Cumhuriyet

27 Ağu 2018

Ukrayna’nın başkenti Kiev ’de EvroMaydan adı verilen ‘renkli devrim’in ülkenin güneydoğusundaki Donbass’ta tetiklediği Anti-Meydan hareketiyle Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri (DNR-LNR) kurulmasının üzerinden dört sene geçti. Rusya ile Almanya ve Fransa’nın dahil olduğu Minsk süreci ve iki anlaşmaya rağmen çözüm yok. DNR başkenti Donetsk şehrinin banliyölerinin ötesi ‘ savaş alanı’. Kimi cepheler ‘Gri hat’ diye anılan ateşkes hattından merkeze 15-20 km uzakta. Kömür madenleri etrafında kümelenmiş dış mahalleler her an tetikte.

27 Ağu 2018

Dört aydır pazartesi günleri “Beş Soru On Cevap” başlıklı bu köşenin formatını bozmadan yazmaya çalışıyorum. Bu konuda da, Cumhuriyet’te yazmaya devam ettiğim sürece kalıcı bir değişiklik düşünmüyorum. Ama cumartesi günü yaşananlar, soruların sayısına, cevapların açıkladığına bakmadan yazmayı gerektiriyor. Bu seferlik, başlık aynı ama içerik biraz farklı olacak.

Türkiye uzunca bir süredir, son zamanlarda daha da hissedilir biçimde, kaybedilenlerin açık seçik göründüğü, kazanılması gerekenlerin berraklaştığı günlerden geçiyor. Dün Cumhuriyet gazetesinin 1. sayfası, özellikle de Vedat Arık, Hayri Tunç ve Ahmet Şık fotoğrafları bunun özeti gibiydi: Cumartesi Anneleri’nde somutlanan “bitmeyen zulüm”, bitmemesi, artması gereken direniş.

27 Ağu 2018

Evet, doğanın çöpü yoktur. Çöp, insanın atığıdır.
Doğada mevsim değişir, yapraklar sararır, sonra yere düşerler. Toprağa karışan yapraklar içlerindeki minerallerle ağacın köklerini besler. Bunun bilmeyen görevli düşen yaprakları süpürür, bir poşete koyar, atar. Yaprak çöp olmuştur.
Dostoyevski, Karamazof Kardeşler’de, Staretz Zosima’ya şu sözleri söyletir: “Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa o zaman bereketli ürün doğurur.”
Staretz Zosima bu sözleri, Aleksi Karamazof’a manastırdan ayrılıp hayata katılması için söylemiştir.
Doğada hiçbir şey kaybolmaz. Her şey doğanın çevrimine, doğanın dengesine katkıda bulunur.
Yeraltındaki mineraller, yerüstündeki bitkilere, hayvanlara yaşam sağlar. Onlar da yaşamları bitince toprağa karışıp onu zenginleştirirler.
Toprak, hava, su birleşirler, tohuma can verip onu bereketli ürüne dönüştürürler.

26 Ağu 2018

Artık üstümüze üstümüze geliyor. Ücretler yerinde bile saymıyor; enflasyon uçuşta, pazar çıldırdı; elektrik, su, doğalgaz kısaca kullanmaktan kaçınamayacağımız temel tüketim kaynaklarına zam üstüne zam yapılıyor. Krizlerde yük, gelir durumuna bakılmaksızın her zaman sayıca çok olanın üstüne yıkılmak durumundaymış, başka çare yokmuş.

***

Aslında sizin harcadığınız her kuruşun yaratıcısı biziz. Lüksünüzü, rahatınızı, ödediğiniz ya da ödemediğiniz, kaçırdığınız, cebe attığınız, sık sık affedilen vergilerinizi de yarattığımız değerin aldığımız azıcık ücretin dışında kalan büyük kısmıyla hep biz ödüyoruz. Şimdi krizin yükünü de biz taşıyacağız, öyle mi?

***

Hem kendi küçük konutumuzun kısılmış ışıklarının, az çalıştırmaya gayret ettiğimiz bulaşık ve çamaşır makinesinin harcadığı elektriğin faturasını hem de sizin faturaları ödedik. Sürekli kabaran, hâkim olamayacağınız dövizin katladığı milyonlarca dolarlık borçla sürdürdüğünüz talan kapitalizminin faturası da şimdi önümüzde.

***

26 Ağu 2018

Ukrayna ve Donbass, Rusya Federasyonu için bir anlamda Suriye’nin kilidi. Eğer 2014 Kiev darbesi olmasaydı ve geri tepmeseydi Rusya’nın Eylül 2015’teki Suriye’ye müdahilliği bu denli kolay olmazdı. Rusya’nın artık ideolojik karşıtlığı yokken, bu gelişme Batı sınırında çemberi daraltan NATO karşısındaki jeostratejik başarısını getirdi. Donbass sorunu henüz çözülmemiş olsa da ‘direniş damarı’ Moskova’ya toparlanıp hamle yapma imkânı sundu. Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan alan açıldı.

26 Ağu 2018

Baltıkların yüzü Batı’ya dönük küçük ülkesi Letonya’nın radikal milliyetçi hareketinden milletvekili Aleksandrs Kirsteins, kısa süre önce Rusya Federasyonu’nun parçalanması çağrısı yaptı. İddiası, Avrupa’da ancak bu şekilde barışçı bir hayatın garanti edilebileceği...

Doğrusu neoliberal sisteme entegre etmek üzere Sovyetler Birliği’nin küllerinden devşirilen bu mini mini etnikçi damarların işi kolay değil. Zira karşılarında ‘halkların kardeşliğine’ dayalı sistemin ürünü olan insanları, ‘Rusyalılık’ yahut ‘Novorossiya’ (Yeni Rusya) ara başlığı da açarak emperyal gelenekle bağlamış Moskova var. Son yıllarda ise bunun ana damarında Ukrayna’dan kopan Donbass yer alıyor.

26 Ağu 2018

İkinci Dünya Savaşı adıyla anılan, gerçek karakterini ise dünyanın yeniden paylaşımı olarak adlandırıldığında kavrayabileceğimiz felaketin üzerinden yaklaşık 70 yıl geçti. Birincisi ile ikincisi arasındaki süre çok daha kısadır, yaklaşık 20 yıl. Üçüncüsü kapıda mı?

***

Aradan geçen sürede paylaşımı amaçlayan nokta atışlı, bölgesel savaşlar belirleyici oldu. Kimi zaman dengeler nedeniyle, sessizleşsen, vesayet savaşlarıyla süren, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra hızlanan paylaşım savaşları özellikle Ortadoğu’da yeraltı zenginliklerine sahip ülkelerde yoğunlaştı.

***

Şimdi “yenisinin zamanıdır” diyorlar. Bu kez kapitalizmin büyük krizinin, yapısal iflas döneminin böyle bir büyük savaşı tetikleyeceğini söyleyenler de var. Avrupa ülkelerindeki faşist neo-nazi örgütlenmelerin kitle tabanı edinmesinin bu türden bir felaketin işareti olduğu da yazılıp çiziliyor.

***

21 Ağu 2018

Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü için kanepe satın alma ilanına çıkmış. Belli ki alınacak “refakatçi tipi kanepe”ler, tıp fakültesi hastanesinde kullanılacak. DMO sitesinde sayfalarca şartname yayımlanmış. Kanapenin oturma derinligi 58 cm, koltuk yüksekliği 75 santim olacak. Süngerin niteliği falanca, metal çubuğu da filanca malzemeden.

Peki, bütün bunlar önemsiz mi? Tabii ki hayır.
Bilakis adının başında devlet yazan bir kurumun, vatandaşların vergisine nasıl da sahip çıktığı duygusunu iletiyor. Peki devlet üniversitesi içindeki bir hastanenin refakatçi kanepeleri için bu kadar titizlenen devlet, söz konusu olan şehir hastanesiyse ne yapıyor?
Bursa Şehir Hastanesi’nin onu yapan şirketçe finanse edilen 389 milyon 29 bin 290 Avro yatırım bedeline karşı,  Sağlık Bakanlığı’nın kaç yıl boyunca kaç yüz milyon TL kira ödeyeceğini biliyor muyuz?

19 Ağu 2018

Ne zaman bir grup düşünen, tartışan insan bir araya gelse karamsarlık bulutları gökyüzünde birikmeye başlıyor. “Artık bu iş bitti” teslimiyetçiliğinin, aklı başında insanları bu şekilde etkiliyor olması ne kadar üzücü, ne kadar korkutucu. Korkutucu çünkü karamsarlık bulaşıcıdır; insanın kötü özelliklerinden birisi olan konformizmin çocuğudur.

***

Teslim olursanız sanki rahatlayacaksınız; artık sizin fazla düşünmenize gerek kalmayacak, “dışarısı” sorunlarınızı çözecek, bir şekilde “huzur” içinde yaşayıp gideceksiniz. Bu yanılsama, bizi bugün tehlike altında bulunan insanlığın dışına savuracak kötülüğün kendisidir. Sınırdayız, kurtulmak, kurtarmak zorundayız. Tam bu sırada umutsuzluk üstümüze çullanıyor; krizlerin yükü yoksulların, emekçi sınıfların üstüne yıkılırken insanlara önerilen “tevekkül - katlanma” her yere, her şeye sessizce sızıyor.

***

06 Ağu 2018

 

AKP’de temsil edilen siyasal İslamın devleti yöneten (iktidardaki) sınıfının çıkarları ile Türkiye kapitalizmin çıkarları gittikçe daha fazla çatışıyor. Toplumun dağılmaya başlaması gerçek bir olasılıktır.
 
Türkiye kapitalizmi
(1) Türkiye kapitalizmi uluslararası sermayenin mal ve finans devrelerinin değerlenme alanı olarak (yerli sermaye sınıfları da -bunların birikim yaparak var olmaya devam etme koşulları- buna uygun olarak) şekillenmiştir. Sermaye birikim sürecinin devam edebilmesi için üretimin ve tüketimin sürmesi bunun için de dış kaynak (finans sermayesinin) girişinin devam etmesi gerekir.

(2) Bu şekillenme belli bir tüketim kültürü, eğitim biçimi ve düzeyi, alışkanlıklarıyla, arzularıyla, kendisine uygun bir insan tipi gerektirir. Kültür endüstrisi de bu insanı üretecek, medya da siyaseti (egemen kapitalist sınıfın öncelikleri temelinde) denetleyebilecek oranda “serbest” olmalıdır.

Sayfalar