Sadece iç ve dış politika değil, Maliye politikalarında da çok hareketli bir dönem içindeyiz.
Vergi zamları getiren Torba Kanun, 2018 Bütçe Kanun Tasarısı, eylül ayı bütçe gerçekleşme rakamları ve nihayet ana muhalefet partisinin gensoru önergesi.
Sıraladığım dört başlığın tamamında sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Bu satırlar yazılırken, kamu ihalelerinde yasal sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamunun zarara uğratılmasına göz yumduğu gerekçesiyle Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkındaki gensoru görüşmeleri sürüyordu.
TBMM Genel Kurulu’ndaki müzakerelerin odağında, bu köşede sıklıkla dile getirdiğimiz “davetli ihale” ve Hazine garantili büyük altyapı projeleri yer alıyor.
Eylül ayı bütçe rakamları açıklandı. Geçen ay, “müteahhitlik giderleri” başlığı altında yaklaşık 2 milyar TL harcama yapılmış (1 milyar 975 milyon TL).
Bu tutarla birlikte ocak-eylül dönemini içeren dokuz aylık müteahhitlik harcaması 22 milyar TL’ye yaklaşıyor: 21.9 milyar TL.
Cumhuriyet
Amerika 1990’a kadar TSK, sermaye çevreleri ve “kapitalizm” ile getirdiği “denetimi” bıraktı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, kerhen kabul edilen Lozan’dan Sevr’e geçme zamanı gelmişti.
Kısmen doğrudan kısmen de dolaylı olarak denetim altında tutulan Ankara (ve Türkiye) artık BOP için hedef haline gelmişti.
- Merkezdeki Türkiye’de rejim ve sınırlar değişmeliydi. Yani ABD, “kerhen” kabul etmek zorunda kaldığı Lozan’dan PKK ve FETÖ ile fiilen Sevr’e geçiyordu.
- Asker içinde Atatürkçü kesim direniyordu: Türkiye’de Atatürkçü Türkiye’nin yaygın ve güçlü bir birikimi yerleşmişti. Üniversitelerden medyaya, bürokrasiden iş ve işçi çevrelerine kadar bu köklü düzenin değişmesi gerekiyordu. Ergenekon ve Balyoz bunun içindi.
- Bulunan formül, Atatürkçü Türkiye yerine siyasal İslamın egemen olduğu bir ülke idi. Zaten bunun “iç dinamiklerdeki etkili örgütleri” ABD ve İngiltere tarafından çok uzun yıllardan beri destekleniyorlardı.
En çok konuşulan konulardan biri... Açıkça yazayım dolaştırılan düşünceleri: Emperyalizme karşı çıkmak kim, Recep Tayyip Erdoğan kim?.. O, olsa olsa olsa alt emperyalist hevesleri olan bir siyasetçi olur... Düne kadar Amerika ile kol kola, Suriye’nin parçalanmasında rol oynamadı mı ... vb.
Bugünkü durum şu, biraz da Batılıların kendi düşünceleriyle ifade edersek nefret ettikleri lider. Bir kaşık suda boğmak isteyebilirler... Baskı ile Türkiye’yi dize getirelim... vb. Rus gazetecilerine bakarsak, Batı, Erdoğan’ı devirmek için karanlık planlar peşinde.
Erdoğan, Batı ve ABD ile çatışıyor.
Bu çatışmanın kimi gerçek, kimi iç politika gereği...
Erdoğan’ın, “Batı’ya kafa tutan, boyun eğmeyen, hatta Batı’yı sopalayan adam” imajıyla özellikle iktidar taraftarlarından övgü ve destek aldığını söyleyebiliriz.
Bu özellikle Avrupa Birliği için geçerli... Referandumda bunun karşılığını, epey oy alarak devşirdi.
Sayıştay’ın 2016 yılı raporları çıktı. Cumhurbaşkanlığı denetim raporunu gazetemiz haberleştirdi.
Hatırlatma: 2016’da Cumhurbaşkanlığı’nda toplam 365 milyon 324 bin TL harcanmış.
Mühim detay: Önceki raporlara konulan “gizli hizmet gideri”, bu kez gizlendiği için, tutara örtülü ödenek dahil mi, değil mi bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı açıklama yaptı. Açıklamaya göre -Sayıştay belgeli- bu haber “algı operasyonu”ydu, “itibarda tasarruf olmaz”dı.
Yanı sıra denildi ki:
“Milletimiz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki tüm yatırım ve hizmetlerin, Türkiye’nin itibarına ve Cumhurbaşkanlığı makamının mehabetine uygun şekilde, aynı zamanda harcanan her kuruşta 80 milyonun hakkı olduğunun bilinciyle yürütüldüğü konusunda müsterih olsun.”
***
Bağımsızlık istediler, referanduma gittiler ama işler öyle bir noktaya geldi ki özerklik statülerini bile kaybetmekle karşı karşıyalar. Tüm dünyanın gözü Katalanların İspanya’dan ayrılık kararında nasıl bir sürecin yaşanacağında. Tabii işin siyasi olduğu kadar bir de ekonomik boyutu var...
Katalanların bu hamlesi İspanya’nın sadece toprak bütünlüğü açısından değil, ekonomik açıdan da geleceği için son derece önemli.
Geçen haftaki yazım özellikle “sosyal medya”da olumlu ve olumsuz pek çok yankı uyandırdı.
Bu medyayı daha yakından izleyen arkadaşlarım olmasa bunların çoğundan haberim olmazdı.
Olumsuz dediklerimin kimilerindeki hakaret ve sövgü düzeysizliği nedeniyle bunları hiç görmemiş olmayı dilerdim.
Çünkü kötülükle karşılaşmak insanda ister istemez kirlenmişlik duygusu uyandırıyor... Yanı sıra da, “ülkemin insanı bu mu” sorusuyla üzülüyorsunuz.
***
Olumlu tepkiler genellikle, yazımın amacının bir insanı ve bir hareketi övmek değil, demokrasiyi savunmak, despotik yönetime karşı muhalif güçleri birlikteliğe çağırmak olduğu noktasında birleşiyor.
Doğrusu da budur.
Beni bu gün ilgilendiren, kaygılandıran, ne geçmiş, ne uzak ve belirsiz bir gelecek, fakat ülkemizin bu günü, şu anda yaşanmakta olanlar ve doğuracağı sonuçlardır.
***
Son bir haftada ekonomiye dair üç belge-metin dizisi açıklandı. Orta Vadeli Program (OVP), eşzamanlı olarak Torba Kanun tasarısı, Sayıştay raporları.
Net olan şudur: Meclis’te görüşmeleri yakında başlayacak “torba” tasarıdaki mali hükümler, OVP hedeflerini 2018 yılı başlamadan geçersiz hale getirmiştir. Eğer insan olsaydı, bütçenin “Nakde çok sıkıştım. Her fırsatı değerlendiririm” feryadıyla hazırlanmış bir “torba kanun”dan bahsediyoruz.
Yasaya aykırı biçimde 37 milyar TL ek borçlanma hakkı talep eden, internet vergisini arttıran, kültürel amaçlı hesaba el koyan, zeytinlik ve meraları imara açan bir tasarı yasalaşmayı beklerken; aynı hükümetçe hazırlanan yüksek büyüme, düşük enflasyon, değerli TL hedefleyen OVP’den nasıl oluyor da inandırıcılık bekleniyor?
Ve kamunun 2016 hesaplarının denetlendiği Sayıştay raporları.
Yeni yayımlanan bazı raporların, ilk orijinal hallerinden farklı olduğunu biliyoruz. (Bu arada, TVF’ye devredilmiş Ziraat ile Halkbank raporları yok.)
“Bütçeyi bağlama” sonradan deyime dönüşmüş olan, hakiki bir iple bağlama işlemidir. Maliye bürokratlarının anayasal takvim yaklaştıkça sabahlayarak hazırladığı genel ve özel bütçeli kuruluşların bütçeleri üst üste konur, Maliye Bakanı da DMO menşeli iple bütçeyi bağlayarak, iyi dilekler, dua ve espriler eşliğinde üstüne düğümü atardı.
Meclis’e sunulan zalim vergi artışlarıyla dolu son “torba kanun”, 2017 bütçesini bağlayan düğümün koptuğunu gösteriyor.
Bu paket, normalde ek bütçe kanunuyla getirilmesi gereken maddeleri “torba”ya atarak, bir yandan Meclis’teki muhalefeti; diğer yandan da bir avuç müteahhit şirketin zenginleşmesi uğruna, emeğiyle geçinen milyonları ezecek.
Barzani, Kuzey Irak’ta referandumu yapacak gibi. Son anda vazgeçer mi bilmiyoruz. Bu kadar kararlılık vurguladıktan sonra vazgeçerse epey bir itibar kaybına da uğrar.
Referandum yapması demek, bağımsızlığını ilan etmek anlamına gelmiyor. Evet çıkarsa, Kuzey Irak’ta yaşayanların bağımsızlık isteğini ve bağımsızlık ilan edilmesini desteklediğini gösteriyor olacak. Barzani ilk aşamada bu desteği cebine koymak istiyor. Bu onun için “tarihsel bir başarı ve ön alma” olacak:
Kurucu Baba!
Kuzey Irak’ta Barzani’nin devlet aşamasına gelmesi şüphesiz ki bir Amerikan projesidir. Irak’a saldırı ile ülkeyi parçalanma aşamasına getirdi ve Barzani’nin devlet kurma sürecini hızlandırdı.
ABD yarım ağızla “Referandumu ertele” dese de yalan. Barzani’nin kararlılığının ardında Washington’un bu “yalanı” var.
ABD ancak belki şunu ister: “Hele dur kardeşim, şu Suriye’de Kürt bölgesi meselesini de tamamlayayım, sonra bakarız...”
Bir zamanlar 1 milyon doların hiçbir şey ifade etmediği, ancak 100 milyon dolar üstü yatırımların heyecanlandırdığı bir büyük patrona, “Sülalenizin sülalesine yetecek kadar paranız var. Niçin hâlâ kazanmak için çabalıyor, daha fazlasını istiyorsunuz” diye sormuştum; yılların hâlâ, hiç rendeleyemediği cüretimle...
Şöyle bir dönüp yüzüme bakmış, inançsız bir ölümlüye cenneti anlatmanın yılgınlığıyla: “Artık paranın neye yarayacağı değil, kendisi önemli. Kazanmak heyecanlandırıyor!” demişti.
Paranın hep bir karşılığı olması, bir işe harcanması, bir şeye yaraması gerektiğini düşünen benim için kolay anlaşılır bir cevap değildi.
Kafamda yıllarca evirip çevirdim ve ihtiyaçtan fazla para tutkusunun, uyuşturucu gibi bağımlılık mı, yoksa doyurulamayan bir açlık mı yarattığına karar veremedim...
* * *