Cumhuriyet

17 Haz 2018

Biz, ağırlıklı olarak ekonomi ile ilgili yazanların rakamlarladır işi gücü. Faiz, enflasyon oranları, kurlardaki oynamalar, şirketlerin kârlılıkları, karşılıksız çeklerin durumu, gelir eşitsizliği, asgari ücret, emekli maaşları vs... O rakamların ete kemiğe bürünmüş halini görmek ise bambaşkadır.

03 Haz 2018

Fotoğraf: Tezcan Karakuş Candan

Fotoğrafta gördüğünüz kuyruklu piyano 122 yaşında.

Markası, yaşayan efsane: C. Bechstein.

C. Bechstein için “Kemancılar için Stradivarius neyse piyanistler için de anlamı odur” deniliyor.

Debussy’nin “Sadece Bechstein’da çalınmak üzere eser yazılmalı” dediğini düşünürsek, kıymeti anlaşılır.

Bizim C. Bechstein’ımız Atatürk’ü görmüş.

Ve ilk kez TCDD Ankara Garı'nın açıldığı 1937’de Gar Gazinosu’nda kullanılan bu piyano, 10 gün öncesine kadar Demiryolları Müzesi ve Sanat Galerisi binasındaydı.

Piyanonun üzerindeki çerçeveli künyede yer alan diğer bilgiler şöyleydi:

Kullanıldığı yerler:

Ankara Gar Gazinosu (1937) Ankara Demirspor Lokali (1950)

Eskişehir Demiryolu Hastanesi Doktor Yemekhanesi (1980)

01 Haz 2018

Cumhurbaşkanı adayları arasındaki köprü atışması boşuna değil.
Yatırım tutarlarının büyüklüğü kadar, yapıp işleten şirketlere, devletçe sağlanmış garantiler ve süreleri nedeniyle, köprülerin daha çok uzun yıllar memleketin gündeminde olacağını not düşelim.
Ve hatırlayalım: Yap-İşlet-Devret (YİD) yöntemiyle yaptırılan köprülerin AKP için taşıdığı ilk anlam siyasi ömrü uzatmaya hizmet etmesiydi.
Aralarında şehir hastanelerinin de yer aldığı bütün Kamu- Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri gibi, köprüler de “Milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” propagandasıyla sunuldu.
Ne zaman ki YİD sözleşmelerinin dolar/Avro üzerinden bağıtlandığı, devletçe araç trafik garantisi verildiği, kredi borcu ödenemezse Hazine’nin bunları üstleneceği, “geçsen de geçmesen de” döviz üzerinden belirlenmiş fiyatların ödeneceği biraz olsun ortaya çıktı; işin rengi biraz değişti.

22 May 2018

 

Geçen perşembe, dünyada 164 trilyon dolarlık borcu ne temizler, bir savaş mı, diye sormuştum.. Bu kez dünya silah harcamalarının rakamları geldi. İsveç’te bulunan ve dünyada silahlanma ile ilgili verilerin en önemli kaynağı olan SIPRI (Stockholm Barış Araştırmaları Ensititüsü) tarafından, 2017’nin silah harcamaları açıklandı.

Hemen bildireyim: 2016’ya göre silah harcamaları yüzde 1.1 artarak toplam 1.739 trilyon Amerikan Doları’na ulaştı.

Harcamalar, 10 yıldır düzenli bir şekilde artarak, soğuk savaş yıllarının düzeyini aştı. Dünyada ekonomik krizlerle birlikte hegemonya için rekabet de şiddetlenince, bu durumun silah harcamalarına yansıması da tipiktir.

Türkiye 15. sırada
Önce en çok harcama listesini vereyim. Sol taraftaki yüzdeler, silah harcamalarının ülke milli gelirindeki payını, sağ taraftaki oranlar ise dünya ülkelerinin toplam silah harcamalarındaki oranını - payını gösteriyor. Listedeki sıralama ise görüldüğü gibi, sağ taraftaki paylara göre düzenlendi. (Not: Çin ve Suudilerin harcamaları tahminlere dayanıyor.)

20 May 2018

KGF, Kredi Garanti Fonu’nun kısa adı. Şirketlerin bankadan kolay kredi alabilmesi için yardımcı oluyor. Kefalet vererek.

Bankalar, şirketlere kredi kullandırırken sistemde KGF varsa, işlemler kolaylaşıyor.

AKP, reel sektörün derinleşen borç krizini bir süredir KGF’yi yoğun kullanarak aşmaya çalışıyor.

Bunun için de riskli bir adım atıldı ve Hazine devreye sokuldu.

KGF şirketlere kefaletle destek olurken, Hazine’nin de KGF’ye destek olmasının önü açıldı. (Buna da “kontrgaranti” deniliyor.)

Fakat Hazine’nin devreye sokulmasının, “nasıl olsa affedilir” demeden vergisini düzenli ödeyen sıradan insanlar, çalışanlar için şöyle bir olumsuz yanı var:

Hazine, geri ödemeleri risk taşıyan bir borcu üstlenmiş oluyor. Hem de bütçe dışı.

Gerçi KGF, daha önce bu yöndeki yorumları spekülatif bulduğunu bildirdi, riskin yüksek olmadığını açıkladı. Fakat bu itiraz, KGF’nin bütçe dışı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Şirketler önceden belli mi?

20 May 2018

 

ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması ve ABD’nin Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanınması ardından Ortadoğu’nun zaten yüksek olana tansiyonu iyiden iyiye arttı. İsrail’in, Filistin’i işgal ettiği Nekbe’nin (Büyük Felaket) 70. yılında ABD ve İsrail’in bu gayrimeşru girişimini protesto etmek için Gazze sınırında toplanan Filistinlilere, İsrail’in insanlık dışı saldırısı 62 Filistinlinin ölümü, binlerce Filistinlinin ise ağır yaralanmasına neden oldu. Ne yazık ki ölü ve yaralı haberleri gelmeye devam ediyor.

Peki, ABD ve İsrail’in bu gayrimeşru girişimi ne anlama geliyor ve nasıl bir sürece denk geliyor?

ABD’nin Obama doktrini olarak bilinen Rusya ve Çin’in etrafını çevirmek için öncelikle çevre ülkeleri mezhep, milliyet, inanç temelli, birbiriyle çatışan küçük lokmalar hâline getirme stratejisinin Ortadoğu halklarının direniş duvarına çarpmasıyla yeni bir aşama kazandı.

20 May 2018

 

Günlerdir acıya şiirle direniyorum. Arap şiirinin en özgün, en yetkin seslerinden, Filistin direniş şairi Mahmut Derviş’le (1942-2008) konuşuyorum, onun şiirlerini okuyorum. Yollarımız birkaç kez kesişmişti.

Ona “Ben söylemek isteyip de söylemeye korktuğum, çekindiğim şeyleri, sizin dizelerinize sığınarak söylemeye çalıştım” dediğimde, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, şöyle karşılık vermişti: “Ne mutlu bana! Şiir dediğiniz, zaten yazanın elinden çıktı mı, herkesin olur. Gerçekten şiirse, ne kadar çok kullanılırsa o kadar güçlenir.”

Bugün, barbarlara inat, İsrail devlet şiddetine, vahşete inat, bu köşeyi Mahmut Derviş’in “Filistinli Sevgili” şiirine bırakıyorum. (Türkçesi: A.Kadir- Süleyman Salom. lütfen yavaş yavaş her sözcüğü içinizde büyüterek okuyun.)

* * *

“Gözlerin bir diken / yüreğe saplanmış,/ çıldırasıya sevilen,/ işkencesine dayanılamayan./

16 May 2018
 
Tek tek ülkeler ve bir bütün olarak ülke blokları, diğer devletlerin tarihi geçmişini ve mirasını karalayarak ve böylece günümüzde onların itibarını zayıflatmaya çalışarak, tarihi gerçekleri çarpıtma amaçlı bir politika yürütmektedir.
 

Günümüzde uzun süredir, dünya tarihinin çeşitli olaylarını revize etme eğilimi devam etmektedir. Tek tek ülkeler ve bir bütün olarak ülke blokları, diğer devletlerin tarihi geçmişini ve mirasını karalayarak ve böylece günümüzde onların itibarını zayıflatmaya çalışarak, tarihi gerçekleri çarpıtma amaçlı bir politika yürütmektedir.

07 May 2018

Suret-i haktan görünen vahşi kapitalizm sırtlanlaşma eğiliminde. Bu eğilimin politikaya yansıması ise işçilere, emekçi halka yeni dayatmalar şeklinde kendini gösteriyor. Erinç Yeldan yazdı, yinelemekte, sık sık anlatmakta, uydurma kavramlarla benimsetilmesine karşı çıkmakta büyük yarar var. Yarar var, çünkü bizim ülkemizde yaşanan süreçlerle de yakında ilişkilidir. Dünya Bankası taslak raporu bu sırtlanlaşmayı tanımladı. Kısası şöyledir: Teknolojik gelişmelere uygun toplumsal ilişkilere ayak uydurmak zorundasınız, ayak uydurmazsanız, uydurulacaksınız.

***

07 May 2018

Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Raporu’nun 2019 için ana temasını “İş’in Geleceği” olarak belirlemiş idi. Rapor çalışmasının ön taslağı geçen hafta yayımlandı. İş yaşamının teknolojik yenilikler tarafından sürekli yenilenmekte olduğu ve makinelerin insan emeğinin giderek yerini almakta olduğu tespitlerinden hareketle Rapor, “teknolojik gelişmelerle birlikte toplumsal ilişkilerin de dönüşüme uğramakta olduğu...” gözlemlerine dayanarak, “iş yaşamının da üretim sürecinde yaşanan bu değişimlere uyması gerektiğini...” vurguluyor.

Sayfalar