal demokrasinin geleneksel şablonuyla bile, isteseler görüntü olarak İsviçre’nin ‘doğrudan demokrasisi’ ile paralellik kurabilirler. İstemezler. O yüzden seçim sistemine dair bilgi kırıntısı bile görmedikleri haberleri işe yaramaz.
Bu kez de Küba’daki seçimleri, devrimin liderlerinden 87 yaşındaki Raul Castro’nun aday olmayacağından hareketle, ‘Castro’ soyadının ‘silinmesi’ üzerine kuruluyor. Nafile bir çaba! Bu esnada Kübalılar geçen sonbaharda başlayan seçimleriyle nanik yapıyor.

***

09 Mar 2018

Suriye’de BM Güvenlik Konseyi’nin 2401 sayılı ateşkes çağrısının ‘ölü doğmuş’ bir karar olduğu aşikâr. Ama bu karar Doğu Guta üzerinden hem insani dramın nasıl kullanıldığı, hem de kimin nerede nasıl durduğuna dair turnusol kâğıdı.
ABD Dışişleri sözcüsü Heather Nauert en son, sözcülüğün Twitter hesabından şöyle yazdı: “Rusya Suriye çapında BM ateşkesi için oy verdi. Sonra bu kararı, Şam/Doğu Guta’da sivilleri bombalayarak görmezden geldi. Rusya ve Esad rejimine BMGüvenlik Konseyi’nin 2401 sayılıkararına bağlı kalmaları ve ihtiyaç duyulan insani yardımın 400 bin masum sivile ulaştırılması çağrısı yapıyoruz.”
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı ise Nauert’e cevabı yapıştırdı: “Selam. Sakin olun. Propaganda makineniz kontrol dışı, hepimizi spam’lıyorsunuz.

***

05 Mar 2018

Tabana dayalı eşitlikçi kalkınma modelinin en yaygın örneklerinden biri kooperatifler ve kooperatifçilik. İnsanlar tek başlarına yapamayacakları işleri “birlikten kuvvet doğar” sözünü dikkate alarak birlikte yapabilmenin yollarını aradılar ve neticede kooperatifler kurdular. Gelişmiş toplumların özellikle de Avrupa ülkelerinde ekonominin hâlâ en önemli itici gücü. Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada gibi gelişmiş ülkeler kooperatifçilik hareketini geliştirerek özellikle dar gelirlilerin yaşam düzeylerinin iyileştirilmesinde ve ülke ekonomilerinin kalkınmasında büyük yararlar sağladılar ve sağlıyorlar.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kooperatifçilik aynı gerekçelerle Türkiye için de kalkınmanın itici gücü oldu. 1935’te bizzat Atatürk’ün desteği ve himayesi ile çıkarılan 2834 ve 2836 sayılı Tarım Satış ve Tarım Kredi Kooperatifleri kanunları kırsal alanda kooperatiflerin gelişip yayılmasında öncü oldu. Hatta Atatürk, Silifke Taşucu’ndaki Tekir Çiftliği Tarım Kredi Kooperatifi’nin kuruluşunu 36 üretici ile birlikte gerçekleştirdi ve 1 no’lu kurucu üye oldu.

05 Mar 2018

 

ABD ve dünya kamuoyuna sunulan bir haber geçen hafta hepimizi gülümsetti. CNN International, ABD’nin dört sene sonra Karadeniz’e iki destroyer birden sokarak yürüttüğü donanma faaliyetine dair haberini, ABD’li bir askerî yetkiliye dayanarak şöyle verdi:
“ABD donanması Karadeniz’deki varlığını, Rusya’nın orada giderek artan varlığına karşılık olarak artırıyor.”

Sosyal medyada epey alay eden çıktı. ‘Alooo olay Meksika Körfezi’nde mi geçiyor’ diye ti’ye alan çoktu. ABD’nin ‘müttefiklerini koruma’ temasıyla dünyanın her yerinde bulunma yönündeki ‘tanrısal hakkını’ sorgulayanlar eksik olmadı.

* * *

23 Şub 2018

2019 seçimleri, AKP ve Cumhurbaşkanlığı makamı için varoluşsal önemde. 7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına iktidar olma yeterliğini ilk kez kaybeden AKP; ne -1 Kasım’da yeterliği geri alsa bile- bu sonucu, ne de rejim değişikliği için inşa ettiği şaibeli 16 Nisan 2017 anayasa referandumunda “hayır” demiş 23 milyon seçmenin varlığını unutuyor.
İki parti yöneticileri (AKP+MHP) imzalarıyla TBMM’ye sunulan ittifak kanun teklifinde, demokratik değerlere saygılı her insana “Bu kadar da olmaz” dedirten maddeler, bu varoluş kaygısına dayanıyor olmalı.
Bu kaygının derinliği, kanun teklifi metni incelendiğinde daha iyi görülebiliyor.
Sadece içerik değil, maddelerin hazırlanışındaki enerji, her koşulda AKP’nin kazanması üzerine kurgulanmış “ince mesai” de öyle. Maddelerin ortasından, kıyısından yapılan kesmeler kadar eklemeler de; muhalefet ile seçim zamanı sivil topluma nefes aldırmamaya dönük ciddi bir mühendislik ürünü.
Birkaç örnek aktaralım:

20 Şub 2018

 

3. havalimanı projesi, şu anda en çok 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından yaşamsal önem taşıyor. Tayakadın’daki uçsuz bucaksız inşaat alanındaki ölümüne hızın başka bir izahı yok. Son yazımda bu konuya biraz değindim. Biraz daha açalım.

Malum, Cumhurbaşkanlığı seçimi, -şaibeli 16 Nisan referandumunun sonucu dolayısıyla- bir başkanlık oylaması niteliğinde geçecek.

Bu seçimde, hayat memat meselesi olan yüzde 50’nin aşılması için, iktidar ve iktidar güçlerinin bilinen/bilinmeyen her yol ve yöntemi deneyeceğini görmek için bu ülkenin okuryazar vatandaşı olmak yeterli. Keza üç yıl önce, 7 Haziran seçim sonuçlarının ardından 1 Kasım seçimlerine kadar yaşananları, hemen ardından da dokunulmazlıkların kaldırılmasının anlamını kavrayabilmek için de analist filan olmak gerekmiyor.

Sayfalar